Gönderen Konu: İstişare  (Okunma sayısı 388 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı melek

  • Global Moderator
  • *****
  • İleti: 2166
İstişare
« : Nisan 05, 2018, 03:27:52 ÖS »
İstişare

ALLAH’IN EMİR ve yasakları söz konusu olduğunda, dünyamıza gelen ‘Neden?’ sorusuna verilen en yaygın cevabın ya ‘zorundalık’ yahut ‘sınanma’ kelimeleri etrafında döndüğünü görürüz. Beş vakit namazın bize neden farz kılındığı sorusuna, bu çerçevede, “Allah’a iman ediyorsan, emrettiği namazı kılmak zorundasın” şeklinde bir cevap gelir meselâ. Veya, neden Ramazan ayında oruç tutmakla emrolunduğumuz sorusuna, ‘böylece Allah’ın, bizim O’na gerçekten iman edip etmediğimizi sınadığı’ yönünde bir cevap gelişir.

Bu cevaplar yanlış mıdır; hayır.

Peki, yeterli midir; yine hayır.

Zira bu cevaplar, ‘neden/niçin/niye’ sorusunun istediği ve beklediği asıl şeyi gözden kaçırır. Neden sorusu, ‘hikmeti’ kavramak içindir. Ve Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın bir emri söz konusu olduğunda o ‘neden’ sorusuna verilen ‘hikmetli’ cevabın ‘rahmet’e dair bir boyut da içermesi beklenir.

Nitekim, selef-i sâlihîn “Ben cinleri ve insanları ancak Bana ibadet etsinler diye yarattım” mealindeki Kur’ân âyetini tefsir ederken, ‘li ya’budûn,’ yani ‘bana ibadet etsinler diye’ lâfzının ‘li ya’rifûn’ manasını içerdiğini hep ifade etmişlerdir. Yani, ibadet, marifet içindir. Bütün kâinatın Rabbi ve bütün güzel isimlerin müsemması olarak Allah, bizim kendisini hakkıyla tanımamızın yolunu, Kur’ân’ıyla kendisi bize öğretmektedir. Namaz da, oruç da, zekât da, hac da, sair ibadetler de, son tahlilde, Allah’ı gereğince tanımamız içindir. O’nu hakkıyla tanımanın yolu namazdan geçtiği içindir ki, Allah bize namazı emretmektedir. O’nu gereğince tanımanın yolu oruçtan geçtiği için, Ramazan’da oruç bize farz kılınmıştır. O’nu lâyıkınca tanımanın yolu zekâttan geçtiği için, hali vakti yerinde olan mü’mine zekât farzdır.

‘İbadetullah’ın içerdiği bu ‘marifetullah’ sırrı, düşünsek, her bir ibadette ve her bir ilâhî emir ve yasakta çıkar karşımıza.

En başta namaz, kişinin varoluşu Allah’tan bilmesinin, kâinatı ve kendisini O’nun mülkü ve memlûkü olarak tanımasının, hayatın ve zamanın O’nun tasarrufunda olduğunu idrak etmesinin bir nişanesi değil midir?

Ancak kendi varoluşunu Allah’tan bağımsız surette açıklamaya kalkışmayan birinin tutabileceği oruç, insana mazhar olduğu nimetlerin gereğince farkına varması; dolayısıyla Allah’ı, Rahmân, Rahîm, Rezzak, Kerîm, Muhsin, Mun’im isimleriyle gereğince tanıması için bir imkân değil midir?

Meselâ zekâtta malı mülkü O’ndan bilip O’na vermenin talimi yok mudur?

İbadetler için geçerli olan bu durum, ‘ubudiyet’ tanımı içinde bir yeri olan bütün ilâhî emirler ve yasaklar için de geçerlidir.

Meselâ, sarhoşluk veren her şey; içki, uyuşturucu... haramdır. Çünkü Allah, verdiği akıl nimetiyle bizi kâinatın yaratılışı üzerine düşünerek iman etmeye çağırır; yarattığı her bir şeyi O’nun varlığını, birliğini ve esmâ-i hüsnâsını bildiren bir işaret ve bir delil olarak kavramaya davet ederken, insan bütün bunların anahtarı ve vasıtası olan aklı devre dışı bırakamaz, iptal edemez. Akıl, devre dışı bırakmak için değil, gereğince kullanmak içindir.

Meselâ yalan, Allah’ın yaratmadığı bir şeyi ‘yarattığı’nı veya yarattığı bir şeyi ‘yaratmadığı’nı iddia etmek anlamına gelir; yani bu açıdan bakılırsa, yalancılık ‘Allah’ın kudretine iftira’dır. Yine yalancılık, Allah’ın Semî, Basîr, Latîf, Habîr, Alîm gibi isimlerinden gafletle de birebir ilgili durumdadır.

Sözün kısası, Allah bize neyi emrettiyse, o emirde bizi O’nu hakkıyla tanımaya götüren bir hikmet ve rahmet vardır. Bize neyi yasakladıysa, yasakladığı o şeyde bizi O’nu hakkıyla tanımaktan alıkoyan bir veçhe vardır; Allah, o engele takılmadan, o manilerde boğulmadan Kendisini hakkıyla tanımamız için bize bu yasağı koymaktadır.

Kur’ân’da iki âyetle emredilen istişare de, bu bakımdan, ziyadesiyle manidar gelir bana. En basit tabiriyle, en az iki insanın bir araya gelip bir konuda müzakere etmesi, fikir alışverişinde bulunması anlamına gelen; yerine göre, uyulacak bir ortak karara ulaşma manasını da içeren istişare, şu dünyadaki bir işte en uygun düşünceye ve karara ulaşmak için değildir sadece. İstişare, en başta, insanın kendisini Allah’a mahsus sıfatlardan uzak görmesi; bilgisinin, görgüsünün, bakışının her şeye nüfuz etmediğinin farkında olması; yani, kulluğunu idrak ediyor olması hikmetini içerir.

Yine istişare, insanın bu konuda yalnız olmadığını; diğer insanların da farklı bir noktada olmadığını idrak manasını da içerir.

Diğer bir deyişle, kendisini her şeyi bilir, bütün bileşenleri kuşatır, en iyisini düşünür, en iyi çözümü bulur durumda gören; bir bakıma, Allah’a mahsus sıfatlarla kendisini tarif etmeye kalkışıp benliğini ilahlaştıran biri, istişareye ‘tenezzül’ etmez; çünkü istişareyi kendisi için bir ‘düşkünlük’ göstergesi, acziyet ilanı olarak görür.

Kendisini değil, başka bir insanı her şeyi bilir, bütün ihtimalleri kuşatır, en iyisini düşünür, en iyi karara ulaşır durumda gören; yani, kendisini değil de, başka bir insanı Allah’a mahsus sıfatlarla vasfedip ‘ilahlaştırmaya’ kalkan biri de istişare etmez.

Yine, diyelim ki, kendilerini böyle görmeyen, ama beraberliklerine bu vasıfları yakıştıran bir ekip de, kendisi dışından birinin görüşünü dinlemeye, fikrini duymaya, kanaatini anlamaya ihtiyaç hissetmez. Yine burada, bir kişinin değil, ama bir ‘tüzel kişiliğin’ ilahlaştırılması hali devreye girdiği içindir ki, o tüzel kişilik yüceltilirken onun dışında kalanlar ‘düşük’ ve ‘düşkün’leştirildiği için onların ne düşündüğünün, nasıl baktığının, meselenin onlar aynasında nasıl göründüğünün bir önemi olmaz böylelerinde.

Bu manaların ışığında, istişare, basitçe, bir konuda en iyi, en uygun çözüme ulaşmak için yapılan bir müzakereden çok daha öte ve yüksek bir boyut içerir. Allah kullarına istişareyi emreder; çünkü kula yakışan, kendi aczini, diğer insanların da aczini kabul edip, kulluğun idraki içinde omuz omuza verebilmektir. Kulluğunu bilen, istişare eder. Kulluğunu bilene, istişare yakışır. Kendisini veya bağlandığı kişiyi veya ait olduğu tüzel kişiliği ‘ilahlaştıran’ ise istişareyi bir ‘zaaf göstergesi’ ve ‘acz ilanı’ olarak gördüğü için o ilâhî emre uymaya ‘tenezzül’ etmez.

Her bir ilâhî emir ve yasak, bir ubudiyet talimidir velhasıl. Kulları için ‘kolaylık dileyen, zorluk dilemeyen’ Allah, rahmetiyle muamele ediyor bize. Neyi emrediyorsa, O’nu tanımak için bir kolaylık ve imkân olarak emrediyor. Neyi bize yasaklıyorsa, O’nu tanımada bir engeli önümüzden kaldırmak için yine bir imkân ve kolaylık olarak onu bize yasaklıyor.

 


* BENZER KONULAR

Yahya Aleyhisselam Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 06:55:29 ÖÖ]


İslâmî Değer Yargıları Gönderen: melek
[Dün, 08:21:13 ÖÖ]


Bilgi ve Bilgelik Gönderen: melek
[Dün, 08:18:10 ÖÖ]


Şahsiyeti / Karakteri / Görünümü Gönderen: melek
[Dün, 08:13:12 ÖÖ]


Doğruluk / Dürüstlük / Samimiyet / Emin Ve Güvenilir Olmak Gönderen: melek
[Dün, 08:08:33 ÖÖ]


Allah’a Saygı Peygamberlere Saygı Gönderen: melek
[Dün, 08:04:57 ÖÖ]


Peygamberimizin Bıraktığı Mirasa Sahip Çıkalım Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 06:42:04 ÖÖ]


Dünya Hayatına Aldanmamak Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 06:32:19 ÖÖ]


Selamette Olmak İçin Selam Gerekir Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 06:20:08 ÖÖ]


Resulü Efendimiz (S.A.V.) Ümmetimden 27 Tane Yalancı Çıkacak” Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 06:11:43 ÖÖ]


Bir Zulüm Ki Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 06:03:56 ÖÖ]


Müstecab Dua Ne Demektir Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 05:54:48 ÖÖ]


Mustafa Sevim - Albümdışı ve Single Eserleri Gönderen: fanidunya NET
[Mayıs 16, 2024, 03:16:07 ÖS]


Mehmet Çelebi - Single Eserleri Gönderen: fanidunya NET
[Mayıs 16, 2024, 03:11:12 ÖS]


Çocuk ve Dayak Gönderen: türkiyem
[Mayıs 16, 2024, 10:54:26 ÖÖ]


Çocuklarımız ve Dua Gönderen: türkiyem
[Mayıs 16, 2024, 10:49:17 ÖÖ]


İnsanlara Güzel Ahlakın Gereğine Göre Davran Gönderen: türkiyem
[Mayıs 16, 2024, 10:45:23 ÖÖ]


Duymak ve Dinlemek Gönderen: türkiyem
[Mayıs 16, 2024, 10:40:29 ÖÖ]


Her An Gidecek Gibi Yaşamak Gerek Gönderen: türkiyem
[Mayıs 16, 2024, 10:38:12 ÖÖ]


İş ve Çalışma Ahlakı Gönderen: fanidunya NET
[Mayıs 16, 2024, 07:36:53 ÖÖ]

Sitemap 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42