Gönderen Konu: Maruf ve Münker  (Okunma sayısı 82 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı fanidunya NET

  • Administrator
  • *****
  • İleti: 5844
Maruf ve Münker
« : Mayıs 29, 2022, 08:06:32 ÖÖ »
Maruf ve Münker

İslam net bir sistemdir, fıtrîdir. İslam’ın net ve gerçek bir sistem oluşunu maruf ve münker kavramları ile daha açıkça anlamak mümkündür. Bu iki kavramdan biri maruf, ciddi tavır sergileyeceklerin yeniden dirilişine vesile olacak kadar güç ve enerji kaynağıdır.

Bu maruf bütün beşerî sistemler üstünde en üst düzeyde bir sistemdir. Hiçbir beşerî sistemde bu kavramların sağladığı dengeler uyumunu bulmak mümkün değildir. Bu kavramlar Kur’an’da çok önemli yer tutarlar.

Onun için de bu kavramlarla ilgilenmek başta ulema, ümera ve diğer sorumlu müslümanların sorumluluk alanlarındadır. Çünkü bu kavramlar İslam birliği ve tevhid sistemi ile de değişmez temel değerlerdir. Ayni zamanda bu kavramlar, Allah Teâlâ’nın rahmet ve yardımının değişmez ve kesin sebepleridirler.   

Âli İmran suresinde bir ayet bu hakikati hatırlatarak bütün müslümanları sorumlu tutar; Sizden seçimle gerçekleşen, hayra davet eden, maruf ile emreden ve münkerden nehyeden bir ümmet; (ümmeti yöneten lider kadro) olsun. İşte, iki cihan saadet ve selametine erenler onlardır. (Âli İmran:3 /104) Bu büyük ve küresel olay ümmetin tümü ve irade birliği ile gerçekleşecek ilâhî lütuftur. Bu olay siyasetin, tarikatın, gönüllü kuruluşların, laik devletin, milliyetçi zihniyetin veya her hangi bir beşerî gücün yapabileceği görev niteliğinde değildir.

Çünkü müspet adına ne varsa maruftur. Olumsuz olan her şey de münkerdir. Bu iki kavramda “kıst ayarında konulmuş adalettir.

Maruf herkese güven sağlar, Münker modunda kalp arıza yapar.  Kalbi, münker hurdalığına çevirir. İsyan, inkâr, hırs, öfke, düşmanlık, nefret ve cinayete varıncaya kadar birçok arıza şokuna sürükler. Kalp arızaları yüzünden nice dengesizlikler insanı anormalleştirir. Bugün yeryüzünde dengesizlikler, sayılamayacak kadar ahlâksızlıklar, haksızlıklar, aileyi çökerten kasırgaya dönüşür. Sömürü ve savaşlarla dünya hayatını çekilmez yapar. Bütün kötülükler münker ile yaygınlaşır ve toplum güven kaybeder.

İşte bu ortamda iman, irfan, ilim, ihsan, sadakat, merhamet, muavenet ve medeniyetin bütün temel değerlerine derinden ihtiyaç duyulur. Bu vahim durumda ilâhî sistemin maruf reçetesine ihtiyaç hissedilir. Siz insanlar için çıkarılmış hayırlı bir ümmetsiniz, maruf ile emredersiniz, münkerden nehyedersiniz ve Allah’a iman ediyorsunuz. Eğer kitap ehli de iman etselerdi elbette kendileri için hayırlı olurdu. Onlardan mümin olanlar vardır, fakat çoğu ise fasıklardır. (Âli İmran:3/110) Tabii olarak fasıklar münkerin temsilcileridir.   

Buna karşın hayatın yaşanır güzellikleri için çok yüksek değeri olan maruf insanlığın huzuru için hayır musluklarını açar. Düşman blok durumunda olan kitap ehli Yahudi ve Hıristiyanların bile “eğer kitap ehli de iman etselerdi elbette kendileri için hayırlı olurdu, diyerek onların da mutluluğunu isteyecek onurlu duruş sergilemektedir. İşte maruf budur! Hatta Rabbimiz Allah Teâlâ Kur’an-ı Kerim’de bu maruf ilkesini öylesine üst düzeyde dile getirir ki, kitap ehli hâlâ bunu algılayacak nitelikte olduğunu gösterip ispat edememiştir. 

Ancak Rahman ve Rahim Rabbimiz kullarını daima marufa çağırır; Ey Resûlüm onlara de ki: “Ey kitap ehli! Bizim ile sizin aranızda ortak olan bir kelimeye bir hükme geliniz. Allah’tan başkasına kul olmayalım. Ve O’na hiçbir şeyi ortak koşmayalım. Ve Allah’tan başka birbirimizi ilâh edinmeyelim.” Eğer yüz çevirirlerse deyiniz ki, “Şahit olunuz, bizler gerçekten müslümanlarız.” (Âli İmran:3/64) Allah’tan başka ilâh edinmeyip yalnızca O’na kul olmanın gereğine inanıp bu inançla yaşamak “maruf”un özüdür. Peygamber ve müminler, Rabbinden kendine indirilen Kur’an’a iman ettiler; hepsi Allah’a, meleklerine, kitaplarına ve peygamberlerine iman ettiler. Onun Peygamberlerinden hiç birinin arasını ayırt etmeyiz, duyduk ve itaat ettik; Ey Rabbimiz, mağfiretini dileriz, dönüşümüz ancak sanadır, dediler.

(Bakara:2/285) Bu da marufun kemal derecesidir. Bu anlayışın özü maruftur. Zıddı ise münkerdir. Özellikle müslümanlara ait sosyal medya çalışmaları genelde malayani olduğu için münkerdir. Öyle ise marufu, hikmet niteliği ile sürekli işleyelim ve münker bataklığında harcanıp heder olmayalım. Biz müslümanız, hayatımız Kur’an’dır. Kur’an’a sarılmalıyız.

 Kur’an’ın hükümleri fıtrat gereğidir. Onun bunun ihtiyaç ürünü olmaktan beridir. 

“MÜZEBZEBÎN” olmamak için elbet KUR’AN! Esselamu aleykum.

İlhan Oral.

 

Sitemap 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42