Gönderen Konu: Mehir Nikahla Kadına Verilen Hak  (Okunma sayısı 27 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimiçi fanidunya NET

  • Administrator
  • *****
  • İleti: 5778
Mehir Nikahla Kadına Verilen Hak
« : Ekim 19, 2023, 08:10:51 ÖÖ »


Mehir Nikahla Kadına Verilen Hak

Aile, nikâh temeli üzerinde yükselen toplumun özü ve çekirdeğidir. İslam hukukunda nikâh, “karı koca arasında beraber yaşama ve yardımlaşmaya müsaade eden, taraflara karşılıklı hak ve vazifeler yükleyen akit” (Ebu Zehrâ, Ahvâlü’ş-şahsiyye, s. 17) şeklinde tarif edilir. Bu akdin zemini eşlerin birbirlerine karşılıklı hak ve sorumluluklarıyla oluşur. Hz. Peygamber, (s.a.s.) Veda Hutbesi’nde bu durumu “Ey insanlar! Eşlerinizin sizin üzerinizde hakkı olduğu gibi sizin de onlar üzerinde bir hakkı bulunmaktadır.” (Tirmizi, Radâ’,11) şeklinde açıklamıştır.

Evlilikte; sevgi, saygı, sadakat ve hüsnümuamelede bulanmak gibi eşlerin karşılıklı hak ve sorumlulukları vardır. Ailede, erkeğin yerine getirmesi gereken sorumluluklardan biri de eşine ödemesi gereken mehirdir. Zira mehir kadının evlilikteki haklarından biridir.

Mehir, İslam aile hukukunun kadınlara vermiş olduğu en önemli haklardandır. Kadının bir eş olarak önemini ve değerini yansıtan bir kurum olarak görülen mehir, evlenirken erkeğin eşine verdiği veya vermeyi taahhüt ettiği para ya da mal cinsinden bir değerdir.

Kur’an-ı Kerim’de “Kadınlara mehirlerini borcunuzu öder gibi verin. Eğer onun bir kısmını size gönül rızasıyla verirlerse onu da afiyetle yiyin.” (Nisâ, 4/4) “…onlardan birine yüklerle mehir vermiş olsanız dahi ondan hiçbir şeyi geri almayın…” (Nisâ, 4/20), “…sabit bir hak olarak kendilerine mehirlerini verin…” (Nisâ, 4/24) ayetleri ile mehrin gerekliliği belirtilmektedir.

Hadislerde de mehrin önemine işaret edilmiş, Hz. Peygamber, (s.a.s.) hanımlarına mehir verdiği gibi bu konu üzerinde de hassasiyetle durmuştur. O, Hz. Ali ile kızı Hz. Fatıma evlendiğinde Hz. Ali’ye mehir vermesini söylemiş, verecek bir şeyinin olmadığını öğrenmesi üzerine zırhını satmasını istemiştir. (Ebu Davud, Nikâh, 36) Resulullah, (s.a.s.) Abdurrahman bin Avf’ın evlendiğini öğrenince kendisine mehir olarak ne verdiğini sormuştur. O da bir miktar altın verdiğini söylediğinde Allah Resulü, (s.a.s.) “Allah mübarek etsin…” buyurmuştur (Buhari, Nikâh, 54). Fezâre kabilesinden mehir olarak bir çift ayakkabı alan bir hanıma, Hz. Peygamber, (s.a.s.) “Nefsin ve malın için bir çift ayakkabıya razı mısın?” diye sormuş, kadının rızasını belirtmesi üzerine Allah Resulü, (s.a.s.) bu evliliğe müsaade etmiştir (Ebu Davud, Nikâh, 30-31).

Tarihe baktığımızda birçok toplumda evlilik sırasında eşlerden birinin diğerine, bilhassa kadının ailesine para ya da bir mal verme geleneğinin olduğunu görürüz. Romalılarda, Musevilikte ve Hristiyanlıkta benzeri uygulamalar yer almaktadır. Ayrıca İslam öncesi Türk toplumlarında erkeğin kızın ailesine verdiği “kalın” ve “başlık parası” adı altında verilen ödemeler mevcuttur.

Cahiliye Dönemi’nde de “sadak” adıyla bilinen ve kadının ailesine verilen bu ücret, bir nevi onun bir eşya gibi görülmesinden kaynaklı ödenen bedeldi. O dönemde erkek, kadının velisine belirli bir ücret vermek suretiyle evlenebilirdi. Hor görülen, aşağılanan ve âdeta bir meta gibi görülen kadın algısını değiştiren, onu en değerli konuma getiren İslam, bu geleneği kaldırmamış onu kadının lehine revize etmiştir. Zira artık mehir, bir satış bedeli olmaktan çıkarılmış ailenin muhabbet temelleri üzerine kurulmasını ve eşlerin birbirlerine yakınlaşmasını sağlayan bir hediyeye, ailesi yerine kendine verilmesiyle de kadın için ekonomik ve sosyal güvenceye dönüştürülmüştür.

Cahiliye Dönemi’nde mehir, evliliğin temel şartlarından biri olarak görülürdü. Nikâh, mehrin ödenmesiyle geçerlilik kazanır; mehir ödenmeksizin yapılan evlilik geçersiz sayılır ve utanç verici olarak kabul edilirdi. Tamamen bir satış akdini andıran bu uygulamanın aksine İslam’da mehir, nikâh akdinin sebebi değil sonucudur. Mehir verilmeksizin yapılan evlilik geçerli olmakla birlikte kadın mehir hakkını kaybetmez. Bu durumda benzer şart ve konumdaki kadınlara ödenen miktar (mehr-i misil) esas alınarak bir mehir belirlenir. Mehrin belirlenmediği durumda, evlilik fiilen tamamlanmadan önce boşama gerçekleşirse erkeğin hanımına maddi destek olmak açısından bir ödeme yapması gerekir.

İslam aile hukukunda mal ayrılığı rejimi bulunması hasebiyle kadının malı üzerinde kocası dâhil başkasının bir tasarruf hakkı yoktur. Mehir de kadının kişisel malıdır, sadece ona verilir ve bu hak kadının rızası olmaksızın bir başkasına devredilemez. Kadın kendi malları üzerinde tasarruf yetkisine sahip olduğu gibi mehri üzerinde de aynı hakka sahiptir. Kadın mehrini dilediğince harcayabilir, dilerse yatırım yapabilir, satabilir veya borç verebilir. Ancak isterse “Eğer gönül hoşluğu ile o mehrin bir kısmını size bağışlarlarsa onu da afiyetle yiyin.” (Nisâ, 4/4) ayetinde ifade edildiği gibi ailesinin ortak harcamaları için kullanabilir veya eşine bağışlayabilir.

Mehir’in miktarı ile ilgili evlenmeyi zorlaştırmama gibi sebeplerden dolayı aşırıya gidilmemesi tavsiye edilmekle beraber bu konuda bir üst sınır belirlenmemiştir. “…Yüklerle mehir vermiş olsanız dahi ondan hiçbir şeyi geri almayın…” (Nisâ, 4/20) ayetinde de belirtildiği gibi kadın dilediği kadar mehir isteyebilir. Nitekim Halife Hz. Ömer (r.a.) mehri 400 dirhemle sınırlamak istemişti fakat orada bulunan Kureyşli bir kadın Nisâ suresi 20. ayeti okuyarak, Allah Teâlâ’nın mehir için bir sınır getirmediğini, aksine kadınları yükler dolusu mehre layık gördüğünü söyledi. Bunun üzerine yeniden minbere çıkan Hz. Ömer şöyle demiştir: “Size kadınlarınız için 400 dirhemden fazla mehir vermenizi yasaklamıştım. İsteyen malından dilediği kadar verebilir.” (Şevkânî, Neylü’l-evtâr, 6/168)

Mehrin üst sınırı olmayacağı konusunda ittifak eden âlimler alt sınırı konusunda farklı görüşlere sahiptir. Hanefilere göre, kadına verilecek mehrin asgari miktarı on dirhem gümüş veya karşılığıdır (o güne göre yaklaşık iki koyun bedeli). Malikîlere göre bu miktar üç dirhem gümüş iken, Şafi ve Hanbeliler alt sınır koymamışlardır.

Mehrin verilme zamanı, nikâh akdi esnasında peşinen (mehr-i muaccel) olabildiği gibi nikâhtan sonra peşin veya vadeli yahut evliliğin sona ermesi halinde (mehr-i müeccel) olabilir.

İslam’da satışı veya kullanılması mübah olan her şey mehir olarak verilebilir. Menkul ve gayrimenkul mallar, mücevher gibi şeyler mehir olabilir. Ancak ekonomik karşılığı olmayan ve sadece dinen sevap kazanmaya vesile olan amel veya eşinin namaz kılmasını, oruç tutmasını, sigara ve alkol gibi kötü alışkanlıkları terk etmesini istemesi gibi hususlar her halükârda kişinin yerine getirmesi gerekli görevler olduğu için mehir olmaz. Mehir olarak hacca gitmeyi isteme konusu -ihtilaflı olmakla beraber- hacca götürme maddi bir külfet gerektirdiği için hac masraflarının karşılanması mehir olarak istenebilir.

İslam, mali hususlarda kadınlara yönelik pozitif ayrımcılık yapmış, onları hiçbir ekonomik külfet altına sokmamış bilakis doğumundan ölümüne kadar çeşitli vesilelerle ekonomik açıdan garanti altına almıştır. Evlilikte ise mehir, kadın için evli kaldığı sürece dilediğince sarf edebileceği bir ekonomik güvence, evliliğin sona ermesi durumunda mağduriyet yaşamaması için bir teminattır. Ayrıca erkeğe eşine karşı maddi sorumluluğunu hatırlatmadır. Erkeğe mehir borcu “Kadınlara mehirlerini verin.” (Nisâ, 4/4) emri ile sosyal ve hukuki bir vazife olarak telakki edilir. Mehir aynı zamanda erkeğin kadına verdiği önemin, onunla bir hayatı paylaşma isteğinin göstergesidir. Bir hediye olarak değerlendirildiğinde ise eşlerin birbirlerine karşı sevgi ve muhabbetlerinin artmasına vesiledir. Aile kurumunun önemini ve ciddiyetini gösteren mehrin boşanmayı zorlaştırıcı bir rol üstlendiği de görülmektedir. Mehrin kadının zengin olup erkeğin fakir durumda olduğu zaman dahi verilmesi, onun sadece maddi bir karşılık olmadığının, kadına verilen değer ve kıymetin bir göstergesidir.

Günümüzde yapılan araştırmalarda, maalesef mehir konusunda evlenecek çiftlerin yeterince bilgilendirilmemesi veya onların mehrin önemini tam olarak farkına varmamasından dolayı mehrin işlevselliği yeterince bilinmemektedir. Genellikle de mehrin, sadece dinî nikâh sırasında konuşulduğu lakin sonradan eşlere teslim edilmediği gözlemlenmektedir. Ayrıca belirlenen mehir miktarının kadınlara gerçek bir fayda sağlamayacak kadar sembolik olduğu tespit edilmiştir. Bu durum, mehrin sadece nikâh sırasında yapılan bir dinî ritüel olduğunu, uygulamada karşılığının yetersiz kaldığını göstermektedir. Ayrıca belirlenen mehrin de kadınlara ulaştırılmasında oranların düşük olduğu belirtilmiştir. Mehirlerini alan kadınların önemli bir kısmının bunu kendileri için harcamak yerine eşlerine hibe ettikleri veya ailelerine harcadıkları gözlenmiştir. (Saliha Okur Gümrükçüoğlu, “İslam Aile Hukukunda Kadının Mehir Hakkına Toplumun Bakış Açısı Üzerine Bir Değerlendirme”, Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, s. 2013)

Hiç şüphesiz İslam’ın hedeflediği sağlam aile yapısı eşlerin karşılıklı hak ve sorumluluklarını yerine getirmesiyle mümkündür. Bu nedenle sorumluluklara bağlı olarak üstlenilen rollerin ifası, aile kurumunun sağlamlığı, İslam’ın kadınlara sunduğu hakların muhafazası için bu konuda evlenecek kişiler bilgilendirilerek mehir kurumu daha aktif hâle getirilmelidir.

İNTERNET RADYOMUZ. 24 SAAT YAYINDADIR.

RADYO  FANİDUNYA FM
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap

 


* BENZER KONULAR

2014 - Ahmet Yağmur - Medine'ye Hasret Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 06:03:52 ÖS]


Asıl Derdimiz Dertsiz İnsanlar Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:27:42 ÖÖ]


Hayatını Düzene Koymak İsteyen Müslüman Gençlere Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:17:49 ÖÖ]


Bizi Aldatan Bizden Değildir Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 06:53:08 ÖÖ]


BenimKkim Olduğumu Biliyor musun Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 06:42:56 ÖÖ]


Çocuklarımıza Sahip Çıkmalıyız Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 06:35:33 ÖÖ]


Zulmün Zararları Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 06:22:59 ÖÖ]


Kutsal Yolculuğun Heyecanı Başlarken Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 11:22:37 ÖÖ]


Hac Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 11:14:26 ÖÖ]


Yetim ve Kimsesiz Çocuklara Sahip Çıkalım Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 10:49:10 ÖÖ]


Yalşayan Hurafeler Karşışında Müslümanların Tavırları Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 10:40:06 ÖÖ]


Yalanın Zararları Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 10:02:40 ÖÖ]


Ahiretin kapısı ölümü Hatırlamak ve Ona Hazırlanmak Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:49:11 ÖÖ]


Hicr Süresi Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:32:26 ÖÖ]


Güven Duygusunu Nasıl Elde Ederiz Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:22:28 ÖÖ]


Korku ve Ümit Ahiret İnancından Doğar Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:09:23 ÖÖ]


Süleyman Aleyhisselam Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:00:28 ÖÖ]


Zikir İbâdeti Kalbin Cilâsıdır Gönderen: fanidunya NET
[Nisan 26, 2024, 09:45:16 ÖS]


Müslüman’ın Müslüman’a Muamelesi Gönderen: KOYLU
[Nisan 26, 2024, 08:47:12 ÖS]


Ölüm Hadisesi ve Mümin’in Tutumu Gönderen: KOYLU
[Nisan 26, 2024, 08:42:28 ÖS]

Sitemap 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41