Gönderen Konu: Aile Hayatımız 1  (Okunma sayısı 76 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimiçi fanidunya NET

  • Administrator
  • *****
  • İleti: 5778
Aile Hayatımız 1
« : Eylül 20, 2023, 11:25:53 ÖÖ »


Aile Hayatımız  1

Hayatın her alanında olduğu gibi, evlilik ve aile hayatımızda birçok tahribatın yaşandığı, “ahir zaman” denilen, günlerden geçiyoruz. Eşler birbirlerinden, çocuklar ebeveynlerinden, ebeveynler ise çocuklarından yana dertliler.

“Hassasiyet” ve “inceliklerin” azalmasına bağlı olarak, aile içi sorunlar yaşayanların sayısı giderek artmakta. Evlilik ve aile içi sorunlar ile alakalı programlara yönelik ilgi de bunun bir göstergesi.

Peki, sorun/çözüm nedir?

Evlilik, ikiye bölünmüş bir şeyin birleştirilmesi gibi bir şeydir. Parçalar tek tek bir işe yaramazlar. İşe yaramaları için, bir araya gelmeleri gerekir. Kadın ve erkek de böyledir. Evlilik yoluyla bir araya gelirler ve işe yararlar.

Bununla birlikte: İki insan, evlendikleri için, “aile” kurmuş olmazlar. Aile olmak, bir çınar gibi, hep toprağım üstünde, hem de toprağın altında yayılmayı gerektirir. Kolları gökyüzüne, kökleri toprağa uzanmalıdır.

Evlilikte her şey olur: Tatsızlık, kırgınlık, yanlış anlama… Taraflar affedici olmalıdır. Taraflardan biri hata yapsa da evlilik devam eder, etmelidir. Hatada değil, evlilikte ısrarcı olmak gerekir.

Kötü aile diye bir şey yoktur. Sadece, mutlu ailenin kurallarını bilmeyenler vardır. Mutlu ailenin anahtarı, Peygamber Efendimiz ve O’nun aile hayatında saklıdır.

Ne var ki, hayatımız boyunca karşımıza çıkan tüm konularda olduğu gibi, evlilik ve aile hayatımızda da kendi sorularımıza/sorunlarımıza başkalarının cümleleriyle cevaplar arıyoruz.

Çevremizdeki evliliklere ve ebeveynlerin çocuklarıyla olan ilişkilerine baktığımızda, sıkıntıları ve yanlış uygulamaları görmekte zorlanmıyoruz.

Son yıllarda yeni bir “dindar” tipiyle karşı karşıyayız. Bu tipler, bir yandan dinsel motifler sergilerken, yaklaşım ve davranışlarıyla modernizmin temsilciliğini yapıyorlar. Sıklıkla, “bireysellik” vurgusu yapıyorlar.

Bireysellik girdabına kapılanlar; evliliği ve aile hayatını, istendiği zaman sonlandırılabilir bir birliktelik olarak görüyorlar. Modernizmin “üreten özgürleşir” yalanına aldanıp, gün geçtikçe, evden ve aileden uzaklaşıyorlar.

Dört beş yıllık evli olan bazı çiftler, çocuk yapmaya henüz hazır olmadıklarını dile getiriyorlar. Gerekçeleri de hazır: Biraz gençliğimizi yaşayalım. Çok masraflı oluyor. Karı-koca çalışıyoruz, çocuğa kim bakacak?

Çocuk yapmaktan çekinen çiftlerden birçoğu, maalesef, kısa süre sonra ayrılıyor. Oysa çocuk ailenin çimentosudur. Eşler arasında geçimsizlik olsa bile, çocukların hatırına bu sıkıntıya katlanılır. Bilinir ki, her sıkıntının sonu ferahlıktır.

Çocuklara, dert değil, “ziyan olmayan emek” olarak bakmak gerekir.  Eşler, akşam eve geldiklerinde, “Zaten bütün gün canım çıkıyor” veya “Çocuklar beni canımdan bezdirdi” vb. ifadelerle başlayan cümleler kurmamalılar.

Çocuklara vakit ayırmak gerekir. Vakit ayırmak, sadece, akşamları ailece oturmak, televizyon seyredip çerez yemek veya pikniğe, hısım akraba ziyaretine gitmek değildir. Önceliği çocuklara verir ve istediklerini yaparsak, onlara vakit ayırmış oluruz.

Her evlilik, yeni ve büyük masraflar anlamına gelir oldu. Hal böyle olunca, tek amaçları kazanmak, biriktirmek, satın almak ve ilerisi için yatırım yapmak için didinen bir insanlar topluluğu ortaya çıktı.

Aile, çınar olma özelliğini yitirip çekirdeğe dönüşünce, aile mensupları, geleceğini garanti altına alma telaşına düştü. Hayatları daha çok çalışmak ve daha çok kazanmak hırsıyla örülmüş insanlar, haliyle, eşleri ve çocuklarıyla ilgilenmek için de zaman bulamıyorlar.

Önceden, “elden ayaktan düşünce çocuklarım bana bakar” diyen ebeveynler; şimdi, “yaşlanınca ne olacağım” sorusunun cevabını aramaya koyuldular.

Birçoğumuz, dünyayı kurtarayım derken, kendisini ve ailesini kurtarmaya vakit bulamıyor. Faydalı işler yapmak isterken, kendisini ve ailesini kaybediyor.

Buraya dikkat: Evdeki huzur ve mutluluk, iş hayatına ve ikili ilişkilere de olumlu yansımaktadır. Tersi de doğrudur. İş hayatındaki ve ikili ilişkilerdeki mutsuzluk, genellikle, evdeki huzursuzluğun bir yansımasıdır.

İğneyi kendimize batıralım.

Günümüz erkekleri, son Peygamber’in ev işleri ve dikiş yaptığını, ayakkabısını yamadığını, koyun sağıp şahsi hizmetlerini bizzat yaptığını bilseler sanırım bu sorunların hiç biri yaşanmazdı.

Birbirlerine karşı anlayışları ve iletişimleri en alt seviyede olan ebeveynlerin, çocukları ile alakadar olup, onlara destek olmasını beklemek büyük bir hayaldir.

Anne ve babanın doldurmadığı, boş bıraktığı alanları, doğal olarak, başkaları doldurmaktadır. Aile parçalanırsa, çocukların düşecekleri yer, bataklık veya kötü niyetli kişilerin kollarıdır! Yanlış arkadaşlar, televizyon ve sosyal medya.

Çözüm belli…

Evimiz ve ailemiz, kaçmak istediğimiz bir yer değil, sığınağımız olmalıdır. Bu sığınağın kalkanları ise Kitap ve son Peygamber’in sünnetidir.

Efendimize kulak verelim: “Adam ailesine, kadın da ona baktıklarında Allah (c.c) onlara rahmet nazarı ile bakar ve ellerini ellerine aldıklarında, günahları parmakları arasından dökülür.”

Onun rehberliğinde kurulacak tüm yuvalar, elbette, saadet yuvası olacaktır. Böyle bir yuvada yetişen evlatlar da umudun bekçileri olacaktır, inşallah.

RADYO  FANİDUNYA FM
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap

 


* BENZER KONULAR

2014 - Ahmet Yağmur - Medine'ye Hasret Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 06:03:52 ÖS]


Asıl Derdimiz Dertsiz İnsanlar Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:27:42 ÖÖ]


Hayatını Düzene Koymak İsteyen Müslüman Gençlere Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:17:49 ÖÖ]


Bizi Aldatan Bizden Değildir Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 06:53:08 ÖÖ]


BenimKkim Olduğumu Biliyor musun Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 06:42:56 ÖÖ]


Çocuklarımıza Sahip Çıkmalıyız Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 06:35:33 ÖÖ]


Zulmün Zararları Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 06:22:59 ÖÖ]


Kutsal Yolculuğun Heyecanı Başlarken Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 11:22:37 ÖÖ]


Hac Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 11:14:26 ÖÖ]


Yetim ve Kimsesiz Çocuklara Sahip Çıkalım Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 10:49:10 ÖÖ]


Yalşayan Hurafeler Karşışında Müslümanların Tavırları Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 10:40:06 ÖÖ]


Yalanın Zararları Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 10:02:40 ÖÖ]


Ahiretin kapısı ölümü Hatırlamak ve Ona Hazırlanmak Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:49:11 ÖÖ]


Hicr Süresi Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:32:26 ÖÖ]


Güven Duygusunu Nasıl Elde Ederiz Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:22:28 ÖÖ]


Korku ve Ümit Ahiret İnancından Doğar Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:09:23 ÖÖ]


Süleyman Aleyhisselam Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:00:28 ÖÖ]


Zikir İbâdeti Kalbin Cilâsıdır Gönderen: fanidunya NET
[Nisan 26, 2024, 09:45:16 ÖS]


Müslüman’ın Müslüman’a Muamelesi Gönderen: KOYLU
[Nisan 26, 2024, 08:47:12 ÖS]


Ölüm Hadisesi ve Mümin’in Tutumu Gönderen: KOYLU
[Nisan 26, 2024, 08:42:28 ÖS]

Sitemap 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41