Gönderen Konu: İçe Dönük Çocuklarımızı Yetiştirirken  (Okunma sayısı 239 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

anadolu

  • Ziyaretçi
İçe Dönük Çocuklarımızı Yetiştirirken
« : Ocak 21, 2019, 03:44:29 ÖS »
İçe Dönük Çocuklarımızı Yetiştirirken

Her çocuğun kendine mahsus bir mizacı, karakteri ve kişilik özellikleri vardır. Bazı çocuklar, konuşkandır, bazıları pek konuşmayı sevmez. Bazıları kolay arkadaş edinirken bazıları arkadaş edinmek için girişim yapamaz. Grup çalışmalarında yer almak için hemen ortaya atılan bazı çocukların aksine bazıları kendi kendine çalışmayı tercih eder.

İçe dönük dediğimiz çocuklar genellikle konuşmak ve sosyalleşmekten ziyade, kendi başına bir şeyler yapmayı sever. Bilimsel çalışmaların gösterdiği bazı sonuçlara göre bu tip kişiliğe sahip çocukların sinir sisteminin dışa dönük dediğimiz kişilik tipinden farklı olduğu görülmüştür.

Kendini sessiz ve tenha ortamlarda daha iyi hisseden insanların, nörobiyolojik yapıları sebebiyle daha hassas oldukları, yani etraflarında bulunan sözlü, sesli uyaranlardan daha fazla etkilendikleri anlaşılmıştır.

Dışa dönük kişilik tipine sahip kişiler, yüksek sesli uyaranlardan, kalabalık ortamlardan keyif alırken, içe dönük kişiler bu ortamdan rahatsız oluyorlar. Bu sebeple dışa dönük çocuklar, birçok arkadaşının bağıra çağıra konuştuğu, itişip kakıştığı bir ortamda mutlu iken içe dönük çocuk bundan hoşlanmıyor.

Onun yerine sessiz bir ortamda kitap okumayı, kendi kendine resim yapmayı veya samimi olduğu bir arkadaşıyla birlikte zaman geçirmeyi tercih ediyor.

Genellikle toplumda içe dönük çocuklar için utangaç, çekingen, asosyal gibi tanımlar kullanılabiliyor.

Elbette içe dönük çocuklar arasında kendine güveni düşük olan, insanlarla iletişim kuramayan, arkadaş edinmek istediği halde çekinen, ihtiyaçlarını söylemeye bile korkan kişiler de olabiliyor. Ama her içe dönük, yalnızlığı seven çocuk utangaç demek değil. Birçoğu düşünce ve duygularını paylaşmak yerine kendine saklamaktan hoşlanan kişiler. Bu şekilde kendi kendine bir şey yapmaktan memnunlar. Bu sebeple “Çocuğum neden sosyal değil?” “Neden arkadaş edinemiyor,” diye endişelenmek gerekmez.

İçe dönük tipteki çocukların birçoğu okumayı sever. Uzun süre dikkatlerini bir işe odaklayabilirler. Sanat kabiliyetleri varsa kendilerini daha çok sanat dallarıyla ifade edebilirler. Çok sayıda arkadaş edinmek ve onlarla sık sık dışarı çıkıp oynamak istemeyebilir.

Ama samimi arkadaşıyla birlikte zaman geçirebiliyorsa, duygu ve düşüncelerini paylaşabiliyorsa o zaman pek sorun yoktur.

Eğer çocuğumuz arkadaş edinmek istediği halde buna cesaret edemiyor veya aşırı derecede sosyalleşmekten kaçınıyorsa o zaman durumunu farklı değerlendirmek gerekir.

Utangaç Çocukların Özellikleri

Utangaç çocuklar, sosyalleşmek istedikleri halde çekinen ve kendini ortaya koyamayan bir kişiliğe sahiptirler. Kendileri istediği halde arkadaş edinememe, ihtiyaçlarını ve isteklerini ifade edememe, hareketsizlik, yalnızlık ve mutsuzluk hali görülür.

Bazıları sınıf içinde de pasiftir, parmak kaldırmaz, bildiği sorulara bile cevap vermez. Hayatın her alanında kendine güvensizlik ve iletişim eksikliği problemi yaşarlar. Bu durumları çoğu zaman sadece kendi kişilik özelliklerinden kaynaklanmaz.

Derslerinden sosyal hayatına kadar birçok alanda hak ettiği başarıyı gösteremeyen bu çocuklar, bazı yanlış aile davranışları yüzünden içten içe değersizlik duyguları yaşıyor olabilir. Bu duyguları yüzünden kendini çok kötü hisseder. Mesela bir ortama girdiğinde, birileri onunla iletişim kurmak istediğinde endişe, gerginlik ve rahatsızlık içindedir. Utangaçlık bu şekilde bir sosyal fobi haline gelirse psikoterapi gerekebilir.

Sosyal fobi, normal seviyedeki utangaçlıktan farklı olarak diğer insanların onu sevmediği, iyi duygular beslemediği, hoş görmeyeceğine dair şiddetli korku ve kaygı yaşamak demektir. Bu çocuklar kalabalık içinde konuşmaya veya sosyalleşmeye zorlanırlarsa terleme, kalp atışlarında hızlanma, titreme, sık tuvalete gitme gibi fiziksel belirtiler gösterebilirler.

Bu durumun birçok sebebi olabilir. Bu sorunlardan aile ile ilgili olanlar şunlardır:

1- Aile içi geçimsizlik ve huzursuzluk yüzünden çocuğun endişe seviyesinin artmış olması.

Çocuklar, anne babaları arasında geçimsizlik ve kavga hallerinde geleceğe dair korkular ve endişeler hisseder. Bu endişeler, çocuğun zihnini meşgul ederken yeni şeyler denemeye, yeni arkadaşlar edinmeye ilgisini veremez. Bu yaşananlar yüzünden kendini mutlu ailelerin çocuklarından daha az değerli hisseder. Mutsuz, etrafına karşı ilgisiz ve umutsuzdur.

2- Aile reisinin aşırı baskıcı ve eleştirici tutumu.

Çocuklar sevgi merhamet ve hoşgörü ile büyütüldükleri zaman kendilerine güvenleri artar. Kendini ifade etmekte, arkadaş edinmekte kendini daha cesur hisseder. Ailesinde fazla baskı ve eleştiriye maruz kalan çocukların kendine güveni sarsılır. Kendini ifade etme ve girişimlerde bulunma cesareti kalmaz.

3- Aile içinde ihtiyaçlarını istediği zaman engellenme.

Çocuğun anne babasının merhametsiz olması, çocuğun ihtiyaçlarını anlayamaması, temel ihtiyaçlarına bile izin vermemesi onun kendini ifade etmesini engeller. Mesela çocuk için oyun oynamak bir ihtiyaçtır. Çocuk ilgi çekmek, öpülmek, sevilmek ister. Bu ihtiyaçları şımarıklık gibi görülür, engellenirse çocuk ihtiyaçlarını içine atar. Sevildiğini hissedemez, ihtiyaçlarını kimseye söyleyemez.

4- Katı kuralcılık ve hoşgörüsüzlük.

Çocuğun ailesindeki kişilerin, gerek çocuğu gerek başka kişileri hoş görememesi, esneklik gösterememesi, katı kuralları sebebiyle eleştirmesi, kınayıcı, hor görücü kişiler olması, çocuğun kendini ifade etmesini engeller. Çocuk kendisinin de böyle kınanacağından korkar. En ufak bir hata yapacak olsa affedilmeyeceğini düşünür. Bundan dolayı hiçbir işe girişmez, hep geri planda kalır.

5- Ailenin sosyal etkileşim eksikliği ve izole yaşamı.

Bazen de çocuk sosyalleşmeyi öğrenmediği için geri planda durur. Çünkü ailesi çok içe kapanıktır. Evlerine kimse gelip gitmez. Yabancılarla konuşulmaz. Bir yerlere gezmeye gidilmez. Çocuk bir kişiyle tanışmak için söze nasıl başlanır, bilmez. Yeterli tecrübeye sahip olmadığı için yanlış bir şey söyleyip ayıplanacağını düşünür. Bazen de aile herkese önyargıyla bakar, herkesten düşmanlık geleceğini düşünür. Çocuk da bu korkularla hareket eder.

6- Ailenin çocuk üzerinde aşırı beklentilere sahip olması.

Bazı ailelerde çocukların bir kısmı başarılıdır, diğerlerinden de benzer şekilde yüksek başarı beklenir. Yahut çocuk böyle bir beklenti olduğunu zanneder. Aynı derecede başarılı olmadığından, olamayacağından korkar. Kendini değersiz ve aşağı görür.

Eğer çocukta cesaret ve güven zayıflığı ve utangaçlığa yatkınlık varsa, ailenin bu saydığımız türde hataları o meyli tetikler. Böylece çocuklar insanların yanında konuşup kendini ifade etmeyi gözünde büyütür. Öğretmen tahtaya kaldırsa konuşamaz. Yanlış yapmaktan aşırı derecede korkar. Kimseyle arkadaş olmaya çalışmaz. Düşüncelerini kimseye söyleyemez.

Böyle çocuklara nasıl davranacağımıza gelince…

1- Yapılabilecek ilk ve öncelikli adım çocuğumuzu olduğu gibi kabullenip, sevgi göstermektir. Asla çocuğu zorlamamalıdır. Zaten çocuğun kendine güveni zayıfken onu olduğundan başka türlü davranmaya zorlamak büyük hata olur.

2- Çocuğunuzu zorlamamak şartıyla yeni şeyler denemeye teşvik edin. Bırakın yavaş yavaş kendi yeteneklerini keşfetsin. Hangi sahalarda başarılı olduğunu görsün. Kendine güveni arttıkça zaten bu çekingenliğini yenecektir.

3- Çocuğunuzu veya onun yanında başka kişileri ayıplamayın, eleştirmeyin, hoşgörülü ve affedici olun. Böylece çocuğunuz bir hata yapsa bile hoşgörüleceğine inanır. Kendiyle barışık olur. Hatalarından ders alıp bir daha yapmamayı öğrenir.

4- İnsanları başarı, zenginlik ve benzeri kıstaslarla değerlendirmeyin. Başarısız kişileri hor görmeyin veya hor görüyormuş manasına gelecek tarzda konuşmayın. Böyle konuşursanız çocuğunuzun gönlüne endişe tohumları ekmiş olursunuz. Önemli olanın iyi insan olmak olduğunu hissettirin.

5- Çocuğunuzun kendini aşağı görmesine sebep olan bir dezavantajı (kendisinin engeli, genetik farklılıkları, zeka ve öğrenme sorunları, ailesinin sosyal durumu vs.) varsa, kendine güven kazanması için daha fazla fırsata ihtiyacı olacaktır. Bu konuda öğretmeniyle iletişim kurup, ona fırsat vermesi için yardımını isteyin. Arkadaşlarının acımasız davranışları varsa bunları engellemek için konuşmasını sağlamaya çalışın. Ya da çocuğunuzun kendisi gibi öğrenciler arasında okuması daha iyi olacaksa bu fırsatı verin.

6- Utangaç, çekingen çocukların çoğu zaman anne veya babasından biri de utangaçtır. Çocuk hem ailesine çektiği için, hem de örnek aldığı için çekingen davranır. Çocuklarınıza nasıl dost ve arkadaş edinebileceğini öğretmek için siz de sosyalleşin.

Öncelikle kendinizi yanlarında rahat hissettiğiniz konu komşu akrabalarla sohbet edin. Bulunduğunuz yerde etrafınızdaki kişilere gülümseyin, hal hatır sormaya çekinmeyin.

7- Çocuğunuzu, aşırı ısrar etmemek şartıyla, evinize misafir gelen kişilerin veya gittiğiniz misafirliklerdeki insanların ellerini öpmeye, hal hatır sormaya alıştırın.

Bu konuda çekingen davranıyorsa en yakın akrabalardan başlayarak sosyal becerilere alıştırın.

8- Okulda parmak kaldırmıyor, öğretmen sözlüye kaldırınca konuşamıyorsa, bu konuda önce evde prova yaparak alışmasını sağlayın. Öğretmeniyle durumunu konuşarak, hazırladığı bir şiiri okuması için fırsat vermesini sağlayın.

Günlük yaşantıyı etkilemeyen, çocuğun okul ve sosyal hayatını kısıtlamayan bir utangaçlık normal sayılır.

Hatta utanma duygusu insanı birçok yanlışlardan korur. Bu sebeple utangaçlığın güzel taraflarını da düşünün. Onu takdir edin. Kendini hazır hissettiği zaman insanlarla daha rahat iletişim kuracaktır. Ebeveynlerinden yeterli destek alan çocuklar utangaçlık sorununu kolaylıkla yenebilirler.

 


* BENZER KONULAR

İtiraz Ahlakı Gönderen: webtasarim
[Dün, 08:45:22 ÖS]


Zamana Yol Gösteren Kitap Kur'an’ı Kerim Gönderen: webtasarim
[Dün, 08:36:38 ÖS]


Rahman’ın Has Kulları Gönderen: webtasarim
[Dün, 08:32:35 ÖS]


Cehennem Niçin Vardır Gönderen: webtasarim
[Dün, 08:29:07 ÖS]


Okumak Anlamak Yaşamak Gönderen: webtasarim
[Dün, 08:24:42 ÖS]


Hüseyin Saray - Single Eserleri Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:19:10 ÖS]


Oruç İnsanlığı Geliştirmelidir Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:40:52 ÖÖ]


Sözleri İyi Okumak Gerekir Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:35:25 ÖÖ]


Okumak Anlamak Yaşamak Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:28:47 ÖÖ]


Halk ve Yönetim Olarak Biz Nerede Yanlış Yapıyoruz Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:18:39 ÖÖ]


Başkasının Ayıbını Araştıran Kendi Ayıplarını Göremez Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:03:05 ÖÖ]


Keşke Bilmiş Olsalardı Gönderen: anadolu
[Mayıs 14, 2024, 09:02:12 ÖÖ]


Temiz ve Murdar Gönderen: anadolu
[Mayıs 14, 2024, 08:57:55 ÖÖ]


Ahmaktan Kaç Gönderen: anadolu
[Mayıs 14, 2024, 08:51:12 ÖÖ]


Müslümanın 24 Saati Gönderen: anadolu
[Mayıs 14, 2024, 08:37:18 ÖÖ]


40 Ayette Merhamet Gönderen: anadolu
[Mayıs 14, 2024, 08:23:17 ÖÖ]


İmanla Yücelmek Gönderen: fanidunya NET
[Mayıs 14, 2024, 07:43:19 ÖÖ]


Amellerin En Faziletlisi Allah İçin Sevmek Gönderen: fanidunya NET
[Mayıs 14, 2024, 07:34:58 ÖÖ]


Hayat Bizden Ne İster Gönderen: fanidunya NET
[Mayıs 14, 2024, 07:25:50 ÖÖ]


Kibirden Mahrûmiyet Hâsıl Olur Gönderen: fanidunya NET
[Mayıs 14, 2024, 07:14:51 ÖÖ]

Sitemap 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42