Gönderen Konu: Rasulullah sav Efendimizin Samimiyeti  (Okunma sayısı 377 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı KOYLU

  • *****
  • İleti: 2126
Rasulullah sav Efendimizin Samimiyeti
« : Haziran 01, 2018, 07:46:59 ÖÖ »
Rasulullah  sav Efendimizin Samimiyeti

Peygamberimiz Hz. Muhammed-ül Mustafa (sav), Allah’ın kendisine öğrettiği İslam ahlakını hayatının sonuna kadar büyük bir gayretle tebliğ etmiştir.

Allah'ın izni ile Peygamber (sav) Efendimizin samimi bir çabayla tek başına başlattığı bu tebliğ, O’nun samimiyeti, kararlılığı ve güzel ahlakı vesilesi ile kısa zamanda geniş bir coğrafyaya yayılmıştır.

Peygamberimiz (sav)'den sonra da devam eden bu tebliğ, milyonlarca kişinin imanına vesile olmuş; insanlar bu sayede Kur’an ahlakına dayalı gerçek sevgiyi, barış ve adaleti öğrenmişlerdir.

Peygamberimiz Hz. Muhammed-ül Mustafa (sav), hayatı boyun­ca ümmetinin iyiliği ve saadeti için, aza­mî derecede samimiyetle çalışmıştır. Bütün zamanını, gayretini, varını yoğunu ümmetini İslâm ışığıyla aydınlatmak için harcamış; hatta Cehennem ateşinden kurtar­maya çalıştığı insanların ellerinden nice çile ve ızdırap çekmiştir.

Cenab-ı Peygamber Aleyhissalatü Vesselam Efendimiz, tamamıyla cehalet ve günah içinde yaşa­yan, kendileri için neyin iyi, neyin kötü ol­duğunu bile bilmeyen ümmetinin haline çok üzü­lürdü. Onları bu bedbaht hayattan kurtarıp, Allah-ü Teâlâ Zülcelâl Hazretlerinin nurlu yoluna ulaştırmak için mücadele veriyordu. Bu mücadele esnasında maruz kaldığı kötü sözlere ve şiddetli muha­lefe zaman zaman üzülmüş, kırılmış, fa­kat asla umudunu kaybetmemiş ve yolundan taviz vermemiştir. Bu mücadelesinde Mevlayı Zülcelal Hazretleri, Habibi Ahmed Rasulü Muhammed (sav) Efendimize hitaben: "Kâfirlere (inkârcılara) ve münafık­lara (ikiyüzlülere) itaat etme ve eziyetlerine aldırma; Allah'a güven, güvenilecek olarak Allah yeter." (Azâb; 48) buyuruyor.

Rasulullah (sav) Efendimiz, Mekke'de iken Allah'ın dini­ni tebliğ gayesiyle büyük bir sabır, aşk ve sa­mimiyetle kapı kapı dolaşıp Allah’ın dinini tebliğ ederken, bazen de kapılar yüzüne kapatılırdı.

Ancak O, kendilerine yapılan bu kaba hareketlere değil, onların gaflet ve cehaletine müteessir olurdu. Bu gibi insanlara:“Buna mukabil sizden bir ücret istemiyorum!  Benim ücretim sadece âlemlerin Rabbine aittir.”( Şuara; 109) buyurarak, sırf Allah rızası için tebliğde bulunduğunu bildirirdi.

Kendi yakınlarını da evine davet etti. Çok et­kili kısa bir konuşma yaparak İslâm'ın temel ilkelerini anlattı. Sonra da, "ey akrabalarım, size bu dünyada da, ahrette de refah ve mutluluk getirecek bir şey getirdim." dedi. Ço­cuk olan Ali'den başka yine hiçbiri O’nu des­teklemedi. Fakat Resûlallâh (s.a.v.) davasında o kadar samimiydi ki, tüm hakaret, düşman­lık, baskı ve zulme rağmen mücadelesini sürdürdü.

Maruz kaldığı hakaret ve ezaya rağmen, Resûlallâh (s.a.v.)  insanları İslâm'ın ışığına daveti sürdürdü.

İnsanları Hakk'a ulaştırma müca­delesinde sadece Allah rızası için gece gün­düz çalıştı. Hiçbir zaman bir karşılık veya mükâfat beklemedi, "... De ki: 'Ben buna karşılık sizden bir ücret istemiyorum. Ancak akrabalık sevgisini diliyorum.' " Ve Sâd Su­resi'nde de, şu ifadeyi görüyoruz: "(Ey Mu­hammed) de ki: 'Buna karşılık sizden bir üc­ret istemiyorum. Kendiliğimden bir şey id­dia eden kimselerden de değilim.' " (Sâd; 86)

Bir gün Kureyş'in ileri gelenlerinden biri Resûlallâh (s.a.v.)'e gelerek; "Ey Muhammed, sen bizim tanrılarımızı incittin, içimize tartışma ve bozgunculuk tohumları ektin, dayanışma­mızı, birliğimizi bozdun, hepimize üzüntü ve dert getirdin. Eğer zenginlik istiyorsan, seni ülkemizin en zengini yapalım. Güç, iktidar ve liderlik istiyorsan, seni başımız yapalım. İstediğin güzel bir kadın varsa, söyle, hemen senin olacaktır. Eğer hastaysan en iyi dok­toru bulup tedavi ettirebiliriz." dedi. Bütün bunları sessizce dinleyen Resûlallâh (s.a.v): "Ben mal ve zenginlik istemiyorum; kral ve­ya hükümdar olmak gibi bir arzum da yok; hiçbir kadını da istemiyorum; hasta da de­ğilim. Tekliflerinizin hiçbiri beni ilgilendir­miyor. Ben yalnız Allah'ın aciz bir kuluyum. O Allah ki, beni size Elçisi (Resulü) olarak, Dini'ni inkâr ettiğiniz takdirde azab İle ikaz etmek ve Dini'ne iman ettiğiniz takdirde ise Rahmet ile müjdelemek üzere gönderdi. Bu dini kabul ediyorsanız peşimden gelin. O za­man hem bu dünyanın, hem de öteki dün­yanın mahsulünü toplarsınız." demiş ve şöyle devam etmiştir: "Güneşi bir elime, ayı di­ğer elime koysanız, yine davamdan dönmem. Rabbimin verdiği göreve devam edeceğim." (Siret-i İbni İshak)

Resûlallâh (s.a.v)'in davasındaki samimiyetinin bundan iyi ispatı olabilir mi? O Mekkeli müşrik liderlerinin teklif ettiği bu dünyanın tüm maddî zenginlik ve unvanlarını reddet­miştir. Oysa onlara sadece bazı temel ilke­lerde taviz verecekti. Şayet Allah'ın Dini'ni yaymakla emredilmemiş olsaydı veya davasın­da samimi olmasaydı, muhalifleriyle kolay­ca taviz vererek uzlaşır ve bu dünyanın mal, zenginlik, zevk ve makamlarına sahip olur­du.

Ancak o, bu önemsiz cazibenin çok üze­rindeydi.

Kendisini davasına samimiyetle adamıştı.

O yine de insan­ları hak yola, iyilik yoluna teşvik etmiştir. Bir vesileyle Allah, elçisini ferahlatmak için şu ayeti nazil etmiştir: "Biliyoruz, onların de­dikleri elbette seni üzüyor, gerçekte onlar seni yalanlamıyorlar, fakat o zalimler bile bile Al­lah'ın ayetlerini inkâr ediyorlar." (En’âm; 33) Maîde Suresi'nde de şöyle buyrulmaktadır: "Yalana kulak verirler, haram yerler. Sana gelirlerse, İster aralarında hüküm ver, İster onlardan yüz çevir; eğer onlardan yüz çevi­rirsen, sana hiçbir zarar veremezler. Ve eğer hüküm verirsen, aralarında adaletle hüküm ver. Çünkü Allah âdil olanları sever." (Mâide; 42).

Resûlallâh (s.a.v.)'in tüm hayatı, İslâm'ı anlatır­ken gösterdiği samimiyet ve aşkla doludur. Yakınlarını Safa tepesine ilk topladığında, Allah'ın emrine uyarak şöyle hitabetti. "Ey Kureyş halkı! Size şu tepelerin arkasında bir ordu olduğunu söylesem bana inanır mısı­nız?" Hepsi, tek bir ağızdan, "Evet, biz se­ni her zaman, doğru, samimi ve emin bulmuşuzdur!", Bunun üzerine Resûlallâh (s.a.v.) onları, gayet açık ve sade bir şekilde Tevhit akidesini anlatarak İslâm'a davet etti ve inkârcılığın sonuçları hakkında onları uyardı. Ne yazık ki hiç kimse onun hüsnü niyetle ya­pılan, samimi tebliğini dikkate almadı. Am­cası Ebu Leheb'in de içinde bulunduğu ba­zıları ona hakaretler yağdırdılar.

Ancak Resûlallâh (s.a.v.) sabırla ve samimiyetle insanların hayrı ve iyiliği için olan çabalarını devam et­tirdi. (Siret-i İbni İshak).

Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v.) , maddî, sosyal veya siyasî olarak hiçbir karşılık almadan ömrünü insanlığın kurtuluşu yolunda müca­deleyle geçirmiştir. İnsanlığın iyiliğini kalbin­de taşımış ve hayatını Allah'dan aldığı vah­yin ışığında bu uğurda geçirmiştir. Sıradan bir insan gibi sade bir hayatı vardı. Kendi evi­nin işini görür, hırkasını diker, ayakkabıla­rını, duvarları tamir ederdi. Mesciddeyken insanlar arasında onlardan biri olarak herhangi bir farklı durumda olmaksızın otururdu. Öyle ki kimin Peygamber ve hü­kümdar olduğu fark edilmezdi. Onun karak­terine şöyle bir bakmakla bile, Allah tarafın­dan verilen görevindeki büyük samimiyet gö­rülürdü. Her şeyin üstünde, onun mücade­lesi maddî kazanç veya dünyevî şan ve şöh­ret için değil, fakat Allah'ın Şam ve insanlı­ğın kurtuluşu içindi.

Resûlallâh (s.a.v.)'in bütün hayatı, onun iyilik ve takvasını bilen ve tasdik eden insanlar ara­sında geçmiştir. İnsanlar, onun samimi, iç­ten ve dürüst olduğunu ve insanları sevdiği­ni biliyorlardı. Resûlallâh (s.a.v.) kendilerine, al­dığı vahyi nasihat ederken, kötülük ve hata­larına işaret ederken niçin ona sırt çevirecek­lerdi, Hepsi kendi iyilikleri içindi.

Peygam­ber (s.a.v.) bunları gösterdi ve tekrar tekrar, usan­madan içlerinde yaşadığı hayata bakmaları için yalvardı. "(Ey Muhammed), de ki:

'Eğer Allah dileseydi, onu size okumazdım, size de hiç bildirmezdi. Daha önce yıllarca aranız­da bulundum, hiç düşünmüyor musunuz?' " (Yunus; 16).

İslamiyet, indirildiği ilk dönemlerden itibaren Peygamberimiz (s.a.v.)’in gösterdiği kararlılık ve samimiyet vesilesi ile büyük bir hızla yayılmıştır.

Peygamberimiz (s.a.v.)’i örnek alan o dönemdeki Müslümanların kararlılığı ve adaleti de pek çok Arap kabilesinin İslamiyet'i seçmesinde çok etkili olmuş; Kuran ahlakı, bölge halkının hayatında olumlu yönde değişikliklere sebep olmuş, cahiliye dönemine ait karmaşa, haksızlık ve kan davaları ortadan kalkarak yerini huzur, güven ve barışa bırakmıştır. Uzun süre sonra ilk defa bölge insanları arasında Kuran ahlakının bildirdiği, gerçek manada saygı, sevgi, merhamet ve adalete dayalı bir düzen kurulmuştur.

Resûlallâh (s.a.v.) Efendimiz: Din, bütünüyle samimiyetten ibarettir buyurmuştur. Kendisine, kime karşı samimiyet ve sadakat gösterilecek diye sorulunca: “ALLAH'a, Kitabına, Resulüne, müminlerin başındaki imamlarına ve bütün müminlere.” (Buharî, Müslim) cevabını vermiştir.

 


* BENZER KONULAR

Kutsal Yolculuğun Heyecanı Başlarken Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 11:22:37 ÖÖ]


Hac Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 11:14:26 ÖÖ]


Yetim ve Kimsesiz Çocuklara Sahip Çıkalım Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 10:49:10 ÖÖ]


Yalşayan Hurafeler Karşışında Müslümanların Tavırları Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 10:40:06 ÖÖ]


Yalanın Zararları Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 10:02:40 ÖÖ]


Ahiretin kapısı ölümü Hatırlamak ve Ona Hazırlanmak Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:49:11 ÖÖ]


Hicr Süresi Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:32:26 ÖÖ]


Güven Duygusunu Nasıl Elde Ederiz Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:22:28 ÖÖ]


Korku ve Ümit Ahiret İnancından Doğar Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:09:23 ÖÖ]


Süleyman Aleyhisselam Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:00:28 ÖÖ]


Zikir İbâdeti Kalbin Cilâsıdır Gönderen: fanidunya NET
[Nisan 26, 2024, 09:45:16 ÖS]


Müslüman’ın Müslüman’a Muamelesi Gönderen: KOYLU
[Nisan 26, 2024, 08:47:12 ÖS]


Ölüm Hadisesi ve Mümin’in Tutumu Gönderen: KOYLU
[Nisan 26, 2024, 08:42:28 ÖS]


Kaza ve Kadere İmanın Keyfiyeti Üzerine Notlar Gönderen: KOYLU
[Nisan 26, 2024, 08:36:50 ÖS]


İnsan Hakları, Kadın-Erkek Eşitliği ve Adalet Gönderen: KOYLU
[Nisan 26, 2024, 08:31:26 ÖS]


PCLOUD ÜCRETSİZ ÖMÜR BOYU DİLEDİĞİNİZ KADAR DEPOLAMA ALANINA SAHİP OLMAK Gönderen: andrewmemut
[Nisan 26, 2024, 05:30:06 ÖS]


İnsan ve Dua Gönderen: fanidunya NET
[Nisan 26, 2024, 07:59:29 ÖÖ]


İman Etmeyenler Gönderen: fanidunya NET
[Nisan 26, 2024, 07:33:17 ÖÖ]


Sorumluluk Bilinci Gönderen: fanidunya NET
[Nisan 26, 2024, 06:57:24 ÖÖ]


Resulü Müctebâ Efendimiz (S.A.V.): “10 Haslet Vardır Ki Helak Olma Sebebidir Gönderen: fanidunya NET
[Nisan 26, 2024, 06:43:20 ÖÖ]

Sitemap 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41