Gönderen Konu: Pepgamber Emaneti mescidi Nebevi  (Okunma sayısı 75 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı melek

  • Global Moderator
  • *****
  • İleti: 2151
Pepgamber Emaneti mescidi Nebevi
« : Nisan 10, 2022, 01:46:29 ÖS »
Pepgamber Emaneti mescidi Nebevi

Hz. Peygamber’in (s.a.s.) Mekke’den Medine’ye hicreti yalnızca İslam tarihi için değil insanlık tarihi için de bir dönüm noktasıdır. Bir mekân değişikliğinden çok daha öte anlamları olan hicret, dünyevi hiçbir çıkar gözetmeksizin sırf Allah rızası şuuruyla fedakârlık ve gayretten kaçınmayan muhacir ve ensarın simasında, İslam’ın bireysel boyuttan toplumsal boyuta geçmesi bakımından varoluş mücadelesinin simgesi, Müslüman kimliğinin miladıdır. İslam’ın evrensel değerlerinin, tevhidin, hukuk ve adaletin, Hz. Peygamber örnekliğinde güzel ahlak ilkelerinin hicret yurdundan bütün dünyaya hâkim olmasının zeminidir. Müslümanların hak, hakikat ve medeniyet yolculuğu Medine’de, şehrin kimliğini inşa eden Mescid-i Nebevi’nin gölgesinde başlamıştır. Zira Mescid-i Haram ve Mescid-i Aksa Kur’an’ın teyit ettiği kadim mekânlarken Mescid-i Nebevi, Hatemü’l-enbiya’nın emanet ettiği mukaddes mekândır.

Hz. Peygamber (s.a.s.) şehre ulaştığında, kendisini evlerine davet eden ensarı kırmamak için devesi Kasvâ’nın çöktüğü yeri konaklama ve mescit mahalli olarak belirleyeceğini ilan ederken, Kasvâ Neccaroğullarından Sehl ve Süheyl adlı iki yetime ait hurma kurutulan arsaya çöküp de Hz. Peygamber bu arsayı satın alırken, dilinde Hz. Nuh’un “Rabbim beni bereketli bir yere kondur.” (Müminun, 23/29.) duası vardır. Hz. Peygamber (s.a.s.) için bu yapı sadece bir mabet değil dinin yayılması ve güçlenmesi için bir mekteptir, toplumun bütün ihtiyaçlarına cevap verecek bir mekân olarak imar edilmiştir. Temel taşını bizzat Hz. Peygamber’in koyduğu, “Ahiret hayrından başka hayır yoktur, Allah’ım ensar ve muhacirlere rahmet et.” (Buhari, Menâkıbu’l-Ensâr, 46; Müslim, Mesâcid, 9.) duası eşliğinde ensar ve muhacirlerin inşa ettiği mescit, nebevi hayatın ve tecrübenin mekân kalıbında müstesna bir ifadesi olacaktır.

Genel kabule göre yaklaşık bir dönümlük bir alanda, yedi arşın yüksekliğinde ihata duvarıyla inşa edilen ilk mescidin doğu (Babücibril), batı (Babürrahme) ve kuzeyde (Babüsselam) olmak üzere üç kapısı varken kıblenin tahvilinden sonra kuzey kapısı güneye alınmıştır. Kıble duvarına paralel çift sıra hurma tomrukları üzerindeki kirişler hurma lifleriyle örtülmüş, üzerleri killi çamurla kaplanmış, ışıklandırma, hava tahliye ve temizliği için arka kısmın üstü açık bırakılmıştır. Doğu duvarının güneyine yapılan iki oda ise mesken olarak kullanılmıştır. Bu iki odadan Hz. Âişe’ye ait olanı, Hz. Peygamber’in metfun olması sebebiyle sonraları Hücre-i Saadet olarak anılacaktır. Kimsesiz ve ihtiyaç sahibi muhacirlerin barınması için yapılan, zamanla Hz. Peygamber’in himaye ve rehberliğinde bir eğitim merkezine dönüşmesi üzerine burada kalanlara imrenen ensardan gençlerin ve heyetlerin de ağırlandığı Suffe, kıblenin tahvilinden önce mescidin güneyinde iken sonra kuzeye alınmıştır. (Mustafa Baktır, DİA, Suffe mad.)

Mescid-i Nebevi, Hz. Peygamber’in (s.a.s.) devlet başkanlığı, ordu komutanlığı, kadılık ve muallimlik vasıflarının yansıması olarak idari, askerî, adli, ilmî merkez olmanın yanında, tebliğ, irşat ve istişarelerin gerçekleştirildiği, yaralıların tedavi, suçluların ıslah edildiği bir sosyal yardım merkezi vasfıyla hayatın bütün detaylarına cevap vermiştir. Hz. Peygamber döneminde sadeliği ve bu fonksiyonelliği ile öne çıkan ilk yapı, fetihlerle artan nüfusun mekân ihtiyacı doğrultusunda genişletilmiş, Müslümanlar Hz. Peygamber’in emanetini ve hatıralarını bu mübarek beldenin hürmetiyle mütenasip ayakta tutmayı mazhariyet telakki etmiştir. Bilal-i Habeşi’nin ezan okumak için iple tırmanarak çıktığı sütunun yerini bugün farklı mimari detayların görüldüğü on minare almıştır. Hurma kütüğüne dayanarak ashaba hitap eden Hz. Peygamber’e Temim ed-Dârî’nin teklifiyle iki basamak ve bir oturma yerinden müteşekkil mescide yerleştirilen ilk minber, bugün yerini III. Murad’ın hediyesi olan yedi metre yüksekliğindeki muhteşem minbere bırakmıştır. Hurma dalları yakılarak sağlanan aydınlatma, yine Temim ed-Dârî’nin kandil teminiyle sürdürülmüş, fener, mum ve meşaleleri İslam dünyasının mahir ustalarınca imal edilen altın, gümüş ve elmas gibi değerli mücevherle süslenmiş kandil, şamdan ve avizeler takip etmiştir. Toprak zemin zaman içerisinde küçük taşlarla, hasırla, keçeyle, mermerle, Hint seccadeleri ve Uşak, Gördes, Hereke halılarıyla döşenmiştir. (Nebi Bozkurt & Mustafa Sabri Küçükaşcı, DİA, Mescid-i Nebevi mad.)

İlk yapıda kıbleyi kıble duvarındaki bir kazık belirlerken Ömer b. Abdülaziz döneminde niş tarzında bir mihrap yapılmış, sonraki dönemlerde ise süslemelerle öne çıkarılmıştır. 1483’te Memlük sultanı Kayıtbay’ın geometrik motifli siyah beyaz renkli mermerlerle yaptırıp celi sülüs hatla süslettiği abidevi mihrap yüzyıllarca kullanılmış, 1984’te ise yenilenmiştir. Bugün mescidin Memlük ve Osmanlı dönemlerinin hatırası olan birden fazla mihrabı, taşıdığı hatıralar, tezyin ve üsluplarıyla öne çıkar. Düz bir dam şeklinde olan tavanda tedricî olarak yuvarlak, yarım yuvarlak ve oval şekilli kubbe sistemine geçilmiş, bir kısmı hareketli olan ve sayısı iki yüz kırk ikiyi bulan bu kubbeler ahşap kabartma üzerine altınla tezyin edilmiştir. Memlükler döneminde inşa edilen ve mübarek kabrin üzerini örten ahşap kubbe, II. Mahmud tarafından taş malzeme ile yeniden yaptırılmış, üzeri kurşunla kaplanarak yeşile boyanmıştır. Mescidin simgesi hâline gelen bu kubbe Kubbetü’l-Hadra adıyla anılır. İlk inşasında hurma tomruklarının sağladığı destek sistemi teknik imkânlar ölçüsünde yenilenerek sütunlarla değiştirilmiştir. Ancak Ravza-i Mutahhara’nın beyaz sütunlarında Hz. Âişe’nin teheccüdünün, Ebu Lübâbe’nin bağışlanma müjdesinin, Hz. Peygamber’in (s.a.s.) ziyaretine gelen yabancı heyetlerin hatıraları vardır.

1517’de Haremeyn-i Şerifeyn hizmetini deruhte eden Osmanlı sultanları Hadimu’l-Haremeyn sıfatıyla mescidin tamiri ve tezyiniyle doğrudan ilgilenmiştir. Evkaf-ı Hümayun hazinesinden, kimi zaman da teberrüken sultanın özel hazinesinden sağlanan tahsisatın surre eminleri nezaretinde Surre-i Hümayun ile bu mukaddes topraklara gönderilmesinden başlayarak mescidin tamiratı öncesi çalışanların maddi manevi temizliklerine riayet etmelerini, seslerini yükseltmemelerini, Ruh-i şerifi rahatsız edecek adaba aykırı davranışlardan kaçınmalarını ısrarla vurgulayan nizamnamelere; tamirat, tadilat ve tanzim faaliyetlerini yürütecek mimar, mühendis ve sanatkârların liyakatlerine; kullanılan malzemelerin kıymet ve niteliğine, mescidin her bir köşesine serilecek halıların işçiliğine gösterilen hususi ihtimam Hz. Peygamber’in aziz hatırasına gösterilen hassasiyet ve hürmetin birer nişanesi olmuştur. Osmanlı döneminde en büyük imar faaliyetini (1849-1860) gerçekleştiren Sultan Abdülmecid’in görevlendirdiği hattat Abdullah Zühdü Efendi, mescidin duvar ve kubbe kasnaklarında uzunluğu yüzlerce metreyi bulan ayet, hadis, kasideler ve Hz. Peygamber’in isimlerini içeren kuşak biçimindeki celi sülüs ile en uzun yazıyı nakşetmiştir.

Yaklaşık 1050 metrekare olarak inşa edilen mescit, ilk olarak Hayber dönüşü Hz. Peygamber tarafından genişletilmiştir. Hz. Ömer, Hz. Osman, Emeviler, Abbasiler, Memlükler ve Osmanlılar döneminde de çevredeki yapıların istimlaki ve yeni düzenlemelerle genişletilmesi sürdürülen kapıların sayısı seksene ulaşan mescit bugün yaklaşık 100.000 metrekare kapalı alanı, 67.000 metrekare üst katı, 235.000 metrekare şemsiyelerle kapatılan alanı olmak üzere 435.000 metrekarelik genişliğe sahiptir, bir milyona yakın insan aynı anda namaz kılabilmektedir.

Hz. Peygamber’in başlattığı eğitim faaliyetleriyle mescidin harim, avlu ve revakları bir mektep olarak yüzyıllar boyunca, özellikle hac mevsiminde canlanan ilmî müzakerelere ve ders halkalarına şahitlik etmiştir. Hz. Osman (r.a.) kapısı yanındaki Mescid-i Nebevi Kütüphanesi, sayısı binleri bulan yazma eserleriyle öne çıkar. Saf nizamına uygun mekân anlayışı, unsurları, şehir nezdindeki konumu ve planıyla İslam dünyasının dört bir tarafında yüzyıllardır yapılagelen mescitlerin ilk örneği Mescid-i Nebevi’ye yüklenen her bir misyon İslam medeniyetinde karşılığını bulmuş, mektep, medrese, imarethane, kütüphane, çeşme, hamam gibi kurumlar mescitlerin merkezini oluşturduğu külliyelerin birer unsuru hâline gelmiştir.

Vahyin nüzulüne en çok şahit olan, İslam kardeşliğinin tesis edildiği, Peygamber emaneti şehre ve mescide salatü selam ile giren, bütün varlığıyla kendisini Hz. Peygamber’in huzurunda hisseden Müslümanlar, “Benim şu mescidimde kılınan bir vakit namaz Mescid-i Haram dışındaki diğer mescitlerde kılınacak bin vakit namazdan hayırlıdır.” (Buhari, Fazlü’s-salât fî mescidi Mekke ve’l-Medîne”, 1.) ve Ravza-i Mutahhara’yı işaret eden “Evimle minberimin arası, cennet bahçelerinden bir bahçedir ve minberim havzımın üzerindedir.” (Buhari, Fazlü’s-salât fî mescidi Mekke ve’l-Medîne”, 5.) müjdesi sebebiyle huşu ile ibadet etmekte, Hz. Peygamber’i hicrete götüren tevhid mücadelesinden, üsve-i hasene (Ahzab, 33/21.) olarak mescitte bıraktığı izlerden ibret almaktadır. Şairin “Ey bu topraklarda yatanların en hayırlısı! Senin varlığının güzel kokusundan ovalar ve tepeler şeref kazandı. Senin bulunduğun bir kabre canım feda olsun ki orada iffet, alicenaplık ve kerem vardır.” (Nevevî, Mecmû, VIII, 255-256.) dediği Hz. Peygamber’in kabr-i şerifini bağrında taşıyan, ziyaret edilmeye değer üç mescitten biri olan Mescid-i Nebevi’de “Ahiret hayrından başka hayır yoktur.” diyen Hz. Peygamber’in ve ona “âmin” diyen ashab-ı kiramın bereket duaları vardır.

 


* BENZER KONULAR

Rabbin Gazabını söndüren kulunu Rabbine Sevdiren Gönderen: türkiyem
[Dün, 09:20:31 ÖÖ]


Her Kötülüğün Tek İlacı Gönderen: türkiyem
[Dün, 09:05:08 ÖÖ]


Hepimizin Kaçınılmza Sonu Ölüm Gönderen: türkiyem
[Dün, 08:58:13 ÖÖ]


Allahin Cennet Ehli İçin Hazırladığı Nimetler Gönderen: türkiyem
[Dün, 08:54:31 ÖÖ]


Cehennem Ateşi Gönderen: türkiyem
[Dün, 08:50:55 ÖÖ]


Kur'an ve Hadisler Çerçevesinde Din Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 08:34:28 ÖÖ]


Duanın Fazileti ve Vakti Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 08:16:55 ÖÖ]


Aile Reisi Olarak HZ. Muhammed Aleyisselam Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:46:18 ÖÖ]


Lokman Aleyhisselam Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:20:52 ÖÖ]


En Büyük Zikir Allah’ı Anmaktır Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:12:36 ÖÖ]


2024 - Ammar Acarlıoğlu - İlahi Ninniler 320 Kbps Gönderen: fanidunya NET
[Mayıs 03, 2024, 08:32:56 ÖS]


İbrahim Sadri - Dil-i Yunus 320 Kbps + Wav Gönderen: fanidunya NET
[Mayıs 03, 2024, 08:27:46 ÖS]


2024 - Hikmet Ayyıldızlı - İlahiler 320 kbps Gönderen: fanidunya NET
[Mayıs 03, 2024, 08:14:11 ÖS]


İslam ve İnsan Hakları Gönderen: anadolu
[Mayıs 03, 2024, 08:37:24 ÖÖ]


İnsanlık Efendimiz'e (SAV) Şükran Borçludur Gönderen: anadolu
[Mayıs 03, 2024, 08:33:23 ÖÖ]


Kur'an ve İnsan Gönderen: anadolu
[Mayıs 03, 2024, 08:26:11 ÖÖ]


Mü’minler Ancak Kardeştirler Gönderen: anadolu
[Mayıs 03, 2024, 08:19:10 ÖÖ]


İslamda Tevekkül Ve Önemi Gönderen: anadolu
[Mayıs 03, 2024, 08:13:30 ÖÖ]


İtikadımızı ve Zihniyetimizi Gözden Geçirelim Gönderen: fanidunya NET
[Mayıs 03, 2024, 07:49:11 ÖÖ]


Lüks ve İsraf Gönderen: fanidunya NET
[Mayıs 03, 2024, 07:41:08 ÖÖ]

Sitemap 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41