Gönderen Konu: Dijital Çağ ve Sahih Bilgi  (Okunma sayısı 86 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı melek

  • Global Moderator
  • *****
  • İleti: 2146
Dijital Çağ ve Sahih Bilgi
« : Aralık 18, 2022, 02:52:25 ÖS »
Dijital Çağ ve Sahih Bilgi

Önceki dönemlere göre her açıdan imkânların daha fazla olduğu bir zaman diliminde yaşıyoruz. Teknolojinin katettiği ilerlemeye paralel olarak sağlıktan ulaşıma, haberleşmeden eğitime kadar her alanda çok daha iyi imkânlara sahip olduğumuz bir gerçektir. Bilgisayarlarımızın içinde yer alan binlerce kitap ile dünyanın farklı bölgelerinde yaşayan insanlarla sanal ortamda gerçekleştirdiğimiz toplantılar durumu özetlemeye yetmektedir.

Her nimetin hele de büyük nimetlerin, beraberinde bazı sorunları da getirdiği gerçeğinden hareket edecek olursak dijital dünyanın da beraberinde pek çok sorunu getirdiği bir gerçektir. Haramın neredeyse hiçbir engele takılmadan bilgisayarlarımıza, telefonlarımıza ve televizyonlarımıza kadar gelebilmesi bunun en somut örneğidir. Lakin olumsuz boyutuna bakarak nimetten vazgeçemeyeceğimize göre sorunla yüzleşmek ve bir çözüm üretmek durumundayız. Çünkü hayat devam etmektedir.

Haramları engellemedeki zorluk

Bugün pek çok İslam ülkesinde siyasi nedenlerin yanında gençlerin zararlı etkilerden korunması amacıyla bazı sosyal medya platformları ile dijital kanalların engellenmesi yoluna gidilerek çeşitli önlemler alınmaya çalışılmaktadır. Kısmen başarılı olan bu tedbirlerle söz konusu mecralar bir kısım insanlara kapatılabiliyorsa da özellikle gençler engelleri aşmak için üretilmiş programlar vasıtasıyla istediklerine ulaşabilmektedirler.

Dolayısıyla önceleri fiilî işlenen suçlara fiziki müdahale mümkünken zamanımızda sanalda işlenen harama müdahale imkânı çok zorlaşmıştır. Bu da günümüz Müslümanlarının ve İslam ülkelerinin önündeki en büyük zorluklardan biridir. Çünkü haramdır, genel ahlaka aykırıdır diyerek bir şeye engel olmak sosyal hayatta çok fazla karşılığı olmayan bir söz olarak kalmaktadır.

Ağlamak çözüm değil

Önceki asırların farklı zaman dilimlerinde yazılmış ahlaka dair kitaplara baktığımızda her dönemde zamanın bozulduğundan şikâyet edildiğini, asr-ı saadet devrine duyulan özlemin dile getirildiğini görürüz. Hatta bazı dönemlerde kıyamet beklentisi içine bile girilmiştir. Tarih olarak Hz. Peygamber (s.a.s.) döneminden uzaklaştıkça o döneme olan hasretin artması ile dünyanın ahlaki değerlerden her gün biraz daha uzaklaştığı algısı nedeniyle yazarlarda, bilhassa İslami hassasiyeti yoğun olan kesimlerde, bir moralsizlik olduğu aşikârdır. Bununla birlikte, sadece dertlenmek hiçbir zaman çözüm olmadığından her çağın Müslümanına düşen kendi asrına uygun reçete sunabilmesidir. Zamanımızda da durum değişmemiştir.

Abartmaktan kaçınmak

Teknolojinin mevcut olmadığı dönemlerde fenalıkların etkisi gerçekleştikleri alanla sınırlı kalmaktaydı. Bunun yanında, bir yerde olan kötülüklerden diğer bölgelerde yaşayan insanların çoğunlukla haberi olmuyordu. Günümüzde ise iletişimin sunduğu imkânlara bağlı olarak bir yerdeki fenalık başka bölgeleri de etkilemekte, hatta fenalık bu yolla yayılmaktadır. Ancak her hâlükârda artmakta olan kötülük miktarının endişe ettiğimiz derecede zirveleri zorladığı algısının ne kadar gerçekçi olduğunu sorgulamamız gerekir.

Bunu yaparken de dünya nüfusunun ulaştığı rakama paralel olarak çoğalan kötülükler arasında bir paralellik olup olmadığını göz önünde bulundurmak yanında artan iletişim imkânları nedeniyle dünyanın her tarafındaki kötülüklerden haberdar olmamızın bizde karamsarlığa neden olup olmadığını da göz önünde bulundurmamız icap eder.

Dolayısıyla abarttığımız boyutta endişe edilecek bir durumun olmadığını, dünyanın akışının aynı şekilde devam ettiğini düşünmeye başlamamız yararlı olacaktır.

Gençlerle iletişimdeki zorluklar

Başta ebeveynler ve öğretmenler olmak üzere büyüklerle genç kuşak arasında bir iletişim sıkıntısı olduğu aşikârdır. Hatta gençlerin cep telefonu ve bilgisayar ile anne babalarıyla olduklarından daha fazla zaman geçirdiklerini, öğretmenleri açısından da durumun pek farklı olmadığını söylemek hakikatin ikrarı olacaktır. Bu husustaki temel sorunları şu şekilde özetlemek mümkündür:

1. Yaşlıların iletişimde kullandıkları dil ve üslup, gençlerin gönüllerine ulaşmamaktadır.

Buyurgan, yasaklamalar üzerinden devam eden, söylenilenler yapılmadığında söz konusu olacak üzücü sonuçları dile getiren yaklaşım gençlerin kulak verdiği tavsiyeler olmamaktadır. Ayrıca değişen kelime dağarcığına paralel olarak da ortak bir dil kullanmak mümkün olmayabilmektedir. Yaşlılar çoğu kez gençlerin gündelik dilinden anlamamakta, kendilerinin kullandığı bazı kelimeler de gençlere yabancı gelmektedir.

Başka bir ifadeyle, yaşlı amcalara gayet münasip olan camideki vaaz üslubu genç kuşağa uygun düşmemektedir. Dolayısıyla sevecen, nazik, espri yüklü, suçlamayan, gençlerin dünyasına girebilen bir üsluba ve dile ihtiyaç vardır.

2. Gençlerin zihin dünyalarında din çerçevesinde oluşturulan sorunlar ve şüpheler büyük oranda İslam inancı ve Hz. Peygamber merkezlidir. Sosyal medyada onları olumsuz anlamda etkileyecek binlerce video ve yazılı metin bulunmaktadır. Dolayısıyla gençlerle iletişimde bu sorulara cevap verecek iyi bir altyapı gerekmektedir. Bu da insanın kendisini asla yeterli görmemesi ve donanımını her gün artırma azminde olmasıyla ilgili bir durumdur.

3. Giyinme hususunda haram helal açısından dikkat edilecek hususlar bellidir.

Müslümanların geleneğinin de bu çerçevede oluşturduğu bir form vardır. Lakin zamanımız gençleriyle iletişimde öncelikleri belirlerken nereden başlayacağımıza dikkat etmek gerekmektedir. Belki sonda zikredilmesi gereken bir hususu başa almak karşımızdaki gencin bizden uzaklaşmasına sebebiyet verebilmektedir. Aksi takdirde karşımızdaki genç, daha biz iki kelam etmeden gönül defterini bizlere kapatabilir.
Sosyal medya hareketliliğine ayak uydurmak

Yarışma programları ile kendilerine hitap eden diziler dışında televizyon seyretmeyen gençlerin boş vakitlerini büyük oranda sosyal medya mecralarında geçirdiği hepimizin malumudur. Hatta gençliğin beslendiği birinci kaynak, sosyal medyadır. Sosyal medyanın özelliği ise kısa videolar içermesi, vurucu cümlelerle mesaj vermeyi öncelemesidir. Dolayısıyla bunlar, profesyonelce kullanabilenler için gençlere ulaşma noktasında çok önemli bir enstrümandır.

Bu platformda İslam’ın çizdiği ahlak kuralları çerçevesinde hizmet üretmek ve gençlere ulaşabilmek sanılanın aksine zor değildir. Profesyonelce hazırlanmak şartıyla ahlaki ve dinî değerleri işleyen kısa videolar, İslam’ın güzelliklerini öne çıkaran paylaşımlar, millî ve manevi değerlere dair paylaşımlar ile gençlere ulaşabilmek pekâlâ mümkündür. Yeter ki bu paylaşımlarda ötekileştirici bir dil kullanılmasın. Dikkat edilirse sözünü ettiğimiz çerçevede İslam’ın güzelliklerini insanlara sunarken bir yetersizlik söz konusudur. Tam tersine, İslami değerlerle ve bu ülkenin geleneksel genleriyle mücadele edenlerin ürettikleri paylaşımlar olumsuz anlamda sürekli gündem olabilmektedir. Özellikle vakıflar, dernekler ve benzeri sivil toplum kuruluşlarına bu noktada büyük görev düşmektedir. Bu aynı zamanda millî bir görevdir.

Kendimizin ürettiği sorunlar

Sosyal medyadaki en büyük sorunlarımızdan birisi de İslam’ı eleştirmek amacıyla bazı tartışmalı meseleleri sürekli gündeme taşıyanlar yanında dine dair hassas konuları tartışmaya açarak kendilerince İslam’a hizmet ettiğini düşünenlerdir. Bugüne kadar yaşadığımız tecrübe şunu göstermiştir: İyi niyetle sosyal medyaya taşınan ve tartışılan konulardan hiçbiri insanların dine olan bağlılığını artırmamış, tam tersine açılan konular herkesin yorumuna açık olduğundan meselelerin daha fazla alevlenmesine sebep olmuştur. Ayrıca tartışmaya açılan konuyu sonlandırmak asla mümkün olmamakta, meselenin daha da fazla tartışılmasına sebep olmaktadır. Bunun sonucu olarak da bu tartışmaları takip eden kitlelerde dine olan bağlılık artmamakta, insanların dinden daha fazla soğumasına sebep olunmaktadır. Çünkü sağlıklı bilgi edinmesi mümkün olmayan takipçilerin zihin dünyaları allak bullak olmakta ve âdeta dinde sabit bir şey yokmuş noktasına gelinmektedir. Çünkü araçsallaştırılan, metalaşan ve tüketilen din, gönül dünyalarındaki değerini kaybetmektedir. Bu durum dinden yorulmalarına neden olmaktadır. Bunun yanında, tartışmalar mutlak surette tarafların keskin bir şekilde kamplaşmasına sebep olmaktadır. Bu ise ülke birliği açısından hiç de olumlu bir tablo değildir.

Çözümün zor olmaması

İslam’ın yaşanması ve gelecek kuşaklara ulaştırılması diye bir derdi olanların karşılaşmış olduğu sorunlar karşısında yılgınlık göstermeleri elbette beklenemez. Sosyal medya mecralarında birkaç gün gezinenler zaten konuşulan konular ile insan profilleri etrafında genel bir kanaate rahatlıkla sahip olur. Özellikle bizim gibi bu alanı aktif kullananlar açısından durum tespiti yapması daha kolaydır. Buna göre İslam’ın kendisi veya İslam ile ilgili konularda olumsuz tavır alan insanları üç grupta toplamak mümkündür: İlk kesim, İslam’ı din olarak kabul etmeyenler. İkinci kesim ise kendisini Müslüman olarak tanımlayan, bununla birlikte yanlış öğrendiği bazı dinî meseleler nedeniyle İslam ve değerleriyle arasına mesafe koyanlardır. Üçüncü kesim ise İslam’ın, hayatlarının bir yerinde olmadığı zümredir. Bir başka ifadeyle din gündemlerine girememiştir. Son grup, gençlerin yoğunlukla yer aldığı kesimdir. Bu tablo karşısında atılması gereken temel adımlardan birkaçı şunlardır:

1. Din kültürü ders kitaplarının içeriklerini çağdaş problemlere göre düzenlemek.

Dolayısıyla liseyi bitiren gencin zihin dünyasında asgari olarak İslam sevgisi yanında dinî değerler bilinci oluşmuş olmalıdır. Dine yabancı biri olarak liseyi bitirmemelidir.

2. İlahiyat fakültelerinden mezun olanlar Millî Eğitim veya Diyanet alanında hizmet sunduklarına göre onları zamanın ruhuna uygun bir donanımla yetiştirmek gereği vardır. Bu da müfredatın güncellenmesini, din çerçevesinde tartışılan konuların fakülte programlarına eklenmesini zorunlu kılmaktadır.

3. Diyanet hizmetini üstlenecek kardeşlerimizin görev öncesinde aldıkları eğitim yanında görev esnasında da kendilerini sürekli yenilemeleri, şu anda da uygulanmaya gayret edilen kitap okuma programlarına katılmaları faydalı olacaktır. Bunun yanında, gençlerle buluşmalarını sağlayacak etkinliklerin yürütülmesi önem arz etmektedir. Bunun temelde iki faydası vardır: Birincisi, cami dışındaki gençlerle buluştuklarında zamanımız gencine ulaşmak için gerekli donanım noktasında kendi durumlarını göreceklerdir. Bu onların yenilenmelerine büyük katkı sağlayacaktır. İkincisi, görev yaptıkları semtte cami dışındaki insanlara ulaşmalarının yolu açılmış olacaktır. Çünkü bir gence ulaşmak sadece onunla sınırlı değildir. Aynı zamanda ailesine de ulaşmak demektir. Esasında, zamanımızdaki din hizmeti bu çerçevede çok önem arz etmektedir. Gençlere resmî eğitim aldıkları kurum dışında ulaşma imkânına sahip olanlar neredeyse sadece din görevlisi kardeşlerimizdir.

4. Sosyal medyada İslam’ın güzelliklerini merkeze alan iyi içerikler üretmek. Buna yoğunlaşılabilirse İslam’a aç olan insanımızın bunları yoğun bir şekilde sahiplendiği görülecektir. Bu, aynı zamanda zihninde sorular dolaşmakta olanlara da müspet anlamda yararlı olacaktır. Kaldı ki iletişim araçları bağlamında sosyal medyanın yaygınlaşmasıyla birlikte okuma kültürünün yeryüzünde genel olarak azaldığı gerçeği bizlere yazılı basını ihmal etmeden sosyal medya ağlarında daha yoğun yer almamız gerektiğini göstermektedir.

Algı oluşturma görevimiz

İnternetin iyice yaygınlaşmasıyla birlikte herkese kendi inandığı şekilde dini anlatma ve buna davet etme fırsatı doğmuştur. Bu ise dinî söylem birliği açısından tam bir felakettir.

Çünkü temel dinî bilgiyi almamış olan insanlar kendi anlayışlarına göre yorumladıkları hususları din diye öğretmektedirler. Özellikle de bizim gibi farklı düşünce ve akımlara fikir özgürlüğü bağlamında olabildiğince imkân tanıyan ülkelerde üretilen farklı İslam yorumları insanların değişik birlikteliklerle kümelenmesine ve bazen de radikalleşmesine veya dinden uzaklaşmasına sebep olabilmektedir. Oysa bu ülkenin Hanefilik, Şafilik, Maturidilik ve Eşarilik merkezli olmak üzere inşa ettiği, yüzyıllara dayalı bir yaşam tecrübesi ve geleneği vardır. Bunun sağlıklı verilememesi neticesinde oluşan boşluğun birilerince doldurulması ve bu söylemlerin radikal, sonuçları itibarıyla şiddet içeren söylemler taşıyor olması veya gelenek düşmanlığına evrilmesi, bu memleketin tarihsel mirasına ve dokusuna aykırı bir durum arz etmektedir. Bu açıdan bakıldığında, geleceğe yönelik olarak bir güvenlik endişesinden bahsetmemiz mümkündür. Dolayısıyla çok ciddi bir sorunla karşı karşıyayız demektir.

Kafası karışık olan ve sahih dinî bilgiyi elde etme arayışında olanlar başta olmak üzere tüm insanlarımıza sahih dinî bilgiyi sunmak için gayret göstermemiz yanında doğru bilginin öğrenileceği veya öğrenilen bilginin sağlamasının yapılacağı en önemli yerin Diyanet olduğu algısının mutlaka ülke insanımız arasında yaygınlaştırılması gerekir. Bu yapıldığı takdirde, daha çok insan din adına öğrendiklerinin testini Diyanet üzerinden yapmayı alışkanlık hâline getirecektir. Bu ise hem Diyanetimize olan güveni artıracak hem de söz konusu karmaşanın önüne geçecektir. En önemlisi de her Müslüman’ım diyenin, dinin her konusunda istediği gibi yazıp çizmesinin ve konuşmasının önüne geçilecektir. Çünkü ifadelerinin doğruluk açısından sorgulandığı bir merkez olduğunu bilmek herkesi ihtiyatlı olmaya sevk edecektir. Bu da ülkemiz dinî hizmetlerinin birliği açısından değeri ölçülemeyecek bir çabadır.

Enbiya Yıldırım

RADYO  FANİDUNYA FM.
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap

 


* BENZER KONULAR

Kutsal Yolculuğun Heyecanı Başlarken Gönderen: gurbetciyim
[Bugün, 11:22:37 ÖÖ]


Hac Gönderen: gurbetciyim
[Bugün, 11:14:26 ÖÖ]


Yetim ve Kimsesiz Çocuklara Sahip Çıkalım Gönderen: gurbetciyim
[Bugün, 10:49:10 ÖÖ]


Yalşayan Hurafeler Karşışında Müslümanların Tavırları Gönderen: gurbetciyim
[Bugün, 10:40:06 ÖÖ]


Yalanın Zararları Gönderen: gurbetciyim
[Bugün, 10:02:40 ÖÖ]


Ahiretin kapısı ölümü Hatırlamak ve Ona Hazırlanmak Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:49:11 ÖÖ]


Hicr Süresi Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:32:26 ÖÖ]


Güven Duygusunu Nasıl Elde Ederiz Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:22:28 ÖÖ]


Korku ve Ümit Ahiret İnancından Doğar Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:09:23 ÖÖ]


Süleyman Aleyhisselam Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:00:28 ÖÖ]


Zikir İbâdeti Kalbin Cilâsıdır Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 09:45:16 ÖS]


Müslüman’ın Müslüman’a Muamelesi Gönderen: KOYLU
[Dün, 08:47:12 ÖS]


Ölüm Hadisesi ve Mümin’in Tutumu Gönderen: KOYLU
[Dün, 08:42:28 ÖS]


Kaza ve Kadere İmanın Keyfiyeti Üzerine Notlar Gönderen: KOYLU
[Dün, 08:36:50 ÖS]


İnsan Hakları, Kadın-Erkek Eşitliği ve Adalet Gönderen: KOYLU
[Dün, 08:31:26 ÖS]


PCLOUD ÜCRETSİZ ÖMÜR BOYU DİLEDİĞİNİZ KADAR DEPOLAMA ALANINA SAHİP OLMAK Gönderen: andrewmemut
[Dün, 05:30:06 ÖS]


İnsan ve Dua Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:59:29 ÖÖ]


İman Etmeyenler Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:33:17 ÖÖ]


Sorumluluk Bilinci Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 06:57:24 ÖÖ]


Resulü Müctebâ Efendimiz (S.A.V.): “10 Haslet Vardır Ki Helak Olma Sebebidir Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 06:43:20 ÖÖ]

Sitemap 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41