Gönderen Konu: Zor Zamanda Aile Olmak  (Okunma sayısı 42 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimiçi fanidunya NET

  • Administrator
  • *****
  • İleti: 5771
Zor Zamanda Aile Olmak
« : Temmuz 27, 2023, 08:40:05 ÖÖ »


Zor Zamanda Aile Olmak

Aile olmak... Birbirine can olmak, canan olmak, hayatın zorlu yokuşlarında da yoldaş olmak... Bir taraftan güzellikleri paylaşırken diğer taraftan yarım kalmışlıkları tamamlamaktır. Sevgi, saygı, merhamet ve sekinetin kaynağı olan aile; zorlukların birlikte aşıldığı, dert ve kederlerin paylaşılarak üstesinden gelindiği bir yuvadır aynı zamanda.

İnsanın dünya serüveni aileyle başlamıştır. Zira Hz. Âdem ile Hz. Havva insanlık tarihinin ilk ailesidir. Birlikte aynı hataya düşen yine birlikte imtihan için yeryüzüne gönderilen bir aile. Bir müddet ayrı düştükten sonra hatalarının farkına vararak pişman olup af dileyen ve tevbe nimetini bizatihi yaşayan bir aile. Her ne zaman yürekleri çetin sınavlarla daralsa da itminana ermenin yolunu Rahman’a teslim olmakta bulmayı başaran bir aile.

Aile, hayatı anlamlandırma yolculuğunda insanın acizliğinin, eksikliğinin farkına vardığı yuvadır. Eksikliklerin giderilerek bir bütünün parçalarını tamamlamanın öğrenildiği ve mutluluğunun tadıldığı en nadide meskendir. Ahsen-i takvim kıvamında, en güzel bir biçimde yaratılmış olsa da bazen yetemez kendine insan. Yaşam mücadelesinde zorluklar karşısında tükendiğini hisseder. Hâlini anlayacak, derdini dinleyecek, sıkıntısını giderecek bir eşe, arkadaşa, dosta muhtaç olduğunu fark eder. Her ne kadar yaratılışı itibarıyla birtakım üstün yetenek ve meziyetlere sahip olsa da derdini anlatabileceği, sırrını paylaşabileceği güvenilir bir liman arar kendine.

Aile kavramının kök anlamlarından biri de “bir şeye muhtaç olmak” manasıdır. Kur’an’ın “Seni ihtiyaç içinde bulup da zengin etmedi mi?” (Duhâ, 93/8) ayetinde geçen “aile” kelimesi “ihtiyaç içinde olmak” şeklinde tercüme edilmiştir. Burada Allah Teâlâ, bir yandan yetim ve himayeye muhtaç olarak büyüyen Sevgili Peygamberimizin Hz. Hatice ile evlenmesiyle eriştiği maddi zenginliğe işaret ederken diğer yandan da gönderdiği vahiy ile elçisinin manevi dünyasını zenginleştirerek hem kendisini hem insanlığı aydınlatabilecek özelliklerini ortaya koymaktadır. İnsan soylu bir aileye sahip olsa da bir eşin, bir dostun eksikliğini hissedebilir hayatında. Nitekim Sevgili Peygamberimiz, yetim olarak dünyaya gelip altı yaşında da öksüz kaldığında önce dedesi sonra amcası ona sahip çıkmıştı. İlk vahye muhatap olduğu o telaşlı anında da eşi Hz. Hatice en büyük destekçisi olmuştu Sevgili Peygamberimize. Toplumun muhtaç kesimine yaptığı iyiliklerini hatırlatarak kendisini sakinleştirmiş, yanında olduğunu hissettirmişti. “Öyle deme! Allah’a yemin ederim ki O hiçbir vakit seni utandırmaz. Çünkü sen akrabayı gözetirsin; muhtaç olanların bakımını üstlenirsin; aç ve açıkta olanı koruyup kollarsın; misafire ikram edersin ve musibete maruz kalanlara yardım edersin.” (Buhari, Bed’ü’l-vahy, 1) sözleriyle teselli etmiş, her birimizin psikolojik ve manevi yönden sahip olmamız gereken ahlaki değerler manzumesini bize hatırlatmıştı.

Güzel ahlakı tamamlamak üzere insanlığa en güzel örnek olarak gönderilen Hz. Muhammed’in (s.a.s.) ahlakının güzelliği hiç şüphesiz Kur’an’a dayanmaktadır. Zira Kur’an’dır cimrilik girdabından kurtulup cömertlik sahillerinde huzura ermeyi teşvik eden. “… İyilik ve takva (Allah’a karşı gelmekten sakınma) üzere yardımlaşın. Ama günah ve düşmanlık üzere yardımlaşmayın…” (Mâide, 5/2) hatırlatmasıyla ihsanı, adaleti, yardımlaşmayı, dayanışmayı öğütleyen Kur’an’dır. Anne babaya her daim saygı göstermeyi; eşe, kardeşe, çocuğa, canlı cansız bütün varlığa merhametle davranmayı; sıla-i rahimi ihmal etmeyerek yakın ve uzak akrabayı gözetmeyi öğreten yine Kur’an’dır. Çünkü ailenin güçlü kalabilmesi için akrabalık bağları çok önemlidir. Akrabalık bağları ile güçlenen aile, karşılaştığı zorluklarla başa çıkma mücadelesinde yalnız kalmayacak, belki hemen üstesinden gelemese de bu zorluklardan pes etmeyerek sonunda felaha erişecektir. Bunun örneğini yine İslam tarihinde bulmak mümkündür. Boykot yılları... Allah’ın birliğine ve Hz. Muhammed’in (s.a.s.) peygamberliğine inananların sayısının artması, Hz. Hamza ve Hz. Ömer’in aralarına katılmasından sonra rahatsız olan müşriklerin Müslümanlara uyguladığı o boykot yılları, ne zorluklar barındırıyordu. Mekkeli liderler, Kâbe duvarına astıkları boykotta “Haşimoğullarına acımama, mal alıp satmama, onlardan kız alıp-vermeme, onlarla konuşmama, görüşmeme ve evlerine girmeme” kararı almışlardı. Üç sene süren boykotta Müslümanlar son derece insanlık dışı bir muameleye maruz kalmış, ellerindeki gıda maddelerinin bir müddet sonra bitmesiyle açlıktan ağlayan çocukların çığlıkları ve hatta açlıktan ölen insanlara dair haberler Mekke sokaklarında yankılanmıştı. İnananlar, aç ve susuz geçen günlerde birbirlerine kenetlenmişler, akrabalık ilişkilerinin güçlü olması sayesinde boykottan kurtulabilmişlerdi. Bu zor günleri yaşayan Resul-i Ekrem, “…Kim Allah’a ve ahiret gününe inanıyorsa, akraba ile irtibatını sürdürsün...” (Buhari, Edeb, 85) diyerek akrabalarla iletişimin güçlü tutulmasını tavsiye etmiştir. Nitekim Kur’an’daki birçok ayette akrabaya hakkının verilmesi, yardım ve iyilik yapılması; akrabalık hukukunun çiğnenmemesi ve bağların koparılmaması hususuna yer verilmiştir. Sevgili Peygamberimiz ashabına, akrabalardan birinin ilişkiyi kestiği hâlde onunla bağları koparmayıp ilişkiyi sürdürmenin en faziletli davranışlardan biri olduğunu (İbn Hanbel, III, 439) söylemiştir.

Aslında her şeyden önce iman kardeşliği bizi Muhammed ümmetinin bir ferdi yapmaktadır. Öyle ki ümmet ailesi olarak yardımlaşma ve dayanışmanın en güzel örnekleri saadet asrında görülmektedir. Muhacirlere evlerini açan, ekmeğini paylaşan ensarın alicenaplığı, çağlar ötesine ışık tutan bir diğerkâmlık timsali olmuştur. Ensardan biri Allah Resulü’nün misafir edilmesini istediği fakir bir muhaciri ağırlamak için evine götürür. Evinde ise sadece çocuklarına yetecek miktarda yiyecek vardır. Hanımıyla anlaşıp çocuklarını erkenden uyuturlar. Kendileri de yiyormuş gibi yaparak o azıcık yemeği misafirlerine ikram ederler. Çocuklarıyla birlikte o gece aç yatan ensar ailesi, ertesi gün uyandıklarında sergiledikleri bu özverili davranışın Allah katındaki değerinden habersiz bir şekilde “… Kendileri ihtiyaç içinde olsalar bile onları kendilerine tercih ederler…” (Haşr, 59/9) ayetine muhatap olmuştur. Böylece Allah Teâlâ’nın hoşnutluğu müjdesine nail olmuşlardır.

Yakın tarihe göz atıldığında, hamuru İslam mayasıyla yoğrulmuş Anadolu toprağında yetişen aziz milletimizin; ırk, renk, dil, din ayrımı gözetmeksizin hareket ettiği görülmektedir. Dünyanın neresinde bir yangın, sel, heyelan, deprem gibi bir felaket olmuşsa hemen oradaki insanların yardımına koşmayı da ulvi bir vazife bilmiştir. O zor zamanlarda, yüreği daralan Afrikalı, Uzak Doğulu kardeşlerine umut olmuş, onların tekrar yarınlara dair hayaller kurmasına omuz vererek destek olmuştur.

Bizler de 6 Şubat’ta ülkemizi, yüreklerimizi derinden sarsan Kahramanmaraş merkezli depremler sonrasında milletçe büyük bir felaketle karşı karşıya kaldık. Bu felaketin hemen sonrasında, dost ve kardeş ülkelerden Afrika’ya, Batı’dan Doğu’ya, Uzak Doğu’dan Orta Doğu’ya birçok ülkeden arama kurtarma ekipleri başta olmak üzere barınma ve beslenme yardımları sağanak hâlinde ülkemize yağdı. Kalpleri elinde tutan Rahman, böyle büyük bir afet sonrasında insanlık ailesinin fertlerinin göğüslerinde taşıdığı o kalplerde vefa duygusunu yeşertti.

Evet, ülke olarak zor zamanlardan geçiyoruz. Bu zor zamanlarda en kıymetli hazinemiz ailemiz. Bizim ailemiz, sadece kan bağıyla birbirine bağlı olanları değil inanç bağıyla birbirlerine destek olanları da içine alır. Nitekim “Müminler ancak kardeştirler…” (Hucurât, 49/10) anlayışıyla “Müslüman Müslüman’ın kardeşidir…” (Müslim, Birr, 58) perspektifi, ensar-muhacir kardeşliğinde en güzel şekilde sergilenmiştir. Peygamberimiz (s.a.s.) müminleri, birbirlerini sevmede, merhamet ve şefkat göstermede, bir bedene benzetmiştir. O bedenin bir organı acı çektiği zaman, diğer organların da uykusuz kalıp aynı acıyı hissedeceğini belirterek aslında aile çatısının ne kadar geniş olduğuna dikkat çekmiştir (Müslim, Birr, 66). Böyle engin bir bakışa sahip olan aziz milletimiz, tarih boyunca canı acıyanın, yüreği sızlayanın yanına hiç tereddütsüz koşmuş; ümmetin ve insanlığın umutlarına tercüman olmuştur.

Öyleyse tek yürek olarak kocaman bir aile olduğumuz unutulmamalı. Sevinçlerin paylaşılarak arttığı, üzüntü ve acıların paylaşılarak azaldığı hakikatinden hareketle birlik ve beraberliğimiz korunmalı. Vücuttaki organlar misali birimizin canı yanınca diğerinin ciğerinde yankılanmalı. Zira bu; milletçe, ümmetçe ve insanlık açısından aile olmanın en üst noktasıdır.

Hayatlarının baharında birbirine kenetlenmiş kalplerin, yuvanın sarsıldığı zor zamanlarda sorunların kördüğüm olmadan güzellikle çözüldüğü, birbirine destek olarak huzurun yeniden tesis edilebildiği ailelerin çoğalması niyazıyla...

RADYO  FANİDUNYA FM
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap

 


* BENZER KONULAR

Kutsal Yolculuğun Heyecanı Başlarken Gönderen: gurbetciyim
[Bugün, 11:22:37 ÖÖ]


Hac Gönderen: gurbetciyim
[Bugün, 11:14:26 ÖÖ]


Yetim ve Kimsesiz Çocuklara Sahip Çıkalım Gönderen: gurbetciyim
[Bugün, 10:49:10 ÖÖ]


Yalşayan Hurafeler Karşışında Müslümanların Tavırları Gönderen: gurbetciyim
[Bugün, 10:40:06 ÖÖ]


Yalanın Zararları Gönderen: gurbetciyim
[Bugün, 10:02:40 ÖÖ]


Ahiretin kapısı ölümü Hatırlamak ve Ona Hazırlanmak Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:49:11 ÖÖ]


Hicr Süresi Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:32:26 ÖÖ]


Güven Duygusunu Nasıl Elde Ederiz Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:22:28 ÖÖ]


Korku ve Ümit Ahiret İnancından Doğar Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:09:23 ÖÖ]


Süleyman Aleyhisselam Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:00:28 ÖÖ]


Zikir İbâdeti Kalbin Cilâsıdır Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 09:45:16 ÖS]


Müslüman’ın Müslüman’a Muamelesi Gönderen: KOYLU
[Dün, 08:47:12 ÖS]


Ölüm Hadisesi ve Mümin’in Tutumu Gönderen: KOYLU
[Dün, 08:42:28 ÖS]


Kaza ve Kadere İmanın Keyfiyeti Üzerine Notlar Gönderen: KOYLU
[Dün, 08:36:50 ÖS]


İnsan Hakları, Kadın-Erkek Eşitliği ve Adalet Gönderen: KOYLU
[Dün, 08:31:26 ÖS]


PCLOUD ÜCRETSİZ ÖMÜR BOYU DİLEDİĞİNİZ KADAR DEPOLAMA ALANINA SAHİP OLMAK Gönderen: andrewmemut
[Dün, 05:30:06 ÖS]


İnsan ve Dua Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:59:29 ÖÖ]


İman Etmeyenler Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:33:17 ÖÖ]


Sorumluluk Bilinci Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 06:57:24 ÖÖ]


Resulü Müctebâ Efendimiz (S.A.V.): “10 Haslet Vardır Ki Helak Olma Sebebidir Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 06:43:20 ÖÖ]

Sitemap 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41