Gönderen Konu: Çalışma Alanımız Olarak Aile  (Okunma sayısı 281 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı gurbetciyim

  • Global Moderator
  • *****
  • İleti: 2144
Çalışma Alanımız Olarak Aile
« : Şubat 21, 2024, 09:29:42 ÖÖ »


Çalışma Alanımız Olarak Aile

Toplumun en küçük sosyal birimi olarak tarif edilen ailenin oluşumu ilk insan Hz Adem’e aleyhisselam kadar dayanır. Yeryüzünün ilk kurumu olma yönüyle de ne kadar öneme sahip olduğu sonucu üzerinde tefekkür edebiliriz. Aile kurumu zaman içerisinde farklılıklar gösterse de önemini hep korumuştur. En azından aile hiçbir zaman toplum değerlerinde tamamen yok sayılmamıştır.

Özellikle İslam dinini benimseyen ve özümseyen coğrafyalarda aile çok daha değerli olmuştur. Dinimiz inanç olarak Tevhid dinidir. Tevhid, birlemek ve bir bilmek anlamına gelmektedir. Daha temelde birliği emreden dinimiz, aile ve ümmet olarak da bir ve diri olmamızı ister. Bu dirliğe ve diriliğe karşı ciddi bir taarruz var. İslam düşmanları cenk meydanlarında genelde hezimet yaşadılar. Yakın tarihimize bir derin bakış yapacak olursak son meydan muharebesinin aile üzerinden yapıldığını ve onlarca koldan saldırıldığına da şahit oluruz. Bize düşen ise her zamankinden daha da fazla ailemizle olmak ve cihad etmektir.

Neler Yapalım Nasıl Yapalım?

Sevgi ve muhabbet.

Hayat kitabımıza dikkat kesilelim. “İçinizden kendileriyle huzura kavuşacağınız eşler yaratıp aranıza sevgi ve rahmet koyması onun varlığının delillerindendir. Bunlarda düşünen toplum için dersler vardır” (Rum, 21) Sevgi ve rahmet ilahi bir lütuftur ve en çok da en yakınımızda olanlara cömertçe sergilememiz gerekir.

Her sözü ve ameli hikmet dolu olan Efendimiz şöyle buyurur: “Sizin en hayırlınız ailesine karşı en hayırlı olanıdır. Ben de aileme karşı hayırlı olanım.” (İbn Mace, Nikâh 50; Darimi, Nikâh 55) Hayırlı olmak için hayra koşmak ve fazla uzağa bakmamak lazım.

“Ey iman edenler! Kendinizi ve ailenizi yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten koruyun.” (Tahrim, 6) Hem dünya ateşi hem de ahiret ateşinden ehlimizi korumak için düşünüldüğünden daha da fazla gayret gerektiği kanaatindeyim.

“Allah’a kulluk edin, O’na hiçbir şeyi ortak koşmayın. Ana babaya iyilik edin.” (Nisa, 36) Dünyanın sevgi ve merhametten son hızla uzaklaştığı dönemde en büyük zararı görenlerin başında maalesef bize dünyada en çok merhamet eden annelerimiz babalarımız gelmekte.

Halbuki ilahi emirleri de okumuştuk. “Rabbim! Küçükken beni yetiştirdikleri gibi sen de onlara merhamet et, de.” (İsra, 23-24) “Biz insana anne ve babasına karşı iyi davranmasını tavsiye etmişizdir. Annesi onu, güçsüzlükten güçsüzlüğe uğrayarak karnında taşımıştı.” (Lokman, 14)

2- Eğitim

Kur’an-ı Kerim beyanıyla, "Hiçbir şey bilmez olarak dünyaya gelen" (Nahl, 78) çocukların eğitimi ve kültürel gelişimi üzerinde ebeveynin, dolayısıyla ailenin etkisi son derece büyüktür. Ailedeki değerler sistemi çocukların istikametini tayin eder. İnsan aile içerisinde nasıl eğitilir ve yönlendirilirse, hayatı boyunca bunun etkisi altında kalır ve kişiliği ona göre oluşur. Çünkü çocuk; iyi, kötü, güzel, çirkin gibi ahlaki normları ve değer yargılarını önce aileden alır.

Çocuğun ruhen ve manen şekillenmesinde anne ve babası önemli rol almaktadır. Bu nedenle kişinin, maddi ve manevi ihtiyaçlarının en tabii bir şekilde karşılandığı müessese olan ailenin, iyi bir şekilde düzenlenmesi, aile fertlerinin her yönüyle kültürlü yetişmesi, aralarındaki ilişkileri düzenli ve sağlıklı bir şekilde kurmaları, özellikle anne-babanın hal ve hareketleriyle çocuklarına çok iyi örnek olmaları gerekmektedir. Gerek okul öncesi gerekse ortaöğretim sonuna kadar aile, çocuklarının eğitimi için çok yönlü gayret göstermelidir. Akademik kariyeriyle beraber, dini eğitimleri de planlanmalıdır.

3- Yakın İlgi

Ailemiz üzerine kapsamlı bir taarruz başlayalı epey bir zaman olmasına rağmen, algı problemimiz veya ihmalimiz neticesinde yavrularımız türlü türlü dertlerle cebelleşmek zorunda kaldılar. Konuşulan en önemli tehditler; ateizm, deizm gibi inanç problemleri ile kavim helakine götüren ahlaksızlık yani LGBT saldırısı. Çocuklarımız çok yakın ve tehlikeli saldırı altında iken bizim de çok daha yakın ilgi ile onlara destek olma mecburiyetimiz var. Ülke dışından ve içinden çok ciddi finanse edilen ahlaksızlık çetesine karşı bizim de mücadelemizi birey, aile, STK’lar ve devlet bazında kararlılıkla yürütmemiz gerekir.

Yapılacak çok iş, yazılacak çok madde var.

Aklın Korunması

İnsanlara bahşedilen en büyük nimetlerden biri de akıldır. İnsan, aklı sayesinde ilahi vahye muhatap olmaktadır. Akılları olgunlaşmayan çocuklar ve akıl yoksunu deliler, ilahi teklife muhatap değillerdir. Aklen ve bedenen olgunlaşan müminler mükelleftir, Allah’ın emir ve yasaklarını yerine getirmek zorundadır. Gözleri gördüğü, kulakları işittiği halde gerçekler üzerinde düşünmeyen, akıl yormayan kişiler, sağır, dilsiz ve akılsız olan hayvanların durumuna benzetilmiştir.

“Şüphesiz, yeryüzünde yürüyen canlıların Allah katında en kötüsü, akıllarını kullanmayan (gerçeği görmeyen) sağırlar, dilsizlerdir.” (Enfâl, 22)

Akıllı insan aklını örtmez, aklını örten şeylere fırsat vermez. Aklı örten maddi ve manevi şeyler vardır. Bunlar akıl tutulmasına sebep olur. Akıl tutulması da aynen güneş ve ay tutulması gibidir. Tutulma güneş ve ayın ışığına engel olduğu gibi, akıl tutulması da aklın sağlıklı düşünmesine engel olur. Aklın selim akıl olabilmesi, aklı devre dışı bırakacak virüslerin ona bulaşmaması için vahye tabi olması gerekir. Yoksa akıl tutulur ve fonksiyonlarını icra edemez olur.

“Ey iman edenler! İçki, kumar, dikili taşlar ve fal okları ancak şeytan işi birer pisliktir. Onlardan kaçının ki kurtuluşa eresiniz. Şeytan içki ve kumarla, ancak aranıza kin ve düşmanlık sokmak, sizi Allah’ı anmaktan ve namazdan alıkoymak ister. Artık vazgeçiyor musunuz?” (Maide, 90-91)

“Şüphesiz insan çok hırslı ve sabırsız olarak yaratılmıştır.” (Mearic, 19)

“Kendi nefsinin arzusunu ilah edineni gördün mü? Ona sen mi vekil olacaksın?” (Furkan, 43)

“Allah sizin tövbenizi kabul etmek istiyor. Şehvetlerine uyanlar ise sizin büyük bir sapıklığa düşmenizi istiyorlar.” (Nisa, 27)

“Onlar, bollukta ve darlıkta Allah yolunda harcayanlar, öfkelerini yenenler, insanları affedenlerdir. Allah, iyilik edenleri sever.” (Âl-i İmran, 134)

Akıl sahibi bir insan, nasıl kendi eliyle yonttuğu taştan, ağaçtan putlara tapınır? Akıl sahibi bir insan, nasıl kendi hizmetine verilen hayvanlara tapınır? Akıl sahibi bir insan, nasıl kendi heva ve hevesini ilah edinir? İçki, kumar, şans oyunları aklı devre dışı bıraktığı için haram kılınmıştır. Şehevi duyguların, öfkenin, şöhret, riyaset ve mal edinme hırsının da aklı örten şeyler olduğu aşikârdır. Aşırı sevinme ve aşırı üzülmenin de akıl sağlığına zarar vereceği Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem tarafından haber verilmiştir.

Enes bin malik radıyallahu anh anlatıyor;

Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in yanında bir adam övüldü. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem de: Onun aklı nasıldır, diye sordu.

Ashab: Ya Rasulullah, onun ibadeti, ahlakı, fazileti, edebi şöyle şöyledir (diyerek adamı övmeye devam ettiler)…

Allah Resulü yine: Onun aklı nasıldır, diye ilk sorusunu tekrarladı.

Hz. Enes de: Ey Allah’ın Resulü, biz bu adamın ibadetlerinden, faziletlerinden ve çeşitli hayırlarından bahsediyoruz, siz ise aklından soruyorsunuz deyince, Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem cevaben: Ahmak olan abid, cehli sebebi ile günahkâr olan kimsenin günahından daha büyük musibete maruz kalır. İnsanların Allah’a yakınlıkları ancak akılları kadardır.” buyurdular. (Kenzü’l-Ummal)

İnsan, kendine yöneltilen teklifi değerlendirirken ya aklına ya da heva ve hevesine uyar. Aklına uyanlar, kendine yöneltilen davetin doğruluğu üzerinde düşünür, ya kabul ya da reddeder. Heva ve heveslerine uyanlar ise sadece bedensel hazlarını ve adi menfaatlerini dikkate alarak değerlendirirler. Rabbimizin en mükemmel şekilde yarattığı insanların çoğu sapmakta, yoldan çıkmaktadır. Mümin sürekli hayatını denetim altında tutmalı, en ufak sapmalarda bile kendini hesaba çekmelidir. Aksi halde her geçen gün sapmalar artacaktır.

“Yoksa sen onların çoğunun (söz) dinleyeceklerini yahut akıllarını kullanacaklarını mı sanıyorsun? Onlar hayvanlar gibidirler, belki yolca onlardan daha da şaşkındırlar.” (Furkan, 44)

Akıl sahipleri, aklın sahibine kulak verip öğüt alır ve insanlığın yararına işler yapmanın nihai anlamda kendileri için tek kurtuluş yolu olduğunu anlarlar.

“De ki: ‘Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?’ Ancak akıl sahipleri öğüt alırlar.” (Zümer, 9)

“Bu Kur'an, ayetlerini düşünsünler ve akıl sahipleri öğüt alsınlar diye sana indirdiğimiz mübarek bir kitaptır.” (Sâd, 29)

İmam-ı Azam talebelerine aklın ne işe yaradığını sorar; iyi ile kötüyü ayıt etmeye yarar derler.

Onu atlar da yapar, der. Kamçı ile yaklaşırsan huysuzlaşır, yemle yaklaşırsan munisleşir, der.

Akıl iki hayırdan hangisinin daha hayırlı olduğunu fark edendir, der.

“Sözü dinleyip de onun en güzeline uyanlar var ya, işte onlar Allah'ın hidayete erdirdiği kimselerdir. İşte onlar akıl sahiplerinin ta kendileridir.” (Zümer, 18)

Fahreddin Razi, bu ayetten yola çıkarak, aklın en iyi ve en doğru olanı ayırt etme konusundaki yetkisini iman, ibadet ve hukuki uygulamalara kadar bütün konulara genellemiş; insanın her konuda akli delile, eleştirel düşünmeye ve mantıksal çıkarıma değer vermesi gerektiği yönünde geniş açıklamalar yapmıştır. Razi’ye göre bir insan akıllı ve kavrayışı güçlü değilse belirtilen gerçek bilgileri zihninde toplaması da mümkün değildir.

Aslında imansızlık da bir akıl tutulmasıdır. Allah’a karşı gelmekten sakınmak da ancak iman etmiş akıl sahiplerine teklif edilmektedir. İman etmiş akıl sahipleri de Allah’a karşı gelmekten sakınmıyorlarsa, bu da aklın ve imanın zafiyetine işarettir. İman nasip olmuş kimsenin sürekli Allah’a karşı gelmesi mümkün değildir. Hata edebilir, günah da işleyebilir fakat sürekli Allah’a karşı gelemez.

“Onlara, ‘İnsanların inandıkları gibi siz de inanın’ denildiğinde ise ‘Biz de akılsızlar gibi iman mı edelim?’ derler. İyi bilin ki, asıl akılsızlar kendileridir, fakat bilmezler.” (Bakara,13)

“O hâlde, ey iman etmiş olan akıl sahipleri, Allah'a karşı gelmekten sakının!” (Talâk, 10)

Aklını doğru kullanabilenler dünya ve ahiret dengesini kurabilirler. Dünya hayatının geçici bir oyun ve eğlence olduğunun farkına vararak mesailerinin çoğunu ahirete ayırırlar.

“Dünya hayatı ancak bir oyun ve bir eğlencedir. Elbette ki ahiret yurdu Allah'a karşı gelmekten sakınanlar için daha hayırlıdır. Hâlâ akıllanmayacak mısınız?” (En'âm, 32)

İnsanın sorumluluklarının ifasının, akıl nimetini yerli yerince kullanıp kullanmamasıyla alakalı olduğu açıkça belidir.

“Allah, azabı, akıllarını (güzelce) kullanmayanlara verir.” (Yûnus, 100)

“And olsun ki, onların kıssalarında akıl sahipleri için ibret vardır.” (Yûsuf, 111)

“Yurtlarında dolaşıp durdukları kendilerinden önceki nice nesilleri helâk etmiş olmamız onları doğru yola iletmedi mi? Şüphesiz bunda akıl sahipleri için ibretler vardır.” (Tâ-Hâ, 128)

Akıldan en ileri seviyede yararlanabilmek için, akıl sahiplerinin düşünüp öğüt almaları maksadıyla ilahi bildiri olarak gönderilen Kur’an’dan öğüt alınmalıdır.

“Bu Kur'an; kendisiyle uyarılsınlar, Allah'ın ancak tek ilâh olduğunu bilsinler ve akıl sahipleri düşünüp öğüt alsınlar diye insanlara bir bildiridir.” (İbrahim, 52)

Hikmet, öyle büyük bir nimettir ki insanın hayatının her safhasında itidal üzere olmasını sağlar. Hikmet ehli, ölçüleri sağlam olduğu için her halde dengeyi muhafaza eder. Hikmet ehlinin nerede ne yapacağı, hangi olay karşısında nasıl davranacağı bellidir.

“Allah, hikmeti dilediğine verir. Kime hikmet verilmişse şüphesiz ona çokça hayır verilmiş demektir. Bunu ancak akıl sahipleri anlar.” (Bakara, 269)

İNTERNET RADYOMUZ. 24 SAAT YAYINDADIR.

RADYO  FANİDUNYA FM
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap

 


* BENZER KONULAR

Kutsal Yolculuğun Heyecanı Başlarken Gönderen: gurbetciyim
[Bugün, 11:22:37 ÖÖ]


Hac Gönderen: gurbetciyim
[Bugün, 11:14:26 ÖÖ]


Yetim ve Kimsesiz Çocuklara Sahip Çıkalım Gönderen: gurbetciyim
[Bugün, 10:49:10 ÖÖ]


Yalşayan Hurafeler Karşışında Müslümanların Tavırları Gönderen: gurbetciyim
[Bugün, 10:40:06 ÖÖ]


Yalanın Zararları Gönderen: gurbetciyim
[Bugün, 10:02:40 ÖÖ]


Ahiretin kapısı ölümü Hatırlamak ve Ona Hazırlanmak Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:49:11 ÖÖ]


Hicr Süresi Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:32:26 ÖÖ]


Güven Duygusunu Nasıl Elde Ederiz Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:22:28 ÖÖ]


Korku ve Ümit Ahiret İnancından Doğar Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:09:23 ÖÖ]


Süleyman Aleyhisselam Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:00:28 ÖÖ]


Zikir İbâdeti Kalbin Cilâsıdır Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 09:45:16 ÖS]


Müslüman’ın Müslüman’a Muamelesi Gönderen: KOYLU
[Dün, 08:47:12 ÖS]


Ölüm Hadisesi ve Mümin’in Tutumu Gönderen: KOYLU
[Dün, 08:42:28 ÖS]


Kaza ve Kadere İmanın Keyfiyeti Üzerine Notlar Gönderen: KOYLU
[Dün, 08:36:50 ÖS]


İnsan Hakları, Kadın-Erkek Eşitliği ve Adalet Gönderen: KOYLU
[Dün, 08:31:26 ÖS]


PCLOUD ÜCRETSİZ ÖMÜR BOYU DİLEDİĞİNİZ KADAR DEPOLAMA ALANINA SAHİP OLMAK Gönderen: andrewmemut
[Dün, 05:30:06 ÖS]


İnsan ve Dua Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:59:29 ÖÖ]


İman Etmeyenler Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:33:17 ÖÖ]


Sorumluluk Bilinci Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 06:57:24 ÖÖ]


Resulü Müctebâ Efendimiz (S.A.V.): “10 Haslet Vardır Ki Helak Olma Sebebidir Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 06:43:20 ÖÖ]

Sitemap 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41