Gönderen Konu: HZ. Muhammedin Doğumu İslam Toplumunun Doğumudur  (Okunma sayısı 76 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimiçi fanidunya NET

  • Administrator
  • *****
  • İleti: 5771
HZ. Muhammedin Doğumu İslam Toplumunun Doğumudur
« : Kasım 07, 2023, 08:05:39 ÖÖ »


HZ.  Muhammedin Doğumu İslam Toplumunun Doğumudur

İnsan var olduğu, dünya küresine geldiği günden beri her zaman ona istikamet gösterecek bir rehbere ihtiyaç duymuştur. Bu yol gösterici, uyarıcı yaşam boyu hayatın her alanında örnek alınacak bir elçi olmalı idi. İşte peygamberler bu vazife ile yeryüzüne gönderilmiş Allah’ın elçileridir. Onlar getirmiş olduğu ilahi vahyi öncelikle kendileri uygulayan ve içinde yaşadığı toplumun önderi olan kimselerdir. Bu yönleri onların en bariz özellikleridir. Zira insanı anlayabilen, onun duygularını, ihtiyaçlarını bilebilecek olan şüphesiz onun gibi bir beşerdir yine. Şayet böyle olmasaydı insan belki de buna itiraz edecek, ona gelen ilahi mesajı daha baştan reddedecekti. Kendisini vahye kapatacak, inkârı için bunu bir gerekçe olarak sunacaktı. Bu açıdan baktığımızda Cenab-ı Hak âdeta insanın elinden bu argümanı almış, onun dünya hayatında süreceği yaşamı için ona en güzel örneği yine kendisi gibi olan bir beşer yolu ile göstermiştir. İşte bu durum yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim de “De ki: Yeryüzünde yerleşip dolaşan melekler bulunsaydı elbette onlara da peygamber olarak gökten bir melek gönderirdik.” (İsra, 17/95.)

Oysa Yüce Allah size yine içinizden bir elçi gönderdim, der. Bu durum onun bizi daha iyi anlamasına yönelik bir özelliktir. “Nitekim aranızdan size bir peygamber gönderdik: O size ayetlerimizi okuyor, sizi arıtıp temizliyor, size kitabı ve hikmeti öğretiyor; yine size daha önce bilmediklerinizi öğretiyor.” (Bakara, 2/151.)

O öyle bir rehberdir ki içinde doğduğu ve yaşadığı toplum onu yakinen bilmektedir. Bilmedikleri, tanımadıkları bir elçi ile karşılaşmamışlardır. Henüz çocukluktan itibaren, güzel ahlakı ve yaşantısı ile herkesin takdirini toplamış mümeyyez olmuş bir kişidir Hz. Peygamber. Bu durum daha sonraki vahyi anlatma sürecinde karşımıza çıkar. Kureyş kabilesini İslam dinine davet etmek için Safa Tepesi’ne çıktığında şu diyalog geçer aralarında.

Allah Resulü şöyle seslendi: “Ey Kureyş cemaati! Ben size, şu dağın eteğinde veya şu vadide düşman atlıları var; hemen size saldıracak, mallarınızı gasbedecek desem, bana inanır mısınız?”

Onlar da hiç düşünmeden şöyle dediler: “Evet inanırız! Çünkü şimdiye kadar seni hep doğru olarak bulduk. Senin yalan söylediğini hiç işitmedik!”

Oraya gelmiş bulunan herkesten bilaistisna bu tasdiki alan Allah Resulü (s.a.s.), onlara şu ilahi hakikati bildirdi: “O hâlde ben şimdi size, önünüzde şiddetli bir azap günü bulunduğunu, Allah’a inanmayanların o çetin azaba uğrayacaklarını haber veriyorum. Ben sizi o çetin azaptan sakındırmak için gönderildim. Ey Kureyşliler! Size karşı benim hâlim, düşmanı gören ve ailesine zarar vereceğinden korkarak hemen haber vermeye koşan bir adamın hâli gibidir. Ey Kureyş cemaati! Siz uykuya dalar gibi öleceksiniz. Uykudan uyanır gibi de dirileceksiniz. Kabirden kalkıp Allah’ın huzuruna varmanız, dünyadaki her hareketinizin hesabını vermeniz muhakkaktır. Neticede hayır ve ibadetlerinizin mükâfatını, kötü işlerinizin de ceza ve şiddetli azabını göreceksiniz! Mükâfat ebedî bir cennet; mücazat da daimî bir cehennemdir.” (Buhari, Tefsir, 26; Müslim, İman, 348-355)

Efendimizle ilgili bu hüsnü şahadette bulunanlar ona inananlar değildi sadece. Aralarında özellikle yaşamı boyunca Hz. Peygamber’e düşmanlık yapmış, kimi zaman onun geçtiği yollar üzerine diken saçacak kadar inkârı ve isyanı ayyuka çıkmış olanlar da vardır. Bu durum tam da Allah’ın elçisini inkâr sebeplerinin şahsi menfaat ve zulüm düzeninin devamını istemek gibi bir kötü niyetin de tezahürüdür aslında.

Bu noktada “Sevgili Peygamberimiz henüz insanlık âlemini şereflendirmeden önce yaşanılan ortam nasıl idi?” sorusunu sormamız, onu daha iyi anlama noktasında bizim için faydalı olacaktır şüphesiz. İslam tarihi kaynakları o dönemi karanlık bir çağ olarak tanımlar. Diğer bir tanım ise cahiliyedir. Cahiliye o dönem insanlarının bildiğimiz anlamda okumuşluğu ile ilgili değildir. Bilakis şiir ve edebiyatta ileri bir toplum bile oldukları söylenebilir. O dönem için yapılan bu tanımlar üzerine durulması, düşünülmesi elzem bir husustur. Zira en temel insanlık değerleri yerle yeksan edilmiş âdeta tarihin utanç sahneleri ortaya konmuştur. İnsanın doğuştan sahip olduğu şeref yerle bir edilmiş, Yüce Allah’ın insana verdiği kıymet yok sayılmıştır. Evladını diri diri gömmek bir âdet olarak normalleşmiş ve olağan durumlar arasına girmiştir. Güçlünün hayatta kaldığı, zayıfın insan bile sayılmadığı bu çağda insanlık âdeta suya aç çöl toprağı gibi bir rehbere ihtiyaç duyuyordu. Bu beklenen elçi kadının, çocuğun, fakirin ümidi idi. Arif Nihat Asya o günün toplumunun hissiyatını ne güzel anlatır dizelerinde:

“Günler, ne günlerdi, yâ Muhammed,

Çağlar ne çağlardı:

Daha dünyaya gelmeden

Mü’minlerin vardı…

Ve bir gün, ki gaflet

Çöller kadardı,

Halîme’nin kucağında

Abdullah’ın yetimi

Âmine’nin emaneti ağlardı.

Hatice’nin goncası,

Aişe’nin gülüydün.

Ümmetinin gözbebeği

Göklerin resulüydün”

O karanlık çağın içinde insanlık, aydınlık geleceğin muştularını veren bir elçi ile tanışacaktır. O, Allah’ın yeryüzünde insanlık için seçtiği bir rehber ve örnek idi. Yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim, “İçinizden Allah’ın lütfuna ve ahiret gününe umut bağlayanlar, Allah’ı çokça ananlar için hiç şüphe yok ki Allah Resulü’nde güzel bir örneklik vardır.” (Ahzab, 33/21.) buyurmuştur. O, kendisine inananlar için güzel ahlakın bir temsilcisidir. Allah’a ve ahiret gününe inanmış kimseler için dünya hayatında ondan daha güzel bir örnek olamaz. Hem bireysel yaşantı hem de aile ve toplum için bugün en fazla rehberliğine ihtiyaç duyduğumuz kişi Allah’ın elçisi Hz. Muhammed’dir. Onun rehberliği bugünün Müslümanı için aynı önemi haizdir.

Hz. Peygamber’in çağlar üstü rehberliğine bugün dünden daha muhtacız. İlahi vahyin en mükemmel uygulayıcısı olan Sevgili Peygamberimiz yaptıkları, söyledikleri ile bugünün problemlerine de ışık tutmaktadır. Ona inanan müminler için ondan daha güzel bir dost olamaz. Peygamber sevgisi her Müslüman için vazgeçilmezdir. Efendimizin yanında bulunmuş, onun sohbetine nail olmuş güzide ashabın “Anam babam sana feda olsun” sözleri Efendimizin onlar nezdindeki önemini ortaya koyar. Bugünün Müslümanı için de Yüce Allah’ın Elçisi’nin sevgisi aynı derecede olması aynı zamanda imanın da bir göstergesidir. Peygamber sevgisini sadece sözle değil eylemle de ortaya koymak her Müslüman için dinî bir vazifedir aynı zamanda. Yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim’de, “Ey iman edenler! Allah’a itaat edin, Peygamber’e itaat edin…” (Nisa, 4/59.) emriyle peygamberin Allah’tan aldığı emirleri insanlara ulaştırması vazifesine vurgu yapılır ve bunun aynı zamanda Allah’ın bir hükmü olduğu belirtilir.

Kur’an-ı Kerim’in işaret ettiği rol model olan Peygamber beşer yönü ile bizden biri, vahiy alması sebebi ile Allah tarafından görevlendirilmiş bir elçidir. Onun söyledikleri bir mümin için anlamlı ve uygulanması gereken ilkelerdir. Hz. Peygamber’in doğumunu kutlamak en temel anlamı ile bu olmalıdır. Aksi bir düşünce, Peygamber sevgisini sadece bir güne hasretmek olacak, bu da onun hayatımızdaki yerini ihmal etmemiz anlamına gelecektir. “Kişi sevdiği ile beraberdir.” buyruğundaki gibi onun manevi varlığı hayatımızda dipdiri olmak zorundadır. Ayrıca kişi sevdiğinin yaptıklarını uygulamaya çalıştığı ölçüde sevgisinde samimidir. Bugün kendimize sormamız gereken sorulardan biri de budur. Acaba Hz. Peygamber’e olan sevgim ne kadar samimi? Neyi yaparken veya neyi yapmazken onu kendime rehber ediniyorum? Yoksa sadece sözlü bir ifade olarak mı kalıyor sevgim?

Onun dünyaya gelişi aslında bir toplumun, aynı zamanda insanlığın doğumudur. Bugünün modern insanı yaşadığı her zorlukta onun yeniden doğumuna/anlaşılmasına muhtaçtır.

Hz. Peygamber’in zamanlar üstü rehberliğini ve örnekliğini, insanlığın ihtiyaç duyduğu değerlerle yoğrulmuş insan yetiştirme gayretini de unutmamamız gerekiyor. Çocuk ile çocuk, yaşlı ile yaşlı olmayı başarmış, kalplere dokunmuş bir Peygamber’in ümmeti olarak yapmamız gerekenler ortadadır. Merhametli olmak Allah Resulü’nün bize en büyük mirasıdır. Hz. Peygamber’e ittiba ettiğimizi söylerken aynı zamanda bu iddiamızı da zımnen ifade etmiş oluruz.

Bu vesile ile Mevlid Kandili, onu anlayıp manevi varlığının bilincinde olma hâli olarak değerlendirilmelidir. Böylesi günleri bu çerçevede görerek Hz. Peygamber’i anlamak ve örnek almak için farkındalık oluşturmak gerekir. Onun yolunda bir ömür geçirmek ve onun dünyayı şereflendirmesini bu gözle görmeyi nasip duası ile…

Dr. Lütfiye Gülay Bilgin.

İNTERNET RADYOMUZ. 24 SAAT YAYINDADIR.

RADYO  FANİDUNYA FM
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap

 


* BENZER KONULAR

Kutsal Yolculuğun Heyecanı Başlarken Gönderen: gurbetciyim
[Bugün, 11:22:37 ÖÖ]


Hac Gönderen: gurbetciyim
[Bugün, 11:14:26 ÖÖ]


Yetim ve Kimsesiz Çocuklara Sahip Çıkalım Gönderen: gurbetciyim
[Bugün, 10:49:10 ÖÖ]


Yalşayan Hurafeler Karşışında Müslümanların Tavırları Gönderen: gurbetciyim
[Bugün, 10:40:06 ÖÖ]


Yalanın Zararları Gönderen: gurbetciyim
[Bugün, 10:02:40 ÖÖ]


Ahiretin kapısı ölümü Hatırlamak ve Ona Hazırlanmak Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:49:11 ÖÖ]


Hicr Süresi Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:32:26 ÖÖ]


Güven Duygusunu Nasıl Elde Ederiz Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:22:28 ÖÖ]


Korku ve Ümit Ahiret İnancından Doğar Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:09:23 ÖÖ]


Süleyman Aleyhisselam Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:00:28 ÖÖ]


Zikir İbâdeti Kalbin Cilâsıdır Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 09:45:16 ÖS]


Müslüman’ın Müslüman’a Muamelesi Gönderen: KOYLU
[Dün, 08:47:12 ÖS]


Ölüm Hadisesi ve Mümin’in Tutumu Gönderen: KOYLU
[Dün, 08:42:28 ÖS]


Kaza ve Kadere İmanın Keyfiyeti Üzerine Notlar Gönderen: KOYLU
[Dün, 08:36:50 ÖS]


İnsan Hakları, Kadın-Erkek Eşitliği ve Adalet Gönderen: KOYLU
[Dün, 08:31:26 ÖS]


PCLOUD ÜCRETSİZ ÖMÜR BOYU DİLEDİĞİNİZ KADAR DEPOLAMA ALANINA SAHİP OLMAK Gönderen: andrewmemut
[Dün, 05:30:06 ÖS]


İnsan ve Dua Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:59:29 ÖÖ]


İman Etmeyenler Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:33:17 ÖÖ]


Sorumluluk Bilinci Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 06:57:24 ÖÖ]


Resulü Müctebâ Efendimiz (S.A.V.): “10 Haslet Vardır Ki Helak Olma Sebebidir Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 06:43:20 ÖÖ]

Sitemap 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41