Gönderen Konu: HATASIZ KUL OLMAZ  (Okunma sayısı 732 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

fanidunya

  • Ziyaretçi
HATASIZ KUL OLMAZ
« : Ocak 14, 2017, 11:16:01 ÖÖ »
Hatasız kur olmaz!

Hatasının sonucu bir nevi ceza olarak yeryüzüne gönderilen insan, geçici bir süre yaşamak için gönderildiği gezegeni hatanın mülkü, kendi varlığını hatanın merkezi, duygu ve eylemlerini hatanın tecessümü kılmayı başarmıştır. Bunu yaparken hatanın bir fırsat olma ihtimalinden fırlayıp, kendisi ve etki alanı için onu bir ruhsata, serbestiyete, hatta hak olana çevirmeyi, nihayet her bir hatayı yegane doğru olarak gösterebilmeyi görev bilmiştir. Zaman sonra her yanlış insan olmanın gereği olarak algılanmış, her bir insan tekinde karşılık bulmuş, kabul görmüştür.
 
Meşru bir dairenin merkezinde yapılan hata bütün döngüye sirayet eder. Yapılan her eylem, kotarılan her iş hataların çoğaltılmasından ibarettir. Kapitalizmin ipiyle kuyuya inen birinin o kuyudan saf su çıkarıp bilcümle mahlukatı nasiplendirmesi  hem gayrı meşru, hem gayrı mümkündür. O iple kuyuya inen çıkardığı suyun her damlasını satacaktır çünkü.
 
Ayık olmak gerçekle yüzleşmektir. Gerçeğin menkus suratı kimin hoşuna gider ki? Gözler önündeki bir tatlı yalanın lezzeti, umursatmaz toprak altındaki gerçeği. Ki yeryüzü serencamımız o mutlu hata denen şeyin sevgisi. Mutlu bir sarhoş olmak varken gerçekle karşılaşmak da nesi? Descartes’ın söylediği gibi; “Ormanda yolunu kaybeden yolcuyu da taklit etmelidir. Bu seyyah her yola sapmaz, çünkü her yöne (sağa-sola) sapacak olsa yolunu hepten kaybeder. Aksine kendinin uygun gördüğü bir yönü seçer ve bu yönü değiştirmeksizin izler. Gerçekte bu yolla arzu ettiği yere gitmezse de sonuçta bir yere ulaşır ki, bu yerde bulunmak, herhalde orman ortasında bulunmaktan daha iyidir der.” Böyle bir akıl yürütme veya yürütememeyle yola çıkan insan, tercihleri doğrultusunda, içinde yaşadığı toplumu bugünkü duruma getirebilmeyi başarmıştır! Karaya oturan bir ülke, azgın dalgalar arasında yalpalayan insan parçacıkları… Böyle bir akibeti kim istemez ki!?
 
Canı gönülden Avrupa Birliği isteyen, tutmayınca Avrupa Birliğine söven…

ABD ile işbirliğinden yana tercih bildiren, Amerika yerli taşeronlarına karşı yalancıktan trip atmış gibi yapınca ona düşman kesilen ama bunu dile getirmekten fena halde çekinen, kuruna kurultayına takılmadan dolar bozdurup tepki gösterdiğini zanneden…

Rus uçağı düşürüp Başbakan’ı, Cumhurbaşkanı’yla “Ben yaptım- Hayır ben emrettim-emir benden çıktı sen kimsin” gibi çekişmeleri görüp, gazlı, tezekli hamasetler üreten, aynı yöneticiler Rusya’yla el sıkışınca düşen uçağı fetöye, paralele yükleyen…

Mavi deniz, boykoy-moykot, van minit deyip kahrolası israili ta’n eder gibi görünürken, az çok demeyelim, boş geçmeyelim usulü yöneticileri anlaşıp tazminat koparınca ve “Gemi giderken bana mı sormuş” deyiverince israille öpüşen…

Sınır ihlali bahanesiyle Suriye topraklarına harekat düzenleyip ABD’den takdir gören, ama Rusya’yla da anlaşıp eğitip donattıklarını söyledikleri muhaliflerden rejime doğru çark eden, çarkın dişlilerine sıkışınca Halep yanıyor diye feryat figan eden…

Çözüm süreci söylemiyle dağdan inenlere sazlı sözlü panayırlar kurup megri megri çığırırken, dağdan inip meclise girenleri teröristtir deyu derdest eyleyen…

Her Allah’ın günü bir köprü, bir tünel, otoyol bağlantısıyla avunup, iki gün sonra o açılan köprülerin kamulaştırma, halka arz etme, özelleştirme adı altında sessiz sedasız satıp yalan edildiğini görmeyen…

Tüm bu değişken ve dengesiz tavırlara oy verip onay veren, her bir dengesiz tutumu savunup haklı addeden aynı millet değil mi?
 
Bütün bu döngü için, araçların arkasında yazan “Hatalıysam ara” cümlesinin gereği yerine getirilse, muhatabımız “Hatasız kul olmaz, hatamla sev beni” diye yanıt verecek. Sevmek, haddini bilmekten, hata görmekten, olumsuzu, yanlışlığı dile getirmekten elbette daha kolay. Evet, sevin sevebildiğiniz kadar da, sadece sevdiğinize kur yapın, ona yanaşın, bu ülkeyi obje olarak görmeyin be kardeşim.

İshak Koç.

fanidunya

  • Ziyaretçi
HESABIMIZ MAHŞERE KALSIN
« Yanıtla #1 : Ocak 14, 2017, 11:21:05 ÖÖ »
Hesabım kalsın mahşere!

Herkesin dünyaya, yaşama, hatta yaşam ötesine yani başka dünyalara dair birtakım hesapları vardır. Gayeleriyle yaşar insan; bu gayeler gerçekleştiğinde mutlu olur, gönenir. Gerçekleşmemişse gerçekleşinceye değin ardından koşar.

Sonra planlanan ve başarılan hedef yahut heves de geçer. Hevesin, hırsın, ihtirasın faturaları, karşılıkları; geçiciliği insanı yine de kendine getirmez. Başka ve daha tumturaklı ama her türlü tutarsız hedeflere yönelir bıkmadan, usanmadan.

Sorsan “Feiza ferağte fensab” diyecektir. Ama bir türlü “Ve ila Rabbike ferğab” kısmına yönelmeyecektir. Çoğu zaman ilah edindiği kendi hırslarıdır çünkü. Sadece meşruiyeti yegane Tanrı’nın öğretisinden edinir. Tüm ihtiras ve iktidar sahipleri gibi…

Yola çıktığında tıpkı onlar gibi ne gerçek hayata, ne onun gölgesine yönelik hiçbir iktisabı yoktur. Namazını gösterir ve artistlik yapar mesela; “İşte bundan gayrı hiçbir varlığım yok, eğer birgün duyarsanız ki benim için muvahhid olmuş , bilin ki haram yemişimdir!” diye söyler.  Böyle açık sözlü biri için ne denebilir? Herhalde Münker, Nekir ve hazirun “Adam açık sözlü birader, şimdi buna ne diyelim ki” diye söyleyip beraberce alkışlarlar! Ya da başka sesler duyulur, bilmiyorum.

Artistliğin bir farklı boyutu envai çeşit şarkı, türkü sözüdür: “Hesabımm var… Huzuru mahşere, divana kalsın… Hesabım kalsın mahşere…vs” Çoktan yenilmiş her haltın meşruiyet sebebi henüz görülmemiş olan, hatta görenle de karşılaşılmamış olan, lakaydça zikredilen hesap günüdür. Müthiş sürprizler yaşayacağımız o büyük günde tabi ki Türk zekası arada kaynamayı, torpil şey… “referans” bulmayı, tanıdık bir takım evliyayı araya koymayı, dosya çaldırmayı, Ankara’yı aramayı falan düşünecektir. Binaenaleyh, bizce mahşere kalan hesabın adisyonu için Çin’den beş konteynır kağıt ithal etsen, ödemeyi de çekle yapıp karşılıksız bıraksan, protesto masrafından batarsın!

Menfaate müstenit oluşturdukları hayatlar için kaç insanın -canını bile değil- hesabını yaktıklarını hesaplamayanlar, her konuda ustaca yan çizdikleri gibi faturayı yine başkalarına çıkarmayı deneyeceklerdir. “Faiz dünya gerçeğidir!”mesela.

“Faiz kullanan esnaf sayısını artırdık, Allah bereketini versin, helalü hoş olsun!”dur. O dünya gerçeği, o bereketli şey kendisine bulaşan nesillerin sorumluluğunu niye gerektirsin? Buna Münker ve Nekir ne yapsın? “Pekala şunu da itiraf ediyorum; aldatıldık, kandırıldık, iyi niyetimiz istismar edildi, sırtımızdan bıçaklandık, şahsım başta olmak üzere tüm ülke yanlış yönlendirildi…” denildi mi, bu dürüstlüğe, bu masum ifadelere karşı kim ne yapabilir! Planlar, yalanlar, hesaplar sebebine insanlar ölüyorsa, birileri mezara birileri mahpusa tıkılıyorsa ve bunlara karşılık neyin hesabı soruluyorsa çözüm basit; fetö yapmıştır! Nekir’i bilmem ama Münker şöyle bir bakıp muhatabı daha yanıt vermeden; “Tamam tamam anladık, onu da paralel yapmıştır!” der zahir.

Bir de bu abilerin fi tarihinde “Hesabını soracağız” şeklinde bir hezeyanı, şey, sloganı vardı. Muhtemelen sormuşlardır o biriken hesapları. Sordukları merciler hesap verme lüzumu hissetmişlerse, kaç milyon dolar tutmuş, bize de söylerlerse piyasasını öğrenmiş olurduk hani en azından. Bu hesap sorma bahsi içlerine sinmiş garson kifayetini, yani kominin getirdiği nevaleyi servis etmeyi, esasen meselenin mutfağıyla hiç alakalarının olmadığını, yalnızca garson yahut kasiyer vazifesi gördüklerini ibraz etmek oluyor herhalde. Yani, taşeron mu diyeydik? Uçak düşürüp “Ben yaptım, yok yok hayır, ben emrettim” diye iddialaşıp sonra paralele, meridyene fatura etmek; Nato için Suriye’ye girerek “Sınırımız tehdit ediliyordu” diye söyleyip ışide karşı savaştığını iddia edip, daha önce eğitip donattığın muhalifleri savunmak, öldürülenleri şii milislere fatura etmek gibi…

Rahmetli Müslüm Gürses’in dediği gibi “Yakarsa dünyayı garipler yakar” da bilip bilmediğiniz her konuya mahsuben birlik - beraberlik edebiyatınız, yani “Bir olalım, iri olalım, diri olalım…” söylemlerini karşılıksız bırakmamak dünyanızı olmazsa ahiretinizi yakar kanısındayım. Sonuçta “Kişi sevdiğiyle beraberdir” evet, ama o sevdiğiniz bu dünyada sizinle ciddi bir birliktelik düşünüyorsa durum vahim görünüyor.

İshak Koç.

 


* BENZER KONULAR

Resulü Efendimiz (S.A.V.) Evin Camiye Yakın Olması Çok Faziletlidir Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:42:08 ÖÖ]


Dua Doğru Ama Ağız Yanlış Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:22:52 ÖÖ]


Allahü Teala Dilediğini Temize Çıkarır Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:11:17 ÖÖ]


Bu Ümmete Allah'ın Büyük İhsanı Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:04:34 ÖÖ]


Bünyamin Topçuoğlu - Büyük Cevşen Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:20:42 ÖS]


Çocuk Terbiyesi Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 10:56:30 ÖÖ]


HZ. Muhammedin Davranış Modelleri Gönderen: anadolu
[Dün, 10:48:36 ÖÖ]


Bidat ve Hurafelerden Sakınmak Gönderen: anadolu
[Dün, 10:40:42 ÖÖ]


Temizlik İmandandır Gönderen: anadolu
[Dün, 10:34:38 ÖÖ]


İslamda Kulluk Sadece Allah’a’dır Gönderen: anadolu
[Dün, 10:27:12 ÖÖ]


Peygambere İtaat Allah’a İtaattır Gönderen: anadolu
[Dün, 10:22:28 ÖÖ]


Ürkmüş Yaban Eşekleri Gibi Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 08:05:51 ÖÖ]


Eşinizi Seviyorsanız Onu Sabah Namazına Kaldırın Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:53:52 ÖÖ]


Hamle Sırası Bizde Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:47:01 ÖÖ]


Şükür 1 Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:37:37 ÖÖ]


Ortaklıklar Niçin Uzun Sürmez Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:25:17 ÖÖ]


Şeytân Köpek Nefis İse Kaplan Gibidir Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:18:50 ÖÖ]


Ebubekir Ay - Single Eserleri Gönderen: fanidunya NET
[Mayıs 08, 2024, 10:11:19 ÖS]


Öfkenizi Yyenebiliyor Musunuz Gönderen: gurbetciyim
[Mayıs 08, 2024, 09:10:53 ÖÖ]


Yol Haritamız Kur’an Gönderen: gurbetciyim
[Mayıs 08, 2024, 09:04:32 ÖÖ]

Sitemap 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42