Gönderen Konu: Kaybedeni Olmayan Ticaret Allah Yolunda Şehadet  (Okunma sayısı 383 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı türkiyem

  • Administrator
  • *****
  • İleti: 1978
Kaybedeni Olmayan Ticaret Allah Yolunda Şehadet
« : Haziran 29, 2018, 08:17:07 ÖÖ »
Kaybedeni Olmayan Ticaret Allah Yolunda Şehadet

Şehitlerin mübarek kanını, ulûhiyetine şahitlik eden ve kendisinden hakkıyla korkan alimlerin mürekkepleriyle kıyasa tabi tutulacak kadar mukaddes kılan, şehitlere malları ve canları karşılığında cenneti vadeden ve onları sırat-ı müstakim üzere olan zümrelerin içinde zikreden Allah’a hamdolsun. Salât ve selâm, Allah yolunda onlarca kez şehit olmayı temenni eden, şehidin kanının ilk damlasıyla günahlarının bağışlanacağı müjdesini veren ve şehitleri peygamberlere en yakın mertebede zikreden Resul-ü Zi-Şan efendimizin üzerine olsun. Allah’ın Selâmı, rahmeti, esenliği ve ihsanı, din-i mübin-i İslam için kanını dökmüş, şeriat-ı ğarrâ-i Muhammedî’nin bayrağı yücelsin diye toprağa düşmüş, tüm nesillere ve çağlara Allah’ın dininin adını duyurmuş şehitlerimizle beraber olsun.

Bütün davalar müntesiplerinden fedakârlık ister ve bu fedakârlık dava müntesiplerinin samimiyetine göre değişkenlik arz eder. Herhangi bir inanca veya düşünce sistemine sempati duyan ile o inancın ve düşüncenin yayılması için gayret gösteren kimse bir olmayacağı gibi inandığı ve benimsediği inanç için sınırlı gayret ve çaba gösteren ile elinden geleni ve daha fazlasını ortaya koyan kimse mutlaka bir olmayacaktır. Bu açıdan bakıldığında İslam’ın her emri bir fedakârlıktır ve müntesiplerinin bu fedakârlıklardan aldıkları nasibe göre derecesi ve mertebesi olacaktır. Söz gelimi, namaz bir açıdan vakitten fedakârlık gibi gözükmekte, zekat ise maldan fedakârlık ihsas ettirmektedir. Kişiler de, gönüllerindeki inanç ve duygu yoğunluğuna göre bu fedakârlıklardan hissedar olmaktadırlar. Ama İslam’ın bir emri vardır ki o, her haliyle bir fedakârlık, cefakarlık ve gayretkeşliktir. Rasulullah’ın dilinde İslam’ın zirvesi konumunda bulunan bu büyük fedakârlık cihaddır. Bizim burada kastettiğimiz, ıstılahların ve İslami müesseselerin içini boşaltmada mahir olan kimseler tarafından dümura uğratılmış cihad değildir. Muteber bir çok alimin de belirttiği gibi, hak din olan İslam’a davet etmek ve bunu kabul etmeyen kimselerle mal ve can ile savaşmak manasındaki cihaddan bahsediyoruz bizler. Ortaya konulan değer insanoğluna nazaran gerçekten çok kıymetli olduğu için kendisine takdir edilen mükâfat da bir o kadar azametli ve büyüktür. Allah’ın dilediği kullarından seçip seçkin kıldığı peygamberler ile beraber zikredilmek bile bu amelden hissedar olanların ne kadar bahtiyar olduklarının bir göstergesidir. Yalnız mücahid bu konuda aldanmamalıdır ve Allah’ın kendisine olan lütfunu asla unutmamalıdır. İslam şehidi Seyyid Kutub şöyle diyor: “Fedakârlıklarının hesabını tutan insanlar bu davayı yürütemezler. Bu dava bağlılarından o kadar çok fedakârlıklar ister ki insan ancak yaptıklarını hemen unutursa bu istekleri göğüsleyebilir. Hatta gerçek dava adamı bu yoldaki özverilerini hiç aklına bile getirmemelidir. O kadar kendini Allah’a adamış olmalıdır ki, bütün emeklerini ve gayretlerini yüce Allah’ın kendine yönelik lütfu ve bağışı olarak algılamalıdır. Gerçekten bu yoldaki çabalar yüce Allah’ın kullarına sunduğu bir ayrıcalıktır. Yüce Allah tarafından seçilmiş olmanın ve bu yolda çalışma başarısına erdirilmenin göstergesidir. Buna göre bu uğurda çalışma fırsatına kavuşmak yüce Allah’a şükretmeyi gerektiren bir seçilme, bir ayıklanma, bir onurlandırmadır; yoksa başa kakılacak ve gözde büyütülecek bir angarya değildir.”(1)

Bütün amellerde olduğu gibi cihadda da en önemli husus, niyetin sahih olmasıdır. Sahabeler tarafından hakkında şehid söylemlerinin dillendirildiği Kuzman için Rasulullah’ın “O, cehennemdedir” sözü, meselenin ne kadar ciddi olduğu konusunda yeteri kadar bilgi sunmaktadır bize.

 Ebu Musa el-Eş`arî radıyallahu anh anlatıyor:

Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’e: “Biri cesaretini göstermek, diğeri milletini korumak, öteki kendine yiğit adam dedirtmek için savaşan kimselerden hangisi Allah yolundadır? diye soruldu. Rasulullah aleyhisSelâm şu cevabı verdi: “Kim, kelimetullah/Allah’ın kelimesi-dini İslâmiyet daha yüce olsun diye savaşıyorsa, o Allah yolundadır.”(2)


Ebu Hureyre’nin radıyallahu anh aktardığına göre şöyle buyurmuştur Resul-ü Zi-Şan efendimiz:

“Her  kim  körü   körüne   (çekilmiş)   bir  sancağın   altında  savaşır;  (şeriata muhalif olduğu halde) bir asabe/kavim/ırk namına kızar yahut kavmiyetçiliğe/ırkçılığa davet eder veya bir kavme/ırka  yardımda bulunur da öldürülürse bu bir câhiliyye ölümüdür.”(3)

Kıyamet günü hesabı ilk görülecek üç kişiden biri olan ve niyetindeki hastalıktan ötürü yüzü koyun cehenneme atılacaklardan birinin de, kendisinin Allah yolunda savaşıp şehit olduğunu zanneden kimse olması, cihad konusunda niyeti tashih etmenin en öncelikli mesele olduğunu açık bir şekilde ortaya koymaktadır.(4) 

Ümmetin bu konudaki hal-i hazır durumu ise; nefislerine ağır geldiği için cihadı farklı şekilde yorumlama gayreti içersindeki kimselerin tefriti ile kendi grubu, cemaati veya hizbinin ismini ön plana çıkarmak isteyenlerin veya bu konuda İslam’ın genel prensiplerini bilmeyenlerin ifratı arasında, İslam’ın cihad maksadından uzak iki farklı yönde seyir göstermektedir. Rasulullah’ın kıyamete kadar var olacağını müjdelediği, hakkı gerçek manasıyla temsil kabiliyetine sahip bir üçüncü grup da vardır ki, Rabbimizden temennimiz bizi onlardan kılması ve sahih niyetle bu yola baş koyanları muzaffer kılmasıdır.

Allah’ın rızasına kavuşmak için, O’nun dini yüce olsun diye gayret gösteren kimseler bu işe yeltenmiş olmakla ilahi lütuflara kavuşmakta, kudreti sonsuz olan el-Kadîr’in muhafazası ve teminatı altına girmektedirler.

Ebu Hureyre’nin radıyallahu anh aktardığına göre Rasulullah aleyhisSelâm şöyle buyurmuştur: “Allah kendi yolunda cihada çıkan kimseye -onu evinden çıkaran şey yalnız bana iman ve elçilerimi tasdik ise- nail olduğu ecir ve ganimetle (memleketine) geri getireyim, yahut cennete girdireyim” diye teminat vermiştir.”(5) Bir başka hadis de şu şekildedir:

“Üç kişi vardır ki onlara yardım etmek Allah için bir haktır. Allah yolunda cihad eden kimse…”(6)

Vadinden dönmesi asla söz konusu olmayan Rabbimizin bu teminatı altına girmenin de en olmazsa olmaz şartı, halis ve sahih bir niyettir.

Geçici ve ahiret nimetlerine nazaran değersiz sayılan bir takım dünyalıklara tamah edip ganimet malından çaldıkları için Hz. Peygamber tarafından cehennemlik oldukları haber verilen kimselerin durumu da cihad adı altında farklı niyetler güdülmesinin ne kadar vahim olduğuna işaret etmektedir. Hz. Ömer radıyallahu anh anlatıyor: “Hayber gününde Peygamber’in aleyhisSelâm ashabından bir kaç kişi gelerek “Falan şehiddir, falan şehiddir” dediler. Nihayet bir adamın yanına uğrayarak “Falan kimse de şehittir” dediler. Bunun üzerine Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Hayır, ben onu (ganimetten) aşırdığı bir hırka yahut abadan dolayı cehennemde gördüm.”(7)

Başlangıcından itibaren bir ayrıcalık olan Allah yolunda cihad, diğer zamanlarda yapılan ibadet ve amellere farklı bir boyut kazandırmakta ve içinde bulunulan meşakkatli hale rağmen ortaya konulan bu ibadet vecdi amellerin sevabını daha da katlamaktadır. “Kim Allah yolunda savaş yaparken bir gün oruç tutarsa Allah o kimseyi Cehennem’den yetmiş yıl uzaklaştırır.”(8)

 “Her kim Allah yolunda bir harcama yaparsa o yaptığı harcama için kendisine yedi yüz misli sevap yazılır.”(9)

Bu mübarek ameli icra ederken nöbet tutmanın ne kadar kıymetli ve değerli olduğu hususunda da varit olan hadis-i şerifler, ribat vazifesini deruhte eden kahramanlara pek çok hayır muştulamaktadır. “Kim İslâm’ın ordusunda bir gün ve bir gece nöbet tutarsa, bir ay boyu oruç tutmuş ve geceleri namaz kılmış kimse gibi sevap kazanır. Ölürse yaptığı amelin sevabı kendisine yazılmaya devam eder/defteri kapanmaz, kabir imtihanından kurtulur, rızkı da bol bol verilir.”(10)

“İki göz var ki ateş onlara değmeyecektir. Allah’ın azabından korkarak ağlayan göz ve Allah yolunda nöbet bekleyen göz.”(11)

Normal zamanlarda nefislerin hoşlanmayacağı bir durum olan toza bulanma/toz-duman içersinde kalma, cihad ameli söz konusu olduğunda adeta insanı cehennemden koruyan bir kalkana dönüşmektedir. “Kimin Allah rızasını kazanma yolunda ayakları tozlanırsa o ayaklara cehennem ateşi haramdır.”(12)

Cihad diye isimlendirilen ulvi ameli bi-hakkın yerine getirmiş olduktan sonra zamansal olarak ondan az hissedar olmak bile kurtuluş, rahmet ve cennet vesilesi olabilmektedir. “Kim, Allah yolunda bir süt sağımı zamanı kadar bile savaşırsa, Cennet ona vacip olur…”(13)

İslam’ın zirvesi olan cihad fedakârlığını gösterirken kendisine bahşedilmiş en değerli emaneti gururla Rabbine sunan kahramanların, kaybedeni olmayan bir ticaretle canlarını cennet karşılığında Rablerine sunan cengaverlerin, maddi bakış açısıyla ölü addedilirken manevi perspektifle diri kabul edilen canların, mübarek kanlarıyla Allah’ın birliğine şahitlik eden şehitlerin mükâfatları, ortaya koydukları değer kadar ve daha fazlasıyla kendilerine ihsan edilecektir.

Şehitlerin nail olacakları kazançların neler olduğunu haber veren hadis-i şeriflerden, bahr-ı ummandan bir katre misali sunmak gerekirse;

”Allah katında, şehid için altı haslet vardır: Dökülen ilk kanı ile beraber günahları bağışlanır, cennetteki makamı kendisine gösterilir, kabir azabından korunur, en büyük korkudan emin olur, iman elbisesi kendisine giydirilir -başka bir rivayette “vakar tacı giydirilir”, hûr-i îyn ile evlendirilir ve akrabalarından yetmiş kişi hakkında şefaati kabul olunur.”(14)

”Şehidin ölüm anındaki duyduğu acı, sizden birinin çimdiklemeden dolayı duyduğu acı kadar basittir.”(15)

”Hiçbir şey Allah’a iki damla ve iki izden daha sevimli değildir. Allah’ın azabından korkarak ağlayan kişinin gözünden akan damla ile Allah yolunda savaş meydanında akıtılan kan damlası. İki ize gelince: Biri Allah yolunda savaşırken meydana gelen sakatlanma ve yara izi diğeri de Allah’ın farzlarından bir farzı yaparken meydana geleniz.”(16)

”Cennete ilk önce girecek üç kişi bana gösterildi; Şehid, iffetli ve kanaatkâr kimse…”(17)

”Allah yolunda öldürülüp şehid olmak tüm günahlara kefarettir. Cibril “Borç müstesnadır” dedi. Bunun üzerine Rasulullah aleyhisSelâm da “Borç müstesnadır” buyurdular.”(18)

”Cennetlikler arasında şehidden başka tekrar dünyaya dönmekten mutluluk duyan bir kimse yoktur.”(19)

”Ölen ve Allah katında Cennet hayrına erişen hiçbir kul, Cennet’ten tekrar geri dünyaya dönmeyi, tüm içindekilerle birlikte dünyanın kendisinin olmasını istemez ancak şehid bunun dışındadır. Çünkü o, şehidliğin faziletinden ötürü mazhar olduğu ikramlar sebebiyle tekrar dünyaya dönmeyi ve tekrar şehid olmayı arzu eder.”(20)

Acizane aktarmaya çalıştığımız hadisler, bahse mevzu olan konunun konuşulmaktan öte icra ile pratik ile alakalı olduğunu bizlere öğretmektedir. Rasulullah’ın onlarca kez diriltilip tekrar şehit olma arzusunun arka planını anladığımızda yada selef-i salihinimizden aktarılan “başkalarının yaşama tutkun olduğu kadar ölüme ve şehadete tutkun olma” duygusu hissiyatımıza ve benliğimize egemen olduğunda amel ve pratik boyutu da tabii olarak bunun peşinden gelecek ve zillete düçar olmuş bir ümmet tekrar küllerinden doğacaktır. İçine girdiği Tih’den, bocalayıp durduğu girdaplardan ve bir türlü çıkışını kestiremediği labirentlerden kurtulacaktır.

Müslümanım diyen bir kimsenin böylesine ulvi bir amelden en azından niyet bazında mahrum olması ve bu şekilde ölmesi münafıklık damgası yemesine sebep olabilecektir. “Kim savaşmadan ve savaş için niyetlenmeden ölürse bir çeşit münafıklık üzere ölür.”(21)

Niyetindeki hastalıktan ötürü savaş meydanında öldürülen Kuzman’a “Cehennemdedir” diyen Rasulullah aleyhisSelâm’ın, yatağında bile ölseler şehit olacaklarını haber verdiği, şehadet isteğinde samimi kimseler hakkındaki şu müjdesi ile bitirelim:

Sehl b. Huneyf radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Nebi sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Kim Allah’tan sadakat/samimiyet ile şehidlik isterse yatağında ölse bile Allah onu şehidler mertebesine ulaştırır.”(22)

---------------------------------------------------------------

1 Seyyid Kutub, Fî zilâli’l-Kur’ân

2 Buhari, İlim 45, Cihad, 15, Farzu’l-humüs 10, Tevhîd 28; Müslim, İmâre 150, 151. Ayrıca bk. Tirmizî, Fezâilü’l-cihad 16; Nesai, Cihad 21; İbni Mâce, Cihad 13.

3 Müslim, İmâre 13. (Hadis no: 1848)

4 Hadis için bkz. Müslim, İmâre 43. (Hadis no: 1905) Nesâi, Cihad 22. (Hadis no: 3137)

5 Buhari, İman 25, Cihad 2, 119, Hums 8, Tevhid 28, 30. Müslim, İmâre 103-107, (1876). Muvatta, Cihad

2. Nesai, Cihad 14, İman 24.
6 Tirmizi, Cihad 20 (Hadis no: 1750). Nesai, Nikah 5.

7 Müslim, İman, 48 (Hadis no: 182) Ayrıca bkz. Buhari, Meğâzi 38 (Hadis no: 4234-6707)

8 Tirmizi, Fezâil’ül-cihad 3 (Hadis no: 1716)

9 Tirmizi, Fezâil’ül-cihad 4 (Hadis no: 1719)

10 Nesai, Cihad 39 (Hadis no: 3167-3168) Müslim, İmâre (Hadis no: 163)

11 Tirmizi, Fezâil’ül-cihad 12 (Hadis no: 1734)

12 Tirmizi, Fezâil’ül-cihad 7 (Hadis no: 1726) Ayrıca bkz. Buhari, Cum’a 18 (Hadis no: 907-2811) Nesai, Cihad 9 (Hadis no: 3116)

13 Nesai, Cihad 25 (Hadis no: 3141) Ebu Davud 2541. Tirmizi 1657. İbn Mace 2792.

14 İbn Mace, Cihad 16 (Hadis no: 2799) Tirmizi, Fezâil’ül-cihad 25 (Hadis no: 1756)

15 Tirmizi, Fezâil’ül-cihad 26 (Hadis no: 1763) İbn Mace, Cihad 16 (Hadis no: 2802)

16 Tirmizi, Fezâil’ül-cihad 26 (Hadis no: 1764)

17 Tirmizi, Fezâil’ül-cihad 13 (Hadis no: 1736)

18 Tirmizi, Fezâil’ül-cihad 13 (Hadis no: 1737)

19 Tirmizi, Fezâil’ül-cihad 13 (Hadis no: 1737)

20 Tirmizi, Fezâil’ül-cihad 13 (Hadis no: 1738)

21 Müslim, İmâre 47 (Hadis no: 1910) Ebu Davud, Cihad 17 (Hadis no: 2502)

22 Müslim, İmâre 157. Ayrıca bkz. İbni Mace, Cihad 15

 


* BENZER KONULAR

Oruç İnsanlığı Geliştirmelidir Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:40:52 ÖÖ]


Sözleri İyi Okumak Gerekir Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:35:25 ÖÖ]


Okumak Anlamak Yaşamak Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:28:47 ÖÖ]


Halk ve Yönetim Olarak Biz Nerede Yanlış Yapıyoruz Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:18:39 ÖÖ]


Başkasının Ayıbını Araştıran Kendi Ayıplarını Göremez Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:03:05 ÖÖ]


Keşke Bilmiş Olsalardı Gönderen: anadolu
[Dün, 09:02:12 ÖÖ]


Temiz ve Murdar Gönderen: anadolu
[Dün, 08:57:55 ÖÖ]


Ahmaktan Kaç Gönderen: anadolu
[Dün, 08:51:12 ÖÖ]


Müslümanın 24 Saati Gönderen: anadolu
[Dün, 08:37:18 ÖÖ]


40 Ayette Merhamet Gönderen: anadolu
[Dün, 08:23:17 ÖÖ]


İmanla Yücelmek Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:43:19 ÖÖ]


Amellerin En Faziletlisi Allah İçin Sevmek Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:34:58 ÖÖ]


Hayat Bizden Ne İster Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:25:50 ÖÖ]


Kibirden Mahrûmiyet Hâsıl Olur Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:14:51 ÖÖ]


Her Gün Tekâmül Etmelidir Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:02:25 ÖÖ]


Güzel Geçimin Sırları. Gönderen: gurbetciyim
[Mayıs 13, 2024, 07:42:25 ÖÖ]


Yol Azığı Sabır ve Namaz Gönderen: gurbetciyim
[Mayıs 13, 2024, 07:37:45 ÖÖ]


Yardımlaşma Gönderen: gurbetciyim
[Mayıs 13, 2024, 07:26:22 ÖÖ]


Kur'an'da İnkarcıların Sıfatları Gönderen: gurbetciyim
[Mayıs 13, 2024, 07:11:43 ÖÖ]


Kur'an Psikolojik Hastalıklara Şifadır Gönderen: gurbetciyim
[Mayıs 13, 2024, 07:07:51 ÖÖ]

Sitemap 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42