Gönderen Konu: Çocukluk Dönemi İnsanın Tarihinin Başladığı Noktadır  (Okunma sayısı 86 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı fanidunya NET

  • Administrator
  • *****
  • İleti: 5778
Çocukluk Dönemi İnsanın Tarihinin Başladığı Noktadır
« : Temmuz 28, 2023, 08:27:50 ÖÖ »


Çocukluk Dönemi İnsanın Tarihinin Başladığı Noktadır

Madde bağımlılığını nesne ilişkileri ekseninden ele alanlar, sorunun kişinin yaşamının ilk yıllarında ebeveyni ile ya da nesnelerle kurduğu ilişkilerin ve buradan edindiği örüntülerin içinde gizli olduğunu savunuyorlar. Zira çocukluk dönemi insanın tarihinin başladığı noktadır ve burada yaşanan kopukluklar, örselenmeler, yıpranmalar ve hayal kırıklıkları onun gelecek yaşantısını doğrudan ya da dolaylı olarak etkiliyor… Çocuk aktif bir alıcıdır ve  kendisine bakım veren ebeveyninin özelliklerini, duygu ve davranışlarını aynalıyor ve kendileştiriyor… Çocuk gelecek yaşantısını bu dönem edindiği kazanımlarının üzerine bina ediyor.

Madde bağımlılığını nesne ilişkileri perspektifinden değerlendirenler, çocuğun içselleştirilmiş ebeveyn figürleri ile kurduğu sevgi ve nefret ilişkisine bağlı olarak ortaya çıkan sorunlardan birinin de bağımlılık maddeleri olduğunu ileri sürüyorlar. İlk nesne ile güvenli bağlanmayı sağlayamayan ve temel ihtiyaçlarını karşılama noktasında sorun yaşayan bebek kaygıyı yatıştıracak bir nesneye ihtiyaç duyuyor ki, erişkinlik döneminde kişi için bu nesne bağımlılık yapan maddeler oluyor…

Rabbimiz bizi ruh ve beden bütünlüğümüzü sağlayacak bir denge ile yaratmıştır ki; bu dengeyi korumak için çocukluk döneminden itibaren fiziki ve ruhsal ihtiyaçlarımıza vaktinde ulaşmamız ve iç dünyamızda alma-verme dengesini sağlıklı şekilde kurmamız gerekir.

Zira bedenimiz ve duygularımız arasındaki ahenk bozulduğunda yoksunluk ortaya çıkıyor ve bu zaman içinde bir boşluğa dönüşüyor… Çocuk gelecek yaşantısında bu boşluğu doldurabilmek için suça yönelebiliyor, kirli tuzaklara düşebiliyor.

Winnicott’a göre yaşamın ilk yıllarında bebek için nesne beslendiği memedir, çocuk memeden kesildiğinde kaygıya kapılır ve yaşadığı sıkıntı ile başa çıkabilmek için geçiş nesnelerine ihtiyaç duyar. Bilirsiniz bebekler anne sütünden kesildiğinde genellikle battaniyeyi ya da yumuşak bir nesneyi ağızlarına götürür ve bunu bağ kurdukları beslenme nesnesinin yerine koyarlar. Yani çocuk sütten kesildiğinde ayrışma ile başa çıkabilmek için annenin yerine koyabileceği nesnelere yönelir.

Geçiş nesneleri olarak tanımlanan bu araçlar çocuğun o kopuşu fark etmesini geciktirerek yeni duruma uyum sağlamasına yardımcı olur. Eğer kişi bu süreci sağlıklı şekilde yönetememişse geçiş nesnesine yapışmıştır ki, madde bağımlılığı bu patolojik geçişlerden biri olarak görülüyor.

Bebeklik döneminde kaygıyı kaçınma ve yansıtma olarak ifade eden kişi erişkinlik döneminde acıyla başa çıkmakta güçlük çeker ve kendisini yatıştırabilmek için bağımlılık yapan maddelere yönelebilir. Duygusal sıkıntıları ile başa çıkamayan kişi kullandığı maddeyi kaygıyı azaltacak bir araç olarak görür ve bütün hayatını esir alacak bir tehlikenin içine doğru sürüklenir…

Madde kişinin aklını, iradesini etki altına alır ve onu köleleştirir. Kişi yaşadığı elemden birkaç dakikalık da olsa kurtulabilmek için ölüm, şiddet ve mahrumiyet kokan bir tünele girer ve hayatının geri kalan kısmını bu tünelden kurtulabilmek için harcar.

Madde bağımlısı olan gençlerle yapılan röportajda hemen hepsi maddeye başladıkları için büyük pişmanlık duyduklarını ifade ediyor ve bu durumdan kurtulabilmek için her şeyi feda edebileceklerini açıklıyorlar. Daha evvelki hayatlarında acı, ayrılık, yoksulluk, şiddet gibi sorunlarla mücadele ettiklerini ve yaşadıkları acıyı unutabilmek için maddeye başladıklarını fakat dipsiz bir kuyuya düştüklerini ifade ediyor ve bu kuyudan kurtulabilmek için çare arıyorlar.

Çocukları madde bağımlısı olan anne-babalar onları düştükleri çukurdan kurtarabilmek için, sağlık, eğitim ve sosyal destek gibi tüm kapıları zorluyorlar ancak bir gencin hayatını yeniden inşa edebilmesi oldukça uzun ve yorucu bir yolculuğu gerekli kılıyor. Anne-babalar bu yorucu yolda en etkin ve en tesirli gücün sevgi olduğunu biliyor ve sevebilme potansiyellerini gelişime açıyorlar…

Fatma Tuncer.

RADYO  FANİDUNYA FM
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap

 


* BENZER KONULAR

2014 - Ahmet Yağmur - Medine'ye Hasret Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 06:03:52 ÖS]


Asıl Derdimiz Dertsiz İnsanlar Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:27:42 ÖÖ]


Hayatını Düzene Koymak İsteyen Müslüman Gençlere Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:17:49 ÖÖ]


Bizi Aldatan Bizden Değildir Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 06:53:08 ÖÖ]


BenimKkim Olduğumu Biliyor musun Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 06:42:56 ÖÖ]


Çocuklarımıza Sahip Çıkmalıyız Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 06:35:33 ÖÖ]


Zulmün Zararları Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 06:22:59 ÖÖ]


Kutsal Yolculuğun Heyecanı Başlarken Gönderen: gurbetciyim
[Nisan 27, 2024, 11:22:37 ÖÖ]


Hac Gönderen: gurbetciyim
[Nisan 27, 2024, 11:14:26 ÖÖ]


Yetim ve Kimsesiz Çocuklara Sahip Çıkalım Gönderen: gurbetciyim
[Nisan 27, 2024, 10:49:10 ÖÖ]


Yalşayan Hurafeler Karşışında Müslümanların Tavırları Gönderen: gurbetciyim
[Nisan 27, 2024, 10:40:06 ÖÖ]


Yalanın Zararları Gönderen: gurbetciyim
[Nisan 27, 2024, 10:02:40 ÖÖ]


Ahiretin kapısı ölümü Hatırlamak ve Ona Hazırlanmak Gönderen: fanidunya NET
[Nisan 27, 2024, 07:49:11 ÖÖ]


Hicr Süresi Gönderen: fanidunya NET
[Nisan 27, 2024, 07:32:26 ÖÖ]


Güven Duygusunu Nasıl Elde Ederiz Gönderen: fanidunya NET
[Nisan 27, 2024, 07:22:28 ÖÖ]


Korku ve Ümit Ahiret İnancından Doğar Gönderen: fanidunya NET
[Nisan 27, 2024, 07:09:23 ÖÖ]


Süleyman Aleyhisselam Gönderen: fanidunya NET
[Nisan 27, 2024, 07:00:28 ÖÖ]


Zikir İbâdeti Kalbin Cilâsıdır Gönderen: fanidunya NET
[Nisan 26, 2024, 09:45:16 ÖS]


Müslüman’ın Müslüman’a Muamelesi Gönderen: KOYLU
[Nisan 26, 2024, 08:47:12 ÖS]


Ölüm Hadisesi ve Mümin’in Tutumu Gönderen: KOYLU
[Nisan 26, 2024, 08:42:28 ÖS]

Sitemap 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41