Gönderen Konu: İNSANIN ÖLÜM KAYGISIYLA YOLCULUĞU  (Okunma sayısı 88 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı anadolu

  • Administrator
  • *****
  • İleti: 646
    • www.fanidunya.net
İNSANIN ÖLÜM KAYGISIYLA YOLCULUĞU
« : Eylül 27, 2022, 01:46:57 ÖS »
İNSANIN ÖLÜM KAYGISIYLA YOLCULUĞU

“Doğrusu güldüren de O’dur, ağlatan da.
Ve öldüren de O’dur, dirilten de.”
(Necm, 53/43-44)

Ölüm tüm canlıları bekleyen kaçınılmaz bir gerçek olarak en çok insanı ilgilendirmektedir. Hisleri, düşünceleri, davranışları ile hem içinde bulunduğu anı hem geçmişi hem de geleceği duyumsayan, kavrayan, tasarlayan insan, kuşatıcı ölüm gerçeğini de tüm derinliğiyle düşünür, hisseder, onunla ilgili davranışlarda bulunur. Bu hâliyle insan, hayvanların ölüm karşısında gösterdiği iptidai ölüm korkusundan daha karmaşık duygu, düşünce ve davranışlara sahiptir.

İnsanın ölüm gerçeği ile yolcuğu hayatın başından sonuna kadar devam eder. Doğum ile anne rahminden ayrılan insan yavrusu aynı zamanda ilk ayrılık kaygısını da tatmış olur. Doğumdan sonra ortalama sekiz aylık olduğunda nesne devamlılığı denen zihinsel bir gelişim aşamasına geçer. Bundan önce oyuncağı kaybolduğunda aramayan bebek artık dış dünyadaki nesnelerin zihinsel temsillerini de edindiği için gözünün önünden kaybolan nesneleri aramaya, özlemeye başlar. İlk ölüm kaygısının bu döneme kadar gittiği tahmin ediliyor. Bu dönemde bebeğin en çok ihtiyaç duyduğu şey istikrardır. Yani hayati ihtiyaçlarının anne baba ya da bakım veren tarafından düzenli bir şekilde karşılanması, ihtiyaç duyduğunda onları yanı başında bulması bebeğe güvende olduğu hissini verir. Özellikle bakım sırasında annesinin bakışlarından sevildiği ve değerli olduğu hissini alması bebeğin hayata tutunmasını kolaylaştırır.

Ölümün herkes için geçerliliğini tam olarak kavrayamayan çocuk ölümü uyku, baygınlık, yolculuk gibi geri dönülmesi mümkün bir hâl olarak algılar. Ölümle ilgili korkusu kendi ölümlülüğünden çok anne babasını kaybetmek üzerine yoğunlaşmaktadır. Hemen her konuda ilgi ve merakının arttığı bu dönemde hayatın başlangıcı ve sonuyla ilgili soruları da ilgi, güven ve keşif ihtiyaçlarına karşılık gelir. Yakınlarından birinin kaybı söz konusuysa çocuğun zihinsel olarak kavramakta zorlandığı bu durum duygusal anlamda onun için oldukça sarsıcıdır. Yakınları tarafından sarılıp sarmalanması, günlük rutininin devam etmesi, yaşına uygun olarak ölümle ilgili sorularına yanıt verilmesi, özellikle ölen yakının geri dönmeyeceği ama kalanların ömür boyu onunla olacağı ve onu koruyacağını bilmesi çocuğu teskin eder.

Gençlikte soyut düşünme becerisinin de gelişimiyle ölümün evrenselliği kavranmaya başlansa da anlaşılması genç için de oldukça güçtür. Genç tarafından dünyanın adil bir yer olup olmadığının sorgulanması ölümün aniliğiyle ilintilidir. Gelecek kaygısı ve kimlik inşasıyla meşgulken varoluşunu tehdit eden ölüm, zihninin bir yanını meşgul etmektedir.

Ölümle ilgili merakı ve endişesi tercih ettiği dijital oyunlar, filmler ve kitaplara yansır. Aynı zamanda yaşam enerjisinin ve becerilerinin yükselmesiyle ölüme meydan okuma gibi davranışlara da gidebilir. Ölümün sınırlarında dolaşma veya intihar girişimleri söz konusu olabilir. Bunlar aynı zamanda ölüm kaygısının tezahürlerinden sayılabilir. Bu yaşlarda gencin bir ideale sarılması, iyi arkadaşlar, uygun rol modeller edinmesi, ailesiyle sağlıklı ilişkilerini sürdürürken kendi deneyimlerini yaşamasına da alan açılması ölümle ilgili kaygılarını sağlıklı bir zeminde tutabilir. Aynı zamanda ibadetler yoluyla Allah ile bağ kurması da hayatın anlamı ve amacına dair arayışına katkıda bulunabilir.

Yetişkinlikte artık fiziksel ve zihinsel olgunluğa ulaşan insan hayatın en üretken yıllarını ölümü biraz öteleyerek, bilinçaltına iterek geçirebilir. Fakat ölüm kendini her zaman bir şekilde hatırlatır. Hastalıklar, kazalar, yakınların ölümü, yaşlanan ebeveynler esasen ölümün ne derece yakın olduğunun işaretleridir. Bununla birlikte yetişkinlikte kurulan evlilik bağları, çocuklara rehberlik etme, sosyal ilişkiler, yakın ve uzak çevrenin sorunlarına duyarlılık hayatı daha canlı ve anlamlı kılar. Bu aşamada ölüm kaygısını dengede tutan şey kendini yeterli ve verimli hissetmektir diyebiliriz. Bu verimlilik Allah Resulü’nün işaret ettiği gibi sadaka-i cariye, istifade edilen ilim, kendisine dua eden hayırlı evlat yoluyla ölüm sonrasına da uzanabilir.

Yaşlılığa gelince ölümün hatırlatıcıları çoğalmıştır. Fiziksel ve zihinsel gerilemeler, kronik hastalıklar, akranların kaybı ölümü daha sık hatırlatır. Tükenmekte olan ömrün sorgulanması ve yaklaşan ölümün kaygısı kimi zaman dünyaya daha sıkı tutunma çabasına kimi zaman da günlük yaşamdan, aile bireylerinden uzaklaşmaya, içe kapanmaya sebep olabilir. Ölüme çok yaklaşmış insanlarda ölüm kaygısının tezahürleri daha bariz gözlenir. Bu dönemde en çok ihtiyaç hissedilen duygu umuttur. Hem ölüm sonrasına hem geride kalan ömrün anlamlı yaşandığına dair umut. Yaşlının umudunu güçlü tutmak kendisi kadar, hayatın başında olduğu gibi biraz da yakınlara düşer. Bu aşamada “Allah’ın rahmetinden ümidinizi kesmeyin.” (Zümer, 39/53.) ayeti müminler için teselli edicidir.

Görüldüğü üzere ölüm kaygısı hayatın başından sonuna kadar farklılaşarak zaman zaman yoğunluğu artıp azalarak devam eder. Ölüm söz konusu olunca en yoğun olarak ortaya çıkan duygunun kaygı olduğunu söyleyebiliriz. Allah Resulü ölümü hatırlamayı tavsiye ederken onun ağızların tadını kaçırdığını ifade etmiştir. Ölüm korkusu anlık olarak tüm canlılarda olsa da insan için varoluşsal anlamda hayatın tümüyle ve diğer bütün korkularla uzaktan yakından ilgilidir. Kur’an’da peygamberlerin bile zaman zaman ölüm korkusunu hissettikleri ifade edilmektedir: “Musa şöyle dedi: ‘Rabbim! Ben onlardan birini öldürmüş bulunuyorum. Bu yüzden onların da beni öldürmelerinden korkuyorum.’” (Kasas, 28/33.)

Ölümün belirsizliği, zamansızlığı onun karşısında tedbirli olunmasına engel olmaktadır. Bu belirsizlik de insanda kaygı uyandırmaktadır. Bu kaygının içinde insanın hem kendi ölümlüğüne dair kaygıları hem de yakınlarından, sevdiklerinden ayrılmanın ya da onları arkada bırakmanın kaygısı vardır. Dünyadaki işlerini, malını mülkünü, hayallerini arkada bırakmanın üzüntüsüyle birlikte ölüm sonrasının belirsizliği de kaygı uyandıran nedenler arasındadır. Kur’an’da hayatın ve ölümün doğrudan Allah’ın takdirine bağlı olduğu ifade edilmiş, inanan bireyden doğru davranışlarda bulunması, ölüm kaygısı ve hayat gailesi hakkında Allah’a sığınması beklenmiştir: “O, hanginizin daha güzel amel yapacağını sınamak için ölümü ve hayatı yaratandır. O, mutlak güç sahibidir, çok bağışlayandır.” (Mülk, 67/2.) Ancak bireyde ölüm kaygısı düzeyi ve onunla baş etme stillerinin, Allah tasavvuru ve O’nunla kurduğu bağın niteliği, derinliği, sevgi, korku, haşyet gibi duygusal boyutlarla da ilgili olduğu unutulmamalıdır. Dinî ve seküler anlamda ölümsüzlük düşüncesi veya öte dünya inancı da ölüm korkusu karşısında tesselli edici bir güce sahiptir. Hayatın başından sonuna kadar çeşitli yollarla tesis edilen güven ve umut duygusu, sağlıklı ilişki bağları kurmak, üretken bir ömür geçirmek, geride hayırlı işler bırakmak, ölüm hakkında doğru bilgiye sahip olmak, ölümle yüzleşmek ve anlamlı bir hayat yaşamak da ölüm kaygısını azaltan faktörler arasındadır.

Dr. Sema Yılmaz

RADYO DİNLEME LİNKİMİZ
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap

 


* BENZER KONULAR

Allah Kullarını Eğitiyor Gönderen: KOYLU
[Dün, 10:12:41 ÖS]


Kur'an ve Sünnet'te İnfak Gönderen: KOYLU
[Dün, 10:08:17 ÖS]


Ayetlerle Cehennem Gönderen: KOYLU
[Dün, 06:04:39 ÖS]


Ayetlerle Cennet Gönderen: KOYLU
[Dün, 05:54:55 ÖS]


Allah Kimi Hidayete Erdirmek Isterse Gönderen: KOYLU
[Dün, 05:50:07 ÖS]


Uğur Işılak - Single Eserleri + Flac Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 11:31:08 ÖÖ]


Hafızlar Ezgi Grubu - Single Eserleri + Flac Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 11:26:28 ÖÖ]


Ölçülerimizi Sâbitelerimizi Bilelim Yaşayalım Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 08:18:21 ÖÖ]


Polen Alerjisi Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 08:09:30 ÖÖ]


İyiliğe ve Cömertliğe İlk Önce Evlerimizden Başlayalım Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 08:01:00 ÖÖ]


Osmanlı’nın Çöküşü ve Kutsal oprakların Bizden Kopmasında Nüfus Azlığının Etkisi Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:53:21 ÖÖ]


Annelerimiz Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:44:25 ÖÖ]


Allahü Teâlânın Gazabı Günahlar İçinde Saklıdır Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:38:04 ÖÖ]


İhlâs Hiçbir Amelini Beğenmemektir Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:30:52 ÖÖ]


Ebubekir İpek - Benim Sevdam Gönderen: fanidunya NET
[Mayıs 11, 2024, 10:00:30 ÖS]


Ahlakî Eğitimde Annenin Önemi Gönderen: melek
[Mayıs 11, 2024, 07:33:28 ÖÖ]


Kurşun Döktürmek Neden Caiz Değildir Gönderen: melek
[Mayıs 11, 2024, 07:28:41 ÖÖ]


Merhamete Dön Gönderen: melek
[Mayıs 11, 2024, 07:23:29 ÖÖ]


Kaçarak Evlenmek Mutluluk Getirir mi Gönderen: melek
[Mayıs 11, 2024, 07:18:11 ÖÖ]


Allah'ın Mağfiretine Koşun Gönderen: melek
[Mayıs 11, 2024, 07:11:07 ÖÖ]

Sitemap 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42