Gönderen Konu: ESKİYEN HAYATLAR  (Okunma sayısı 566 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

fanidunya

  • Ziyaretçi
ESKİYEN HAYATLAR
« : Ekim 21, 2017, 03:02:45 ÖS »
ESKİYEN HAYATLAR

Eşyaların eskisi tarihi bir miras olarak kabul edilir ve müzelerde itina ile saklanır. Yeryüzünde varlık göstermiş bütün topluluklar ve bu toplulukların kültürel mirasları bu vesile ile nesilden nesle aktarılır. Fakat ilginçtir eskiyen bir kilim, bir tabak, bir çadır, bir giysi değerli bir ürün olarak görülüp evlerin en nadide köşesinde ya da müzelerde saklanırken yaşlanan insanlar defolu bir eşya gibi görülüp terk ediliyor. Oysa tarihi tarih yapan da, kültürü kültür yapan da o insandır ve her insan okunmaya değer bir kitap mesabesindedir.

İslam medeniyetinde yaşlılara özel bir değer biçilir. Yaşlı bireyler evin başköşesinde tutulur ve ailenin tüm fertleri bu kişilerin bilgi ve tecrübelerinden faydalanırlar. Yaşlılar tarihi bir eser gibidir genç nesillerle bağ kurarak onların yolunu aydınlatmaya devam ederler. Fakat insanoğlu dededen kalma eski eserleri büyük paralar karşılığında satın alırken o eserlere anlam katan dedeye yaşamlarında bir yer veremiyorlar.

Resulullah yaşlıların bakımını üstlenen kişileri övmüş ve bu kişilerin ahiret yurdunda elde edecekleri büyük kazanca vurgu yapmıştır. Peki, bugün nasıl oluyor da İslam toplumları büyük ebeveynlerini bakım evlerine terk edebiliyorlar? Bunu anlamak mümkün değil…

Bugün İslam toplumları sekülerizm rüzgarından o kadar etkilendiler ki, kadının eşiyle ile çocuğun ebeveyni ile, komşunun komşu ile ilişkileri menfaatler doğrultusunda şekillendi. Yaşlı ebeveynler ise işe yaramayan atıl kişiler olarak algılanmaya başlandı. Oysa yaşlı ebeveynler sadece evlerimizin rahmet ve bereketi değildir, bunun yanında genç nesiller için de büyük bir değerdir. Onların tecrübelerini dinleyerek büyüyen çocuklar hem daha başarılı hem de yaşamın güçlüklerine karşı daha dirençlidirler… Yaşlıların bakımını üstlenen kişiler ise bu insanlarla yakınlık kurup, şefkat ve merhamet gibi değerlerin gelişmesine yardımcı olurlar.

Zayıf olan bakıma ihtiyacı olan her varlık insanda bir şefkat hissi uyandırır. Böyle durumlarda hayatımızı işgal eden bütün kargaşaları bir tarafa bırakır ve karşı tarafa el uzatırız. Onun ihtiyacını karşılar ve yükünü taşımasına yardımcı oluruz. Bu durum günümüzde sıklıkla şikâyet ettiğimiz kin, nefret ve öfke gibi olumsuz hasletlerin iyileşmesine yardımcı olur.

Düşen kişinin elinden tutmakla ne kaybederiz ki?

Bu neyi eksiltir bizden?

Bugün seküler kültürün taşıyıcılığını yapan Batı toplumları dahi insani değerlerin birey ve toplumların yaşam kalitelerini yükselttiğini ve bu değerler ekseninde yaşamanın fertlerin huzur ve mutluluk alanlarını geliştirdiğini söylüyorlar. Müslümanlar bir kişiye iyilik yaparken bunu sadece Allah’ın rızasını kazanmak için yaparlar. Fakat yapılan iyiliğin fertlere kazandırdığı iç huzuru, sevgi, şefkat, adalet … gibi bazı değerler de vardır, bunu göz ardı edemeyiz. Bu değerler ne resmi kurum ve kuruluşlarda ne de okullarda kazanılır. İnsanların kendi aralarında oluşturdukları ilişkilerin süzgecinden geçerek kazanılır.

FATMA TUNCER.

fanidunya

  • Ziyaretçi
NESMNEELRE BAĞIMLI HALE GELİYORUZ
« Yanıtla #1 : Ekim 21, 2017, 03:05:21 ÖS »
NESMNEELRE BAĞIMLI HALE GELİYORUZ

Nesnelere bağımlı hale gelen günümüz insanı, kendi türüyle yakınlık kuramıyor, yalnız, yalıtılmış ve izole bir hayat yaşıyor. Oysa tıpkı yemeye içmeye ihtiyaç duyduğumuz gibi insanlarla bir arada olmaya ve yakınlık kurmaya da ihtiyacımız vardır. Eğer öteki ile aramızda sağlıklı bir bağ kurabilmişsek, karşımıza çıkabilecek engelleri daha rahat aşabilir ve kendimizi güvende hissedebiliriz.

Uzmanlar yaşamın ilk günlerinde anne ile sağlıklı bağ kuran bebeklerin ileriki yaşamlarında insanlarla daha sağlıklı ve daha kalıcı ilişkiler kurabildiğini ifade ediyorlar. Buna karşın bebek ihtiyacı olan ilgi ve sevgiden mahrum bırakılmış ve desteklenmemişse erişkinler dünyasına katıldığında insanlarla yakınlık kuramıyor, sosyal ortamlarda kendini ifade etmekte güçlük çekiyor ve kendini güvende hissedemiyor. Kişi çocukluk döneminde alamadığı sevgiyi erişkinlik döneminde tedarik etmeye çalışıyor.

Yaşamlarının ilk günlerinde anne ile sağlıklı bağlanma ilişkisi kurabilen fertler insani ilişkilerinde olduğu gibi evlilik yaşantılarında da daha başarılı ve daha mutlu oluyorlar. Çocukluk döneminde ihtiyaçları olan sevgiyi alamayan fertler ise kendilerini onaylayan kabul eden ve bu noktada ihtiyaçlarını gideren kişilerin peşinde sürükleniyor ve bitmek bilmeyen bir arayış içinde oluyorlar. Yani vaktinde elde edemedikleri sevgi gereksinimlerini erişkinlik döneminde tedarik edebilmek için çaba gösteriyorlar.

Günümüzde annelerin büyük çoğunluğu sabahın erken saatinde evden çıkıyor ve işe gidiyorlar. O nedenle çocukları ile sevgi eksenli bir bağ kuramıyor, onların ihtiyacı olan ilgi ve desteği sunamıyorlar. Annenin sevgi ve ilgisinden mahrum kalan çocuk ise yaşadığı duygusal boşluğu doldurabilmek için arayışlarını sürdürüyor ve kendisine yakınlık gösteren kişilere bağımlı hale geliyor.

Ebeveynleri ile sağlıklı ilişkiler kuramayan, onların sevgilerini hissedemeyen çocuklar ergenlik dönenime geldiklerinde bu açığı sosyal medya aracılığıyla kapatmaya çalışıyorlar. Burada ihtiyaçları olan şeyi rahatça ifade edebiliyor ve kendilerini istedikleri şekilde tanıtabiliyorlar. Fakat çocukları tuzağına çekerek gerçek hayattan koparan sanal dünya onların ne sevgi ne de yakınlık kurma ihtiyaçlarını giderebiliyor.

Bir sosyolog sosyal medyaya bağımlı hale gelen kişilerin durumunu “Soğuk yakınlıklar” olarak isimlendiriyor. Sosyal medya üzerinden insanlarla yakınlık kurmaya çalışan fertler, yüz yüze iletişimin kazanımları olan sevgi, yakınlık, paylaşım, empati, fedakarlık, şefkat gibi değerlerden mahrum kalıyorlar. Burada edindikleri arkadaşları ile sanal bir dünyaya açılıyor, interneti kapattıkları anda ise derin bir boşluğa düşüyorlar.

Bilgisayarın tuşlarına basıyor ve onlarca insanla aynı anda konuşuyorlar. Fakat bu insanlarla hemhal olamıyor, onlarla yakınlık kuramıyorlar. Fertler hayalle gerçek arasında gidip gelirken yaşamın iplerinden kopuyor ve sadece sosyal alandan değil kendilerinden de uzaklaşıyorlar. Zira insan diğer insanlarla yakınlık kurarak olgunlaşır ve bu şekilde hayatı tanır. Bu bir gerçek.

FATMA TUNCER.

 


* BENZER KONULAR

Mustafa Sürmeli - Single Eserleri Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 10:40:52 ÖÖ]


Hurafe ve Hurafecilik Gönderen: anadolu
[Bugün, 10:34:53 ÖÖ]


Hüsn’ü Zan Gönderen: anadolu
[Bugün, 10:30:30 ÖÖ]


İslam`ın İnsana Verdiği Temel Haklar Gönderen: anadolu
[Bugün, 10:19:30 ÖÖ]


Dua ilgili konular Gönderen: anadolu
[Bugün, 10:08:57 ÖÖ]


Duanın Kabulü Önündeki Engeller Gönderen: anadolu
[Bugün, 10:04:34 ÖÖ]


Tüketmek Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:48:43 ÖÖ]


Lezzetin İçinde Helak Olmak Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:39:44 ÖÖ]


Kabir Hayatı ve Kabir Azabı 1 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:21:50 ÖÖ]


Dün Dersi Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:10:26 ÖÖ]


İstikâmet Üzere Olmanın Önemi Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:03:29 ÖÖ]


Murat Bozkurt - Single Eserleri Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 10:31:17 ÖS]


Grup Cemre - Yunus Emre İlahiler Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 10:22:45 ÖS]


Tavaf Namazı Nasıl Kılınır Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 05:35:36 ÖS]


Kâbe'yi Görünce Okunacak Dua Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 05:27:09 ÖS]


Hac İle İlgili Hadis-i Şerifler Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 04:19:45 ÖS]


Hasan Ergüçlü - Hira Dağı Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 10:16:42 ÖÖ]


Hasan Ergüçlü - Düştüm Çöllere Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 10:11:43 ÖÖ]


Öfkeyle Kalkan Zararla Oturur Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 08:50:20 ÖÖ]


Öfkeyi Kontrol Altına Almak İçin Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 08:46:24 ÖÖ]

Sitemap 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42