Gönderen Konu: HAYAT İMTİHANDIR  (Okunma sayısı 690 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı KOYLU

  • *****
  • İleti: 2136
HAYAT İMTİHANDIR
« : Ocak 18, 2017, 11:46:11 ÖÖ »
HAYAT İMTİHANDIR

İnsan, bir mânâda ‘imtihan' demektir ve insanın olduğu her yerde illâ ki imtihan da vardır. Hak dostları, “Mü'min, dini ve imanının salâbeti miktârınca ibtilâ ve imtihana tâbi tutulur.” derler. (İbn Kesir, III-189)
Zâten İmtihan Kahramanı (Aleyhisselam);

عَنْ أَبِي سَعِيدٍ الْخُدْرِيِّ؛ قَالَ: دَخَلْتُ عَلَى النَّبِيَّ وَهُوَ يُوعَكُ فَوَضَعْتُ يَدِي عَلَيْهِ. فَوَجَدْتُ حَرَّهُ بَيْنَ يَدَيَّ فَوْقَ اللِّحَافِ. فَقُلْتُ: يَا رَسُولَ للّهِ! مَا أشَدَّهَا عَلَيْكَ! قَالَ: إنَّا كَذلِكَ يُضَعَّفُ لَنَا   الْبََءُ وَيُضَعَّفُ لَنَا ا‘جْرُ قُلْتُ: يَا رَسُولَ للّهِ! أيُّ النَّاسِ أشَدُّ بََءً؟ قَالَ: ا‘نْبِيَاءُ قُلْتُ: يَا رَسُولَ للّهِ! ثُمَّ مَنْ؟ قَالَ: ثُمَّ الصَّالِحُونَ. إنْ كَانَ أحَدُهُمْ لَيُبْتَلَى بِالْفَقْرِ. حَتَّى مَا يَجِدُ أحَدُهُمْ إَّ الْعَبَاءَةَ يُحَوِّيهَا. وَإنْ كَانَ أحَدُهُمْ لَيَفْرَحُ بِالْبََءِ كَمَا يَفْرَحُ أحَدُكُمْ بِالرَّخَاءِ.فِي الزوائد: إسناده صحيح. رِجَالُهُ ثقات .

1224. (4024) (7211)- Ebu Sa'idi'l-Hudrî radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah Aleyhissalâtu vesselâm hasta yatmakta iken yanına girdim. Elimi üzerine koydum, hararetini, yorganın üstünden elimin altında hissettim. "Ey Allah'ın Resulü! Hararetiniz çok fazla!" dedim.

"Biz (peygamberler) böyleyiz. Belalar bize katmerli gelir, buna mukabil ücretleri de katmerli verilir" buyurdular.

"Ey Allah'ın Resûlü! Hangi insanlar en çok bela çekerler?" dedim. "Peygamberler!" buyurdular.

"Ey Allah'ın Resûlü! Sonra kimler?" dedim.

"Sonra sâlihler! buyurdular ve açıkladılar: Onlardan biri fakirliğe öylesine müptelâ olur ki, kendini örten abadan başka bir şey bulamaz. Onlar, sizin bollukla sevindiğiniz gibi fakirlikle sevinirler."buyurarak, imtihanın insanlar ve bilhassa üstün insanlar için bir yükselme noktası olduğuna işaret eder.

Hayat aslında bir baştan bir başa imtihandır.

Ama imtihanların en büyüklerine, ‘büyükler' mâruz kalmıştır. Ve yine büyüklerimiz, Allah, asfiyâsını fazilet bakımından kemâle kavuşturmak ve kendi nezdinde onların derecelerini artırmak için türlü türlü imtihanlara tâbi tutmayı sever, (Feyzu'l-Kadir, I-519) diyerek aynı noktaya parmak basmışlardır.

Bazı peygamberler öldürülmüş, üç raşid halife, Hz. Hüseyin, İbn Zübeyr, İbn Cübeyr şehit edilmiş; Ebû Hanife uzun çileler sonunda hapiste vefat etmiş, İmam Mâlik defâatle sopalanmış ve neticede kolu sakat kalmış; Ahmet b. Hanbel bayılıncaya kadar dövülmüş ve diri diriyken etleri koparılıp parçalanmış; büyük âlim Süfyan asılacakken, kaçıp saklanmış ve o haldeyken vefat etmiş ve meşhûr hadisçi Buhârî de kendi beldesinden sürülmüştür... ve daha niceleri. Ve günümüzün muzdarip insanları ve daha niceleri…

Yaratılış gâyemiz; Ahsen-i Amel'e kavuşmak:

Yaratılış gâyemiz, Kur'ân'da mükerrer yerlerde ‘ahsen-i amel'e, yâni yapılabilecek en güzel amele, en hayırlı işe ulaşmak olarak tespit edilmiştir.

وَهُوَ الَّذى خَلَقَ السَّموَاتِ وَالْاَرْضَ فى سِتَّةِ اَيَّامٍ وَكَانَ عَرْشُهُ عَلَى الْمَاءِ لِيَبْلُوَكُمْ اَيُّكُمْ اَحْسَنُ عَمَلًا وَلَئِنْ قُلْتَ اِنَّكُمْ مَبْعُوثُونَ مِنْ بَعْدِ الْمَوْتِ لَيَقُولَنَّ الَّذينَ كَفَرُوا اِنْ هذَا اِلَّا سِحْرٌ مُبينٌ (7)

“Ve O, O'dur ki gökleri ve yeri altı günde yaratmıştır ve O'nun Arş'ı su üzerinde idi. Hanginizin amelce daha güzel olduğunuzu imtihan için (yaratmıştır). Ve eğer sen desen ki: "Siz öldükten sonra şüphe yok ki, yine diriltileceksinizdir….” (Hud, 11\7)

Yine benzer bir âyet-i kerimede

اِنَّا جَعَلْنَا مَا عَلَى الْاَرْضِ زينَةً لَهَا لِنَبْلُوَهُمْ اَيُّهُمْ اَحْسَنُ عَمَلًا (7)

“Biz, dünyada bulunan her şeyi ona bir ziynet kıldık. Böylece insanlardan kimin daha iyi iş gerçekleştireceğini ortaya koymak istedik.” (Kehf, 18\7) buyrulmaktadır.

Mülk suresinin ikinci âyeti de aynı noktayı işâret etmektedir:

اَلَّذى خَلَقَ الْمَوْتَ وَالْحَيوةَ لِيَبْلُوَكُمْ اَيُّكُمْ اَحْسَنُ عَمَلًا وَهُوَ الْعَزيزُ الْغَفُورُ (2) 

“Hanginizin daha güzel iş ortaya koyacağını denemek için, ölümü ve hayatı yaratan O'dur.” (Mülk, 67\2)

Görüldüğü üzere, kâinatın yaratılışı, yeryüzünün güzelliklere donatılması, ölüm ve hayatın yaratılması, kısacası insanla ilgili herşeyin varlığa kavuşturulması hep insan için ve insanların ‘ahsen-i amel'e kavuşup kavuşamamalarının tesbit edilmesi içindir.

Nimetler, nankör ile şükredeni ortayı koymak içindir:

Allah'ın vermiş olduğu bütün nimetler, yine imtihan için ve insanların ‘şükür' mü yoksa ‘nankörlük' mü edeceğini ortaya çıkarmak içindir:

فَلَمَّا رَاهُ مُسْتَقِرًّا عِنْدَهُ قَالَ هذَا مِنْ فَضْلِ رَبّى لِيَبْلُوَنى ءَاَشْكُرُ اَمْ اَكْفُرُ وَمَنْ شَكَرَ فَاِنَّمَا يَشْكُرُ لِنَفْسِه وَمَنْ كَفَرَ فَاِنَّ رَبّى غَنِىٌّ كَريمٌ (40)   

“..Süleyman, Kraliçenin tahtının yanıbaşında durduğunu görünce:

“Bu, Rabbimin lütuflarındandır. Bu şükür mü edeceğim, yoksa nankörlerden mi olacağım diye beni sınamak içindir..” (Neml,27\ 40)

Demek ki maddî–mânevî herhangi bir nimet ve güzelliğe kavuşan bir kişi, bu lütuflarla imtihan olduğunu aslâ unutmamalı ve neticede kendisine faydalı olan şükrü kesinlikle elden bırakmamalıdır. Çünkü nimetlerin ihsan edilmesinin sebeb-i hikmetlerinden biri de budur. Ve ayrıca, herhangi bir nimete kavuşulduğunda bunun Allah tarafından olduğu bilinmeli ve
‘هذَا مِنْ فَضْلِ رَبّى  denilmelidir.

Yaratılıştan gâye: İMTİHAN

Evet ‘yaradılış’tan maksat ‘imtihan'dır. Yüce Kitabımız,

اِنَّا خَلَقْنَا الْاِنْسَانَ مِنْ نُطْفَةٍ اَمْشَاجٍ نَبْتَليهِ فَجَعَلْنَاهُ سَميعًا بَصيرًا (2)

“Biz insanı katışık bir meniden yarattık. Onu denemek istiyoruz. Onu işitici ve görücü kıldık” (İnsan, 76\2) buyurmaktadır.

Değişik âyetlerde farklı lafızlarla ifâde edilse de öz itibariyle insanın yaratılışından maksat, onun denenmesidir; Bir alimin ifâdesiyle ‘kömür' mü yoksa ‘elmas' mı, bu durumun ortaya çıkarılmasıdır.

İmtihansız Cennet zor;

Aşağıya alacağımız âyetler dikkate alındığında Cennet yolunun türlü türlü imtihanlarla dolu olduğu apaçık anlaşılmaktadır. Çok büyük bir lütuf olan Cennet'e girmek ve orada Cemâlullah'ı müşâhede etmek çeşit çeşit imtihan potalarından sonra som altın haline gelinerek kıvama kavuşma sâyesinde elde edilebilecektir.  Şu ayetlere bir bakalım:

اَمْ حَسِبْتُمْ اَنْ تَدْخُلُوا الْجَنَّةَ وَلَمَّا يَاْتِكُمْ مَثَلُ الَّذينَ خَلَوْا مِنْ قَبْلِكُمْ مَسَّتْهُمُ الْبَاْسَاءُ وَالضَّرَّاءُ وَزُلْزِلُوا حَتّى يَقُولَ الرَّسُولُ وَالَّذينَ امَنُوا مَعَهُ مَتى نَصْرُ اللّهِ اَلَا اِنَّ نَصْرَ اللّهِ قَريبٌ (214)

“Yoksa sizden evvelki geçmiş ümmetlerin hali sizlere gelmedikçe cennete gireceğinizi mi zannettiniz,? Onları nice şiddetli ihtiyaçlar, hastalıklar kapladı ve sarsıntılara uğradılar. Hatta peygamberleri ve O'nunla beraber imân edenler, "Allah'ın nusreti ne zaman?" diyecek bir halde geldiler. Haberiniz olsun Allah'ın nusreti pek yakındır..” (Bakara, 2\214)
اَمْ حَسِبْتُمْ اَنْ تَدْخُلُوا الْجَنَّةَ وَلَمَّا يَعْلَمِ اللّهُ الَّذينَ جَاهَدُوا مِنْكُمْ وَيَعْلَمَ الصَّابِرينَ (142)

“Yoksa siz, Allah Teâlâ sizden mücâhede edenleri ayırt etmedikçe ve sabredenleri belli buyurmadıkça cennete girivereceğinizi mi sanıverdiniz?” (Âl-i İmrân, 3\ 142)

اَمْ حَسِبْتُمْ اَنْ تُتْرَكُوا وَلَمَّا يَعْلَمِ اللّهُ الَّذينَ جَاهَدُوا مِنْكُمْ وَلَمْ يَتَّخِذُوا مِنْ دُونِ اللّهِ وَلَارَسُولِه وَلَاالْمُؤْمِنينَ وَليجَةً وَاللّهُ خَبيرٌ بِمَا تَعْمَلُونَ (16)

“Yoksa siz, Allah sizden mücahede edenlerle Allah'tan, Resulünden ve müminlerden başkasını sırdaş edinmeyenleri iyice ortaya çıkarmadan, kendi halinize bırakılacağınızı mı zannettiniz? Halbuki Allah bütün yaptıklarınızdan haberdardır.” (Tevbe, 9\16)

اَحَسِبَ النَّاسُ اَنْ يُتْرَكُوا اَنْ يَقُولُوا امَنَّا وَهُمْ لَا يُفْتَنُونَ (2)

 “Müminler sadece “İman ettik” demeleri sebebiyle kendi hallerine bırakılıvereceklerini, sınanmayacaklarını mı zannettiler?” (Ankebut, 29\2)

Görüldüğü üzere bu âyetler bize, Cennet yolunun çile ve ızdıraplarla, ağır imtihanlarla dolu olduğunu bildirmektedir. Cennet yolu, gayret, himmet ve dişimizi sıkıp dayanma gerektirmektedir.Ne diyelim! Bir Allah dostunun dediği gibi herhalde Cennet ucuz değil, Cehennem de lüzumsuz değil.

Zâlim ve Kâfirler için imtihan unsuru olmamak;

Kur'ân bize nasıl dua etmemizi öğrettiği gibi, ayrıca bir dua edebi de öğretmektedir. Bu dua da, kâfir ve zâlimler için imtihan unsuru olmaktan Allah'a sığınmayı öğütlemektedir.

رَبَّنَا لَا تَجْعَلْنَا فِتْنَةً لِلَّذينَ كَفَرُوا وَاغْفِرْ لَنَا رَبَّنَا اِنَّكَ اَنْتَ الْعَزيزُ الْحَكيمُ ()

“Ey Rabbimiz! Bizi kâfir olanlar için bir fitne kılma ve bizim için mağfiret buyur. Ey Rabbimiz, şüphe yok ki azîz, hakîm olan ancak Sen'sin.” (Mümtahine,60\ 5)

Yine aynı minvalde olmak üzere başka bir yerde,

فَقَالُوا عَلَى اللّهِ تَوَكَّلْنَا رَبَّنَا لَا تَجْعَلْنَا فِتْنَةً لِلْقَوْمِ الظَّالِمينَ (85)

“Onlar da dediler ki: "Allah Teâlâ'ya itimat ettik. Ey Rabbimiz! Bizi o zalimler olan kavim için bir fitne kılma.” (Yunus, 10\85)

‘Hayır' ve ‘Şer' ile imtihan;

كُلُّ نَفْسٍ ذَائِقَةُ الْمَوْتِ وَنَبْلُوكُمْ بِالشَّرِّ وَالْخَيْرِ فِتْنَةً وَاِلَيْنَا تُرْجَعُونَ (35)

“Her nefs, ölümü tadacaktır ve sizi bir imtihan olmak üzere şer ile ve hayr ile deneriz ve (sonra) Bize döndürüleceksiniz.” (Enbiya,21\ 35)

Varlıkla imtihan daha zordur. Kulübede kulluk yapmak daha kolaydır ama saraylarda lüks bir hayat içerisinde Allah'a dört dörtlük bir kul olabilmek ancak babayiğitlere mahsus bir şeydir. Şerlerle, yokluklarla imtihan olan kişinin şayet varsa iradesi dayanma gücü artar, bilenir ve önüne çıkan engellerin üstesinden gelmek ister. Ancak varlık içindeki hiç yokluk görmemiş birinin durumu daha zordur.

Ancak birçok hadiste işaret edildiği gibi varlıkla imtihanı kazanmanın da sevabı pek çoktur. Fakat varlıkla imtihanı başarabilmek de gerçekten pek zordur. Elbette ki Cenâb-ı Hakk'ın koruduğu seçilmiş ve ısmarlama şahsiyetler hariç... Onlar hakkında Peygamber (a.s) şöyle buyurmaktadır:

عَجَباً ‘مْرِ الْمُؤْمِنِ إنّ اَمْرَهُ كُلّهُ لَهُ خَيْرٌ وَلَيْسَ ذلِكَ حدٍ إّ لِلمُؤْمِنِ إن اَصَابَتْهُ سَرّاءُ شَكَرَ فَكَانَ خَيْراً لَهُ وَإنْ اَصَابَتْهُ ضَرّاءُ صَبَرَ فَكَانَ خَيْراً لَهُ "Mü'minin hali hayrete değer doğrusu. Zira her bir işi onun için hayırlıdır. Bu meziyet sadece mü'mine hastır. Çünkü o nimete kavuşsa şükreder, bu ise onun için hayırlıdır. Musibete uğrasa sabreder, bu da onun için hayırlıdır. Bu meziyet sadece mü'mine hastır. Çünkü o nimete kavuşsa, şükreder. Bu ise onun için hayırlıdır. Musibete uğrasa sabreder, bu da onun için hayırlıdır"

Yine benzer bir âyet aynı gerçeği ortaya koyar:

وَقَطَّعْنَاهُمْ فِى الْاَرْضِ اُمَمًا مِنْهُمُ الصَّالِحُونَ وَمِنْهُمْ دُونَ ذلِكَ وَبَلَوْنَاهُمْ بِالْحَسَنَاتِ وَالسَّيِّاَتِ لَعَلَّهُمْ يَرْجِعُونَ (168)

“Onları parça parça topluluklar halinde dünyanın her yerine dağıttık. Aralarında iyi kimseler de vardı, iyi olmayanlar da! Kötülüklerden dönüş yaparlar diye onları gâh nimetler, gâh musîbetlerle imtihan ettik.” (A'raf, 7\168)

İMTİHAN UNSURLARI

MAL VE EVLÂT:

Mal ve evlat insan için birer imtihan unsurudurlar.

 وعن كعب بن عياضٍ رضِىَ اللّهُ عنهُ قال: ]سَمِعْتُ رسولَ اللّهِ  يَقُولُ: إنَّ لِكُلِّ أمَّةٍ فِتْنَةً، وَإنَّ فِتْنَةَ أمَّتِِى الْمَالُ[.
6. (395)- Ka'b İbnu İyâz (radıyallahu anh) anlatıyor; "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ı şöyle derken işittim: "Her ümmet için bir fitne vardır, benim ümmetimin fitnesi de maldır." Tirmizî, Zühd 26, (2337).

وعن خَوْلَةَ ا‘نْصَارِيّةَ رَضِيَ اللّهُ عَنْها قالت: ]سَمِعْتُ رَسُولَ اللّهِ  يَقُولُ: إنَّ رِجَاً يَتَخَوَّضُونَ في مَال اللّهِ بِغَيْرِ حَقٍّ فَلَهُمُ النّارُ يَوْمَ الْقِيَامَةِ[. أخرجه البخاري والترمذي.»يتخَوَّضون« أي

يأخذونه ويتملكونه كما يخوض انسان الماء يميناً وشماً .

2. (5162)- Havle el-Ensariyye (radıyallahu anhâ) anlatıyor: "Rasulullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ı  işittim. Şöyle buyurmuşlardı:

"Bir kısım insan vardır, Allah'ın mülkünden haksız bir surette mal elde etmeye girişirler. Halbuki bu, kıyamet günü onlara  bir ateştir, başka değil." [Buhârî, Hums 7; Tirmizî, Zühd 41, (2375).]

Bu husus ayetlerde de dile getirilmiştir.

وَاعْلَمُوا اَنَّمَا اَمْوَالُكُمْ وَاَوْلَادُكُمْ فِتْنَةٌ وَاَنَّ اللّهَ عِنْدَهُ اَجْرٌ عَظيمٌ (28)

“Biliniz ki mallarınız ve evlatlarınız, sadece birer imtihan konusudur. Büyük mükâfat ise, âhirette Allah nezdindedir.” (Enfâl, 8\28; Teğâbün, 64\15)

يَا اَيُّهَا الَّذينَ امَنُوا لَاتُلْهِكُمْ اَمْوَالُكُمْ وَلَا اَوْلَادُكُمْ عَنْ ذِكْرِاللّهِ وَمَنْ يَفْعَلْ ذلِكَ فَاُولئِكَ هُمُ الْخَاسِرُونَ (9)

“Ey iman edenler! Gerek mallarınız, gerek evlatlarınız sizi Allah'ı zikretmekten alıkoymasın! Bilin ki böyle yapanlar, en büyük kayba uğrarlar.” (Münafikun,63\ 9)

AÇLIK, KORKU, MALA/CANA/ÜRÜNE GELEN NOKSANLIK:

Herhangi bir şekilde insanların başına gelen açlık, korku, mala-cana ve ürüne gelen zararlar-eksiklikler bunlar da birer imtihan unsurudurlar. İnsan bu noktaları bu şekilde kabul edip, her şeyin birer imtihan olduğunu asla unutmaması gerekir.

وَلَنَبْلُوَنَّكُمْ بِشَىْءٍ مِنَ الْخَوْفِ وَالْجُوعِ وَنَقْصٍ مِنَ الْاَمْوَالِ وَالْاَنْفُسِ وَالثَّمَرَاتِ وَبَشِّرِ الصَّابِرينَ (155)

“Biz mutlaka sizi biraz korku ile, biraz açlık ile, yahut mala, cana veya ürünlere gelecek noksanlıkla deneriz. Sen sabredenleri müjdele!” (Bakara, 2\155; Al-i İmran, 3\186)

FARKLILIK:

Milyonlarca insan vardır. Bunların yaşantıları ve hayattan kazandıkları farklı farklıdır. İnsanlarda bulunan maddi ve manevi farklılıkların hepsi yine imtihan unsurudur. Bundan dolayı bu konunun da bir imtihan olduğu bilinip, farklılıklara sahip olanların bu konuda da kazanmaya bakmaları gerekir.

وَهُوَ الَّذى جَعَلَكُمْ خَلَائِفَ الْاَرْضِ وَرَفَعَ بَعْضَكُمْ فَوْقَ بَعْضٍ دَرَجَاتٍ لِيَبْلُوَكُمْ فى مَا اتيكُمْ اِنَّ رَبَّكَ سَريعُ الْعِقَابِ وَاِنَّهُ لَغَفُورٌ رَحيمٌ (165)

“O'dur ki sizi dünyada halifeler yapmış ve verdiği nimetlerle sizi denemek için kiminizi kiminize üstün kılmıştır. Muhakkak ki Rabbin, cezalandırmayı dilediğinde işi çabuk bitirir. Şüphesiz O gafurdur, rahimdir.”(En'am, 6\ 165)

وعن أبى هريرة رَضِيَ اللّهُ عَنْه قال: ]قَالَ رَسُولُ اللّهِ #: إذَا كَانَتْ أُمَرَاؤُكُمْ خِيَارَكُمْ، وَأغْنِيَاؤُكُمْ سُمَحَاءَكُمْ، وَأُمُورُكُمْ شُورَى بَيْنَكُمْ فَظَهْرُ ا‘رْضِ خَيْرٌ لَكُمْ مِنْ بَطْنِهَا؛ وَإذَا كَانَتْ أُمَرَاؤُكُمْ شَرَارَكُمْ، وَأغْنِيَاؤُكُمْ بُخََءَكُمْ وَأُمُورُكُمْ الى نِسَائِكُمْ
 فَبَطْنُ ا‘رْضِ خَيْرٌ لَكُمْ مِنْ ظَهْرِهَا[. أخرجه الترمذي .

13. (4785)- Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Rasulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:

"Ümeranız hayırlı olanlarınızdan iseler, zenginleriniz sehâvetkâr kimselerse, işlerinizi aranızda müşavere ile hallediyorsanız, bu durumda yerin üstü (hayat), altından (ölümden) hayırlıdır. Eğer ümeranız şerirlerinizden, zenginleriniz cimri ve işleriniz kadınların elinde ise, yerin altı üstünden, (ölmek yaşamaktan) daha hayırlıdır. (Çünkü artık dini ikame imkanı kalmaz.)" [Tirmizî, Fiten 78, (2267).]

NETİCE:

Netice itibariyle, hayat bir imtihandan ibarettir. Burası bir hizmet ve çalışma yeri, ötesi ise imtihanın sonucuna göre ya nimetlere doyma ya da bitmeyen çileyi doldurma mekanıdır. Rabbim bizleri, imtihanımızın şuuruna varıp, her türlü imtihan unsurundan başarıyla geçmeye muvaffak eylesin. Ve sonunda da rızasına, sevgisine ve Cemalullah'a ulaştırsın.

AMİN.

 


* BENZER KONULAR

Kulluk’tan Düşme Nedeni Heva Gönderen: türkiyem
[Bugün, 09:24:39 ÖÖ]


Yaratan Rabb'inin Adıyla Oku Gönderen: türkiyem
[Bugün, 09:18:20 ÖÖ]


Hasta Kalp Gönderen: türkiyem
[Bugün, 09:05:04 ÖÖ]


O’nun Rızası İçin Gönderen: türkiyem
[Bugün, 08:51:01 ÖÖ]


Akıl Eğitimi Gönderen: türkiyem
[Bugün, 08:44:10 ÖÖ]


Modern Hayatın Kölesi Olmaktan Kurtulalım Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 08:03:13 ÖÖ]


Kul Hakkına Riayet Etmek Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:54:32 ÖÖ]


Resulü Efendimiz (S.A.V.) Evin Camiye Yakın Olması Çok Faziletlidir Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:42:08 ÖÖ]


Dua Doğru Ama Ağız Yanlış Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:22:52 ÖÖ]


Allahü Teala Dilediğini Temize Çıkarır Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:11:17 ÖÖ]


Bu Ümmete Allah'ın Büyük İhsanı Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:04:34 ÖÖ]


Bünyamin Topçuoğlu - Büyük Cevşen Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:20:42 ÖS]


Çocuk Terbiyesi Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 10:56:30 ÖÖ]


HZ. Muhammedin Davranış Modelleri Gönderen: anadolu
[Dün, 10:48:36 ÖÖ]


Bidat ve Hurafelerden Sakınmak Gönderen: anadolu
[Dün, 10:40:42 ÖÖ]


Temizlik İmandandır Gönderen: anadolu
[Dün, 10:34:38 ÖÖ]


İslamda Kulluk Sadece Allah’a’dır Gönderen: anadolu
[Dün, 10:27:12 ÖÖ]


Peygambere İtaat Allah’a İtaattır Gönderen: anadolu
[Dün, 10:22:28 ÖÖ]


Ürkmüş Yaban Eşekleri Gibi Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 08:05:51 ÖÖ]


Eşinizi Seviyorsanız Onu Sabah Namazına Kaldırın Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:53:52 ÖÖ]

Sitemap 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42