Gönderen Konu: Say Yapmak  (Okunma sayısı 80 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı gurbetciyim

  • Global Moderator
  • *****
  • İleti: 2144
Say Yapmak
« : Şubat 21, 2023, 08:40:15 ÖÖ »
Say Yapmak

İ

Sa’yın sözlük anlamı,  çabalamak ve gayret göstermektir. Şer’i mânası ise, hac ve umreye niyet edenlerin, Safa tepesinden Merve tepesine kadar olan mesafeyi, yedi defa gidip gelmeleridir. Yani Safa ve Merve’yi yedi defa sa’y yapmaktır. Bu sa’y Safa tepesinden başlar, Merve tepesinde biter.

Hacca veya umreye niyet edenler, bu sa’yı yaparlar, sa’y tavaf gibi birden fazla veya nafile olarak yapılmaz. Sa’y cumhura göre, umrenin  ve haccın rüknüdür; Hanefîlere göre ise sa’y, vaciptir. Kur’an-ı Kerim’de, Cenab-ı Hak şöyle buyurmaktadır: “Şüphesiz ki “Safa” ile “Merve” Allah’ın nişanelerindendir. Kim Kâbe’yi hacceder veya umre yaparsa, bu ikisini de tavaf etmesinde bir beis yoktur. Kim gönülden bir iyilik yaparsa, karşılığını görür. Doğrusu Allah şükrün karşılığını verendir ve bilendir.”[1]

Hz. Peygamber Efendimiz (s.a.s) şöyle buyurmaktadır: “Sa’yı size yazdı, o hâlde sa’y ediniz.”[2]

Bu iki tepenin, Safa ve Merve’nin, bu adları nereden aldığı ile ilgili, özellikle tefsir kitaplarında bazı rivâyetler vardır. Bu rivâyetlerden biri şöyledir: Hz. Âdem kendisine yasaklanan ağaçtan yediğinde cennetten atılmış ve Hz. Havva annemizden ayrı kalmıştır. Hz. Âdem’in tevbesi kabul olunca da, günahlardan safi olduğu yani temizlendiği için Safa ismi; Havva annemizin Mer’e yani kadın olduğundan da Merve tepesinde oturmuş ve bundan dolayı da Merve tepesi de, Merve ismini almıştır.[3]

Kâbe yakınında, iki tepe olan  Safa ve Merve arasında sa’y; Allah tarafından Hz. İbrahim (a.s.)’e bildirilen hac ibadeti amellerinden biridir. Ancak müşrikler cahiliye döneminde, Safa ve Merve tepesine iki büyük put koymuşlardı. Birinin adı, Es’af, diğerinin ise Naile idi. İslâm’dan önceki hac geleneğinde, insanlar bu iki tepe arasında gidip geldiklerinde, bu putları elleyerek selâmlıyorlardı. Müslümanlar da Kâbeyi ziyaret ettiklerinde, cahiliye müşriklerinin bu tutumlarından dolayı, sa’y yapmak-tan imtina etmeye başladılar.

Hz. Aişe’den (r.a.) rivâyet edilen bir hadise göre, Medineliler İslâm’ı kabul etmeden önce bile, Safa ve Merve arasında sa’y geleneğine karşı idiler. Bu nedenle Kâbe, kıble yapıldıktan sonra Allah, onların Safa ve Merve arasındaki sa’y ile ilgili şüphelerini kaldırarak, Hz. İbrahim’in hac ibadetini yaptığından beri varolan bir ibadet şekli olduğunu, ondan sonra gelen cahil kimseler tarafından uydurulmadığını bildir-di.[4]

Bundan dolayı da Cenab-ı Hak “..bu ikisini de tavaf etmenizde bir beis yoktur....”[5] âyetini inzal buyurdu.

Sahâbenin bu ihtiyatlı tutumları, aldıkları terbiyenin ve ruhlarındaki imanın meydana getirdiği aydınlığın bir ifadesiy-di. Bu şuur, cahiliyede yapılanlara karşı duydukları nefretin açık bir delili idi. Artık onlar, cahiliyenin insanı dğildirler. Onlar için, o kokuşmuş ve şirkle, zulümle yoğrulmuş, aşağılık ve sapık hayata dönüş diye bir şey  düşünülemezdi.

Sahâbe-i Kiramın, hayat yaşantılarına baktığımızda inancın onların hayatında meydana getirdiği müthiş tesirleri ve değişimleri hayretle müşahede etmekteyiz. Cahiliye hayatından kurtularak, İslâm’la şereflendiklerinde, öyle bir değişiklik yaşandı ki, sanki Hz. Muhammed Mustafa (s.a.s.) Efendimiz, bunları tutup var gücüyle onları silkeliye silkeliye bütün çirkefliklerini dökmüş ve elektrik akımının atom parçalarına yeni şekiller verdiği gibi, bünyelerindeki hücreleri yeni bir düzene sokmuş ve yeni bir dokuyuş ile dokumuştu.

Evet, işte İslâm budur!.. Cahiliyeye ait yaşantıdan sıyrılıp, Allah’ın emirlerine tam teslimiyet göstermektir. Kalbinde cahiliye kalıntıları olanlar, bunlardan sıyrılmak zorundadırlar. Daha önce yapmaktan kaçındıkları şeyde  “Şüphesiz ki “Safa” ile “Merve” Allah’ın nişanelerindendir. Kim Kâbe’yi hacceder veya umre yaparsa, bu ikisini de tavaf etmesinde bir beis yoktur.”[6] emri gelince de bu emre uydular.[7]

Müslüman için Safa ve Merve’de sa’y yapmak, cahiliye âdetlerine ne derece nefret duyulduğunun bir göstergesi ve Allah’ın emirlerine olan saygının ve gösterilen itaatın bir nişanesidir.

Safa ve Merve tepesinde koşmak, Hz. Hacer’in bir arayışı,  bebeğine su bulma gayreti, annelik sevgisi, ve şefkatinin bir sembolüdür.

Defalarca koşuşup yorulduğu, sımsıcak kumların çınlatan sessizliğine rağmen, hiç ümidini yetirmeyen, ümitliler zirvesinde oturan o yüce anne...

Yavrusu için kendisini feda etmeye hazır olan o güzel anne...

Azami gayret ve çabanın simgesi olan anne.. Bütün benliğiyle sevgiyi, yokluğu, itaati içine sindirmiş çilekeş anne..[8]

Elini sıcaktan soğuğa sokmayan, hiçbir zorluğa hazırlıklı olmayan, her şeyi önünde hazır isteyen, tarihteki nice kutlu ve mutlu olan anneleri örnek alıp onların yolunda olmaya aday olmayan anneler!. Her şeyimi otomatik isterim. Ben falan gibi olamıyor muyum? Benden ne fazlaları var deyip aza kanaat etmeyen anneler? Anneliği kutsal kılan unsur, acaba sadece doğurmak mıdır?

Evl     adını eğiterek, yetiştirmek ve büyütmek, Rabbine şükürdar olarak İslâm’a bağışlamak var mıdır annelerimizin günlük programlarında? Hz. İsa’nın annesi Hz. Meryem, Hz. Musa’ya annelik yapan Asiye, yetim doğan Hz. Muhammed’in annesi Amine gibi annelerin hayat felsefeleri ile bizim annelerimizin hayat felsefesi arasında ne gibi farklılıklar var? Hiç düşündük mü? Ya babalarımız anneleri-mizden çok mu farklı bir konumdadırlar? Ya bizim çocukla-rımız için, yaşadığımız bu âlemde duyduğumuz endişelerin ne kadarı onların ebedi gelecekleri ile ilgilidir.

Safa ile Merve bize, nasıl bir anne ve nasıl bir baba olmamızı öğretir, yüce şiarlarla yetiştirip, bizi bize döndüren bir iman şuuru verir.

Sa’y; telaştır, arayış dolu bir harekettir. Bir amacın, bir davanın uğrunda olmanın ispatıdır.

Tavafta, Hacer’in,

Makam’da İbrahim ve İsmail’in,

Sa’y’da yani Safa ve Merve arasında koşarken, yine Hacer’in rolündesin.

Söz konusu olan şekiller,

rütbeler, görünüşler, renkler ve modeller değildir.

Yalnız iman ve sevgi, inanç ve amel vardır. 

Var olan hareket ve sebattır, insanlık ve uluhiyettir.[9] 

Safa ve Merve’de sürekli yönelmek ve hareket etmek,

değişmek ve Allah’a doğru durmadan yürümek demektir.

Safa ile Merve bir teslimiyet ve bir itaat örneği,

barınaksız ve himayesiz,

yalnızlık, yoksulluk,

sessizlik deryasından ümitsizliğe,

tembelliğe ve acizliğe karşı meydan okumanın sembolü-dür.

Bu sembol Kur’an-ı Kerim’in ifadesiyle,

yüce Allah’ın nişanesi olan, annelik sevgisine hürmet etmek,

anne ve babaya gereken saygıda kusur etmemektir.

Allah’ın merhametine sığınmak,

nimetlerinden dolayı, Rezzaku’l-âlemine şükür etmektir.

Safa ile Merve’de tıpkı annemiz Hz. Hacer gibi,

aç ve susuz bekleyen yavrumuza, su aradığımız gibi sa’y etmemiz gerekir.

Tüm gayretlerimiz,

sevgilerimiz ve sevdalarımız,

Yüce Rabbimiz ve onun rızasını kazanmak ve merhame-tine,

şefkatine kerem ve ihsanına kavuşmak için olmalıdır.

Bu tepeler arasında tekbirlerle,

tesbihlerle tehlillerle,

salâvat ve dualarla,

dillerimizden ve gönüllerimizden,

bunları hiç düşürmeden hervele ile koşmalıyız.

Ahdini yenilemiş bir iman ile, küfre asla boyun eğmeme sözünü vermeliyiz.

Burada ruhlarımızın yeniden canlanışını,

dirilişini izzet ve şerefin kıymetini yeniden kendimizde sembolize etmeliyiz.

Safa’dan Merve’ye doğru;

Allahu Ekber... Allahu Ekber.. Allahu Ekber.. diyerek

Yürü ve de ki: Tüm hamd ve senalar,

sana ey Rabbim!

Bizi hidâyete eriştirdin,

bize dost oldun.

Bizim Mevlamız sensin.

Bugün ne mutlu bize,

Senden başka ilâh yoktur,

Rabbim! Birsin, şerikin ve ortağın yoktur.

Mülk senin, hamd ancak sanadır.

öldüren ve dirilten sensin,

tüm hayırlar, sendendir ve sen her şeye kadirsin,

sana inanan kullarına olan vaadini yerine getirdin.

Kulunu muzaffer kıldın.

Düşmanlarını ise hezimete uğrattın.

Senden başkasına asla ibadet edecek değiliz.

Din senindir ve senin olacaktır, kafirler bunu  istemese de..

Safa tepesine gelindiğinde, Safa tepesinden eller omuz hizalarını az geçecek şekilde açılarak Hacerü’l-esved selâmlanır. Kâbe’ye dönük olarak da şu dua edilir:

أَبَداً بِما بَدَأ الله  وَرَسوُلُهُ ، إنَّ الـَّصفـا وَالْمَرْوَةَ مِنْ شَعائِرِ الله فَمَنْ حَجَّ اْلبَيْتَ أوِ اعْتَمَرَ فَلا جُناحَ عَلَيْهِ أنْ يَطَّوَّفَ بِهِما ، وَمَنْ تَطَوَّعَ خَيْرًا فإنَّ الله شاكِرٌ عَليِمٌ .

“Allah’ım! Resûlü’nün başladığı gibi başlıyorum.

Şüphesiz Safa ve Merve Allah’ın işaretlerindendir.

Kim Kâbe’yi hac ve umre niyetiyle ziyaret ederse, bu iki tepeyi tavaf etmesinde bir beis yoktur.

(Kim bir iyiliğe başkası zorlamadan sarılır ve onu kendili-ğinden yaparsa) hiç şüpheniz bulunmasın ki, Allah iyiliklerin karşılığını veren ve her şeyi gerçekten de hakkıyla bilendir.” 

Bu duadan sonra sa’ya niyet edilir ve sa’yın niyeti şöyle-dir:

اللَّهُمَّ إنيِّ أُريِدُ أَنْ أسْعى ماَ بَيْنَ الصَّفا وَالْمَرْوَةِ - سَبْعَةَ أَشْواَطٍ - سَعْيِ اْلحَجِّ للهِ تَعاَلى ( أَوْ سَعْي العُمْرَة ) وَيَسِّرْهُ ليِ فَتَقَبَّلْهُ مِنيِّ .

“Ey Allah’ım! Safa ve Merve arasında, yedi şavt olmak üzere, senin rızan için hac sa’yı yapmak istriyorum. Onu bana kolay kıl ve benden kabul buyur.” Umre yapanlar umre için, hac yapanlar da hac için niyet ederler. Sonra Safa tepesine çıkılır.

Şu şekilde tekbir getirilerek sa’ye başlanır:

اللهُ أَكْبَرُ ، الله أَكْبَرُ ، الله أَكْبَرُ ، وَللهِ اْلحَمْدُ

Sa’yın 1. şavtında okunacak dua ise şöyledir:

اللهُ أَكْبَرُ ، الله أَكْبَرُ ، الله أَكْبَرُ ، اللهُ أَكْبَرُ تَكْبيِراً والْحَمْدُ لِلَّهِ كَثيِراً ، وَسُبْحاَنَ اللهِ العَظيِمِ وَبِحَمْدِهِ الْكَريِمِ بُكْرَةً وَأَصيِلاً، لاَ حَوْلَ وَلاَ قُوَّةَ اِلاَّ بِاللهِ اْلعَلِيِّ الْعَظيِمِ لاَ اِلَهَ اِلاَّ الله وَحْدَهُ لاَ شَريِكَ لَهُ ، لَهُ اْلمُلْكُ وَلَهُ اْلحَمْدُ يُحْيي وَيُميِتُ ، وَهُوَ حَيٌّ لاَ يَموُتُ بِيَدِهِ  اْلخَيْرُ، وَهُوَ عَلى كُلِّ شَيْئٍ قَديِرٌ ، وَالَِيْهِ اْلمَصيِرِ.

“Allah en büyüktür, Allah en büyüktür, Allah en büyüklerin en büyüğüdür.

Allah’a çok çok şükürler olsun. Çünkü her türlü hamd O’na yakışır.

Her şeyden münezzeh olan Allah, azamet sahibidir. O’na gece gündüz, sonsuz hamd ederiz. Azamet sahibi Allah’tan başka güç ve kuvvet sahibi yoktur.

Tek olan Allah’ın kendisinden başka hiçbir ilâh yoktur. Onun ortağı da yoktur. Mülk ve iktidar O’nundur. Hamd O’nadır. O, diriltir ve öldürür. O kendisi diridir ve hiç ölmez. Hayır da O’nun elindedir. O her şeye hakkıyla gücü yetendir. Ve dönüş O’na olacaktır.”

Merve tepesine gelince şu âyet-i kerime okunur:

إنَّ الـَّصفـا وَالْمَرْوَةَ مِنْ شَعائِرِ الله فَمَنْ حَجَّ اْلبَيْتَ أوِ اعْتَمَرَ فَلا جُناحَ عَلَيْهِ أنْ يَطَّوَّفَ بِهِما ، وَمَنْ تَطَوَّعَ خَيْرًا فإنَّ الله شاكِرٌ عَليِمٌ .

Merve tepesinden Safa tepesine doğru ikinci şavta başla-nır.

Sa’yın 2. şavtında okunacak dua şöyledir:

اللهُ أَكْبَرُ ، الله أَكْبَرُ ، الله أَكْبَرُ ، وَللهِ اْلحَمْد، لاَ اِلَهَ اِلاَّ الله، اَلَّذي لَمْ يَتَّخِذْ صاحِبَةً وَلاَ وَلَداً وَلمَ ْيَكُنْ لَهُ شَريِكٌ فيِ اْلمُلْكِ ، وَلمَ ْيَكُنْ لَهُ وَليٌّ مِنَ الْذُلِّ ، وَكَبِّرْهُ تَكْبِيراً ، اَللَّهُمَّ إنَّكَ قُلْتَ في كِتابِكَ الكَريم :  " أدْعوُني أسْتَجِبْ لَكُمْ " دَعَوْناَكَ رَبَّناَ فاَغْفِرْ لَنا كَما أَمَرْتَناَ اِنَّكَ لاَ  تُخْلِفُ الْميِعاَد .

“Allah en büyüktür, Allah en büyüktür, Allah en büyüktür. Hamd sadece Allah’a mahsustur. Allah’tan başka hiçbir ilâh yoktur.

O Allah ki, yanlızca bir tektir ve her şey kendisine muhtaçtır. Ve Allah’ın, ne yoldaşı, ne de çocuğu vardır. O’nun mülkünde ve iktidarında ortak yoktur ve olamaz. Öyle ise, o Allah’ı en büyük bil ve öyle iman et.

Ey Allah’ım! Sen şüphesiz indirdiğin kitabında şöyle diyorsun: “Bana dua edin. Duanızı kabul edeyim.” Rabbimiz bize emrettiğin şekilde sana gelip yalvarıyoruz: Bizi affet, çünkü sen hiçbir zaman vaadinden dönmezsin.”

Safa tepesine gelince şu âyet-i kerime okunur:

إنَّ الـَّصفـا وَالْمَرْوَةَ مِنْ شَعائِرِ الله فَمَنْ حَجَّ اْلبَيْتَ أوِ اعْتَمَرَ فَلا جُناحَ عَلَيْهِ أنْ يَطَّوَّفَ بِهِما ، وَمَنْ تَطَوَّعَ خَيْرًا فإنَّ الله شاكِرٌ عَليِمٌ .

Sa’yın 3. şavtında okunacak dua şöyledir:

اللهُ أَكْبَرُ ، الله أَكْبَرُ ، الله أَكْبَرُ ، وَللهِ اْلحَمْد،  رَبَّناَ اَتْمِمْ لَناَ نوُراً ، فاَغْفِرْ لَناَ اِنَّكَ عَلى كُلِّ شَيْئٍ قَديِر ، اللَّهُمَّ إِنيِّ أَسْأَلُكَ اْلخَيْرَ كُلَّهُ عاَجِلَهُ وَآجِلَهُ ، وَاسْتَغْفِرُكَ لِذَنْبيِ وَاَسْأَلُكَ رَحْمَتَكَ يا أَرْحَمَ الرَّاحِميِنَ ، رَبِّ اغْفِرْ وَارْحَمْ ، وَاعْفُ وَتَكَرَّم ، وَتَجاَوَّز عَماَّ تَعْلَم ، اِنَّكَ تَعْلَمُ ماَلاَ نَعْلَمُ ، اِنَّكَ أنْتَ الله الأَعَزُّ الأَكْرَم .

“Allah en büyüktür, Allah en büyüktür, Allah en büyük-tür.

Hamd sadece Allah’a mahsustur.

Ey Rabbimiz! Bize nurunu tamamla. Bizi affeyle, çünkü her şeyi yapmaya kadir sensin.

Ey Allah’ım! Senden hayrın hepsini, erken olanını da geç olanını da istiyorum. Senden günahlarımın bağışlanmasını diliyorum.

Ey merhametlilerin en merhametlisi, senden aynı za-manda rahmetini de diliyorum.

Ey Rabbim! Beni bağışla, bana rahmet et, kusurlarımı affet, bildiğin günahlarımı da sil. Çünkü sen, bizim bilmediğimizi bilensin. Şüphesiz ki, sen izzet sahiplerinin en yücesisin.”

Merve tepesine gelince şu âyet-i kerime okunur:

إنَّ الـَّصفـا وَالْمَرْوَةَ مِنْ شَعائِرِ الله فَمَنْ حَجَّ اْلبَيْتَ أوِ اعْتَمَرَ فَلا جُناحَ عَلَيْهِ أنْ يَطَّوَّفَ بِهِما ، وَمَنْ تَطَوَّعَ خَيْرًا فإنَّ الله شاكِرٌ عَليِمٌ .

Sa’yın 4. şavtında okunacak dua şöyledir:

اللهُ أَكْبَرُ ، الله أَكْبَرُ ، الله أَكْبَرُ ، وَللهِ اْلحَمْد ، اللَّهُمَّ إِنيِّ أَسْأَلُكَ مِنْ خَيْرٍ ماَ تَعْلَمُ ، وَأَعوُذُ بِكَ مِنْ شَرِّ ماَ تَعْلَمُ ، واَسْتَغْفِرُكَ مِنْ كَلِّ ماَ تَعْلَمُ ، اِنَّكَ عَلاَّمُ الغُيوُبُ ، لاَ اِلَهَ اِلاَّ الله الَمَلِكُ الحَقُّ الْمُبيِنُ ، مُحَمَّدٌ رَسوُلُ اللهِ صادِقُ الوَعْدِ الأَميِن . اللَّهُمَّ إِنيِّ أَسْأَلُكَ كَماَ هَدَيْتَني لِلإِسْلامِ ، أَنْ لاَ تَنْزَعْهُ مِنيِّ حَتى تَتَوَفاَّنيِ وَأناَ مُسْلِمٌ .

“Allah en büyüktür, Allah en büyüktür, Allah en büyük-tür.

Hamd sadece Allah’a mahsustur.

Allah’ım! Ben senden senin bildiğin hayırları diliyorum. Senin bildiğin kötülüklerden de sana sığınıyorum. Ve senin bildiğin her şeyden de senden bağışlanmamı diliyorum. Çünkü bütün gayb âlemini ve bizim bilmediğimizi her şeyi bilen yanlızca sensin.

Allah’tan başka ilâh yoktur ki, o Allah, tek mülkün sahibi ve iktidar sahibidir, tek gerçek olan haktır ve mubindir. Muhammed de Allah’ın Resûlü’dür. O da her şeyi doğru söyleyen ve vaadine güvenilendir.

Ya Rabbi, beni İslâm ile hidâyetlendirdiğin gibi, beni ondan ayırma, beni müslüman olarak vefat ettir.”

Safa tepesine gelince şu âyet-i kerime okunur:

إنَّ الـَّصفـا وَالْمَرْوَةَ مِنْ شَعائِرِ الله فَمَنْ حَجَّ اْلبَيْتَ أوِ اعْتَمَرَ فَلا جُناحَ عَلَيْهِ أنْ يَطَّوَّفَ بِهِما ، وَمَنْ تَطَوَّعَ خَيْرًا فإنَّ الله شاكِرٌ عَليِمٌ .

Sa’yın 5. şavtında okunacak dua şöyledir:

اللهُ أَكْبَرُ ، الله أَكْبَرُ ، الله أَكْبَرُ ، وَللهِ اْلحَمْد،  سُبْحاَنَكَ ماَ شَكَرْناَكَ حَقَّ شُكْرِكَ ياالله ، سُبْحاَنَكَ ما أعلى شأنك ياالله ، َاللَّهُمَّ حَبِّبْ اِلَيْنا الإيِمانَ وَزَيِّنْهُ فيِ قُلوُبِنا ، وَكَرِّه اِلَيْنا الْكُفْرَ وَالْفَسوَقَ وَالْعِصْيانَ واجْعَلْناَ مِنَ الْراَشِديِنَ رَبِّ اشْرَحْ لي صَدْريِ وَيَسِّرْ ليِ أَمْريِ .

“Allah en büyüktür, Allah en büyüktür, Allah en büyük-tür.

Hamd sadece Allah’a mahsustur. Her şeyden münez-zehsin. Biz sana gereği gibi, senin hakkın olduğu gibi şükrede-miyoruz. Seni sana layık olan şekliyle tenzih ederiz.

Ey Allah’ım! Bize imanı sevdir. Onu gönüllerimize, kalplerimize nakşet! Bizi küfürden, fasıklıktan sana isyan et-mekten tiksindir. Ve bizi doğru yola erenlerden eyle.

Ey Rabbim! Kalbimi aç, gönlümü genişlet ve işlerimi de kolay eyle. “

Merve tepesine gelince şu âyet-i kerime okunur:

إنَّ الـَّصفـا وَالْمَرْوَةَ مِنْ شَعائِرِ الله فَمَنْ حَجَّ اْلبَيْتَ أوِ اعْتَمَرَ فَلا جُناحَ عَلَيْهِ أنْ يَطَّوَّفَ بِهِما ، وَمَنْ تَطَوَّعَ خَيْرًا فإنَّ الله شاكِرٌ عَليِمٌ .

Sa’yın 6. şavtında okunacak dua şöyledir:

اللهُ أَكْبَرُ ، الله أَكْبَرُ ، الله أَكْبَرُ ، وَللهِ اْلحَمْد ، لاَ اِلَهَ اِلاَّ الله وَحْدَهُ ، صَدَقَ وَعْْدَهُ ، وَنَصَرَ عَبْدَهُ ، وَهَزَمَ اْلأَحْزاَبَ وَحْدَهُ ، لاَ اِلَهَ اِلاَّ الله وَلاَ نَعْبُدُ اِلاَّ اِياَّهَ مُخْلِصيِنَ لَهُ الدِّيِن وَلَوْ كَرِهَ الْكاَفِروُنَ ، اللَّهُمَّ إِنيِّ أَسْأَلُكَ اْلهُدىَ وَالتَُقى ، وَالعَفاَفَ وَالغِنى ، اللَّهُمَّ لَكَ اْلحَمْدُ كاَلَّذيِ نَقوُلُ خَيْراً ِممَّا نَقوُلُ .

“Allah en büyüktür, Allah en büyüktür, Allah en büyük-tür. Hamd sadece Allah’a mahsustur.

Tek olan Allah’tan başka ilâh yoktur ki, O Allah vaadinde sadıktır. Kuluna yardım eder. İslâm’a düşmanlık eden grupları da tek tek başına hezimete uğratır ve uğraşmıştır. Allah’tan başka ilâh yoktur, O’ndan başkasına da ibadet ve kulluk etmeyiz. Kafirler  hoş görmese de O’nun dini en doğru dindir.

Ey Allah’ım! Hidâyet ve takva, af ve zenginlik diliyorum. Allah’ım hamd sana mahsustur. Bunu dilimizle de söylüyo-ruz. Bu söylediğimiz ne güzeldir.”

Safa tepesine gelince şu âyet-i kerime okunur:

إنَّ الـَّصفـا وَالْمَرْوَةَ مِنْ شَعائِرِ الله فَمَنْ حَجَّ اْلبَيْتَ أوِ اعْتَمَرَ فَلا جُناحَ عَلَيْهِ أنْ يَطَّوَّفَ بِهِما ، وَمَنْ تَطَوَّعَ خَيْرًا فإنَّ الله شاكِرٌ عَليِمٌ .

Sa’yın 7. şavtında okunacak dua şöyledir:

اللهُ أَكْبَرُ ، الله أَكْبَرُ ، الله أَكْبَرُ كَبيِراً ، وَاْلحَمْدُ للهِ كَثيِراً ، َاللَّهُمَّ حَبِّبْ اِلَيْنا الإيِمانَ وَزَيِّنْهُ فيِ قُلوُبِنا ، وَكَرِّه اِلَيْنا الْكُفْرَ وَالْفَسوَقَ وَالْعِصْيانَ واجْعَلْناَ مِنَ الْراَشِديِنَ ، رَبِّ اغْفِرْ وَارْحَم ، واعْفُ وَتَكَرَّم ، وَتَجاَوَّز عَماَّ تَعْلَمُ . اِنَّكَ تَعْلَمُ ماَلاَ نَعْلَمُ اِنَّكَ اَنْتَ الله الأَعَزُّ الأكْرَم .

“Allah en büyüktür, Allah en büyüktür, Allah en büyük-tür. O’na çokça hamd ederim.

Allah’ım! Bize imanı sevdir, onu gönlümüze, kalbimize nakşet. Beni küfürden, fasıklıktan, sana isyan etmekten tiksindir. Beni doğru yola erenlerden eyle.

Rabbim! Bana merhamet et, beni bağışla, bana ikram et, bildiklerini de affeyle. Çünkü bizim bilmediğimizi sen elbette biliyorsun. Sen hiç şüphe yok ki, ikram edenlerin, affeden-lerin en izzetlisisin.”

Merve tepesine gelince şu âyet-i kerime okunur:

إنَّ الـَّصفـا وَالْمَرْوَةَ مِنْ شَعائِرِ الله فَمَنْ حَجَّ اْلبَيْتَ أوِ اعْتَمَرَ فَلا جُناحَ عَلَيْهِ أنْ يَطَّوَّفَ بِهِما ، وَمَنْ تَطَوَّعَ خَيْرًا فإنَّ الله شاكِرٌ عَليِمٌ .

  Bu şekilde 7. şavttan sonra sa’y biter ve dua edilir:

رَبَّناَ وَتَقَبَّلْ مِناَّ ، وَعاَفِناَ واعْفُ عَناَّ ، وَعَلى طَاعَتِكَ وَشُكْرِكَ أَعِناَّ ، وَعَلى غَيْرِكَ لاَ تَكِلْناَ ، وَعَلى اِلإيِمانِ وَالاِسلامِ الكاَمِلِ جَميِعاً تَوَفَّناَ وَأنْتَ راَضٍ عَناَّ ، َاللَّهُمَّ اِرْحَمْنيِ بِتَرْكِ اْلمَعاَصيِ ماَ أبْقَيْتَنيِ ، وارْحَمْنيِ أنْ أَتَكَلَّفَ ماَلاَ يَعْنيِنيِ وارْزُقْنيِ حُسْنَ النَّظَرِ فيِماَ يُرْضيِكَ عَنيِّ ياَ أَرْحَمَ الراَّحِميِنَ .

“Ey Rabbimiz! Bizden kabul buyur. Bize afiyet ver, bizi bağışla. Sana itaat etmekte ve şükretmekte bize yardım eyle.

Senden başkasını bize vekil kılma. Tam ve kamil bir iman ve İslâm’a ulaşmamız için bize yardım et.

Bizi senin razı olacağın şekilde vefat ettir.

Allahım bize acı, bizi yaşattığın sürece bizde kalan isyanla ilgili her şeyden uzaklaşmamıza yardımcı ol.

Allah’ım bana acı ki, işe yaramaz şeylerle uğraşmayı iste-miyeyim. Beni senin razı olacağın şeylerle rızıklandır, ey merhametlilerin en merhametlisi olan Allah’ım.”

--------------------------------------------------------------------------------
 
[1]    Bakara, 2/158

[2]    Ahmed, Müsned; Neylu’l-Evtar, V/50

[3]    Kurtubi, Ahkam, II/180

[4]    a.e., II/178

[5]    Bakara, 2/158

[6]    Bakara, 2/158

[7]    Bkz. Seyyid Kutub, Fi Zilali’l-Kur’an, Terc; Komisyon, (M.E.Saraç..), Hikmet Neşr. İst., I/311

[8]    Vehbi Ünal, Peygamber Efendimizin Veda Hutbeleri, İst, 1998, s. 32

[9]    A. Şeriati, Hac, s. 70


RADYO  FANİDUNYA FM
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap
[/font][/size][/color]

 


* BENZER KONULAR

2014 - Ahmet Yağmur - Medine'ye Hasret Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 06:03:52 ÖS]


Asıl Derdimiz Dertsiz İnsanlar Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:27:42 ÖÖ]


Hayatını Düzene Koymak İsteyen Müslüman Gençlere Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:17:49 ÖÖ]


Bizi Aldatan Bizden Değildir Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 06:53:08 ÖÖ]


BenimKkim Olduğumu Biliyor musun Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 06:42:56 ÖÖ]


Çocuklarımıza Sahip Çıkmalıyız Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 06:35:33 ÖÖ]


Zulmün Zararları Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 06:22:59 ÖÖ]


Kutsal Yolculuğun Heyecanı Başlarken Gönderen: gurbetciyim
[Nisan 27, 2024, 11:22:37 ÖÖ]


Hac Gönderen: gurbetciyim
[Nisan 27, 2024, 11:14:26 ÖÖ]


Yetim ve Kimsesiz Çocuklara Sahip Çıkalım Gönderen: gurbetciyim
[Nisan 27, 2024, 10:49:10 ÖÖ]


Yalşayan Hurafeler Karşışında Müslümanların Tavırları Gönderen: gurbetciyim
[Nisan 27, 2024, 10:40:06 ÖÖ]


Yalanın Zararları Gönderen: gurbetciyim
[Nisan 27, 2024, 10:02:40 ÖÖ]


Ahiretin kapısı ölümü Hatırlamak ve Ona Hazırlanmak Gönderen: fanidunya NET
[Nisan 27, 2024, 07:49:11 ÖÖ]


Hicr Süresi Gönderen: fanidunya NET
[Nisan 27, 2024, 07:32:26 ÖÖ]


Güven Duygusunu Nasıl Elde Ederiz Gönderen: fanidunya NET
[Nisan 27, 2024, 07:22:28 ÖÖ]


Korku ve Ümit Ahiret İnancından Doğar Gönderen: fanidunya NET
[Nisan 27, 2024, 07:09:23 ÖÖ]


Süleyman Aleyhisselam Gönderen: fanidunya NET
[Nisan 27, 2024, 07:00:28 ÖÖ]


Zikir İbâdeti Kalbin Cilâsıdır Gönderen: fanidunya NET
[Nisan 26, 2024, 09:45:16 ÖS]


Müslüman’ın Müslüman’a Muamelesi Gönderen: KOYLU
[Nisan 26, 2024, 08:47:12 ÖS]


Ölüm Hadisesi ve Mümin’in Tutumu Gönderen: KOYLU
[Nisan 26, 2024, 08:42:28 ÖS]

Sitemap 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41