Gönderen Konu: Gönüllerin Gülü Hz. Muhammed s.a.s  (Okunma sayısı 516 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı melek

  • Global Moderator
  • *****
  • İleti: 2156
Gönüllerin Gülü Hz. Muhammed s.a.s
« : Ağustos 03, 2017, 08:42:51 ÖÖ »
Gönüllerin Gülü Hz. Muhammed s.a.s
   
Peygamberlerin ümmetlerine güzel bir örnek olmaları onların gönderiliş gayelerindendir. Şüphesiz ki Müslümanların hem ferdî hayatlarında hem de sosyal hayatlarında ideal rehberleri, peşinden gidecekleri yegâne örnekleri Hz. Muhammed’dir. Nitekim Kur’ân-ı Kerim, Rasûlullâh’ın (s.a.s) hayat ve şahsiyetini Müslümanlar için örnek olarak göstermiştir. Efendimizin ahlâk-ı hamidesi hususunda bazı tespitler şunlardır:

Kusursuz bir ifade kabiliyetine sahip olan Rasûlullâh (s.a.s), hayatı boyunca sadece gerçeği söylemiş ve söylediklerini harfi harfine yaşamıştır.

Gönlü zengindi. Affetmeyi sever, kimseyi incitmez, düşmanlarının dahi iyiliğini isterdi. Kur’ân-ı Kerîm’de Kerim’de O’nun bu meziyetinden övgüyle bahsedilir ve şöyle buyrulur: “Eğer kaba, katı kalpli olsaydın muhakkak ki insanlar çevrenden dağılır, giderlerdi.” (Âl-i İmrân, 3/159) O, insanların kusurlarını yüzlerine vurmaz, tenkitlerini isim vermeden yapardı.

Geçici sıkıntıları tasa edinmezdi. Diğer Müslümanlara da kanaatkâr olmayı, hayata daima iyimser bakmayı tavsiye ederdi.

Giyiminde temizliğe ve sadeliğe önem verir, lüksten kaçınır, bununla birlikte pejmürdelikten de hoşlanmazdı.

Temizliği “imanın yarısı” sayardı. Bizzat kendisi temiz olduğu gibi bu alışkanlığı etrafındakilere de kazandırmaya çalışırdı.

Bir öğünlük yemeğini, olmayana verdiği için hem kendisinin ve hem de ailesinin aç sabahladığı geceler olmuş, fakat kendisi ve ailesi, iyilik yapmanın ve Allah’ın hoşnutluğunu kazanmanın verdiği mutlulukla açlığın sıkıntısını yenmişlerdir.

Yeri gelince bir yiğit, yeri gelince son derece halim selim idi.

Adaleti titizlikle korur; insanlara sırf mevki ve makamlarına göre muamele etmezdi. Aksine fakirlerin, kimsesizlerin, yetimlerin, hastaların, gariplerin, çocukların daha çok ilgi ve mutluluğa muhtaç olduklarını bilir ve bunu onlardan esirgemezdi.

Kibirlenmekten nefret eder, kibirle imanın bir kalpte birleşemeyeceğini söylerdi. Kimseye karşı büyüklük taslamaz, fakat düşmanların karşısında da ezilip küçülmezdi. Otorite için sunî ve zorlama tedbirlere başvurmazdı.

Dalkavuklardan hoşlanmazdı.

Kendisine bir ilâh gözüyle bakılmasına asla razı olmaz; kendisinin de bir insan olduğunu, sadece Allah’ın korumasıyla hata ve günahtan kurtulabileceğini samimiyetle ifade ederdi.

Halkın arasına katılır, insanlarla olan ilişkilerini herhangi bir insan gibi sürdürür; hastaları, dostlarını, komşularını ziyaret eder, Müslümanların acı ve tatlı günlerini paylaşmaktan geri kalmazdı.

İş ve hareketlerinde taşkınlık yapacak karakterde değildi. Hayatı boyunca aşırılık ve taşkınlık yapmamıştır.

O (s.a.s), kötülüğe kötülükle karşılık vermezdi. Aksine kusurları affederdi. Bir yerde bir kusur görse yüzünü çevirirdi. Bir şeye kızarsa Kur’ân’a uymadığı için kızardı. Bir şeyi beğenirse Kur’ân’a uyduğu için beğenirdi. Allah’ın emirleri çiğnendiğinde sessiz kalmaz muhakkak tepki gösterirdi.

Kimseyi dövmemiştir. Herkese karşı sabırlı davranıp “öf” bile dememiştir.

Rasûlullâh (s.a.s) insanların en lütufkârıydı. Kendisinden bir şey soranı can kulağıyla dinler bütün vücuduyla ona yönelirdi. Karşısındakinin sözünü kesmezdi. Soru soran ayrılıp gitmedikçe Rasûlullâh (s.a.s) onu terk etmezdi oradan ayrılmazdı.

Bir kimse Peygamberimiz (s.a.s) ile tokalaşsa, tokalaşan kişi elini çekmedikçe O, elini çekmezdi.

Bir topluluğun yanına gittiğinde baş tarafa geçmez, boş bulduğu yere otururdu. Özel bir sarayı, tahtı olmayan Efendimiz (a.s), nerede oturursa otursun diğer insanlarla aynı hizada otururdu.

Zengin-fakir, genç-yaşlı ayırt etmez, yardım isteyen herkese yardım ederdi. Bazen bir çocuk gelir O’nun (s.a.s) elinden tutar, istediği yere götürürdü. Bazen de bir hizmetçi gelir, herhangi bir konuda yardım ister, Peygamberimiz ona da “hayır” demezdi.

Herkese karşı güler yüzlüydü, güzel huyluydu. Çok merhametli idi, affediciydi, sert ve katı kalpli değildi. Bağırıp çağırmazdı.

Cimri değildi, kendisinden bir şey isteyen ümit içinde olurdu. İhtiyacı olanların ihtiyacını yerine getirmeye çalışırdı.

Bir devlet başkanı, bir ordu komutanı, bir öğretmen, bir imam olmak gibi pek çok görevi üstlenen ve hayatın içinde olan Hz. Muhammed (s.a.s), çok hayâlı idi. Güzel görmediği, bulmadığı bir şey yüzünden anlaşılırdı.

Rasûlullâh (s.a.s), oturup kalkarken Allah’ı zikrederdi.

Herkesin durumuna göre muamele edip, iltifat ederdi. Bu sebeple herkes, kendisini Rasûlullâh’ın (s.a.s) en yakını zannederdi.

Toplulukla yemek yemeyi severdi. Yemeğe besmele ile başlar, sağ elini kullanır, tıka basa yemez, doymadan sofradan kalkar, yemekten önce ve sonra ellerini yıkardı. Sağlığa zararlı ve dinen haram olan veya kokusuyla çevresindekileri rahatsız edecek şeyleri yemez; bunların dışında hiçbir yemek için “sevmiyorum” demezdi. Sofra kurallarına adabına daima uyar, bu konuda çevresindekileri de sabırla ve nezâketle eğitirdi.

Hiçbir ikramı ve hediyeyi küçümsemezdi.


Sünnetin Önemi

   Muhakkak ki hiçbir ilahî din, peşin hüküm vermek suretiyle ne erkeklere ne de kadınlara karşı bir tavır almamıştır. Kıyamete kadar Allah (c.c) katında makbul din İslâm’ın ise, böyle ters bir hükmünün olması düşünülemez.

Kur’ân-ı Kerim’in emirleri var, yasakları var. İnsanları en iyiye, en güzele doğru yönlendiren buyrukları mevcut. Bu dinin bize getiricisi son Peygamber (s.a.s) de hevâsından konuşmadığına göre, O’nun fem-i saadetlerinden (mübarek ağzından) dökülen sözlerde de bir yanlışlık söz konusu olamaz. Kur’ân, Cenâb-ı Allah’ın kelamı, hadisler Hz. Peygamberin ağızlarından çıkan sözler. Mana, Cenâb-ı Allah’a (c.c) ait olup da sözler Peygambere ait ise, buna da “Kutsi Hadis” denilir. Ayrıca sünnetin; kavlî, fiili ve takrirî sünnet olarak ayrıldığı bilinmektedir.

Zaman zaman Kur’ân-ı Kerim’de ve hadislerde hatalar arayanlara rastlamak mümkündür. Bunlar yanılıyorlar, doğru yapmıyorlar. Sevgili Peygamberimizin (s.a.s) İslâm’ın ilk devirlerinde:

“Benden, Kur’ân’dan başkasını yazmayınız”1 emri mevcut idi. Daha sonraları:

“Yazınız, buradan (parmağıyla ağzını işaret ederek) hak sözden başkası çıkmaz”2 buyurarak, hadislerin yazılmasına müsaade etmiştir. Böylece hadîs-i şerîfler hafızalara nakşedilmiş, yazılmış ve daha sonraki nesillere aktarılmıştır. Bu hadisleri nakleden sahabîler, tabiînler, etbau’t-tabiînler şu tehdidin ne manaya geldiğini gayet iyi biliyorlardı:

“Bana bile bile yalan söz isnat eden kişi, cehennemdeki yerini hazırlasın.”3 Şu tebşirâtı (müjdeyi) da gayet iyi anlıyorlardı:

“Söz duyup da, duyduğu gibi nakledenin Allah (c.c) yüzünü ağartsın.”4

Bu titizlik ve anlayış içinde O’nun mübarek sözleri bize kadar ulaştı. Hadisleri toplayanlar, râvileri içinden iyice tetkik etmişler, O’nun sözü olmadan, bir kelamın O’nun sözü imiş gibi bizlere kadar gelmesini engellemişler ve bunun önüne büyük bir set çekmişlerdir. Hadisleri ahad, mütevâtir, hasen ve zayıf gibi kısımlara ayırmışlardır. Bunun yanında uydurma olanlar için de:

“Bunlar hadis değildir, mevzuattandır (iftira sözler), uydurma kelamdır, bunların hiçbir değeri ve ehemmiyeti yoktur. Onları düşmanlık için, dini tahrip maksadıyla veya başka sebeplerle yapanların cehenneme kadar yolları vardır, o kişiler cehennemdeki yerlerini hazırlasınlar”, ikazını yapmışlardır.

Nasıl oluyor da Cenâb-ı Allah’ın deruhiminde olan, ağzından güller çıkan, hak sözden başkası dökülmeyen bir peygamberin mübarek hadisleri yeniden ayıklanıp temizlenecekmiş! Cehaletin bu kadarı da olmaz. Yazıklar olsun! Biz dinimizi kimlerden alıyoruz? Demek ki, aman sevgili din kardeşlerim çok dikkatli olalım. Yediğimiz içtiğimiz şeylere dikkat ediyoruz, bozuk gıdaları yemiyoruz, eğer yersek rahatsız oluruz diyoruz ama dinimizi kimlerden aldığımıza niçin dikkat etmiyoruz? Veda hutbesinde:

“Size kadınlarınıza karşı hayrı tavsiye ederim”5 diyen bir peygamber, hiç onları aşağılayıcı sözler söyler mi? Cenneti anaların ayakları altına koymuş, evladına babanın bir hakkına karşı anneye üç hak vermiş bir din ve onun peygamberi nasıl kadınları hırpalar, onları aşağılayabilir? Demek ki:

“İş ehli olmayana verilince kıyameti bekle!”6 mucizesi tecelli ediyor.  Demek ki, kıyamete yakın ilim kaldırılacakmış, ilmin kaldırılması da kitapların kaybolması veya göklere çıkarılması değilmiş. İlim adamlarının, Allah (c.c) tarafından halkın içinden çekip alınması imiş. Âlim ortada kalmayınca, cahiller de âlim geçinen etiketli sözde âlim cahillere sorarlar. Zaten kendileri sapmış olan bu sözde âlimler, soran cahilleri de yanlış yönlendirip saptırırlar.7 Çürük dallara, çöpe atılmış sapık fikirlere tutunmayalım!

Diğer taraftan cennet ve cehennemden bahsederken, bizleri uyarmak maksadıyla verdiği haberler vardır. Bu haberler, erkek-kadın bizi uyarmak içindir.  Cennetin ve cehennemin kendisine gösterildiği ve bunların çoğunun kimlerden teşkil ettiğini haber veren hadisler gibi… Ayrıca kadınların zayıf yaratıldıklarını, onların ruh yapılarını belirten mübarek sözleri de vardır. Buradaki haberler uyarma, marufa yönlendirme, ümmetini koruma, kol kanat germe mahiyetindedir. Verilen müşahhas haberler içinde hemen her cins ‘günahkârdır, kötü özlüdür, asidir’ anlamında mana çıkarılamaz. Böyle yanlış yorumlar yapılarak hadislerde kusur aranamaz. Bu çok yanlıştır.

Gelişigüzel, ‘şu kesim incinir’ diye ‘ikaz ve tavsiye mahiyetinde olan hadisleri ayıklayalım’ mantığı ile yola çıkacak olursak, sadece hadisleri değil Kur’ân-ı Kerim’i, dolayısıyla topyekûn Din-i Mübîn-i İslâm’ı tahrip ederiz. Buna da şimdiye kadar kimsenin gücü yetmemiştir, yetmeyecektir. Şu hadîs-i şerîfe bakalım.

Ebû Said el-Hudri’den (r.a) rivayet edildiğine göre Peygamberimiz (s.a.s) şöyle buyurmuştur:

“Dünya tatlıdır, yeşildir, yani cazibdir; Allah (c.c) onu başkalarından alıp size verecek ve nasıl amel edeceğinize bakacaktır. Binaenaleyh dünyadan ve kadınlardan sakınınız. Zira Beni İsrail’de ilk fitne, kadın yüzünden çıkmıştır.”8

Burada kadınlarla ilgili Benî İsrail’den verilen bir haberde onları aşağılamak yoktur. Tam aksine ümmete tesirli bir mesaj verilmiştir. Örnekleri çoğaltmak mümkün. Ama biz Kâfirûn sûresinin mealini vermekle bitirmenin, anlayanlara çok faydalı olacağını düşünüyoruz.

“Deki; ey inkârcılar! Ben sizin taptıklarınıza tapmam. Benim taptığıma da sizler tapmazsınız. Ben de sizin taptığınıza tapacak değilim. Benim taptığıma da sizler tapmıyorsunuz. Sizin dininiz size, benim dinim banadır.”

Sözlerin en güzeli Cenâb-ı Allah’ın (c.c) kelamı, sonra da Peygamberimizin (a.s) mübarek hadisleridir.

-------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

1.      Müslim, 8/229.

2.      Ebû Dâvûd, İlim/3; İbn Hanbel, II, 162.

3.      Buhârî, İlim/38; Tirmizî, Tefsiru’l-Kurân/1.

4.      Tirmizî, İlim/7; Ebû Dâvûd, İlim/10; İbn-i Mâce, Mukaddime/18, Menâsik/76.

5.      Müslim, Hacc/47; Ebû Dâvûd, Menâsik/56; İbn-i Mâce, Menâsik/84; Darimî, Menâsik/34.

6.      Zebidî, Tecrîd-i Sarîh, 12/201.

7.      Müslim, Hadis No: 4828; Ebû Dâvûd, İlim/9; Tirmizî, İlim/3.

8.         Müslim, Zikir/99; İbn Hanbel, III, 22

 Dr. Aynur   Uraler

 


* BENZER KONULAR

Kulluk’tan Düşme Nedeni Heva Gönderen: türkiyem
[Bugün, 09:24:39 ÖÖ]


Yaratan Rabb'inin Adıyla Oku Gönderen: türkiyem
[Bugün, 09:18:20 ÖÖ]


Hasta Kalp Gönderen: türkiyem
[Bugün, 09:05:04 ÖÖ]


O’nun Rızası İçin Gönderen: türkiyem
[Bugün, 08:51:01 ÖÖ]


Akıl Eğitimi Gönderen: türkiyem
[Bugün, 08:44:10 ÖÖ]


Modern Hayatın Kölesi Olmaktan Kurtulalım Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 08:03:13 ÖÖ]


Kul Hakkına Riayet Etmek Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:54:32 ÖÖ]


Resulü Efendimiz (S.A.V.) Evin Camiye Yakın Olması Çok Faziletlidir Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:42:08 ÖÖ]


Dua Doğru Ama Ağız Yanlış Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:22:52 ÖÖ]


Allahü Teala Dilediğini Temize Çıkarır Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:11:17 ÖÖ]


Bu Ümmete Allah'ın Büyük İhsanı Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:04:34 ÖÖ]


Bünyamin Topçuoğlu - Büyük Cevşen Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:20:42 ÖS]


Çocuk Terbiyesi Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 10:56:30 ÖÖ]


HZ. Muhammedin Davranış Modelleri Gönderen: anadolu
[Dün, 10:48:36 ÖÖ]


Bidat ve Hurafelerden Sakınmak Gönderen: anadolu
[Dün, 10:40:42 ÖÖ]


Temizlik İmandandır Gönderen: anadolu
[Dün, 10:34:38 ÖÖ]


İslamda Kulluk Sadece Allah’a’dır Gönderen: anadolu
[Dün, 10:27:12 ÖÖ]


Peygambere İtaat Allah’a İtaattır Gönderen: anadolu
[Dün, 10:22:28 ÖÖ]


Ürkmüş Yaban Eşekleri Gibi Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 08:05:51 ÖÖ]


Eşinizi Seviyorsanız Onu Sabah Namazına Kaldırın Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:53:52 ÖÖ]

Sitemap 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42