Gönderen Konu: Cami ile Kilise arasında kalmış bir ülke; TÜRKİYE  (Okunma sayısı 1019 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

fanidunya

  • Ziyaretçi
Cami ile Kilise arasında kalmış bir ülke; TÜRKİYE
« : Kasım 17, 2014, 08:58:28 ÖS »
Cami ile Kilise arasında kalmış bir ülke; TÜRKİYE


Saat gece yarısına yaklaşıyordu. Şık, varlıklı ve bakımlı hanımlar ve beyler caddede belirli bir yöne doğru hızlı adımlarla yürüyorlardı. Caddenin her iki yanı, dükkanların vitrinleri, ağaçlar hatta binaların ön yüzleri binlerce ampullerle aydınlatılıyordu. İleride oluşan kalabalık ve patlayan flaşlar bu dekoru tamamlıyordu.

Herhangi bir Avrupa ülkesinde kutlanan Noel gecesinin klasik manzarasını andıran bu tabloda şaşılacak tek husus ayin-i ruhaniye iştirak edenlerin kimlikleri idi. Kiliseyi dolduran kalabalığın büyük çoğunluğunun kimlerden oluştuğunu ise Başpapazın şu anonsu açıklıyordu:

"Aziz Müslüman kardeşlerimiz lütfen müsaade edin, Hıristiyan kardeşlerimiz ön saflara geçsinler"...

698 sayılı "Takvimde Tarih Mebdei'nin Tebdili" Kanunu ile Türkiye Müslümanların 1342 senesini 1926 kabul etmiş ve o günden bu yana yılbaşına aşına olagelmiştir. Bu tarihe kadar herkesin "zaman"ı kendisine idi. Her kültür kendine göre zamanı manalandırıyordu. Her din kendi kutsal günlerini tayin ediyor, inananları da kendi bayramı, yortusu, kandiliyle yetiniyordu.

Kozmopolit şehirlerde yaşayan çeşitli kültürler zaman içerisinde üstünlük kazanıyor yahut baskın hale gelebiliyordu. Elbette bu, medyanın sihirli gücü ile oluşturulabiliyor. İnsanlar bir şekilde bu tip farklı kültürleri 'sapma' nitelemesine rağmen. Ülkemizde de sosyete bu havaya uyarak yılbaşı haftası ihdas edip bunu 25 Aralık'ta kilisede açıyor. Halk ise karnavala dönüştürülmek istenen bu kutlamalara 31 Aralık günü iştirak ediyor.

Yılbaşı hazırlıkları Aralık ayının ilk haftasından itibaren mağazaların vitrinlerini süslemeleri ile başlıyor. Son senelerde adet haline gelen 'yılbaşı sepetleri', aşantiyonlar, takvimler, vb. piyasayı hareketlendiriyor. İlerleyen günlerde çam ağacı satanlarla birlikte hindi sürüleri ortaya çıkıyor. Gazete ve dergilerde yeralan yıllık değerlendirme sayfa ve ekleri yılın son haftasına girdiğimizi hatırlatıyor. 31 Aralık'ta doruk noktasına ulaşan hazırlıkları resmi ve özel TV kanallarının sunduğu programlarla faşinge dönüştürülüyor. Kuruyemişçilerin ve manavların önünde uzayan kuyruklar, akşama doğru yerini evlerine ulaşmaya çalışan insanların telaşlı koşuşturmalarına bırakıyor. İçki satışları ve kullanımının had safhaya yükseldiği bu gecede devlet sarhoş vatandaşlarına yardımcı olmak için seferber oluyor. Sabaha kadar devam eden TV yayınları ve eğlenceler günün ilk ışıkları ile yerini derin bir sessizlik ve yorgunluğa bırakıyor. Türkiye'de 1 Ocak, öğleden sonra başlıyor.

Yakın zamana kadar çok fazla  itibar görmeyen yılbaşı Türkiye'de popülaritesini TV ile kazandı. Varılan nokta yılbaşı geleneğinin içinden çıktığı hıristayınlık dinin temsilcisi din adamların bile rahatsız eder hale geldi.

"Yılbaşı, hıristiyanlar için Hz. İsa'nın doğuşu ile ilgili dini bir bayramdır, manevi bir anlamı vardır ve saçma hafifliklerle kutlanarak manevi içeriğinden boşaltılmamalıdır. Ayrıca inanan ve inanmayan herkes için zaman mefhumunun gündeme geldiği gündür. Zaman mefhumu çok gizemli bir konudur. Yılbaşı bu bağlamda yaşamımızı, yapmak istediklerimizi, ideallerimizi, geleceğimizi gözden geçirme zamanıdır. Yalnızca karnavalımsı eğlencelerle geçirilen yılbaşıları bu açıdan ziyan edilmektedir" diyen Ermeni Patrik Vekili ve Ruhani Kurul Başkanı Başpiskopos Mesrob Mutafyan'ın görüşlerini Papalık İstanbul Temsilcisi Piskopos Louis Pelatre de destekleyerek yılbaşı eğlencelerinin ticari boyutuna dikkat çekiyor. Meşru eğlencelerin dahi mübalağalı olmaması gerektiğini, aşırılıkların yoksul insanlara hakaret anlamı taşıyacağını belirtiyor.

Batılılaşan Türkiye ve Türk insanı milli bayramlarının arasına "yılbaşı"nı da kattı. Bu yabancılaşma nereye kadar devam edecek ? Son durak ne zaman gelecek ?..

 


* BENZER KONULAR

Zaralı Alışkanlıklardan Korunmak Gönderen: anadolu
[Bugün, 07:19:12 ÖÖ]


Hz. Peygamber ve Birlikte Yaşama Ahlakı Gönderen: anadolu
[Bugün, 07:13:25 ÖÖ]


İslam Ahlakı Gönderen: anadolu
[Bugün, 07:08:04 ÖÖ]


Mutaki Olmak Gönderen: anadolu
[Bugün, 07:03:31 ÖÖ]


İbadetin Özü Dua Gönderen: anadolu
[Bugün, 06:57:45 ÖÖ]


Haya – Ahlak – İmandır Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 06:34:05 ÖÖ]


İkiyüzlülük- Münafıklık – Manevi Bir Hastalıktır Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 06:28:39 ÖÖ]


İslamda Birlik ve Beraberliğin Önemi Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 06:21:39 ÖÖ]


İnsanlara İyi Muâmele Etmek Aklın Yarısıdır Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 06:12:43 ÖÖ]


Akıllı Kime Denir Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 06:04:51 ÖÖ]


2014 - Ahmet Yağmur - Medine'ye Hasret Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 06:03:52 ÖS]


Asıl Derdimiz Dertsiz İnsanlar Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:27:42 ÖÖ]


Hayatını Düzene Koymak İsteyen Müslüman Gençlere Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:17:49 ÖÖ]


Bizi Aldatan Bizden Değildir Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 06:53:08 ÖÖ]


BenimKkim Olduğumu Biliyor musun Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 06:42:56 ÖÖ]


Çocuklarımıza Sahip Çıkmalıyız Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 06:35:33 ÖÖ]


Zulmün Zararları Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 06:22:59 ÖÖ]


Kutsal Yolculuğun Heyecanı Başlarken Gönderen: gurbetciyim
[Nisan 27, 2024, 11:22:37 ÖÖ]


Hac Gönderen: gurbetciyim
[Nisan 27, 2024, 11:14:26 ÖÖ]


Yetim ve Kimsesiz Çocuklara Sahip Çıkalım Gönderen: gurbetciyim
[Nisan 27, 2024, 10:49:10 ÖÖ]

Sitemap 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41