Gönderen Konu: Çağın Hastalıklarının Reçetesi  (Okunma sayısı 150 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimiçi fanidunya NET

  • Administrator
  • *****
  • İleti: 5771
Çağın Hastalıklarının Reçetesi
« : Ekim 01, 2021, 06:37:55 ÖÖ »
Çağın Hastalıklarının Reçetesi

Dünya nimetlerine kavuşan Müslümanların, refah ve konfor içinde yaşamaları, dünya ahiret dengesini kuramayışları, lüks ve israf içindeki hayat tarzlarının tabii hale getirilmesi, çağımızın hastalığıdır. Dünyanın sancısı, İslam’a, Kur’an’a yaklaşma ihtiyacının sancısıdır. İmansız-ibadetsiz ahlâkla, ahlaksız-ibadetsiz imanla, muhtevası (içeriği) boşaltılıp şekle indirgenmiş ibadetle çağımızın hastalıklarından kurtulamayız, iyiler safına dâhil olamayız. Peki, ne yapmalıyız?

Cami kıble merkezli bir hayatta yaşamayı/yaşatmayı gerçekleştirmekle. Peygamber Efendimizden aldığımız hayat derslerini uygulamakla. Vâbisa, yeni Müslüman olmuş bir sahâbîydi. İslam’ın rahmet yüklü mesajlarını henüz tam olarak kavrayamadığından Peygamber Efendimize sorular sormak istiyordu. Bunlardan birisi de neyin iyi neyin kötü olduğu hususuydu.Sorularını sormak üzere Resulüllahın yanına gitti.

Vâbisa’nın gelişini fark eden Rahmet Elçisi, onu dinledikten sonra sorusunu şu şekilde cevapladı: “İyilik ve kötülük konusunda kalbine, vicdanına danış! Zira iyilik, kendisiyle gönlünün huzur bulduğu ve vicdanını rahatlatandır. Kötülük ise insanlar onaylasalar bile gönlünü huzursuz eden ve vicdanına endişe verendir.”

İçinden geçtiğimiz bu zorlu süreçlerde Rabbimizin, Hucurât Suresinde bizlere öğrettiği ahlâki ilkelere ne kadar da muhtacız. Geliniz, her biri altın değerindeki bu ilkeleri hep birlikte düşünelim, nefis muhasebesi yapalım ve hayatımıza yerleştirelim.

Bu ilkelerden birincisi;  “araştırınız” emridir. Rabbimiz, “Ey iman edenler! Güvenilir olmayan biri size haber getirdiğinde o haberin doğruluğunu iyice araştırın” buyurmaktadır.

Bizlere gelen bir haberi araştırıp soruşturmadan, gerçekliğini tespit etmeden onu doğru kabul etmek bizleri yanlış sonuçlara götürebilir. Böyle bir tutum, istenmeyen durumlara, fitne ve fesada sebebiyet verebilir. Neticede yaptığımıza pişman oluruz.

İkinci ahlâkî ilke; ıslah edici olmaktır. İnsanlar arasında yaşanan meseleleri çözüme kavuşturmaktır. İfsat edici ve yıkıcı değil, yapıcı ve onarıcı; ayrıştırıcı ve bölücü değil, birleştirici ve bütünleştirici olmaktır. Kin, nefret ve şiddetin karanlıklarına karşı sevgi, muhabbet ve kardeşliğin gücünü el birliğiyle hâkim kılmaktır.

Tefrika ve çatışmanın bataklığını hep birlikte kurutmaktır.

Üçüncü ahlaki ilke; “adil olunuz” emriyle adaleti yüceltmektir. Hiçbir şartta hak ve hukuktan, sadakat ve doğruluktan asla ayrılmamaktır.

Dördüncü ahlâkî ilke ise “alay etmeyiniz” emridir. Hiç kimseyi hor ve hakir görmemektir.

Âdem ve Havva’nın çocukları olarak aynı özden yaratıldığımızı hiçbir zaman unutmamaktır.

Beşinci ahlaki ilke; birbirimizi karalamaktan kaçınmaktır. Küçük bir işaretle veya ima ile de olsa karşımızdakini rencide etmekten sakınmaktır. İnsan onur ve haysiyetini zedeleyecek her türlü söz, tutum ve davranıştan uzak durmaktır.

Altıncı ahlaki ilke; “Birbirinizi kötü lakaplarla çağırmayınız. Birbirinize lakap takmayınız” emridir. İnsanın kendisi gibi ismi, şerefi ve itibarı da saygıya layıktır.

Yedinci ahlaki ilke, birbirimiz hakkında yerli yersiz zanda bulunmaktan kaçınmaktır. Çünkü insanlar hakkındaki zan, çoğu kez kişiyi yanıltır, günaha sevk eder. Yanlış anlaşılmalara, huzursuzluklara sebebiyet verir.

Sekizinci ahlaki ilke; başkalarının kusurlarını, eksiklerini araştırmaktan sakınmaktır. Başkalarının mahrem hallerini ifşa etmeye kalkışmamaktır. Bize düşen asıl görevin kendi hata ve kusurlarımızı gidermek olduğunu unutmamaktır.

Dokuzuncu ahlaki ilke ise; “Birbirinizin gıybetini yapmayınız. Birbirinizi arkadan çekiştirmeyiniz” emridir. Zira bize düşen, yokluğunda dahi kardeşimizin hak ve hukukunu gözetmektir.

Onun varlığını kendi varlığımız gibi görmektir.  Haysiyetini kendi haysiyetimiz bilmektir. (Hucurât, 49/1-18.) Yüce Rabbimiz, bizleri bu ilkelere riayet edenlerden, Kur’an ve Peygamberimizin ahlakı ile ahlaklananlardan eylesin.

Yüce Rabbimizin, Hucurât Suresinde bizlere öğrettiği ahlâki ilkelerle beraber kendi rızasına ulaştıracak amelleri de Kur’an-ı Kerim’de bizlere göstermiştir. Sevgisine mazhar olan kimseleri haber verdiği gibi, Rabbimizin sevdiğini bildirdiği kulların kimler olduğuna da dikkat ederek o kullarından olmaya çalışalım. 

Allah, maddi ve manevi anlamda temiz olanları sever. Öyleyse geliniz, fıtratımızı her türlü kötülüklerden koruyalım.

Zihin ve gönüllerimizi kötülük ve çirkinliklerin esiri değil; iyilik ve güzelliklerin merkezi kılalım.

Allah tövbe edenleri sever. Öyleyse aziz kardeşlerim! Geliniz, tövbelerimizle kulluğumuzun farkına varalım. Rabbimize teslimiyetimizi, günahlarımıza nedametimizi dile getirelim. O’nun engin merhametine sığınalım.

Tövbenin, adeta hayata yeni bir başlangıç olduğunu unutmayalım.

Allah, kendine karşı gelmekten sakınanları sever. Öyleyse geliniz, her daim görev ve sorumluluğumuzun bilincinde olalım. Hayatımızı, yaratılışımızın gaye ve hikmetine uygun yaşayalım.

Allah, kendisine tevekkül edenleri sever.

Öyleyse geliniz, üzerimize düşeni yerine getirdikten sonra “Allah bize yeter. O ne güzel vekildir!” diyelim. Rabbimizin rahmet, nusret ve inayetinden hiçbir zaman ümidimizi kesmeyelim.

Allah, muhsinleri; her işinde, her sözünde kendi rızasını gözetenleri sever. Öyleyse geliniz kardeşlerim! Rabbimizin her an bizi gördüğü bilinciyle hareket edelim.

Allah sabredenleri sever. Sabredenlerle beraberdir. Öyleyse geliniz, hayatın bir imtihan olduğu bilinciyle kendimize sabrı, sükûneti şiar edinelim.

Allah, adil olanları sever. Öyleyse geliniz, her daim adaleti yüceltelim. Unutmayalım ki; adalet, güven ve huzurun anahtarıdır. İnsanca bir hayatın olmazsa olmazıdır.

Yüce Rabbimiz, Hucurât Suresinde bizlere öğrettiği ahlâki ilkelerle yaşamayı, rızasına ulaştıracak amelleri sıhhat ve âfiyet içinde işlemeyi nasip etsin. 

Amin.

 


* BENZER KONULAR

Yetim ve Kimsesiz Çocuklara Sahip Çıkalım Gönderen: gurbetciyim
[Bugün, 10:49:10 ÖÖ]


Yalşayan Hurafeler Karşışında Müslümanların Tavırları Gönderen: gurbetciyim
[Bugün, 10:40:06 ÖÖ]


Yalanın Zararları Gönderen: gurbetciyim
[Bugün, 10:02:40 ÖÖ]


Ahiretin kapısı ölümü Hatırlamak ve Ona Hazırlanmak Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:49:11 ÖÖ]


Hicr Süresi Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:32:26 ÖÖ]


Güven Duygusunu Nasıl Elde Ederiz Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:22:28 ÖÖ]


Korku ve Ümit Ahiret İnancından Doğar Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:09:23 ÖÖ]


Süleyman Aleyhisselam Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:00:28 ÖÖ]


Zikir İbâdeti Kalbin Cilâsıdır Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 09:45:16 ÖS]


Müslüman’ın Müslüman’a Muamelesi Gönderen: KOYLU
[Dün, 08:47:12 ÖS]


Ölüm Hadisesi ve Mümin’in Tutumu Gönderen: KOYLU
[Dün, 08:42:28 ÖS]


Kaza ve Kadere İmanın Keyfiyeti Üzerine Notlar Gönderen: KOYLU
[Dün, 08:36:50 ÖS]


İnsan Hakları, Kadın-Erkek Eşitliği ve Adalet Gönderen: KOYLU
[Dün, 08:31:26 ÖS]


PCLOUD ÜCRETSİZ ÖMÜR BOYU DİLEDİĞİNİZ KADAR DEPOLAMA ALANINA SAHİP OLMAK Gönderen: andrewmemut
[Dün, 05:30:06 ÖS]


İnsan ve Dua Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:59:29 ÖÖ]


İman Etmeyenler Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:33:17 ÖÖ]


Sorumluluk Bilinci Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 06:57:24 ÖÖ]


Resulü Müctebâ Efendimiz (S.A.V.): “10 Haslet Vardır Ki Helak Olma Sebebidir Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 06:43:20 ÖÖ]


İyi Anne Baba Mısınız Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 06:34:11 ÖÖ]


Hasan Bitmez - Osmanlı Mehter Marşları 3 320 kbps + Flac Gönderen: fanidunya NET
[Nisan 25, 2024, 11:34:58 ÖS]

Sitemap 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41