Gönderen Konu: Dijital Dünya ve Dini Hayatımız  (Okunma sayısı 103 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimiçi fanidunya NET

  • Administrator
  • *****
  • İleti: 5771
Dijital Dünya ve Dini Hayatımız
« : Ekim 16, 2023, 08:00:49 ÖÖ »
Dijital Dünya ve  Dini Hayatımız

İnsanlık tarihi, kimi zaman keskin kimi zaman iç içe geçen değişim ve dönüşümlere şahit olmuştur. Üretim ilişkileri ve sosyal örgütlenmeler temelinde toplumsal yapıda yaşanan bu gelişmeleri toplum bilimciler genel hatlarıyla bir tasnife tabi tutmuşlardır. Tarım ve endüstri toplumu, geleneksel ve modern toplum, bu kategorilendirmenin en yaygın olanıdır. Sosyal ve ekonomik aktiviteyi nitelemek için üst başlığa çekilen bu kavramlar, bir önceki dönemin pratiklerine meydan okumanın yanında, ondan izdüşümler de barındırmaktadır. Meydan okuma diyoruz, zira en temelde bir değişim ve dönüşüm de olsa dönemlerin normallikleri ve o normalliklere ilişkin aidiyet bilinçleri çatışmalar üretebilmektedir. Diğer taraftan normalliklerin uyumu ve dönüşümü, gündelik hayat pratiğinde makul ilerlerken aidiyetlerin yok olması korkusundan dolayı söylem düzleminde daha keskin bir dille gündeme taşınmaktadır. Yeni nesillerin yoldan çıktığı, insanlık değerlerinin kaybolduğu, hülasa hiçbir şeyin eskisi gibi olmadığı, kadim toplumlardan çağdaş toplumlara miras kalmış söylemlerdir. Elbette insanların normalliklerini kaybetme korkusunun veya eskiye eşitleme şeklinde seyreden toplumsal talebinin ürettiği kaygıların, bir yere kadar anlaşılır duygular olduğu unutulmamalıdır. Ama burada bizi ilgilendiren nokta, söylemlerin ve temsil alanlarının çatışma dilinden kurtulup dönemleri ve ürettiği toplumsallığı sağlıklı bir zeminde anlamak ve yorumlamak olmalıdır. Bu yüzden modern sonrası dönemi ifade etmek için kullanılan dijitallik kavramını ve onun ürettiği toplumsal, dinsel organizasyonu, imkân ve risk boyutlarıyla anlamamız gerekir.

Birçok tanımı olmakla birlikte en genel hâliyle dijitalleşme, “ulaşılabilir bilgilerin herhangi bir bilgisayar, akıllı telefon, tablet vb. teknolojik araçlar tarafından okunabilecek, o ortamlarda düzenlenebilecek ve iş akışlarına dâhil edilecek şekilde ortama aktarılması süreci” şeklinde tanımlanabilmektedir. Dijitalleşme bir bakıma bilginin üretimi, dağıtımı ve saklanmasında kullanılan araçlardaki köklü değişimi de ifade etmektedir. Dijitalleşme, kendi dönüşümünü de tetikleyen bir alt yapıya sahiptir.

Dijitalleşmenin temel enstrümanları kabul edebileceğimiz kitle iletişim araçları, zaman ve mekân farklılıklarını, fiziki sınırları ortadan kaldırmıştır. Teknolojik gelişmeler sosyal, siyasal ve dinî alanlarda yeni zeminler sunmuştur. XXI. yüzyılın yeni teknolojik zeminine oturan dijitalleşme toplumun gündelik hayatında farklılaşmalara sebep olmuştur. 2000’li yılların başından itibaren web 2.0 teknolojisi ve onun ürünü sosyal medya ile tek taraflı iletişim şeklinden çok boyutlu iletişim tipine geçilmiştir. İnternetle birlikte bireysel yaşamdan geleneksel kurumlara bütün toplumsal yapılar, çevrim içi dönüşümden etkilenmeye başlamıştır.

Esasında buraya kadar anlatmaya çalıştığımız bu kronolojinin ürettiği toplumsal organizasyonu dijitallik, ağ toplumu gibi üst başlıklarda analiz edebiliriz. Zira dijital dünya ve dinî hayat ilişkisinde risk alanlarının başında öncelikle yapısal farklılığı dillendirmek zorundayız. Ontolojik zeminde dijital çağ, toplumsal organizasyonunu teknolojik, matematiksel, sayısal verilere endeksli anlamlandırmaktayken dinî alan, kitabi ve geleneksel öğretiye, tercihe ve içsel sürece dayalı bir hakikat telakkisine yaslanmakta. Artık dijital evrende ibadetler ve toplum hafızası, aktarılan bir bilgi kümesinden saklanan bir veriye dönüşmeye başladı. Gezinin kendisinden ziyade gezilen yerlerin fotoğraflanarak dondurulması, ibadetin hazzından ziyade ibadet ediyor olmanın kareye alınması, ibadet edilen mekânın kendisinden çok estetiksel sunumuyla verilendirilebilmesi daha önemli. Öznenin ve eylemin kendisi değil dijital dünyaya yansıyan imajı kıymetli hâle geldi.

Dijitalleşmenin ürettiği yapısal farklılığın diğer ayağında “merkezîlik problemi” yer almakta. Klasik dinî yapılar veya geleneksel toplumlar, kutsal referanslı ve bir geleneğe dayalı hiyerarşik yapılarken dijital dünyada merkezî hiyerarşi ve denetim ortadan kalktı. Yerelliğin küreselleştiği, küresel olanın yerele nüfuz edebildiği, ast üst ilişkisinin yok olduğu bu âlemde herkes eşit. Katılımcılığın önemli görüldüğü, insanların zamana ve mekâna bağlı kalmadan iletişime geçtiği ve sıfıra yakın bir maliyetle her türlü enformasyona erişebildiği yeni bir dünyayla karşı karşıyayız. Veri ve bilgilerin serbest dolaşımı, bilgiye erişimde fırsat eşitliği ve çeşitliliği sağlayabilmesi gibi hususlar açısından dijital araçlar olumlu görünebilir. Dijital mecra, bu yönüyle bilgi türlerinin karşılaşma, farklı fikirlerin tartışma alanıdır. Fakat denetimsiz ve kontrolsüz olan bu yeni mecra geleneksel din için bir handikabı da beraberinde getirmekte.

Dijital mecraların bilgi kaynağı olarak kullanımının yaygınlaşması, merkezîlik problemini derinleştirmesinin yanında güven sorununu da beraberinde getirmekte. İnternet sitelerinin içeriğine kolay müdahale edilebilir olması, burada sunulan bilgiye duyulan kuşkuyu artırmaktadır. Öte yandan yerel ve küresel ölçekli dijital güç odaklarının bahse konu mecralardaki her çeşit dezenformasyonla sanal bilgi ortamlarını kendi çıkarları doğrultusunda yönlendirebileceği, kirletilebileceği asla gözden kaçırılmamalı. Dahası, hayatın ve ticaretin kolaylaştırılması gibi gerekçelerle desteklenen dijitalleşme süreci; tanıtımın reklama, reklamın teşhirciliğe evrilebildiği oldukça hassas ve bir o kadar da yanıltıcı hatta yönlendirici, müphem ve muğlak bir zemin hâline gelebilmekte. Dijital bilgi merkezsiz, hiyerarşiden uzak ve kaynağı yok iken İslam’da bilginin nihai kaynağı Allah’tır. Çünkü “Allâmu’l- ğuyûb” ve mutlak Alîm olan sadece O’dur. (Maide, 5/109.) İnsana bilmediğini de (Alak, 96/4.) insanlığın atası Hz. Âdem’e eşyanın isimlerini de O (c.c.) öğretmiştir. (Bakara, 2/131.)

Dijital mecralardan elde edilen her türlü enformasyon, yerine göre yalan, iftira, zan, tecessüs gibi ahlaki problemlerin ham maddesi olarak kullanılabilmektedir. Her şeyin beğeni alabilme, dikkat çekebilme amacıyla kullanılabileceği bu platformlarda herhangi bir ahlaki ölçüt söz konusu değildir. Oysa dinî alan, hakikat temelinde bir öğretiye dayanmakta. Özellikle sanal atmosferlerde var olma şekli ve buradan üretilen bilginin gerçekliğinin olmadığı düşüncesi, insanların vicdani sorumluluklarını köreltmekte. Dolayısıyla anonimleşmenin öne çıktığı gençlerde sanal kimliklerle yapılan her türlü faaliyetin hesaba çekilmekten muaf tutulacağı duygusu bulunmakta.

Dijitalleşme sürecini yaşayanın insan olduğu unutulmamalıdır. Artık sanalın da dinî ve hukuki sonuç doğuracağı bir dünya gerçekliğinden geçiyoruz. İnternette anonim kimliklerle eylemde bulunmak, kişiyi sorumluluktan azade kılmamaktadır. Diğer taraftan dijital çağın önemli sosyalleşme platformları olan sosyal medyadaki dinî paylaşımlar, kişiyi ibadet yükümlülüğünden kurtarmamaktadır. Dinî alanın dijital mecrada icra edilmesinde dinsel temellendirmelerin referans değerini korumak, söz konusu yapısal farklılıkları aşmada önemli gözükmektedir. Hem sosyal medyanın ekosistemine uyumlu bir şekilde hareket etmek hem İslam’ın temel aldığı insani değerlerden sapmadan burada var olabilmek için dijital kültürü öğrenmek icap etmektedir. Sonuç olarak dijital ortamı kirli bir dünya, uzak durulması gereken bir mecra olarak görmektense medeniyetimizin üzerine kurulu olduğu temel hassasiyetleri sosyal medyaya taşıyarak karşılıklı anlayışın, empatinin hâkim olduğu dijital bir habitat meydana getirebiliriz.

İNTERNET RADYOMUZ. 24 SAAT YAYINDADIR.

RADYO  FANİDUNYA FM
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap

 


* BENZER KONULAR

Kutsal Yolculuğun Heyecanı Başlarken Gönderen: gurbetciyim
[Bugün, 11:22:37 ÖÖ]


Hac Gönderen: gurbetciyim
[Bugün, 11:14:26 ÖÖ]


Yetim ve Kimsesiz Çocuklara Sahip Çıkalım Gönderen: gurbetciyim
[Bugün, 10:49:10 ÖÖ]


Yalşayan Hurafeler Karşışında Müslümanların Tavırları Gönderen: gurbetciyim
[Bugün, 10:40:06 ÖÖ]


Yalanın Zararları Gönderen: gurbetciyim
[Bugün, 10:02:40 ÖÖ]


Ahiretin kapısı ölümü Hatırlamak ve Ona Hazırlanmak Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:49:11 ÖÖ]


Hicr Süresi Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:32:26 ÖÖ]


Güven Duygusunu Nasıl Elde Ederiz Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:22:28 ÖÖ]


Korku ve Ümit Ahiret İnancından Doğar Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:09:23 ÖÖ]


Süleyman Aleyhisselam Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:00:28 ÖÖ]


Zikir İbâdeti Kalbin Cilâsıdır Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 09:45:16 ÖS]


Müslüman’ın Müslüman’a Muamelesi Gönderen: KOYLU
[Dün, 08:47:12 ÖS]


Ölüm Hadisesi ve Mümin’in Tutumu Gönderen: KOYLU
[Dün, 08:42:28 ÖS]


Kaza ve Kadere İmanın Keyfiyeti Üzerine Notlar Gönderen: KOYLU
[Dün, 08:36:50 ÖS]


İnsan Hakları, Kadın-Erkek Eşitliği ve Adalet Gönderen: KOYLU
[Dün, 08:31:26 ÖS]


PCLOUD ÜCRETSİZ ÖMÜR BOYU DİLEDİĞİNİZ KADAR DEPOLAMA ALANINA SAHİP OLMAK Gönderen: andrewmemut
[Dün, 05:30:06 ÖS]


İnsan ve Dua Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:59:29 ÖÖ]


İman Etmeyenler Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:33:17 ÖÖ]


Sorumluluk Bilinci Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 06:57:24 ÖÖ]


Resulü Müctebâ Efendimiz (S.A.V.): “10 Haslet Vardır Ki Helak Olma Sebebidir Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 06:43:20 ÖÖ]

Sitemap 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41