Gönderen Konu: İletişim Krizi Fayda Sağlamaz  (Okunma sayısı 402 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

fanidunya

  • Ziyaretçi
İletişim Krizi Fayda Sağlamaz
« : Mart 17, 2018, 01:46:23 ÖÖ »
İletişim Krizi Fayda Sağlamaz

İslam camiasında hizmet veren değerlerimiz çoktur. Ancak Rabbimizin Kitabı’na göre konuşmadıkları ve o istikamette hizmet vermedikleri endişesi yaygındır. Zaten bu mesele Kur’an ifadesi ile dikkat çekicidir. İslam âleminin perişan hali de bunu göstermektedir.

İslam âlimlerinin bugünki hali tasvip edilmemektedir. Bunu zaten Kur’an bildirmektedir.

Sonra biz Kur’an’ı, kullarımız arasından seçtiklerimize miras kıldık. Bunlardan kimi kendine zulmedendir, kimi orta hallidir, kimi de Allah’ın izniyle hayırlarda yarışıp ilerleyen öncülerdir. İşte, bu büyük lütuftur. (Fatır: 35/32)

Bu ilâhî beyan karşısında müslüman sorumlular, ya gerçeği göremiyorlar, ya gördükleri halde anlama basireti göstermiyorlar ya da gördükleri halde anlamak ve gereğini yapmak işlerine gelmiyor. Büyük mücadelenin külfetine katlanmak istemiyorlar. Bu ciddi ve önemli konunun genelde sümenaltı edildiği görülmektedir. Kur’an’ın özenle açıklama yaptığı konulardan biri konuşma dilidir. Bu konu eğitimde pek ele alınmayan ve üstü kapatılan konulardan biridir. Ya da önemsenmeyen, tali meselelerden biri kabul edilme riski yüksektir.

Rabbimiz Allah Teâlâ, en üst düzeyde medenî bir değer, üstün bir sistem olarak Kur’an medeniyetinde konuşma dilini tüm incelik ve detayları ile harika düzeyde sisteme bağlamıştır. Meselenin özünü kavramadan işin içinden çıkamayız ve çıkamıyoruz. Şimdi özenle ve dikkatle bakalım, Rabbimiz, nasıl bir açıklama yapıyor. Yarattıklarımızdan bir ümmet vardır ki, onlar hak ile davette rehberlik eder ve hak ile âdil olurlar. (Araf:7/ 181)

Ayet mealinde manidar bir kavram vardır. Bu kavram, ümmet kavramıdır. Ümmet kavramını anlamayan ve gereği için Allah Teâlâ’nın muradına uygun olarak tedbir alıp çalışmayanlar sürekli olarak “haktan” uzak kalacaklardır. Bunun başka bir izahı yoktur. Ne olur, kendi kendimizi avutmayalım ve halkı aldatmayalım. Eğer Kur’an’a inancımız tam ise Âli İmran suresinde geçen ilgili kavrama bakalım ve gereği için hiç olmazsa oturup ağlayalım. Sizden, insanları hayra davet eden, marufu emreden, münkerden nehyeden bir ümmet olsun. İşte onlar, dünya ve ahiret mutluluğuna erenlerdir. (Âli İmran: 3/104)

Bu, büyük idealin ve bu yüce emrin gereği, tüm dünya müslümanlarının arasından seçile seçile gelip biriken kadrodur. Bunlar fıtratı sağlam, zekâsı üstün, bilgisi şümullü, konuşması ahsen, iradesi hür, kalbi mutmain, aklı lüb, şahsiyeti oturaklı âlimler topluluğudur. Bunlar, İslam ümmetinin lider kadrosudur. Ayni zamanda bu kadro İslam âleminin eminidir. Bu görevi, şeriat adına memur olsa da tarihimizde “şeyhülislam” yürütmüştür.

Bu ilâhî emir önemsenmeyecek ve ciddiye alınmayacak bir beyan değildir. Din adına yapılan konuşmalar eğer toplumu etkilemiş, medyada hayret ve ciddiyetle işlenmiş ve devletin zirvesinde bile tepkiye sebep olmuş olayları irdelemek gerekiyor demektir. Kur’an projektörü altında konuyu aydınlatmak imanımızın gereğidir. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, Velid bin Ukbe’yi Mustalık oğullarına vergi toplamak için gönderdi. İş yanlış mecraya girdi. Onlara savaş ilan edildi. Onların temsilcileri işin doğrusunu haber verdi ve ayet nazil oldu. Ey iman edenler, eğer bir fâsık size bir haber getirirse onu iyice araştırın. Yoksa bilmeyerek bir kavme sataşırsınız da yaptığınıza pişman olursunuz. (Hucurat:49/6)

Bu ayette verilen mesaj çok önemlidir. Verilen haberin niteliği ve zamanlaması düşündürücüdür. Çıkan iddialara göre haber fotomontaj edilerek servis edildi ise işin temelinde ciddi bir arıza var demektir. Hakikatleri hikmet düzeyinde kavramak gerekir. Milletimiz Fadime Şahin düzmecesini, 28 Şubat kışkırtmasını ve 15 Temmuz’u unutmadı.

Acıdır amma gerçektir. Bugün hocalarımızı bir araya getirmek, hayal niteliğindedir. Ancak inananlar için zor değil, Allah Teâlâ’nın emri olduğu için çok kolaydır ve zaten bu emir ve hükümleri gerçekleştirmek için inanmak ve azmetmek yeterlidir.

Evet, biz, Kitap ve sünnetten inhiraf etmeden, tefrika, fitne, fesat, iftira, suizan, zulüm ve yalan haber gibi kötülükleri devre dışı bırakarak Cenab-ı Hakk’ın emrinde ve haklının yanında yolumuzda yürümeliyiz. Dünya hayatını, kötülüklere feda etmeye değmez.

İlhan Oral.

 

Sitemap 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42