Gönderen Konu: Teslim olan, âzâd olur  (Okunma sayısı 1215 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

fanidunya

  • Ziyaretçi
Teslim olan, âzâd olur
« : Kasım 05, 2014, 06:55:35 ÖS »
TESLİM OLAN AZAD OLUR

Allahü teâlâ, kullarını kendisine ibâdet etmek için yarattı İbâdet, zül ve zillet demektir Yani insanın Rabbine, ma’bûduna, hakîr, âciz, muhtaç olduğunu göstermesidir Bu da, her aklın, nefsin ve âdetlerin güzel ve çirkin dediklerine uymayıp, Allahü teâlânın güzel ve çirkin dediklerine teslîm olmak, gönderdiği Kitâba ve Peygamberlere inanmak, bunlara tâbi olmak demektir
Îmân, korkusuz olmak, islâm ise, boyun bükerek teslîm olmak ve kurtulmak demektir İslâm kelimesi, nefsini teslîm etmek, boyun eğmek, selâmete ulaşmak ve sulh mânâlarına gelmektedir İmâm-ı a’zam Ebû Hanife hazretleri ise islâmı;
“Allahü teâlânın emirlerine teslîm olmak ve boyun eğmek” diye tarif etmiştir

ŞÜKREDERSENİZ ARTTIRIRIM
İmâm-ı Rabbânî hazretleri bir talebesine yazdığı mektupta buyuruyor ki:
“Allahü teâlâ, kendini aramak arzûsunu arttırsın Ona kavuşmaya mâni olan şeylerden sakınmak nasîb eylesin! Allahü teâlâyı istemekte, Onun için yanıp yakılmakta olduğunuzu bildirdiği için, çok hoşa gitti Çünkü istemek, kavuşmanın müjdecisidir Yanıp yakılmak da, kavuşmanın başlangıcı demektir Büyüklerden biri buyuruyor ki, “Vermek istemeseydi, istek vermezdi” İstek ni’metinin kıymetini bilip, bunun elden kaçmasına sebep olacak şeylerden sakınmalıdır Bu ni’metin elden çıkmamasına en çok yarayan şey, buna şükretmektir Çünkü, sûre-i İbrâhîm yedinci âyetinde meâlen, (Ni’metlerime şükrederseniz, elbette arttırırım) buyuruldu Hem şükretmek, hem de, Ona sığınmak ve başka birşeyi sevmemek için ağlamak yalvarmak lâzımdır İçten, ağlamak, yalvarmak gelmezse, kendini zorlamalıdır “Ağlamazsanız kendinizi ağlatınız!” demişlerdir Kâmil ve mükemmil bir zâtı yani yetişmiş ve yetiştirebileni buluncaya kadar, bu isteği, bütün sıcaklığı ile kalbinizde saklamak lâzımdır Böyle birisi ele geçerse, bütün arzûları, istekleri, onun eline bırakmalı, ölü yıkayıcının elinde teneşirdeki meyyit gibi olmalıdır Yani, tasavvuf yolunun sonuna ermiş ve başkalarını da erdirmek için geri dönen bir zât bulunca, ona teslîm olmalı Önce, kendini onda yok etmeli, yani kendine değil, ona uymalı Böyle olan kimsenin, yavaş yavaş kendi arzûları aradan kalkar ve bu kimse, Allahü teâlânın irâdesi ile hareket etmeye başlar”

İPLERİNİ KOPARIP
Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî hazretlerinin sağlığında kasabın biri, bir danayı kesmek için satın alır Dananın ayaklarını bağlayıp yatırmak istediğinde, dana, ipleri koparıp kaçar Kasap arkasından yakalamak için koştuysa da yetişemez Dana, Mevlânâ hazrelerinin babasının mezarı yakınlarına gelir O esnâda mezarın başında Mevlânâ hazretleri Kur’ân-ı kerîm okumaktadır Dana, hâl lisânıyla ona; “Beni bu kasabın elinden kurtar” diye yalvarır Mevlânâ hazretleri, dananın sırtına elini koyup okşar ve; “Üzülme, cenâb-ı Hak her şeye kâdirdir” buyurur Bu sırada kasap, elinde urgan ve bıçak olduğu hâlde soluk soluğa çıkagelir Mevlânâ hazretleri, gelen kasaptan, dananın âzâd edilmesini, hürriyetine kavuşturulmasını ister Kasap da Mevlânâ hazretlerinin hatırı için danayı âzâd eder Kasap gidince Mevlânâ hazretleri, mübârek elini dananın üzerine koyup duâ eder ve o günden sonra bir daha o danayı gören olmaz Bunun üzerine Mevlânâ hazretleri, talebelerine hitaben;
“Bu dana, kesilip pişirilecek zamâna gelmiş iken, bizim tarafımıza gelmek sûretiyle, kesilip parçalanmaktan kurtuldu İşte bunun gibi bir insan da, Allahü teâlânın evliyâsına cân u gönülden teslim olup emirlerine uygun yaşar, ona talebe olursa, kıyâmet gününde Cehennem’e götüren meleklerin elinden kurtulur” buyurur
Netice olarak bir kimse, bir işi, Allahü teâlânın izin verdiğini düşünmeden, kendi görüşü ile yaparsa, cenâb-ı Hakka kulluk yapmamış, müslümânlığın îcâbını yerine getirmemiş olur Îmân, îmânın şartlarını öğrenip, bunlara kalbinden inanmak demektir Îmân eden, Allahü teâlânın emirlerini öğrenir, bunlara teslîm olur yani bu emirleri seve seve yapar ve böylece kurtuluşa erer

Osman Ünlü


fanidunya

  • Ziyaretçi
Ynt: Teslim olan, âzâd olur
« Yanıtla #1 : Kasım 05, 2014, 06:57:18 ÖS »
Allahü teâlâ, kullarını kendisine ibadet etmek için yarattı. İbadet, zül ve zillet demektir. Yani insanın Rabbine, mabuduna, hakir, aciz, muhtaç olduğunu göstermesidir. Bu da, her aklın, nefsin ve âdetlerin güzel ve çirkin dediklerine uymayıp, Allahü teâlânın güzel ve çirkin dediklerine teslim olmak, gönderdiği Kitaba ve Peygamberlere inanmak, bunlara tâbi olmak demektir.

İman, korkusuz olmak, İslam ise, boyun bükerek teslim olmak ve kurtulmak demektir. İslam kelimesi, nefsini teslim etmek, boyun eğmek, selamete ulaşmak ve sulh manalarına gelmektedir. İmam-ı a’zam Ebu Hanife hazretleri ise İslamı; “Allahü teâlânın emirlerine teslim olmak ve boyun eğmek” diye tarif etmiştir.

İmam-ı Rabbani hazretleri bir talebesine yazdığı mektupta buyuruyor ki:
“Allahü teâlâ, kendini aramak arzusunu arttırsın. Ona kavuşmaya mani olan şeylerden sakınmak nasib eylesin! Allahü teâlâyı istemekte, Onun için yanıp yakılmakta olduğunuzu bildirdiği için, çok hoşa gitti. Çünkü istemek, kavuşmanın müjdecisidir. Yanıp yakılmak da, kavuşmanın başlangıcı demektir. Büyüklerden biri buyuruyor ki, “Vermek istemeseydi, istek vermezdi.” İstek nimetinin kıymetini bilip, bunun elden kaçmasına sebep olacak şeylerden sakınmalıdır. Bu nimetin elden çıkmamasına en çok yarayan şey, buna şükretmektir. Çünkü, sure-i İbrahim yedinci âyetinde mealen, (Nimetlerime şükrederseniz, elbette arttırırım) buyuruldu. Hem şükretmek, hem de, Ona sığınmak ve başka bir şeyi sevmemek için ağlamak yalvarmak lazımdır. İçten, ağlamak, yalvarmak gelmezse, kendini zorlamalıdır. “Ağlamazsanız kendinizi ağlatınız!” demişlerdir. Kâmil ve mükemmil bir zatı yani yetişmiş ve yetiştirebileni buluncaya kadar, bu isteği, bütün sıcaklığı ile kalbinizde saklamak lazımdır. Böyle birisi ele geçerse, bütün arzuları, istekleri, onun eline bırakmalı, ölü yıkayıcının elinde teneşirdeki meyyit gibi olmalıdır. Yani, tasavvuf yolunun sonuna ermiş ve başkalarını da erdirmek için geri dönen bir zat bulunca, ona teslim olmalı. Önce, kendini onda yok etmeli, yani kendine değil, ona uymalı. Böyle olan kimsenin, yavaş yavaş kendi arzuları aradan kalkar ve bu kimse, Allahü teâlânın iradesi ile hareket etmeye başlar.”

Mevlana Celaleddin-i Rumi hazretlerinin sağlığında kasabın biri, bir danayı kesmek için satın alır. Dananın ayaklarını bağlayıp yatırmak istediğinde, dana, ipleri koparıp kaçar. Kasap arkasından yakalamak için koştuysa da yetişemez. Dana, Mevlana hazretlerinin babasının mezarı yakınlarına gelir. O esnada mezarın başında Mevlana hazretleri Kur’an-ı kerim okumaktadır. Dana, hal lisanıyla ona; “Beni bu kasabın elinden kurtar” diye yalvarır. Mevlana hazretleri, dananın sırtına elini koyup okşar ve; “Üzülme, cenâb-ı Hak her şeye kadirdir” buyurur. Bu sırada kasap, elinde urgan ve bıçak olduğu halde soluk soluğa çıkagelir. Mevlana hazretleri, gelen kasaptan, dananın azad edilmesini, hürriyetine kavuşturulmasını ister. Kasap da Mevlana hazretlerinin hatırı için danayı azad eder. Kasap gidince Mevlana hazretleri, mübarek elini dananın üzerine koyup dua eder ve o günden sonra bir daha o danayı gören olmaz. Bunun üzerine Mevlana hazretleri, talebelerine hitaben; “Bu dana, kesilip pişirilecek zamana gelmiş iken, bizim tarafımıza gelmek suretiyle, kesilip parçalanmaktan kurtuldu. İşte bunun gibi bir insan da, Allahü teâlânın evliyasına can-u gönülden teslim olup emirlerine uygun yaşar, ona talebe olursa, kıyamet gününde Cehennem’e götüren meleklerin elinden kurtulur” buyurur.

Netice olarak bir kimse, bir işi, Allahü teâlânın izin verdiğini düşünmeden, kendi görüşü ile yaparsa, cenâb-ı Hakka kulluk yapmamış, Müslümanlığın icabını yerine getirmemiş olur. İman, imanın şartlarını öğrenip, bunlara kalbinden inanmak demektir. İman eden, Allahü teâlânın emirlerini öğrenir, bunlara teslim olur yani bu emirleri seve seve yapar ve böylece kurtuluşa erer.

osman ünlü


 


* BENZER KONULAR

Zaralı Alışkanlıklardan Korunmak Gönderen: anadolu
[Bugün, 07:19:12 ÖÖ]


Hz. Peygamber ve Birlikte Yaşama Ahlakı Gönderen: anadolu
[Bugün, 07:13:25 ÖÖ]


İslam Ahlakı Gönderen: anadolu
[Bugün, 07:08:04 ÖÖ]


Mutaki Olmak Gönderen: anadolu
[Bugün, 07:03:31 ÖÖ]


İbadetin Özü Dua Gönderen: anadolu
[Bugün, 06:57:45 ÖÖ]


Haya – Ahlak – İmandır Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 06:34:05 ÖÖ]


İkiyüzlülük- Münafıklık – Manevi Bir Hastalıktır Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 06:28:39 ÖÖ]


İslamda Birlik ve Beraberliğin Önemi Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 06:21:39 ÖÖ]


İnsanlara İyi Muâmele Etmek Aklın Yarısıdır Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 06:12:43 ÖÖ]


Akıllı Kime Denir Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 06:04:51 ÖÖ]


2014 - Ahmet Yağmur - Medine'ye Hasret Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 06:03:52 ÖS]


Asıl Derdimiz Dertsiz İnsanlar Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:27:42 ÖÖ]


Hayatını Düzene Koymak İsteyen Müslüman Gençlere Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:17:49 ÖÖ]


Bizi Aldatan Bizden Değildir Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 06:53:08 ÖÖ]


BenimKkim Olduğumu Biliyor musun Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 06:42:56 ÖÖ]


Çocuklarımıza Sahip Çıkmalıyız Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 06:35:33 ÖÖ]


Zulmün Zararları Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 06:22:59 ÖÖ]


Kutsal Yolculuğun Heyecanı Başlarken Gönderen: gurbetciyim
[Nisan 27, 2024, 11:22:37 ÖÖ]


Hac Gönderen: gurbetciyim
[Nisan 27, 2024, 11:14:26 ÖÖ]


Yetim ve Kimsesiz Çocuklara Sahip Çıkalım Gönderen: gurbetciyim
[Nisan 27, 2024, 10:49:10 ÖÖ]

Sitemap 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41