Gönderen Konu: İnsanoğlunu Tanımak  (Okunma sayısı 88 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

fanidunya

  • Ziyaretçi
İnsanoğlunu Tanımak
« : Temmuz 17, 2021, 06:04:46 ÖÖ »
İnsanoğlunu Tanımak

İnsanoğlunu tanımak çok zordur… Kırk yıl sonra hasmından öcünü alır da “ne çabuk aldım” der…

İnsan bu kadar kindardır. Düşmanı olarak gördüğüne akla hayale gelmedik işkenceden zerre kaçınmaz… İnsan bu kadar zalimdir…

Hemcinsini öldürürken gözünü kırpmaz ama bir serçenin can çekişmesine dayanamayıp merhametten ağlar… İnsan bu kadar yufka yüreklidir…
İnsan cahildir… İnsan âlimdir… İnsan evlattır… Babadır… Annedir… İnsan çiğ süt emmiştir derler.

Peki öyleyse... Her birimiz, kendimiz kadar bilinmez olan bu diğer insanları, bu diğer insan denilen varlığı nasıl anlayacağız da ondan arzu ettiğimiz şekilde tam da kafama göre dediğimiz bir “insan” profili çıkaracağız? Bu acaba mümkün müdür?

Soruya karşı soru sorarak denemeye ne dersiniz bu çabayı? Yani şöyle:

-Hangi insanı arıyoruz? Ya da “aradığımız, istediğimiz insan nasıl olmalıdır?”

 “Hangi insan?” sorusuna vereceğiniz cevap aynı zamanda arayacağımız insanın adresini de göstermektedir…

İnsan… Kimine göre akıllı, kimine göre zengin, kimine göre güzel, kimine göre soylu, kimine göre dindar, kimine göre gaddar, kimine göre acar, kimine göre açıkgöz, kimine göre hoşgörülü… Say sayabildiğin kadar, bitiremezsin…

“İnsan nedir, nasıl olmalıdır?.. Hayatta mutlu ve başarılı olabilmesi için nelere dikkat etmelidir?”

Bu ve benzeri sorulara cevap verebilmek için galiba önce insana kendisinin biraz olsun farkına varmasını sağlamaya çalışmak en doğru yoldur.
İşte bu çabanın adı psikolojidir… Bu çabayı gösterene de psikolog derler…

Buna göre psikolojinin bir bakıma tarifi şöyle olabilir mi?: "İnsanın kendisini… Kendi konumunu… Kendi gücünü… Kendi imkânını… Olması ve durması gerektiği reel durumu… İçinde bulunduğu reel konumu bilmesi…"

Bu gerçekliğe göre hareket etmesi ve adım atması…

Böylece evdeki hesabını çarşıya uyar hâle getirebilmesi… Böylece mutluluğa perde olan “pişmanlık”, “üzüntü”, “aldanmışlık”, “endişe”, “kaygı”, “öfke” gibi duygulara kapılmaması… Sonuçta da ya olduğu gibi görünen ya da göründüğü gibi olan bir insan olması…

Mevlâna da insana özünde bunu öğütlemiyor muydu?

nsanı tanımak, insanı tanıyanları tanıyabilmek insana aslında bir altın anahtar olur…  Eğer bu anahtarı bulabilirseniz kendinizin bir türlü ulaşamadığınız iç dünyanıza da ulaşacaksınız. Çözemeyeceğinizi sandığınız nice düğümler çözümlenecek… Nice karanlıkta kalmış dehlizler aydınlanacak… Kendi bilinmez duygu atmosferinizde, merak edip de boğulma korkusuyla içine dalamadığınız fizik ötesi duygu ve düşünce okyanuslarınıza kulaç atacak serinleyecek ve hatta kendinizi keşfetmenin zevkini tadacaksınız… Bu anahtarla sevdikleriniz başta olmak üzere karşınızdaki nicelerinin gönlünü ve ruhunu fethedeceksiniz.

Bu anahtarla sevecek sevileceksiniz…

Size daha güzel bir müjde vereyim mi?  En güzeli de bu anahtara bir kez sahip oldunuz mu bir daha asla kaybetmeyeceksiniz…

Yani insanın yaşadığı ortamda maddi manevi, ekonomik, sosyal ve kültürel, inanç ve teknolojik açılara da bakmak gerektiği düşüncesindeyiz. İnsan, önce kendi yaşadığı çevrenin hal ve şartlarını bilmelidir ki atacağı adımları daha şuurlu daha bilinçli ve dikkatli atabilsin…

İnsana önce şartları anlatacaksın… Sonrasını insan kendisi belirler… İnsana yapılacak en büyük engel ona içinde bulunduğu durumu net olarak anlatamamaktır. Nerede olduğunu hangi noktada bulunduğunu ve şartlarının ne olduğunu bilmemesidir. Hayatta başarısızlığın en önemli sebebi, içinde bulunduğu durumu ve konumu gerçek anlamda belirleyememektir.

Gerçek değil hayali yaşamaktır. Kanmak veya kandırılmaktır… Yoksa… İnsan mükemmel bir beyin yapısına sahip mükemmel ötesi bir makinedir.

İnsanda his vardır. Duygu vardır. Karar vermek vardır. Kabul etmek veya reddetmek vardır.

İnsanı olumlu veya olumsuz etkileyen çok önemli faktörler vardır…

Örneğin; insanı tarih etkilemektedir… İnsanı ideolojiler etkilemektedir… Dinler etkilemektedir.

İnsan, ailesinden etkilenmektedir. Yaşadığı çevreden, yaşadığı teknolojiden, yaşadığı çağdan…

İnsan kendi kendine yaşadığını zannettiği dünyada kendi kendine yaşayamaz. Yaşamamıştır zaten… İnsan farkında olsa da olmasa da başka insanlar olaylar vb. tarafından da etkilenmektedir.

 


* BENZER KONULAR

Kutsal Yolculuğun Heyecanı Başlarken Gönderen: gurbetciyim
[Bugün, 11:22:37 ÖÖ]


Hac Gönderen: gurbetciyim
[Bugün, 11:14:26 ÖÖ]


Yetim ve Kimsesiz Çocuklara Sahip Çıkalım Gönderen: gurbetciyim
[Bugün, 10:49:10 ÖÖ]


Yalşayan Hurafeler Karşışında Müslümanların Tavırları Gönderen: gurbetciyim
[Bugün, 10:40:06 ÖÖ]


Yalanın Zararları Gönderen: gurbetciyim
[Bugün, 10:02:40 ÖÖ]


Ahiretin kapısı ölümü Hatırlamak ve Ona Hazırlanmak Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:49:11 ÖÖ]


Hicr Süresi Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:32:26 ÖÖ]


Güven Duygusunu Nasıl Elde Ederiz Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:22:28 ÖÖ]


Korku ve Ümit Ahiret İnancından Doğar Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:09:23 ÖÖ]


Süleyman Aleyhisselam Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:00:28 ÖÖ]


Zikir İbâdeti Kalbin Cilâsıdır Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 09:45:16 ÖS]


Müslüman’ın Müslüman’a Muamelesi Gönderen: KOYLU
[Dün, 08:47:12 ÖS]


Ölüm Hadisesi ve Mümin’in Tutumu Gönderen: KOYLU
[Dün, 08:42:28 ÖS]


Kaza ve Kadere İmanın Keyfiyeti Üzerine Notlar Gönderen: KOYLU
[Dün, 08:36:50 ÖS]


İnsan Hakları, Kadın-Erkek Eşitliği ve Adalet Gönderen: KOYLU
[Dün, 08:31:26 ÖS]


PCLOUD ÜCRETSİZ ÖMÜR BOYU DİLEDİĞİNİZ KADAR DEPOLAMA ALANINA SAHİP OLMAK Gönderen: andrewmemut
[Dün, 05:30:06 ÖS]


İnsan ve Dua Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:59:29 ÖÖ]


İman Etmeyenler Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:33:17 ÖÖ]


Sorumluluk Bilinci Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 06:57:24 ÖÖ]


Resulü Müctebâ Efendimiz (S.A.V.): “10 Haslet Vardır Ki Helak Olma Sebebidir Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 06:43:20 ÖÖ]

Sitemap 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41