Gönderen Konu: İstikamet Üzere Yaşamak  (Okunma sayısı 58 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimiçi fanidunya NET

  • Administrator
  • *****
  • İleti: 5771
İstikamet Üzere Yaşamak
« : Kasım 09, 2023, 07:52:31 ÖÖ »


İstikamet Üzere Yaşamak

İnsanoğlu eşref-i mahlukattır, yaratılmışların en şereflisidir. Cenab-ı Hak, kullarını çok sevmiş, dünyada halife kılmış, kendine muhatap kabul etmiştir. Huzurlu bir hayat için onlara akıl ve irade gibi iki büyük nimet vermiştir. Dünyada huzura, ahirette cennete ersinler diye peygamberler görevlendirmiş, kitaplar indirmiştir. İnsana böylesine değer veren Rabb’imiz insanı başıboş bırakmamış ve yürüyeceği yolu da ona göstermiştir. İşte bu yol, Rabb’imize hakkıyla iman etmek ve istikamet üzere bir ömür sürmektir.

İstikamet, kişinin sırat-ı müstakim yani dosdoğru yol olan İslam üzere yaşama kararlılığı göstermesidir. Cenab-ı Hakk’ın emirlerine bağlanması, yasaklarından ateşten kaçar gibi uzak durmasıdır. İstikamet, dünyanın sıkıntıları karşısında müminin ümidini asla kaybetmemesi, Rabb’imizin sonsuz adalet ve merhametine sığınmasıdır. İstikamet, imanın bizlere yüklediği sorumluluklarımızı yerine getirmektir. Kur’an-ı Kerim ve sünnet-i seniyyeye göre hayatımızı düzenlemektir. Şu hususu tekrar hatırlayalım ki istikametin ölçütü kendi doğrularımız değildir. İstikametin ölçütü Kur’an ve sünnettir. İstikametimizi belirleyecek Kur’an’dır, istikameti hayat tarzı hâline getirecek olan ise Peygamberimizin (s.a.s.)sünnetidir. “Sözlerin en doğrusu, Allah’ın Kitabı; yolların en doğrusu ise Muhammed’in yoludur.” (Nesai, Îdeyn, 22)

İstikamet; emrolunduğumuz gibi dosdoğru olmak, özümüzle sözümüzü bir kılmak, olduğumuz gibi görünmek, göründüğümüz gibi olmaktır. İstikamet, hesabı verilebilir bir hayat yaşamaktır. İbadetlerimizi aksatmadan anne ve babalık, eş ve evlatlık, komşu ve akrabalık yükümlülüklerimizi yerine getirmektir. İstikamet, hayatın sorumluluğunun farkına varmaktır. Ne bir kimseyi incitmek ne de bir kimseden incinmektir.

Bizler, istikameti âlemlere rahmet olarak gönderilen, Rabb’imiz tarafından tüm insanlara en güzel örnek olarak takdim edilen Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa’dan (s.a.s.) öğrendik. Resul-i Ekrem (s.a.s.), bizlere istikameti şöyle özetlemiştir: “Allah’a iman ettim de ve dosdoğru ol!” (Müslim, Îmân, 38)

Bizler, Hayy ve Kayyum olan Allah’a kul olmayı; rükûda yücelmeyi, secdede yükselmeyi Peygamber Efendimizden öğrendik. Sevgi, saygı ve kardeşliği; şefkat, merhamet ve bağışlamayı ondan öğrendik.

Cesaret ve şecaati, fedakârlık ve teslimiyeti Peygamber Efendimizin (s.a.s.) istikamet üzere geçen hayatından öğrendik. Edep ve iffeti, eşimize karşı nezaket ve zarafeti, anne ve babaya itaati, çocukları terbiye etmeyi, Resul-i Ekrem’in (s.a.s.) örnek yaşantısından öğrendik. Züht ve takvayı, teenni ve itidali, Peygamberimizin (s.a.s.) güzide örnekliğinde gördük. Adaleti kuşanmayı, zulme rıza göstermemeyi, haksızlığın karşısında dik durmayı, hak ve hakikat, izzet ve şeref için candan geçmeyi o Kutlu Nebi’den öğrendik.

Biz, Peygamber Efendimizden (s.a.s.) öğrendik sevgi, saygı ve kardeşliği… Affetmeyi, bağışlamayı, şefkat ve merhameti… Sabır ve metaneti… Hasılı imanı, ibadeti ve güzel ahlakı peygamberlerin sonuncusu, ehlibeytin şahı Hz. Muhammed Mustafa’dan (s.a.s.) öğrendik.

Peki, nedir imanda istikamet, ibadette istikamet, ahlakta istikamet?

İmanda istikamet, Allah’a hiçbir şeyi ortak koşmamaktır. Allah’ın varlığına ve birliğine, Hz. Muhammed’in (s.a.s.) son peygamber olduğuna, meleklere, kitaplara, ahirete, kaza ve kadere gönülden inanmaktır. Kur’an-ı Kerim, iman ve istikamet bağının önemini bizlere şöyle hatırlatmaktadır: “‘Şüphesiz Rabbimiz Allah’tır.’ deyip sonra da dosdoğru olanlara hiçbir korku yoktur, onlar üzülmeyecekler de. Onlar cennetliklerdir. Yapmakta olduklarına karşılık, orada sürekli kalacaklardır.” (Ahkâf, 46/13-14)

Rabb’imizin üzerimizdeki en büyük hakkı, O’na iman etmemizdir. Eşi, benzeri ve ortağı olmayan âlemlerin Rabb’ine kul olmamızdır. Her türlü hamd ve senamızı O’na sunmamızdır. Yaratan, yaşatan ve âlemleri idare eden Rabb’imize dua ve niyazda bulunmamızdır. Nitekim “O, beni yaratan ve bana doğru yolu gösterendir. Beni yediren ve içirendir. Hastalandığım zaman bana şifa verendir. Canımı alacak olan, sonra beni yeniden diriltecek olandır. Hesap günü hatalarımı bağışlayacağını umduğum yine O’dur.” (Şuarâ, 26/78-82)

İbadette istikamet, “Rabb’imiz! Ancak sana kulluk eder ve yalnız senden yardım dileriz.” (Fâtiha, 1/5) ayetinin sırrına vâkıf olmaktır. İbadetlerimizi, her türlü riya ve gösterişten arındırmak, sadece Allah’ın rızası için ve ölüm bize gelinceye kadar O’na kul olmaktır. İbadet, müminin güzel duygu ve düşüncelerle donanımlı hâle gelmesine zemin hazırlar. Mümini, kötü duygu ve düşüncelerden arındırır. İbadetlerini yerine getirebilen ve ibadetin gerektirdiği bilinci yakalayabilen mümin, çevresine güven verir. Emin insan olur. Eli ve diliyle ailesine çevresine, canlı cansız tüm varlıklara asla zarar vermez. İbadetler, müminleri kötülüklerden alıkoyar. İbadetle kötülük bir arada olmaz. Bilinçli bir şekilde ibadetini yapan mümin, kötülüğe bulaşmaz, kötülüğün peşinden koşmaz.

Ahlakta istikamet, “Ben güzel ahlakı tamamlamam için gönderildim.” (İbn Hanbel, II, 381) buyuran Sevgili Peygamberimizin ahlakını kuşanmaktır. Yaratılış gayemizden uzaklaştıran her türlü söz ve davranıştan uzak durmaktır. Peygamberimiz (s.a.s.), ailesinden başlayarak tüm sosyal hayatı kuşatan örnek bir ahlak sundu insanlara. O, ailesine karşı son derece müşfik ve nazik idi. Onun evi muhabbet ve merhametle doluydu. Yuvasına şiddet ve nefretin bulaşmasına asla müsaade etmedi. Bizlere şöyle nasihatte bulundu: “Sizin en hayırlınız, ailesine karşı en hayırlı olanınızdır. Ben de aileme karşı en hayırlı olanınızım.” (Tirmizi, Menâkıb, 63) Allah Resulü (s.a.s.), çocuklarının dinî terbiye almasına da son derece önem vermiştir. O, her şeyden önce adaletli bir baba idi. Çocukları arasında kız-erkek ayrımı asla yapmadı. Çocuklarını tatlı dil ve güler yüzle namaza kaldırdı. Hayırlı bir evlat sahibi olmak isteyen anne babalara ise şu öğüdü verdi: “Hiçbir anne baba, çocuğuna güzel terbiyeden daha kıymetli bir bağışta bulunmamıştır.” (Tirmizi, Birr, 33)

Sahabe-i kiramdan birisi Peygamber Efendimize (s.a.s.) gelerek “Ya Resûlallah! Bana İslam ile ilgili, hakkında başka kimseye soru sormaya gerek kalmayacak bir şey söyler misin?” dedi. Bunun üzerine Allah Resulü (s.a.s.) şöyle buyurdu: “Allah’a iman ettim de, sonra da istikamet üzere ol.” (Müslim, Îmân, 62) Peki, ümmet-i Muhammed olarak bizler, bugün istikamet üzere bir hayat sürebiliyor muyuz? Kur’an-ı Kerim’in hükümlerini, Peygamber Efendimizin sünnetini kendimize rehber edinebildik mi? Hakk’ın ve hakikatin yanında yer alabiliyor muyuz? Yoksa dünyanın hengâmesinde kendimizi mi kaybettik? Dünyaya aşırı meylettik de ahiretimizi terk mi eyledik? Oysaki Rabb’imizin buyruğu gayet açıktır: “Allah’ın sana verdiğinden O’nun yolunda harcayarak ahiret yurdunu iste; ama dünyadan da nasibini unutma. Yeryüzünde bozgunculuk çıkarmaya çalışma! Şüphesiz Allah bozguncuları sevmez.” (Kasas, 28/77)

Peygamber Efendimizin (s.a.s.) istikamet üzere geçen hayatı birleştirsin kalplerimizi. Sünnet-i Resûlullah, bize bizi hatırlatsın. Kur’an-ı Kerim aydınlatsın yolumuzu. Açalım gönüllerimizi birbirine. Peygamber Efendimizin (s.a.s.) “Ey Allah’ın kulları! Kardeş olun.” (Buhari, Edeb, 57) çağrısına kulak verelim. İstikametten ayrılmamak için birlik, beraberlik ve kardeşlik şuurunu canlı tutalım. “Hep birlikte Allah’ın ipine sımsıkı sarılın, parçalanıp bölünmeyin.” (Âl-i İmrân, 3/103) emr-i ilahisine gönülden bağlı kalalım. Bağlı kalalım ki istikametimizi şaşırmayalım. Yanlışa sürüklenmeyelim. Bizi birbirimize düşürmek isteyenlere, aramıza nifak tohumu ekmek isteyenlere geçit vermeyelim.

Yüce Rabb’im, bizi İslam’ın çizdiği istikametten ayırmasın. İstikamet üzere bir ömür sürmeyi, müstakim bir kul olabilmeyi Cenab-ı Hak bizlere lütfeylesin.

Amin.

İNTERNET RADYOMUZ. 24 SAAT YAYINDADIR.

RADYO  FANİDUNYA FM
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap

 


* BENZER KONULAR

Kutsal Yolculuğun Heyecanı Başlarken Gönderen: gurbetciyim
[Bugün, 11:22:37 ÖÖ]


Hac Gönderen: gurbetciyim
[Bugün, 11:14:26 ÖÖ]


Yetim ve Kimsesiz Çocuklara Sahip Çıkalım Gönderen: gurbetciyim
[Bugün, 10:49:10 ÖÖ]


Yalşayan Hurafeler Karşışında Müslümanların Tavırları Gönderen: gurbetciyim
[Bugün, 10:40:06 ÖÖ]


Yalanın Zararları Gönderen: gurbetciyim
[Bugün, 10:02:40 ÖÖ]


Ahiretin kapısı ölümü Hatırlamak ve Ona Hazırlanmak Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:49:11 ÖÖ]


Hicr Süresi Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:32:26 ÖÖ]


Güven Duygusunu Nasıl Elde Ederiz Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:22:28 ÖÖ]


Korku ve Ümit Ahiret İnancından Doğar Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:09:23 ÖÖ]


Süleyman Aleyhisselam Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:00:28 ÖÖ]


Zikir İbâdeti Kalbin Cilâsıdır Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 09:45:16 ÖS]


Müslüman’ın Müslüman’a Muamelesi Gönderen: KOYLU
[Dün, 08:47:12 ÖS]


Ölüm Hadisesi ve Mümin’in Tutumu Gönderen: KOYLU
[Dün, 08:42:28 ÖS]


Kaza ve Kadere İmanın Keyfiyeti Üzerine Notlar Gönderen: KOYLU
[Dün, 08:36:50 ÖS]


İnsan Hakları, Kadın-Erkek Eşitliği ve Adalet Gönderen: KOYLU
[Dün, 08:31:26 ÖS]


PCLOUD ÜCRETSİZ ÖMÜR BOYU DİLEDİĞİNİZ KADAR DEPOLAMA ALANINA SAHİP OLMAK Gönderen: andrewmemut
[Dün, 05:30:06 ÖS]


İnsan ve Dua Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:59:29 ÖÖ]


İman Etmeyenler Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:33:17 ÖÖ]


Sorumluluk Bilinci Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 06:57:24 ÖÖ]


Resulü Müctebâ Efendimiz (S.A.V.): “10 Haslet Vardır Ki Helak Olma Sebebidir Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 06:43:20 ÖÖ]

Sitemap 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41