Gönderen Konu: Mutlu Kalın  (Okunma sayısı 1140 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

fanidunya

  • Ziyaretçi
Mutlu Kalın
« : Aralık 17, 2014, 07:31:29 ÖS »
MUTLU KALIN

Mutsuzum diyebiliyorsak, eksikliğini duyduğumuz bir şeyler vardır hayatımızda.Gelişimin mükemmel olması,insanın fıtratının önüne geçebilecek donanıma sahip düzeye çıkması,gelişimin getirdikleriyle insanı yarıştırır oldu.Bu yarış,koşuş bir çok şey kaybettiriyor beraberinde.Fizyolojik ve psikolojik yorgunluğu beraberinde getiriyor.

Ne tuhaftır,her şeyin kolaylaştığı bu zamanda,üstelik her işin makineleri olduğu halde,kendimize zaman ayıracak vakit bile kalmıyor. Dostlar bile görüşmekte zorlanır oldu.Hal hatır sorularına veya hiç görünmüyorsun sorularına ’ koşturmaca’cevabını verip duruyoruz.

Tuhaf değilmi? Gelişim oldukça kendimizden uzaklaşıyoruz. Şehrin kalabalığında kayboluyoruz. Binalar içerisinde göz kirliliği,beynimizdeki hoş manzaraların yerini alıyor.

İnsanların batılılaşma kaosunda kimlik arayışları toplumu çürütüyor. Bunlara teslim olmadan,her şeye rağmen bir fincan kahve alıp elimize havada uçan kuşları izlerken mutlu olabiliyorsak,içimizde canlandırılmayı bekleyen  ‘mutluluk’külleri vardır.

Toplumun yapısı ve şartları ile paralellik gösteriyor duygular. Genelden özele gidiş dolayısı ile sosyolojiden psikolojiye akan bir yolculuk oluyor mutluluk .

Olumsuzluklar çocukta yük olduğu gibi bazen imkanların çok fazla olması da çocuk için bir yük oluyor. Örneğin ;bilgi çok güzel , donanımlı olmak elbetteki daha güzel,ancak okullarda bu kadar bilgi yüklemesi yapılması çocuklar için ağırlık. Kaş yaparken göz çıkartan sistem.Belkide gelişimin ışık hızında olması ve o hızı yakalamanın zaruri sonucu.

Eskiden köyden kente göç ediş varken şimdi kentten köye gidiş düşüncesinde insanlar. Hatta evlerini en sessiz, çiçek, böcek ağaç içinde tercih ediyorlar. Önceki yazımda mutluluğun bir arayış yolculuğu ile başlayan nihai istikamet olduğunu söylemiştim. Onca gelişimin beraberinde getirdiği karmaşanın insanı ruhen yorduğu,arayışa ve  hatta depresyona soktuğu, enerjisini aldığı yadsınamaz bir gerçek. Gelişim ile değişim birbirini takip eden süreç.

Değişim ise beraberinde somut,soyut bir çok problemi getiriyor. İşte bu noktada;Sürekli problemler üzerine konuşmaktansa, problem yerine çözüm üzerine konuşmak daha akılcı bir yol. Sosyal yaşamın her alanında yaptığımız bir hata bu. Sorunsuz hayat yaşamayı beklemek,bu bekleyiş sıkıntı ve huzursuzluk getiriyor.Hayallerim gerçekleşmedi,istediğim hiçbir şey olmuyor,zevk almıyorum hayattan demeye başlıyoruz.

Unutmayalım lütfen; bizi içinde bulunduğumuz duruma getiren sorunlar değil sorunlara verdiğimiz tepkilerdir. Problemler ile baş etme dirayetini geliştirme çabasında olmalıyız. Çabuk pesetmeden, çözüme odaklanmalı..

Danışmanlığa gelen ergenlere de tavsiye ettiğim hep budur. ‘ Probleme odaklanıp kendilerini strese teslim edip beyinlerini donduruyorlar.Beynin en ihtiyaç zamanında kapsamdışı bırakıyorlar.Üzerinizdeki stresi atmak için,gerginlik anında,problem ve problem oluşturan kişilerden ve ortamdan uzaklaşın.Tabi ki problem ile yüzleşmekten kaçın demek değildir,bu. ‘An’ üzerinde tepkilerden bahsediyorum.Hem o anki gergin ortam yatışır,hem de fevri ve duygu ile hareket etme yanlışlığına düşmezsiniz. Çözüm odaklı yaklaşım,durumun daha çabuk iyileştirmesinde de önemli bir adımdır.Dilimden düşmeyen bir cümle ile,bölüm bölüm yayınladığım  mutluluk konusuna nokta koyuyorum.

Mutluluk hayatı sorunsuz değil,anlamlı yaşamaktır.Hayatınıza sahip çıkın kimsenin ve hiçbir şeyin sizi mutsuz etmesine izin vermeyin!
MUTLULUKLAR..

Semiha Özgür Sezer.

fanidunya

  • Ziyaretçi
MUTLULUK FELSEFESİ
« Yanıtla #1 : Aralık 17, 2014, 07:33:30 ÖS »
MUTLULUK FELSEFESİ


Hayat hep bir arayıştır. Açlıktır. Yediğini hazmediş ve tokluğun ardından gelen açlık döngüsüdür. Bu döngünün içerisinde kendini bir gösterip bir kaybolan, türlü türlü renklere sahip bir gökkuşağı gibidir mutluluk.

İsteklerin gerçekleşmesinin hazzıdır. ‘istek’ kelimesi üzerinde durarak, başlamak lazım yazmaya.

Sonu bitmeyen ve bitmesi mümkün olmayan istekler.

İnsan neden ister? Açlığını gidermek için ister, beklentiye girer, diler…

Ellerimizi açar dua ederiz. İsteriz, dileriz yaratandan. Dostlarımızdan, dostluk, vefa, bekleriz mesela.

Ailemizden ilgi, beraberlik, dayanışma. İnsanlardan, insaniyet namına yakışır adap, saygı bekleriz.

Devletten ve toplumdan ‘ Hak, adalet ve düzen’ bekleriz.

Hayallerde bunun için vardır. Beklentinin döllendiği merci’dir. İsteklere merdiven dayayan bir ayaktır hayaller. Mutluluk,’’Hayal, beklenti ve istek; açlığı giderecek bir somun ekmek, zamanla ekmeğin ötesinde başka azıkları isteyiştir.’’

Yetinme duygusu söz konusu olur burada işte. Yetinmeyi tetikleyen neyin neden istendiğidir aslında. Kimi insan neden bir somun ekmekle yetinirde kimi ballı, kaymaklıda olsun der. Fazlasını ister. Fazla diye bir şey yoktur aslında, deyip bu kelimeyi çürütüyorum ardından. Sizin için fazla gibi görünen o şey, onun ihtiyaç duyduğu limittir. Sen bir tabak ile doyuyorsun diye diğerinin iki tabakla doymasını garipsememek lazım. Herkesin açlık nedeni de, boyutu da aynı değildir. Açlık demiştik ya, buna damak tadını da eklemek lazım galiba. Mutluluk;  kişiye özel damak tadına varmak, vardığında yetinmektir.

Ve Herkesin seferi aynı yere değildir. Ancak Ortak ve nihai amaç mutluluktur.

Sadece düşündürmek istedim kavramlar üzerine bu yazımda. Ve Yazmak istediğim, paylaşmak istediklerim çok fazla bu yüzden ansızın böldüm ancak noktalandırmadım. Çünkü bu konuyu birkaç kez ele alıp devam edeceğim.  Görüşmek üzere.

Semiha Özgür Sezer.


 


* BENZER KONULAR

2014 - Ahmet Yağmur - Medine'ye Hasret Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 06:03:52 ÖS]


Asıl Derdimiz Dertsiz İnsanlar Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:27:42 ÖÖ]


Hayatını Düzene Koymak İsteyen Müslüman Gençlere Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:17:49 ÖÖ]


Bizi Aldatan Bizden Değildir Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 06:53:08 ÖÖ]


BenimKkim Olduğumu Biliyor musun Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 06:42:56 ÖÖ]


Çocuklarımıza Sahip Çıkmalıyız Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 06:35:33 ÖÖ]


Zulmün Zararları Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 06:22:59 ÖÖ]


Kutsal Yolculuğun Heyecanı Başlarken Gönderen: gurbetciyim
[Nisan 27, 2024, 11:22:37 ÖÖ]


Hac Gönderen: gurbetciyim
[Nisan 27, 2024, 11:14:26 ÖÖ]


Yetim ve Kimsesiz Çocuklara Sahip Çıkalım Gönderen: gurbetciyim
[Nisan 27, 2024, 10:49:10 ÖÖ]


Yalşayan Hurafeler Karşışında Müslümanların Tavırları Gönderen: gurbetciyim
[Nisan 27, 2024, 10:40:06 ÖÖ]


Yalanın Zararları Gönderen: gurbetciyim
[Nisan 27, 2024, 10:02:40 ÖÖ]


Ahiretin kapısı ölümü Hatırlamak ve Ona Hazırlanmak Gönderen: fanidunya NET
[Nisan 27, 2024, 07:49:11 ÖÖ]


Hicr Süresi Gönderen: fanidunya NET
[Nisan 27, 2024, 07:32:26 ÖÖ]


Güven Duygusunu Nasıl Elde Ederiz Gönderen: fanidunya NET
[Nisan 27, 2024, 07:22:28 ÖÖ]


Korku ve Ümit Ahiret İnancından Doğar Gönderen: fanidunya NET
[Nisan 27, 2024, 07:09:23 ÖÖ]


Süleyman Aleyhisselam Gönderen: fanidunya NET
[Nisan 27, 2024, 07:00:28 ÖÖ]


Zikir İbâdeti Kalbin Cilâsıdır Gönderen: fanidunya NET
[Nisan 26, 2024, 09:45:16 ÖS]


Müslüman’ın Müslüman’a Muamelesi Gönderen: KOYLU
[Nisan 26, 2024, 08:47:12 ÖS]


Ölüm Hadisesi ve Mümin’in Tutumu Gönderen: KOYLU
[Nisan 26, 2024, 08:42:28 ÖS]

Sitemap 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41