Gönderen Konu: Mühürlü Kalpler  (Okunma sayısı 1299 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

fanidunya

  • Ziyaretçi
Mühürlü Kalpler
« : Kasım 03, 2014, 07:51:38 ÖÖ »
MÜHÜRLÜ KALPLER

Kur’ân-ı Kerîm’de, çeşitli âyetlerde kalpleri Allah’ın dâvet ve hidâyetine kapalı kalplerden bahsedilmiştir. Bir misal olmak üzere, şu âyet-i kerimeleri nakledebiliriz.
“Onlar, sağır, dilsiz ve kördürler. Bu sebeple onlar, (hakîkate) dönemezler.” (el-Bakara, 18)
“Elbette sen ölülere duyuramazsın! Arkalarını dönüp giderlerken, sağırlara o dâveti işittiremezsin! Sen körleri sapıklıklarından vazgeçirip doğru yola getiremezsin! Ancak âyetle­rimize inanıp da teslîm olanlara duyurabilirsin!” (en-Neml, 80-81)
Bu âyetlerde zikri geçen ve mânevî olarak hiçbir meziyet taşımayan bu mühürlü kalbler, tamâmen hayvânî bir hayata dalarak dünyâyı sâdece yemek, içmek ve eğlenmek gibi ten planındaki gel-geç heveslerden ibâret görürler. Cesetler nasıl ki, toprakta çürüyüp giderse, bu nevî kalbler de inkâr karanlık ve bataklıkları içinde öylece kaybolup giderler. Dalâlete (sapıklığa) dûçâr olan bu kalbler, yalnız kendilerini değil, kendilerine yakın olanları da hazîn bir âkıbete sürüklerler.
Onlar yaşadıkları hayat ve yönelişleri sebebiyle Allah’ı unutmuş, Allah da bu isyan ve nisyanlarına mukabil onlara kendilerini unutturmuştur. (Bkz: el-Haşr, 19) Artık kalblerindeki bu mühür ve kilitleri açmak, ancak varlığını ve kudretini unuttukları Allâh’a kalmıştır.
Diğer taraftan dünya hayatında kal­bi mü­hür­le­nip hi­dâ­yet ka­pı­la­rı­nın kendisine ka­pan­mış bulunduğu kimseleri, zâhiren tanımamız mümkün değildir. İç âlemlerini ve kalblerinin derûnunu, sadece Allah Teâlâ bilir. Kur’ân-ı Kerîm, böylesi mühürlü kalb sahiplerinin vasıflarını saymış, ancak bu kimseleri isim isim zikretmemiştir.
Bu sebeple biz, muhatabımız kim olursa olsun, tebliğ ve dâvete devam etmeliyiz. Onların inkârda ısrar etmeleri, bizim tebliğ sorumluluğumuzu düşürmez. Yine küfür üzerinde devam etmeleri de bizim tebliğde başarısız olduğumuz mânâsına gelmez. Çünkü bizim üzerimize düşen sadece tebliğdir; o tebliğin tesirini halkedecek (yaratacak) olan ise Allah’tır. Nitekim Peygamber Efendimiz Ebû Cehil’e, Ebû Leheb’e ve emsâli azılı kâfirlere, hayatta bulundukları müddetçe tebliğe devam etmiştir. İlâhlık iddiasında bulunan Firavun ve Nemrud’a peygamberler gönderilmiş olmasının hikmetlerinden birisi de budur. Gerçekten, kimin, ne zaman, hangi vesileyle hidâyete ereceğini Allah’tan başka kimse bilemez. Sonuç olarak bize düşen, elimizden geldiği kadar en güzel şekliyle dinimizi tebliğ etmektir.
İnsanların hâli hazırdaki hâlleri de değişkendir. Fi­ra­vun’un si­hir­baz­la­rı mi­sâ­li, da­lâ­let üze­re ya­şa­yıp âhir ömür­le­rin­de hi­dâ­ye­te eren­ler ol­du­ğu gi­bi, Kâ­run ve Bel’am bin Ba­ura mi­sâ­li, hi­dâ­yet üze­re yü­rü­yüp, so­nun­da def­te­ri­ni hüs­ran­la ka­pat­mış olan­lar da mev­cuttur. Bu yüzden biz, böylelerinin hâlinden ibret almalı, Cenâb-ı Hak’tan iman üzere sabit kadem etmesini niyaz etmeli ve fecî bir âkıbete düşmemek için devamlı sûrette istikamet üzere yaşamalıyız. Kalbin taşlaşmasını ve neticede mühürlenmesini engelleyen en büyük reçete, «zikrullah» (Allah’ı hatırlamak)’tır.(Bkz: el-Bakara, 74)

fanidunya

  • Ziyaretçi
Ynt: Mühürlü Kalpler
« Yanıtla #1 : Kasım 03, 2014, 07:54:52 ÖÖ »
Kalp, manevî yönü itibariyle bir hak ve hakikat pusulasıdır. Bu vazife ona, Cenab-ı Hakk’ın tayini ile yüklenmiştir. Lakin o, yaratılış maksadının aksine bir şartlandırılma ile bu fıtrî yörüngeden uzaklaştırıldığı zaman, menfiliklere sürüklenmekten kurtulamaz.

Bu takdirde, sahibini dünya ve ahirette abad etmek yerine, berbat etmenin amili olur. Bu sebepledir ki onun tedavi edilmesi, tasfiye edilmesi için çareler aranması, pek ehemmiyetli bir meseledir. Yoksa maaz, hakikate perdelenir de mühürlenip kilitlenir!
 
Mühürlenen kalp hakikate perdelenmiştir
 
Hiçbir manevî meziyet taşımayan bu kalpler, tamamen hayvanî bir hayata dalarak, dünyayı sadece yemek, içmek ve eğlenmek gibi ten planındaki gelgeç heveslerden ibaret görürler. İnsanda ve kâinatta bulunan ilahî sır ve incelikleri keşfedebilecek basiret ve ferasetten fersah fersah uzaktırlar. Peygamberlerin ve Allah dostlarının kalpleri ile tam bir zıtlık içinde olan böyle bir kalbe sahip bedenler, adeta mezardan farksızdırlar.

Cesetler nasıl ki toprakta çürüyüp giderse bu nevî kalpler de inkâr karanlık ve bataklıkları içinde öylece kaybolup giderler. Dalalete (sapıklığa) duçar olan bu kalpler, yalnız kendilerini değil, kendilerine yakın olanları da hazin bir akıbete sürüklerler.
Bunlar hakkında Cenab-ı Hak şöyle buyurur: “Onlar, Kur’an’ı inceden inceye düşünmezler mi? Yoksa (onların) kalbler(i) üzerinde kilitler mi var?” (Muhammed, 24)
 
Onlar, dünyada Allah’ın nimetleri içinde yaşayıp o nimetlerin gerçek sahibini inkâr etmek, O’nun emir ve yasaklarını çiğnemek gibi büyük bir nankörlük ve ahlaksızlık içindedirler. Cenâb-ı Hak, bu tip insanlar için ayet-i kerimelerde şöyle buyurur: “Onlar, sağır, dilsiz ve kördürler. Bu sebeple onlar, (hakikate) dönemezler.” (Bakara, 18)
 
“Elbette sen ölülere duyuramazsın. Arkalarını dönüp giderlerken, sağırlara o daveti işittiremezsin. Sen körleri, sapıklıklarından vazgeçirip doğru yola getiremezsin. Ancak ayetlerimize inanıp da teslim olanlara duyurabilirsin.” (Neml, 80-81)
 
Cenab-ı Hak bu vasıftaki kalplerin mühürlü ve kilitli olduğunu şöyle beyan buyurur: “Allah, onların kalplerini ve kulaklarını mühürlemiştir. Onların gözlerinde de bir perde bulunmaktadır ve onlar için büyük bir azab vardır.” (Bakara, 7)
 
Ayette geçen mühürlü ve kilitli kalbe sahip olanlar, hakikat ve hayra karşı kapıları kapanmış, insanî ve manevî hayatla alakaları kesilmiş kimselerdir. Kalplerindeki mühürleri ve kilitleri açmak, ancak unuttukları Allah’a kalmıştır.
 
Bu keyfiyet, bütün insanlığı korku ve haşyetle ürpertecek ilahî bir sır ve hikmet ihtiva etmektedir. Dünyada iken kalbi mühürlenip hidayet kapılarının kendisine kapandığı kimseleri bizler değil, ancak Allah bilir. Çünkü Cenab-ı Hak, dilediği kuluna ölümünden önce hidayet nasip eder.
 
Mümin kalbini ihmal etmez, etmemelidir!
 
Kur’an-ı Kerim’de, kalpleri mühürlenen kimselerden bahsedilmekle birlikte, bunları şahıs-be-şahıs tespit edebilmek mümkün değildir. Çünkü akıbet meçhuldür. Firavun’un sihirbazları misali, dalalet üzere yaşayıp ahir ömürlerinde hidayete erenler olduğu gibi, Karun ve Bel’am bin Bahura misali, hidayet üzere yürüyüp sonunda defterini hüsranla kapatmış olanlar da mevcuttur. Dolayısıyla müminler, bu gibi ayetleri yanlış anlayarak, Allah’ın dinini tebliğde ihmalkâr davranmamalıdırlar.

Öte yandan her bir kul, kendisinin de böyle bir tehlikeye düşebileceği endişesiyle Allah Teâlâ’dan, kalbini daimî olarak iman üzere sabit kılmasını talep etmeli ve uyanık bir hayat sürmeye çalışmalıdır. Zira kalpler ihmal edildiğinde, hidayetten uzaklaşmakta, Allah’ın zikrine karşı katılaşmakta, hatta taşlardan daha katı bir hale bile gelebilmektedir.

Ayet-i kerimede bu hakikat şöyle tasvir edilir: “Sonra bunun ardından kalpleriniz yine katılaştı; artık onlar taş gibi veya daha da katıdırlar. Hâlbuki taşlardan öylesi vardır ki, onlardan nehirler fışkırır; bir kısmı da vardır ki, yarılır da içinden su çıkar. Hem onlardan bazısı da vardır ki, Allah korkusundan düşüp yuvarlanır. Allah, yapmakta olduklarınızdan gafil değildir.” (Bakara, 74)
 
Bu sebeple Allah Teâlâ, kalplerini mühürlenip kilitlenmekten muhafaza etmeleri için kullarını şöyle ikaz buyurur: “Allah’ı unutan; bu yüzden Allah’ın da onlara kendilerini (öz hakikatlerini) unutturduğu kimseler gibi olmayın! İşte onlar, fasıkların ta kendileridir.” (Haşr, 19)
 
OSMAN NûRİ TOPBAŞ
 

 


* BENZER KONULAR

Hac Gönderen: gurbetciyim
[Bugün, 11:14:26 ÖÖ]


Yetim ve Kimsesiz Çocuklara Sahip Çıkalım Gönderen: gurbetciyim
[Bugün, 10:49:10 ÖÖ]


Yalşayan Hurafeler Karşışında Müslümanların Tavırları Gönderen: gurbetciyim
[Bugün, 10:40:06 ÖÖ]


Yalanın Zararları Gönderen: gurbetciyim
[Bugün, 10:02:40 ÖÖ]


Ahiretin kapısı ölümü Hatırlamak ve Ona Hazırlanmak Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:49:11 ÖÖ]


Hicr Süresi Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:32:26 ÖÖ]


Güven Duygusunu Nasıl Elde Ederiz Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:22:28 ÖÖ]


Korku ve Ümit Ahiret İnancından Doğar Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:09:23 ÖÖ]


Süleyman Aleyhisselam Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:00:28 ÖÖ]


Zikir İbâdeti Kalbin Cilâsıdır Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 09:45:16 ÖS]


Müslüman’ın Müslüman’a Muamelesi Gönderen: KOYLU
[Dün, 08:47:12 ÖS]


Ölüm Hadisesi ve Mümin’in Tutumu Gönderen: KOYLU
[Dün, 08:42:28 ÖS]


Kaza ve Kadere İmanın Keyfiyeti Üzerine Notlar Gönderen: KOYLU
[Dün, 08:36:50 ÖS]


İnsan Hakları, Kadın-Erkek Eşitliği ve Adalet Gönderen: KOYLU
[Dün, 08:31:26 ÖS]


PCLOUD ÜCRETSİZ ÖMÜR BOYU DİLEDİĞİNİZ KADAR DEPOLAMA ALANINA SAHİP OLMAK Gönderen: andrewmemut
[Dün, 05:30:06 ÖS]


İnsan ve Dua Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:59:29 ÖÖ]


İman Etmeyenler Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:33:17 ÖÖ]


Sorumluluk Bilinci Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 06:57:24 ÖÖ]


Resulü Müctebâ Efendimiz (S.A.V.): “10 Haslet Vardır Ki Helak Olma Sebebidir Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 06:43:20 ÖÖ]


İyi Anne Baba Mısınız Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 06:34:11 ÖÖ]

Sitemap 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41