Gönderen Konu: En Vahim Aldanış Zamana Kayıtsızlık  (Okunma sayısı 229 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı webtasarim

  • Administrator
  • *****
  • İleti: 60
En Vahim Aldanış Zamana Kayıtsızlık
« : Ocak 31, 2024, 09:04:57 ÖS »


En Vahim Aldanış Zamana Kayıtsızlık

اِقْتَرَبَ لِلنَّاسِ حِسَابُهُمْ وَهُمْ فٖي غَفْلَةٍ مُعْرِضُونَۚ

“İnsanların hesaba çekilecekleri gün iyice yaklaştı; hâlbuki onlar gaflet içinde haktan yüz çevirmektedirler.”
(Enbiyâ, 21/1)

Meşhur hikâyedir.

Henüz dondurucu dolapların icat edilmediği zamanlarda, dağların yükseklerinde buza dönüşen kar parçaları kesilir ve pazarlarda satılır. Sıcak bir yaz günü Bağdat çarşısında bir adam dağlardan getirdiği buz parçalarını satmaya çalışır. Ne var ki pek satış yapamaz ve öğle sıcağı da buzlarını eritmeye başlar. Geçimini bu yolla temin etmeye çalışan şahıs, “Sermayesi eriyip giden bu adama acıyın, merhamet edin, bu fakirden buz alan yok mu?” diye canhıraş bağırmaya başlar. O sırada öğrencileriyle oradan geçmekte olan bir âlim, adamın feryadını duyunca olduğu yere çöker, başını ellerinin arasına alarak düşünmeye başlar. Bu durum karşısından telaşlanarak ne olduğunu soran öğrencilerine âlim şöyle der: “Buzlarını satmaya çalışan adamın sözlerine dikkat edin. Eriyip giden sadece buzlar değil, zaman eriyor ve ömrümüz tükeniyor. Yaz sıcağının buzları erittiği gibi zaman da hayatımızı tüketiyor. Adamın buzları için endişelendiği gibi zamanın akıp gitmesine endişe etmeyen ziyandadır.”

Hazin bir gerçekliğin ifadesidir bu. Ömür, çöl sıcağında kaybolan kar tanecikleri gibi eriyip giderken insan dünyada ebedî kalacakmış gibi davranmanın peşindedir. Ve çoğu defa en vahim aldanışını ve pişmanlığını, en büyük sermayesi ve imkânı olan zaman nimetini ve vaktin önemini idrak hususunda yaşar.

Müminler için zaman, seküler bir yaklaşımla sadece dünyaya ait hedefler ve arzular açısından değil, ahirette hesabı verilecek büyük bir nimet ve emanet olması bakımından da ihmal edilemez bir öneme sahiptir. Bu yönüyle zamanın farkında olmak, varoluşun gayesini idrak etmektir. İşte yukarıda zikredilen Enbiyâ suresinin ilk ayeti tam da bu durumu beyan etmektedir. İnsan için asıl hayat ahiret hayatıdır. Ahiret hayatının niteliğini belirleyen ise dünyadaki hâl ve davranışlardır. Zaman ahirete doğru akmakta, insan her an ebedî hayata yaklaşmaktadır. Hesap gününde insan, yaşadığı zamandan hesaba çekilecektir. Nitekim “O gün size verilen bütün nimetlerden mutlaka hesaba çekileceksiniz.” (Tekâsür, 102/8.) ayeti; zamanını, hesabını vereceği güzel işlerle değerlendirme konusunda müminlere ciddi bir bilinç ve şuur kazandırmaktadır.

Kur’an-ı Kerim’de farklı açılardan zamana vurgu yapan birçok ayet vardır. Asr suresi zamanı ve hakikati idrak çerçevesinde tüm çağlara hitap eden en muhteşem manifestodur. Bütün duygu, düşünce, tavır ve eylem boyutuyla hayatın tamamına dair acı bir hüsran ve büyük bir kurtuluşu aynı anda ifade eden Asr suresi mutlak manada zamana yemin ile başlar. İnsanın hüsrana düçar olmasında da kurtuluşa ermesinde de zamana karşı tutumunun hayati bir boyutu olduğunu çarpıcı biçimde ifade eder. Aynı şekilde zamanı en güzel şekilde ihya etmenin, sağlam bir iman, salih amel, hakkı ve sabrı tavsiye olarak dört temel unsurunu beyan eder. İmanı öteleyen, güzel ve hayırlı işleri ihmal eden, hakkı ve sabrı yaşamayı ve tavsiye etmeyi hayatın merkezi yapmadan geçen her ânın ziyan ve hüsran olduğunu açıkça ortaya koyar.

İletişim, ulaşım ve teknolojinin baş döndürücü bir hızla geliştiği ve hayatın bir yönüyle dijital ortamlarda yaşandığı günümüzde, insanın zamanla ilişkisi daha komplike ve karmaşık bir hâl almıştır. Kapitalizmin hayatı kuşatması ve dünyevileşmenin oldukça ön plana çıkmasıyla alabildiğine kısa vadede büyük kazanımlar sağlayacak pragmatist bir anlayışın etkisine kapılan dünya insanı, en büyük sermayesi olan zamana karşı ilginç bir kayıtsızlık içinde olabilmektedir.

Hayatı alabildiğine kolaylaştıran teknolojinin, bilinçsiz bireylerde ve toplumlarda zamanı heba eden bir araca dönüşmesi hazin bir gerçekliktir. Gelişmiş ülkelerde, teknolojik aygıtlar bilgi, kültür, üretim, yaratıcı düşünce, doğru ve sağlıklı iletişim için bir imkân olarak değerlendirilirken az gelişmiş ya da geri kalmış ülkelerde amaçsız ve gelişigüzel vakit geçirme aracına dönüşmektedir. Basit bir düzlemde dahi ele alındığında insanın hoyratça harcadığı her saniye, zamanı heba eden her meşgale, hayata değer katan kazanımların, daha iyi ve güzel bir hayat imkânının zayi edilmesidir. Zira zamanı iyi kullanma, çalışma ve gayretin ötelendiği yerde hayal ve boş beklenti düşünceyi ve hayatı esir alacaktır.

Vaktin değerlendirilmesi açısından, “Öyleyse bir işi bitirince diğerine koyul.” ayeti, fikir ve aksiyon alanında, zaman, sorumluluk ve bilinç bağlamında tarihten kıyamete kadar hayat planlamasına dair en büyük devrimi ve hakikati ifade etmektedir. Peygamber Efendimiz de: “İki nimet vardır ki insanların çoğu (onları değerlendirme hususunda) aldanmıştır:

Sağlık ve boş vakit." (Buhari, Rikak, 1.) buyurarak zamanın büyük bir nimet oluşuna ve vaktin özenle değerlendirilmesi gerektiğine dikkat çekmektedir.

Zamanın ekseni yaşanılan andır. Zira dün geçmiştir, yarın meçhuldür. Elbette yarına ve geleceğe dair planlar olacaktır lakin başlamak için en uygun zaman yaşanan andır. Nitekim İslam düşünce ve ahlakında insanın zamanla ilişkisini en özlü şekilde ifade eden, “ibnü’l-vakt” yani anın talibi olmak, anın kıymetini bilmek ve zamanın künhüne vâkıf olmak deyimi, büyük bir şuur ve ideali sembolize eder. Aynı şekilde “Dünya bir gündür, o da bugündür.” özdeyişi yaşanan anın kıymetini bilmeye dikkat çeker.

Çağımızda israfın zirvesi hâline gelen zamana karşı hoyratlığın en esaslı çarelerinden biri ölümü ve hayatın kısa oluşunu tefekkür ederek ahireti ve zaman nimetinden hesaba çekileceğini unutmamaktır.

İNTERNET RADYOMUZ. 24 SAAT YAYINDADIR.

RADYO  FANİDUNYA FM
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap

 


* BENZER KONULAR

Kutsal Yolculuğun Heyecanı Başlarken Gönderen: gurbetciyim
[Bugün, 11:22:37 ÖÖ]


Hac Gönderen: gurbetciyim
[Bugün, 11:14:26 ÖÖ]


Yetim ve Kimsesiz Çocuklara Sahip Çıkalım Gönderen: gurbetciyim
[Bugün, 10:49:10 ÖÖ]


Yalşayan Hurafeler Karşışında Müslümanların Tavırları Gönderen: gurbetciyim
[Bugün, 10:40:06 ÖÖ]


Yalanın Zararları Gönderen: gurbetciyim
[Bugün, 10:02:40 ÖÖ]


Ahiretin kapısı ölümü Hatırlamak ve Ona Hazırlanmak Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:49:11 ÖÖ]


Hicr Süresi Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:32:26 ÖÖ]


Güven Duygusunu Nasıl Elde Ederiz Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:22:28 ÖÖ]


Korku ve Ümit Ahiret İnancından Doğar Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:09:23 ÖÖ]


Süleyman Aleyhisselam Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:00:28 ÖÖ]


Zikir İbâdeti Kalbin Cilâsıdır Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 09:45:16 ÖS]


Müslüman’ın Müslüman’a Muamelesi Gönderen: KOYLU
[Dün, 08:47:12 ÖS]


Ölüm Hadisesi ve Mümin’in Tutumu Gönderen: KOYLU
[Dün, 08:42:28 ÖS]


Kaza ve Kadere İmanın Keyfiyeti Üzerine Notlar Gönderen: KOYLU
[Dün, 08:36:50 ÖS]


İnsan Hakları, Kadın-Erkek Eşitliği ve Adalet Gönderen: KOYLU
[Dün, 08:31:26 ÖS]


PCLOUD ÜCRETSİZ ÖMÜR BOYU DİLEDİĞİNİZ KADAR DEPOLAMA ALANINA SAHİP OLMAK Gönderen: andrewmemut
[Dün, 05:30:06 ÖS]


İnsan ve Dua Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:59:29 ÖÖ]


İman Etmeyenler Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:33:17 ÖÖ]


Sorumluluk Bilinci Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 06:57:24 ÖÖ]


Resulü Müctebâ Efendimiz (S.A.V.): “10 Haslet Vardır Ki Helak Olma Sebebidir Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 06:43:20 ÖÖ]

Sitemap 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41