Gönderen Konu: Ailede Sorumluluk Sevgi ve Saygı  (Okunma sayısı 214 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı KOYLU

  • *****
  • İleti: 2131
Ailede Sorumluluk Sevgi ve Saygı
« : Nisan 15, 2020, 08:42:58 ÖS »
Ailede Sorumluluk Sevgi ve Saygı

Aile nasıl bir örgütlenme biçimidir? Ailenin üyeleri kimlerdir? Bu ve benzeri sorulara verilecek yanıt genel geçer evrensel tanımlamaları bize vermez, yani kaçınılmaz olarak tarihseldir. Aileye ilişkin değerlendirmeler toplumdan topluma değişebileceği gibi, bir toplumda zamanla da yani tarihsel süreç içerisinde de değişim gösterecektir.

Her ne kadar tarihsel araştırmalar ailenin kökeni hakkında bize sağlam deliller sunmaya çalışsa da, konu üzerindeki tartışmaları nihaî olarak sonlandırma iddiasında değildir. Ancak bilinen o ki, aile kurumu insanlığın genel geçer örgütlenme biçimi olarak varlığını asırlardır sürdürmektedir.

Biz konuyu fazlaca dağıtmadan günümüze gelelim ve toplumumuzda yaşanan aile gerçekliklerinden hareketle aile üzerinde duralım istiyoruz. Ülkemizde geniş aile tipinde anne, baba ve çocuk unsurlarına ilâve olarak; dede, babaanne, hatta yer yer amca, dayı, hala, teyze gibi yakınlar ailenin doğal üyesi olarak görülürken; kentleşme ile model olarak kendini daha belirgin kılan anne, baba ve çocuk üçgeninden oluşan çekirdek aile daha yaygınlık kazanmıştır.

Toplum içinde yaşayan bir fert olarak ailede anne, baba ve çocuk örgütlemesine baktığımızda, bu örgütlenme biçiminin üç s kuralına dayandığını gözlemlemek mümkün görünmektedir:

Sorumluluk, sevgi ve saygı. Bu üç s olarak nitelendirdiğimiz ailede örgütlenme biçimini yansıtan duruş ve davranış biçimlerinin, aile fertleri arasında baskın olarak dağılımına baktığımızda ise, babanın baba payı olarak sorumluluğu üstlendiğini görürüz. Anne ise, esaslı ana payı kapmıştır, yani "yuvayı dişi kuş yapar" esprisince sevgiyi üstlenmiştir.

Çocuğa düşen pay ise ona kendi toplumumuzca yakıştırılan, belki de bir arada yaşayabilmenin olmazsa olmaz şartı saygıdır.

Yukarıda soyutlama yoluyla paylaştırdığımız bu değerlerin, aile bireyleri arasında herkesi kapsadığı şeklinde bir itirazı haklı bulmakla birlikte, kendimizi bu ayırımın sadece bir soyutlama olduğu, üstelik söz konusu değerlerin anne, baba ve çocuk arasında baskın özellikler olarak görülerek paylaştırıldığını ifade etmek suretiyle savunmak isteriz. Yoksa niyetimiz ailede, örneğin annenin sorumluluklarını görmezlikten gelmek, çocukların anne ve babasına sevgi sunmasını önemsememek, ya da babanın eşi ve çocuklarına sevgi sunmak konusunda ihmalkârlığını hoş görmek değildir.

Babanın sorumluluk değerini yüklenmiş olması ne gibi anlamlar ifade eder? Ya da babanın sorumlulukları ile ilgili örnekler neler olabilir? Ve babanın ailede sorumluluk yüklenmemesi ne gibi problemler doğurur? Öncelikle "baba" kavramının çeşitli kullanımları, babanın sorumluluk alma özelliğinin bir yansıması olarak görülebilir. Örneğin devlet, "baba" olarak nitelendirilir. Burada devletin baba oluşu, bir babanın başta ailesinin ekonomik ihtiyaçlarını karşılaması gibi, vatandaşlarının ekonomik ihtiyaçlarını karşılaması anlamına gelmektedir. Ardından devletin baba oluşu, toplumun güvenliğini sağlaması anlamına gelmektedir, tıpkı ailede babanın aile fertlerini çeşitli tehlikelerden koruması gibi. Örnekler çoğaltılabilir ama ülkemiz özelinde bir değerlendirme yapacak olursak kısaca babanın sorumluluk alması demek, aile fertlerinin yeme, içme, barınma gibi temel ihtiyaçlarını karşılaması demektir. Hemen hepimizin şahit olduğu üzere, babaların akşam eve dönerken elinde poşetlerle eve gelişi ve özellikle çocukların poşetle gelen babayı karşılamak üzere kapıya koşması, bizi gülümseten ama babanın yürürlükteki konumunu hatırlatan bir örnek olacaktır. Ardından babanın sorumluluk sahibi olması, ailesini çeşitli tehlikelerden koruması ve güvenliği sağlayarak bir arada tutması demektir. Babanın bu tür sorumlulukları yani sorumlu baba rolünü üstlenmemesi hâli, şüphesiz toplum tarafından kötü bir baba örneği olarak algılanacaktır. Babanın aile içi rollerine dair örnekleri çoğaltmak mümkün ama hemen dikkat çekmek isteriz ki, tüm bu sorumlulukları yerine getirdiğinde önemli bir değer, eylemlere arka plân oluşturmuyorsa, yapılanlar bir anlamda boşa gitmektedir. O da ne mi dersiniz? Sevgi...

Annenin sevgi değerini yüklenmiş olması, hem eşine hem çocuklarına karşı ilgisi, şefkati, fedakârlıkları, ama en kestirme yoldan anlatmaya çalışırsak aile içindeki "emekleri" ile kendini belli etmektedir. Anne özellikle dışarı işleri ile ilgili sorumlulukları yüklenen babaya karşı içeri işlerini kendi yükümlülüğü altına alarak, âdeta ailenin iç işleri bakanı gibi hareket etmektedir. Yer yer dış işleri bakanı ile rolleri değişseler de, bu genel davranış biçimini değiştirmez. Hem kim der ki iç işleri, dış işlerinden daha önemsizdir? Toplumun belleğinden süzülerek asırlardır bize yansıyan sözlerde olduğu gibi, onun görevi "yuvasını imar" etmektir. Anne, daha çocuğunu dünyaya getirdiğinde, ona gece gündüz gösterdiği şefkat ve ilgi ile, verdiği "emek" ile onu sevgisiyle kuşatan bir role bürünür. Ardından eşine ilgisi ve sevgisi ile âdeta ailenin temel olarak dayandığı duygu zeminine dönüşür. Herkes bilir ki, anne kendine düşen birtakım görevleri aksatmaksızın yerine getirse de, örneğin çocuğunu dünyaya getirdiğinde ona sütünü verip, bakımını üstlense de, bu eylemlerine zemin teşkil etmesi gereken bir değerden yoksunsa, gerçekte o ailenin annesi olma özelliğini yitirir. O da ne mi dersiniz? Sevgi...

Anne, baba, çocuk üçgeninin üçüncü unsuru çocuk dedik. Hani hep anne babanın yaramazlığından dem vurduğu, haşarı, bir o kadar sevimli, dünya meyvesi, göz nuru, gönül neşesi varlıklar. Ailenin çocuk ayağında, çocuk için baskın değer olarak atfettiğimiz saygı unsuru idi. Niçin saygı? Aklı selim sahipleri bilirler ki, her insan dünyaya gözlerini açtığında etrafındaki insanlardan, etraftaki hareketlilikten yavaş yavaş ilk izlenimlerini almaya başlar. Sonra bunlar kelimelere dökülür. Çocuk önce anlamsız-en azından etrafındaki yetişkin insanların perspektifinden bakıldığında anlamsız olan- harfleri çıkarsa da, daha sonra anne babanın sevinç sebebi olan anlamlı cümleler kurmaya başlar. Öyle ki "ah bir konuşsa", "ah bir anne dese" denilen çocuklara artık, "ah bir sussa" demeye varır iş. Elbette gün geçtikçe çocuklar, ebeveyninden ve etraftan öğrendikleri ile yetişkin birey olur. Ancak anne babasından yani ilk evinden ayrılana kadar, kaç yaşında olursa olsun o bir çocuktur. Sözü saygıya getirecek olursak, anne baba çocuğun yetişmesinde hem duygusal (manevî) hem de maddî anlamda, inkârı mümkün olmayan bir emek sarfettiği için elbette saygıyı hak etmektedir. Ancak burada saygıdan kastımız, çocukların kendi fikirlerini aile ortamında söyleye- memesi ya da her konuda anne baba ne derse onu uygulayıp, kendi istekleri konusunda fikir beyan etmemesi değil elbette.

Kastımız, kendine emek verenin kıymetini bilme, ona değer verme, hayat tecrübelerinden istifade etme ile kısaca özetlenebilecek bir davranış, tavır ve tutumdur. Ancak anne babaya saygıda kusur etmeyen çocuklar, eğer bir değeri, gösterdikleri saygıya katık etmezlerse, aslında saygı da çok fazla anlam ifade etmeyecektir. O da ne mi dersiniz? Sevgi...

Ailede, anne baba ve çocuklar arasında paylaştırdığımız sorumluluk, sevgi ve saygı, yani üç s bize bu anlamları çağrıştırmakta. Ancak ne dersiniz, sizce de üç s yi tek s de birleştiremezsek hüsrana uğrayanlardan değil miyiz?

 


* BENZER KONULAR

Rabbin Gazabını söndüren kulunu Rabbine Sevdiren Gönderen: türkiyem
[Bugün, 09:20:31 ÖÖ]


Her Kötülüğün Tek İlacı Gönderen: türkiyem
[Bugün, 09:05:08 ÖÖ]


Hepimizin Kaçınılmza Sonu Ölüm Gönderen: türkiyem
[Bugün, 08:58:13 ÖÖ]


Allahin Cennet Ehli İçin Hazırladığı Nimetler Gönderen: türkiyem
[Bugün, 08:54:31 ÖÖ]


Cehennem Ateşi Gönderen: türkiyem
[Bugün, 08:50:55 ÖÖ]


Kur'an ve Hadisler Çerçevesinde Din Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 08:34:28 ÖÖ]


Duanın Fazileti ve Vakti Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 08:16:55 ÖÖ]


Aile Reisi Olarak HZ. Muhammed Aleyisselam Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:46:18 ÖÖ]


Lokman Aleyhisselam Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:20:52 ÖÖ]


En Büyük Zikir Allah’ı Anmaktır Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:12:36 ÖÖ]


2024 - Ammar Acarlıoğlu - İlahi Ninniler 320 Kbps Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 08:32:56 ÖS]


İbrahim Sadri - Dil-i Yunus 320 Kbps + Wav Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 08:27:46 ÖS]


2024 - Hikmet Ayyıldızlı - İlahiler 320 kbps Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 08:14:11 ÖS]


İslam ve İnsan Hakları Gönderen: anadolu
[Dün, 08:37:24 ÖÖ]


İnsanlık Efendimiz'e (SAV) Şükran Borçludur Gönderen: anadolu
[Dün, 08:33:23 ÖÖ]


Kur'an ve İnsan Gönderen: anadolu
[Dün, 08:26:11 ÖÖ]


Mü’minler Ancak Kardeştirler Gönderen: anadolu
[Dün, 08:19:10 ÖÖ]


İslamda Tevekkül Ve Önemi Gönderen: anadolu
[Dün, 08:13:30 ÖÖ]


İtikadımızı ve Zihniyetimizi Gözden Geçirelim Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:49:11 ÖÖ]


Lüks ve İsraf Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:41:08 ÖÖ]

Sitemap 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41