Gönderen Konu: HER İYİLİK İÇİN ŞÜKÜR HER FENALIK İÇİN TEVBE  (Okunma sayısı 669 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

anadolu

  • Ziyaretçi
HER İYİLİK İÇİN ŞÜKÜR HER FENALIK İÇİN TEVBE
« : Mart 27, 2017, 03:10:08 ÖS »
HER İYİLİK İÇİN ŞÜKÜR HER FENALIK İÇİN TEVBE

Sen adı falan ya da filan olan, sen cinsiyeti kadın veya erkek olan, sen yaşı bu kadar ya da şu kadar yıl olan, sen ey insan bu yeryüzünde gezip dolaştığın süre içinde kendi aklın ve üstün yeteneklerin sayesinde başarılı olduğunu mu sanmıştın? Ya da başarısızlığının sebebini Allah’ın bir gazabı olarak mı algılamıştın? Eğer bu şekilde bir fikre kapıldıysan, eğer böyle bir düşüncedeysen sen İslam’ı tanıyamamış, sen iman noktasında olgunluğa erişememişsin.

Allah’tan başka ilah yoktur ve Muhammed aleyhisselam onun kulu ve elçisidir diyen ve bu minvalde yaşamaya gayret eden her mümin, bu ölçülerle dünyaya bakıp hesabını yapmaya çalışan her Müslüman, bunları muhakkak biliyor. Ancak bizimkisi hatırlatmaktan ibaret olan kalbi ve zihni şeytan denilen düşmana karşı kondisyonda tutmaktır. Müslümanlar hep birlikte düşünelim. Biraz geriye gidip biraz daha düşünelim. Hani sen hidayeti arama gayreti içindeydin bir zamanlar.

Hani bu şehrin günah işlenen her sokak ve caddeleri üzerinde yürürken kalbin sıkışıyordu. Hani Medine’deki üç Müslümandan biri gibi dünya sana da olağanca genişliğine rağmen dar geliyordu. Hani sen yolunu şaşırdığını fark ettiğinde içini bir sıcaklık kaplamıştı. Bunca yıl tanık olduğun haramlara, günahlara yaklaştığında hani sanki cehennem alevine giriyormuş gibi bütün organların ısınmaya başlıyordu. Hani insanlardan bunca yıl, arkadaş bildiğin insanların muhabbetleri artık boş laf satın almaktı senin için. Hani seni kimse dinlemiyor, dinleyen ise anlamıyordu. Gündüzleri dünya işlerinden bıkmış bir halde eve geliyor, televizyon odasını es geçerek odana dalıp gece olmasını bekliyordun.

Annen baban bile aklını kaçırdığını düşünürken; sen, seni bu dünyada tek anlayabilen yüce Rabbine varıyordun secdelerde. Hani yaşadığın şehrin haramlarından iğrenen kalbin o gecelerde huzur buluyordu. Hani ihlaslı ellerin semaya kalkarken geceleri, gündüzleri tiksintiyle yere düşen gözlerinden yaşlar boşanıyordu. Bir iyilik bekliyordun ahiretini kurtaracak. Bir iyilik bekliyordun kafandaki soruların yanıtlarını verecek. Bir iyilik bekliyordun eğri olan yolunu sıratı müstakime çevirecek. Bir iyilik bekliyordun ki seni dünyanın darlığından alıp ahiretin genişliğinde; cennet bahçelerinde dolaştıracak, meleklerin selâmlarıyla kuşatacak, Rabbin olan Rahimin cemaliyle şereflendirecek. Ey Müslüman unuttun mu? Sen işte böyle biçare haldeyken, şaşkınlık içinde yüzükoyun yüzerken, Rabbin senin ne huşu içindeki secdelerini unuttu ne onun için boşanan sağnak sağnak gözyaşlarını ne de semaya kalkan titrek ellerini. “Seni dinin hükümlerinden habersiz bulup seçerek dosdoğru yola koymadı mı? Seni muhtaç bulup ihtiyacını gidermedi mi?” (Duha, 7-8)

Evet, herkes seni unutmuşken Rabbin seni unutmadı. Evet, hani sen Musa aleyhisselam gibi Rabbine yönelip “Ya Rabbi! Bana lütfedeceğin her türlü nimete muhtacım!” (Kasas, 24) diye dua etmiştin. Hani sen “Rabbena! Bizi imana çağıran ve “Rabbinize inanın!” diye tevhide dâvet eden bir zatı duyduk ve icabet ettik. Artık sen bizi affet, kusurlarımızı bağışla ve iyilerle birlikte bizim canımızı al.” (Âli İmran, 193) diye temennilerde, isteklerde bulundun da Allah hidayet nimetiyle duanı kabul etti. Sen tevhide çağıran bir ses duymayı istedin Allah sana işittirdi. Sen iyilerle olmayı istedin Allah seni ehlisünnet üzere selefin yolunda ilerleyen Müslümanlarla tanıştırdı. Sen hep zanna uyarken, kulaktan dolma bilgilerle doluyken Allah sana öğretti de sen hakikati buldun. İşte beklediğin iyilik, işte beklediğin kurtuluş yolu sana ulaştı sende icabet ettin. Sen Allah’tan bir iyilik beklemiştin hâlbuki günahlar içinde yüzerken, canını almaması büyük bir iyilikti. Sen Allah’a bilinçsizce isyan ederken her günahla, “yoksa onlar güpegündüz eğlenirlerken azabımızın kendilerine gelmesinden emin mi oldular?” (A’raf, 98) ayetinin senin üzerinde tecelli bulmaması senin için büyük bir iyilik değil midir? Sana gelen her iyilik Allah’tan geldi ve sen ey Müslüman cahilliğin karanlıklarından İslam’ın aydınlığına yol aldın ve hala da yol almaktasın peki neden bu kadar cansızlaştın, peki neden bu kadar sıradanlaştın, neden ilk günkü huşun yok namazlarında? Neden nafile ibadetlerinde eksiklikler yaşanıyor? Neden ey nefis! Sen hiç kimseyken İslam sana kimlik kazandırdığı halde hiç kimse gibi davranmaktasın. Sen değil miydin karanlıklara savaş açan. Sen değil miydin ya rabbi bana bir fırsat ver de sana kendimi göstereyim diyen Enes bin Nadr gibi yalvaran gözlerle semaya bakan. Allah sana bunca fırsatı vermişken neden adımların gevşek, ruhun durgun, bedenin cansız. Unutma ki Allah’ın vermiş olduğu bunca iyiliği, fenalığa dönüştürecek olan nefsindir. Bir zamanlar rüyasını bile görmekte zorlandığın bir makama, bir mevkie veya istediğin bir göreve ulaştıktan sonraki durumun, nefsini öne geçirerek hata yapmandır. Bu hatalardan kaynaklı fenalıkların baş sorumlusu sen ve nefsindir. Önceden bilmiyordun şimdi biliyorsun. Önceden anlamıyordun şimdi anlıyorsun. Önceden yapmak için istiyordun şimdi ise isteğin gerçekleşmesine rağmen yapmıyorsun. Bu tuhaf durumu âlim İbn Kayyim el-Cevziyye (Rahimeullah) El-Fevaid eserinde şöyle tarif etmiştir: “Tuhaf konulardan birisi; bir şeyi bilmen sonrada sevmeyip istememendir. Çağıranı dinlemen ve sonrada icabet etmede geç kalmandır. Alışverişte kârda olduğunu bilmenle beraber başkasını tercih etmendir. Kızgınlığının derecesini bildiğin kimseye saldırmayı göze almandır.

Günah işlediğinde aynı zamanda vahşeti arzulaman, sonrada Allah’a itaat ederek O’na dönüş yapmamandır. O’nun sözüne kulak vermediğin ve kalbini başkalarının sözüne daldırdığında ve bundan haz aldığında, O’nu zikretmeyi ve O’na nida etmeyi kalbinin özlememesidir. Başkasına kalbinin meyletmesinden dolayı bunun seni helake götürmesiyle bile seni zevklendiren bu şeyden kaçınmaman, Allah Teâlâ’ya yönelmemen ve cennetine koşmamandır. İşte bunlardan bile daha tuhafı var ki; o da, Onsuz bir şey yapamayacağını ve her şeyde O›na ihtiyacının olduğunu bildiğin halde O›ndan yüz çevirmen ve O›ndan seni uzaklaştıracak şeylere rağbet etmendir.”

Samed olan Allah’a ihtiyacımız olduğunu bilmemize rağmen nedir bizi onun yolundan alıkoyan ya da yavaşlatan. Sen bir musibetle karşılaştığında sabırla, namazla Allah’a koştun. Peki, sana yardımını gönderdiğini unuttun mu ey nefis? Hani işsizlikten yakınıp içtenlikle dua etmiştin. İş bulduktan sonra sana rızık veren Allah’ın davasında yavaşlamana sebep olan şey, duanın birkaç ay sonra kabul edilişi mi? Sen Allah’a adayacağın bir çocuk istedin de Allah senden daha doğmadan bu Salih ameli kabul etmesi midir seni duraksatan? Sen borçlar içinde kıvranırken avazın çıktığı kadar yükseltirken sesini göklere şimdi borç verir duruma gelmen midir seni hareketsiz kılan? Sen evladı için hayrı isteyen anne ve baba duanız kabul olduğu için mi “evladım bunca kitabı okuyacak mısın?” diye sitemlerde bulunuşunuz. Ey nefis dön bir arkana bak ne kaldı dünyada dert olarak geride. Bütün dertleri, Samed olan Allah giderdi. Bir dert kaldı bundan sonra o ise hep ileride.

“Biz, yüzleri ekşiten asık suratlı o günde Rabbimizin gazabından korkarız. Allah da onları o günün felaketinden korur, onların yüzlerine nûr, gönüllerine sürûr verir.” (İnsan, 10-11)

 


* BENZER KONULAR

Kutsal Yolculuğun Heyecanı Başlarken Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 11:22:37 ÖÖ]


Hac Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 11:14:26 ÖÖ]


Yetim ve Kimsesiz Çocuklara Sahip Çıkalım Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 10:49:10 ÖÖ]


Yalşayan Hurafeler Karşışında Müslümanların Tavırları Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 10:40:06 ÖÖ]


Yalanın Zararları Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 10:02:40 ÖÖ]


Ahiretin kapısı ölümü Hatırlamak ve Ona Hazırlanmak Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:49:11 ÖÖ]


Hicr Süresi Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:32:26 ÖÖ]


Güven Duygusunu Nasıl Elde Ederiz Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:22:28 ÖÖ]


Korku ve Ümit Ahiret İnancından Doğar Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:09:23 ÖÖ]


Süleyman Aleyhisselam Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:00:28 ÖÖ]


Zikir İbâdeti Kalbin Cilâsıdır Gönderen: fanidunya NET
[Nisan 26, 2024, 09:45:16 ÖS]


Müslüman’ın Müslüman’a Muamelesi Gönderen: KOYLU
[Nisan 26, 2024, 08:47:12 ÖS]


Ölüm Hadisesi ve Mümin’in Tutumu Gönderen: KOYLU
[Nisan 26, 2024, 08:42:28 ÖS]


Kaza ve Kadere İmanın Keyfiyeti Üzerine Notlar Gönderen: KOYLU
[Nisan 26, 2024, 08:36:50 ÖS]


İnsan Hakları, Kadın-Erkek Eşitliği ve Adalet Gönderen: KOYLU
[Nisan 26, 2024, 08:31:26 ÖS]


PCLOUD ÜCRETSİZ ÖMÜR BOYU DİLEDİĞİNİZ KADAR DEPOLAMA ALANINA SAHİP OLMAK Gönderen: andrewmemut
[Nisan 26, 2024, 05:30:06 ÖS]


İnsan ve Dua Gönderen: fanidunya NET
[Nisan 26, 2024, 07:59:29 ÖÖ]


İman Etmeyenler Gönderen: fanidunya NET
[Nisan 26, 2024, 07:33:17 ÖÖ]


Sorumluluk Bilinci Gönderen: fanidunya NET
[Nisan 26, 2024, 06:57:24 ÖÖ]


Resulü Müctebâ Efendimiz (S.A.V.): “10 Haslet Vardır Ki Helak Olma Sebebidir Gönderen: fanidunya NET
[Nisan 26, 2024, 06:43:20 ÖÖ]

Sitemap 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41