Gönderen Konu: KIYMETİNİZ OLURMUYDU DUANIZ OLMASAYDI  (Okunma sayısı 305 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

fanidunya

  • Ziyaretçi
KIYMETİNİZ OLURMUYDU DUANIZ OLMASAYDI
« : Haziran 27, 2018, 09:08:10 ÖS »
Kıymetimiz Olur Muydu? Duamız Olmasaydı!

Allah’a (azze ve celle) kulluk etmek için yaratılmıştır insanoğlu, bunun için vardır hayat ve ölüm, bu sebepten ötürü korku, açlık, sıkıntı ölüm, fakirlik ve zahmete muhatap oluruz hepimiz.

Bu hikmete mebni olarak varedilmişiz ve hayatımızı sürdürüyoruz. Aciz, zayıf, mahdûd ve yetersiz olan bizlerin mutlak kemal sahibi, her şeyden müstağni Allah’ın azameti ve yüceliği karşısında boyun eğmesi, buyruklarına itaat etmesi, saygı ve tazimde bulunmasıdır ibadet. Bu açıdan bakıldığında çeşitli tezahürleri vardır ibadetin. Kimi zaman pak ve temiz alnımızı yere, toprağa koymak ibadet olurken kimi zaman düşünerek ibadet ederiz. Bazı zamanlar yürüyerek ibadet ederken bazı zamanlarda gözyaşı dökerek ibadet ederiz Rabbimize. Ve daha nice birçok tezahürü, yansıması vardır ibadetin hayatımızın her alanında. Ancak bu konuda dikkat edilmesi gereken en öncelikli hususlardan bir tanesi de yaptığımız bütün işlerde olduğu gibi ibadette de ruhu anlayabilmek, asıl istenilen ve lazım olan özü hissetmek ve yakalayabilmektir. İbadetin ruhunun ve özünün dua olduğu ise yalın bilgi boyutunda da olsa hepimizin malumu. “Dua, ibadetin iliğidir/özüdür”, “Dua, ibadetin ta kendisidir” hadis-i şerifleri bir şekilde kulağımıza mutlaka ilişmiştir. Bu açıdan bakıldığında yapılması emredilen bütün ibadetler, kendilerine özgü bir dua barındırırlar bünyelerinde. Gerçekten muhtaç ve mecbur olduğunu hissederek alemlerin Rabbine el açıp bütün meşru talep ve isteklerini O’dan isteyenler ibadetin ruhunu kavrayabilenlerdir.

Rabbini hakkıyla takdir edemeyen insanoğlu; duayı, onun etkisi ve gücünü pekala takdir edemeyebilir. Kendisini yaratanın kendisine bahşetmiş olduğu bu mükemmel nimet ve ihsandan yoksun ve mahrum olabilir. Bu konuda da kınayabileceği, kendisinden başkası değildir. Esasında Hz. Nuh’un şahsında semanın kapılarını açıp yeryüzünün pınarlarını fışkırtan dua, Hz. Musa’nın şahsında denizi ortadan ikiye yarmıştı.

Bedir’de beş bin nişanlı meleği yeryüzüne indiren nasıl dua ise semadan ikram olarak gözler önünde bir sofranın inmesine vesile olan da duadır. Yani dua, aciz insan için olağan dışı gibi gözüken durumlarda dahi kendisini hiç bir istek ve talebin aciz bırakamayacağı ğaniyy-i mutlak olan Allah’a ilticadır, O’nun kudretinin devreye girmesini istemek ve niyaz etmektir.

İnsan, kâh Hz. Süleyman’ın mülkü ve otoritesinden bir katreye sahip olabilir kâh Hz. Peygamber misali aç kalır hendeklerde. Kâh Hz. Eyyüb olur hastalanır kâh Hz. Peygamber olur Taiflerden kovalanır. Kâh kuyuya atılan Hz. Yusuf olur kâh balığın karnında, karanlıklarda Hz. Yunus. Kimi zaman İbrahim olur ateşlere atılan kimi zaman Habbab, Bilal olur ateşlerle dağlanan. Bazen Musa, İsa olur ihanete uğrayan bazen de Yakub olur gözyaşlarına boğulan. Öyle zamanlar olur ki elinden tutmaz ailesi, en yakınları, yardımsız bıraktıkları gibi çelme takmaya çalışırlar Ebu Lehebler misali.

Bizler manevi ateşlerde yanmıyor muyuz, ihanet kuyularına atılmıyor muyuz kardeşim dediklerimiz tarafından, karanlıklarda değil miyiz, hasta değil mi kalplerimiz? Ama neydi peygamberleri bizden farklı kılan, içlerine düştükleri sıkıntılardan kurtaran, yaratanın rızasına kavuşturan? Kur’an-ı Kerim şu şekilde cevap veriyor bu soruya peygamberlerin kıssalarını anlattıktan sonra: “Onlar (bütün bu peygamberler), hayır işlerinde koşuşurlar, umarak ve korkarak bize dua eder/yalvarırlardı; onlar, bize karşı derin saygı içindeydiler.”(1)

Hz. Adem’i çıkarıldığı cennete tekrar girdiren dua değil miydi?(2)

Hz. Nuh’u ve inananları tufandan kurtaran,(3)

Hz. İbrahim’e ateşi serin ve selametli kılan, Hz. Süleyman’a ihtişamlı bir mülk ve otorite sağlayan,(4)

Hz. Yunus’u karanlıklardan çıkarıp selamet sahiline ulaştıran,(5)

 Hz. Yusuf’u Mısır’a ve gönüllere sultan yapan,(6)

Hz. İsa’ya lütuf olarak semadan ilahi sofra inmesine vesile olan,(7)

Yahudi ve hrıstiyanların dilinde bile Hz. İbrahim’e lisân-ı sıdk payesi bahşeden,(8)

Hz. Yakub’a evladını bağışlayan, ilermiş yaşına rağmen Hz. Zekeriyya’ya Hz. Yahya’yı muştulayan dua değil miydi?(9)

Hz. Eyyüb’e ailesini, malını ve sıhhatini misliyle tekrar nasibeden dua değil miydi? (10)

Hz. Musa ve beraberindekileri kurtaran, Talut’u muzaffer kılan,(11)

Bedir’de semanın kapılarını ardına kadar açan dua değil miydi?(12)

Peygamberler bizim öncü ve önderlerimiz, yegane örneklerimiz ise eğer onları yücelten şeyin bizleri de yüceltmesini istiyorsak açacağız ellerimizi, dökeceğiz göz yaşlarımızı, titreyecek sinelerimiz, kıpırdayacak dudaklarımız Zekeriyya misali sessizce. Ve diyeceğiz “Rabbim, sana (ettiğim) dua sayesinde hiç bedbaht olmadım.”(13)

Ey manevi karanlıklardan kurtulmak isteyenler! Yunus sizi selamet sahiline çağırıyor. Ey kin, nefret ve ihtiras ateşiyle yananlar! İbrahim çağırıyor sizi serinliğe. Ey ihanet kuyularına kardeşleri tarafından insafsızca iteklenmiş mazlumlar! Yusuf’un tebessümü bekliyor saraylarda sizleri. Ey mağlup olmuş ve yenilmişler! Nuh çağırıyor dua gemisine bizleri. Ey gök kubbede hoş seda bırakmak isteyenler! Kuşanın İbrahim’in duasını, halâs eylesin Rabbim cehennemden bizleri. Ey hastalığın sıkıntısıyla şifa imdat edenler! Eyyüb önünüzde, takip edin rehberinizi. Açım diyenler! Açın İsa gibi ellerinizi. Ey hendeklerde kalanlar, amansız kayalara muhatap olanlar! Alemlerin efendisi aldı silahını,  kaldırın siz de haydi ellerinizi. Ey Bedirlerde sayıca az olanlar! Peygamberin ridası düştü yalvarmaktan, gözleri şişti belki ağlamaktan nerde sizin dualarınız hani? Bizler ellerimizi kaldırdık da Rabbimiz mi icabet etmedi?

Kitab-ı Mübininde şöyle buyuran alemlerin Rabbi, bütün eksikliklerden münezzehtir: “Rabbiniz şöyle buyurdu: Bana dua edin, kabul edeyim. Çünkü bana ibadeti bırakıp büyüklük taslayanlar aşağılanarak cehenneme gireceklerdir.”(14)

Duanın ibadetin bizzat kendisi olduğunu söyleyen Resul-ü Zi-Şan efendimiz daha sonra bu ayet-i kerimeyi okumuştur ki, ayet de duaya vurgu yapıldıktan sonra ibadetten/duadan yüz çevirenlerin akıbeti dehşetli bir şekilde tasvir edilmektedir. Kur’an-ı Kerim’de en can alıcı ifadelerle kendisine dikkat çekilen dua hakkında bir diğer ayet-i kerime de şu şekildedir: “(Resulüm!) De ki: Duanız/yalvarmanız olmasa, Rabbim size ne diye değer versin?”(15)

Allah’ın katında kıymetin ne ile ölçüldüğünün en bariz açıklama ve izahıdır bu mübarek ve mukaddes buyruk. İfsad olmamış sine ve vicdanlar bu ayet-i kerimenin hakemliğinde kendilerine kıymet biçebilirler. (Ya Rabbi! Mesuliyetinin altında ezildiğim şu yüce buyruğun hakkı için beni/bizleri affet! Amin!)

“Ben duaya icabet edilmesi endişesi taşımıyorum. Benim endişem, dua edip etmemektir” diyen Hz. Ömer’in (radıyallahu anhu) ne demek istediğini daha iyi anlıyor duadan uzak kalınca insan. Yoksa şöyle buyuruyor Rabbimiz: “Kullarım sana, beni sorduğunda (söyle onlara): Ben çok yakınım. Bana dua ettiği vakit dua edenin dileğine karşılık veririm.” (16)

Darda kaldığında ellerini açıp Rabbi hatırlamak, rahata kavuşunca dönüp hiç bir şeye aldırmamak nasipsiz insanların karakteri olarak anlatılmaktadır Kur’an-ı Kerim’de. Abdullah b. Abbas’a nasihat ederken şöyle buyuruyor Rasulullah: “Rahat zamanında (Allah’ın hükümlerini yerine getirmek suretiyle) Allah’ı bil/O’nu tanı ki, sıkıntılı zamanlarında da Allah sana ihsan da bulunsun.”17)

Numan b. Beşir’den (radıyallahu anhumâ) rivayet edildiğine göre: Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:  “Dua ibadettir.” Sonra Mü’min Suresi 60. ayeti okudu: “Rabbiniz şöyle buyurdu: Bana dua edin, kabul edeyim. Çünkü bana ibadeti bırakıp büyüklük taslayanlar aşağılanarak cehenneme gireceklerdir.”(18)

Son olarak Rasulullah’tan (sallallahu aleyhi ve sellem) bize müjde olan, onun gerçekten alemlere rahmet olduğunu tescil ve tespiti mahiyetindeki şu hadis-i şerifle bitiriyoruz:

عن أبي هريرة رضِي اللَّه عنْهُ أن رسول الله صلى الله عليه وسلم قال: لكل نبي دعوة مستجابة يدعو بها، وأريد أن أختبئ دعوتي شفاعة لأمتي في الآخرة

“Her peygamberin -kendisi ile dua ettiği- müstecâb/Allah tarafından kabul edilen bir duası vardır. Ben ise, duamı ahirette ümmetim için şefaat olarak sakladım/saklamayı arzu ediyorum.”(19)

-------------------------------------------------------

1 Enbiya Suresi 90.

2 “(Adem ile eşi) dediler ki: Ey Rabbimiz! Biz kendimize zulmettik. Eğer bizi bağışlamaz ve bize acımazsan mutlaka ziyan edenlerden oluruz.” A’raf Suresi 23.

3 “Daha önce Nuh da dua etmiş, biz onun duasını kabul etmiştik. Böylece, kendisini ve (iman eden) yakınlarını büyük sıkıntıdan kurtarmıştık.” Enbiya Suresi 76.

4 “Süleyman: Rabbim! Beni bağışla; bana, benden sonra kimsenin ulaşamayacağı bir hükümranlık ver. Şüphesiz sen, daima bağışta bulunansın, dedi.” Sâd Suresi 35.

5 “Nihayet karanlıklar içinde: “Senden başka hiçbir tanrı yoktur. Seni tenzih ederim. Gerçekten ben zalimlerden oldum!” diye niyaz etti. Bunun üzerine onun duasını kabul ettik ve onu kederden kurtardık. İşte biz müminleri böyle kurtarırız.” Enbiya Suresi 87-88.

6 “Ey Rabbim! Mülkten bana (nasibimi) verdin ve bana (rüyada görülen) olayların yorumunu da öğrettin. Ey gökleri ve yeri yaratan! Sen dünyada da ahirette de benim sahibimsin. Beni müslüman olarak öldür ve beni sâlihler arasına kat!” Yusuf Suresi 101.

7 “Meryem oğlu İsa şöyle dedi: Ey Rabbimiz! Bize gökten bir sofra indir ki, bizim için, geçmiş ve geleceklerimiz için bayram ve senden bir âyet (mucize) olsun. Bizi rızıklandır; zaten sen, rızık verenlerin en hayırlısısın.
115. Allah da şöyle buyurdu: Ben onu size şüphesiz indireceğim…” Maide Suresi 114-115.

8 “Bana, sonra gelecekler içinde, iyilikle anılmak nasip eyle!” Şuarâ Suresi 84.

9 “Tarafından bana bir veli (oğul) ver. Ki o bana vâris olsun; Yakub hanedanına da vâris olsun. Rabbim, onu rızana lâyık kıl!” Meryem Suresi 5-6.

10 “(Rasulüm!) Kulumuz Eyyüb’ü da an. O, Rabbine: “Doğrusu şeytan bana bir yorgunluk ve eziyet verdi”, diye seslenmişti… Bizden bir rahmet ve olgun akıl sahipleri için de bir ibret olmak üzere ona hem ailesini hem de onlarla beraber bir mislini bağışladık.” Sâd Suresi 41-43.

11 “Ey Rabbimiz! Üzerimize sabır yağdır. Bize cesaret ver ki tutunalım. Kâfir kavme karşı bize yardım et, dediler.” Bakara Suresi 250.

12 “Evet, siz sabır gösterir ve Allah’tan sakınırsanız, onlar (düşmanlarınız) hemen şu anda üzerinize gelseler, Rabbiniz, nişanlı beş bin melekle sizi takviye eder.” Âl-i İmrân 125.

13 Meryem Suresi 4.

14 Mü’min/Ğâfir Suresi 60.

15 Furkan Suresi 77.

16 Bakara Suresi 186.

17 Tirmizi, Kıyâme 59 (Hadis no: 2516)

18 Tirmizi, Dua 1 (Hadis no: 3372. Tirmizi: “Bu hadis, hasen sahihtir.”) İbn Mace, Dua 27.

19 Buhari, Daâvat  1, Tevhid 31. (Hadis no: 6304-7474)  Müslim, İman 334-335.

 


* BENZER KONULAR

Asıl Derdimiz Dertsiz İnsanlar Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:27:42 ÖÖ]


Hayatını Düzene Koymak İsteyen Müslüman Gençlere Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:17:49 ÖÖ]


Bizi Aldatan Bizden Değildir Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 06:53:08 ÖÖ]


BenimKkim Olduğumu Biliyor musun Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 06:42:56 ÖÖ]


Çocuklarımıza Sahip Çıkmalıyız Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 06:35:33 ÖÖ]


Zulmün Zararları Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 06:22:59 ÖÖ]


Kutsal Yolculuğun Heyecanı Başlarken Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 11:22:37 ÖÖ]


Hac Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 11:14:26 ÖÖ]


Yetim ve Kimsesiz Çocuklara Sahip Çıkalım Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 10:49:10 ÖÖ]


Yalşayan Hurafeler Karşışında Müslümanların Tavırları Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 10:40:06 ÖÖ]


Yalanın Zararları Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 10:02:40 ÖÖ]


Ahiretin kapısı ölümü Hatırlamak ve Ona Hazırlanmak Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:49:11 ÖÖ]


Hicr Süresi Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:32:26 ÖÖ]


Güven Duygusunu Nasıl Elde Ederiz Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:22:28 ÖÖ]


Korku ve Ümit Ahiret İnancından Doğar Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:09:23 ÖÖ]


Süleyman Aleyhisselam Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:00:28 ÖÖ]


Zikir İbâdeti Kalbin Cilâsıdır Gönderen: fanidunya NET
[Nisan 26, 2024, 09:45:16 ÖS]


Müslüman’ın Müslüman’a Muamelesi Gönderen: KOYLU
[Nisan 26, 2024, 08:47:12 ÖS]


Ölüm Hadisesi ve Mümin’in Tutumu Gönderen: KOYLU
[Nisan 26, 2024, 08:42:28 ÖS]


Kaza ve Kadere İmanın Keyfiyeti Üzerine Notlar Gönderen: KOYLU
[Nisan 26, 2024, 08:36:50 ÖS]

Sitemap 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41