Gönderen Konu: Her Gencin Temel İhtiyacı Beşibiryerde  (Okunma sayısı 90 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı anadolu

  • Administrator
  • *****
  • İleti: 651
    • www.fanidunya.net
Her Gencin Temel İhtiyacı Beşibiryerde
« : Mayıs 13, 2022, 08:27:19 ÖS »
Her Gencin Temel İhtiyacı Beşibiryerde

İletişim, insanın var olma çabasıdır. İnsan konuşmaya, kendini anlatmaya ve konuştuklarının başkalarının dünyasında bir şey ifade etmesine ihtiyaç duyar. Yani konuştukça ve duyuldukça var olmaya, kendini bulmaya başlar. Cast Away filminde bir adaya düşen ve tek başına hayatta kalmaya çalışan Tom Hanks’in konuşma ve duyulmaya olan ihtiyacını bir voleybol topu ile nasıl gidermeye çalıştığını görüyoruz. Bulduğu topa bir yüz çizerek her gün onunla dertleşen, gün içerisinde sohbet eden ve adadan kurtulma hayallerini ona anlatan Hanks, insanın iletişim kurmaya ve bir muhataba ne denli ihtiyacı olduğunu vurucu bir şekilde ortaya koyar.

İnsan ya da insan grubu arasında bilgi, düşünce ve duygu alışverişi yapmaya yarayan iletişim için birisi ile aynı ortamda bulunmak kâfidir. İki insan birbirlerini fark ettikleri andan itibaren iletişim kurmaya başlarlar. İletişimi devam ettirebilmek için de işitme ve konuşma kabiliyetleri yeterlidir. Fakat “etkili iletişim”den bahsedeceksek işler biraz değişir. Çünkü iletişim için “fark etmek” kâfi iken etkili iletişim için “özen” gerekir. İletişim için “işitmek” yeterken etkili iletişim için “can kulağıyla dinlemek” gerekir. “Konuşunca” iletişim kurmuş oluyorken etkili iletişim için “güzel söz söylemek” gerekir. Yani emek, sabır ve özen bir araya gelmeden etkili iletişimin mümkün olamayacağı söylenebilir.

Kısacası, insan haklı bulunsun ya da bulunmasın diğerleri onu duysun ve anlasın ister. Varlığını ancak bu şekilde ispat edeceğini düşünür. Hele bir de gençse… Çünkü genç, içinde bulunduğu ergenlik dönemi sebebi ile kim olduğunu anlamaya, yolunu bulmaya ve ne yapacağına karar vermeye çalışır. Kendini ortaya koymaya ve bir birey olarak var olduğunu hissetmeye ihtiyacı vardır. Kendine bir kimlik bulmaya çalışan genç için güvendiği yetişkinler tarafından kabul edilmek, duyulmak ve değer görmek paha biçilmezdir. Bunun yolu da onunla kurulacak etkili iletişimden geçmektedir.

Etkili iletişimi sağlayan beş unsurdan bahsetmek mümkündür. Elimizdeki beş parmaktan birinin eksikliğini nasıl derinden hissediyorsak ve bu eksiklik hayat kalitemizi düşürüyorsa bu beş unsurdan herhangi birinin eksikliği de iletişimimizin kalitesini düşürecektir.

Etkili İletişimi Sağlayan Beş Unsur

Gençle Güven Bağına Dayalı Bir İlişki Kurmak: Bu bağ olmadan sağlıklı bir iletişim mümkün olmayacaktır. Atalarımızın bize miras bıraktığı “önce selam sonra kelam” sözü bu güven bağının öneminin altını çizer. Bağ kurmak için çaba göstermediğimiz bir gence ettiğimiz her kelam havada kalacak ve istediğimiz tesiri oluşturmayacaktır.

“Bizim kız asla sözümüzü dinlemiyor ama hocası ne derse yapıyor.”, “Oğlumuza sadece dayısı söz geçirebiliyor.”, “Okulda en çok Ali Öğretmen’in sözü dinleniyor.” Günlük hayatımızda her birimiz zaman zaman bu ifadeleri duyarız, öyle değil mi? Peki nedir Ali öğretmeni diğerlerinden ayıran ya da bir gencin gözünde dayısını ayrıcalıklı kılan? Diğerlerinin söylediklerini duymazdan gelen genç, neden sadece bu insanların sözlerine açar kulaklarını? Bunu sağlayan şey bahsettiğimiz bu güven ilişkisidir. Bizim evimizin kapısını ancak güvendiğimiz kişilere açmamız gibi genç de sadece güvendiği kişilere açar kalbinin kapısını. O kapıyı açmaz, bizi içeriye davet etmez ve oraya yerleşmemize müsaade etmezse, kapı eşiğinde söylediğimiz her söz zamanla unutulmaya mahkûm olur. Ancak gençle aramızda bir güven bağı kurulmuşsa söylediklerimiz filtrelere takılmaz, bir kulaktan girip ötekinden çıkmaz, kalbe sirayet eder.

Bu güven bağını kurmanın yolu öncelikle bizim kapılarımızı koşulsuz ve şartsız gence açmamızdan geçer. Fakat ne yazık ki günlük hayatımızda bazı davranış ve sözlerimizle ona “Benim istediğim gibi biri olursan iyi anlaşırız.”, “Benim kurallarıma uyarsan değerli olursun.” “Benimle aynı görüşe sahipsen seni dinlerim.” mesajlarını veririz. Böylece kendi gibi olmaya kalktığında kabul görmeyeceği mesajını alan gençle aramızdaki bağı daha başından zedelemiş oluruz. Hata yaptığında arkasında birilerinin olmayacağını hisseden, bizimle aynı fikirde değilse yargılanacağını bilen gencin kendini güvende hissetmesi mümkün değildir. Aramızda sağlam bir ilişki olmadığı takdirde gence söylediğimiz hiçbir söz etkili olmayacaktır.

Can Kulağı ile Dinlemek: İletişim konusu konuşulurken akla ilk gelen konuşmak/kendini ifade etmek olur. Fakat gençle iletişim kurmanın yolu öncelikle konuşmaktan değil, onu dinlemekten geçer. Dinlemek, konuşmaktan önceki basamaktır çünkü karşımızdakini dinlemeden ettiğimiz hiçbir söz yerli yerinde olmayacaktır.

Can kulağı ile dinlemek, gence tek söz bile söylemeden “Tüm dikkatimi sana yönelttim, seni ve söyleyeceklerini önemsiyorum.” demektir. Bu mesaj insana kendini değerli hissettirmenin en kestirme yollarından biridir. Dinlemek asla pasif bir eylem değildir. Sessizce bekleyip karşıdakinin konuşmasına fırsat vermekten çok daha fazlasıdır. Bedenen gence yönelmek, bir meşguliyetimiz varsa tamamen terk etmek, onunla göz teması kurmak ve zaman zaman onu dinlediğimizi hissettirmek adına geri dönütler vermek gerekir.

Can kulağıyla dinlemek, aynı zamanda gence o yaşlarda en çok ihtiyaç duyduğu şeyi vermektir. Kendini ifade etme şansını... Kendini ifade edebilmek genci iyileştirir, geliştirir, kendini bir birey gibi hissettirir. Bu yüzden “Senin aklın ermez!” diyerek sözünü kesmeden, “Ben senden daha tecrübeliyim, bu yüzden sen beni dinlemelisin.” diye düşünmeden, heyecanla bir şey anlatmaya çalışırken hevesini kırmadan onu tüm kalbimizle dinlemeliyiz.

Empati: Güven bağı kurduğumuz bir genci can kulağı ile dinlemenin akabinde etkili bir iletişim için ihtiyacımız olan üçüncü unsur empatidir. Kemal Sayar empatiyi, “bir kişinin kendisini duygu ve düşüncelerinden soyutlayarak bir başkasının inançlarını, arzularını ve özellikle duygularını anlayabilme yeteneği” olarak tanımlar. Empati kurmak, dünyaya ve olaylara, dinlediğimiz gencin aklıyla ve kalbiyle bakmak demektir. Gencin aklıyla ve kalbiyle bakmak onu daha kolay anlamamıza yardımcı olur, aramızdaki mesafeleri kısaltır. Yetişkin aklı ve kalbiyle genci dinlemeye kalktığımız takdirde çatışmaların ortaya çıkma ihtimali çok yüksektir. Çünkü yaşımız büyüdükçe hayata bakışımız ve algımız değişir. Gençken günlüğümüze ağlayarak yazdığımız bir olayı yetişkinken kahkahalarla okuruz. Yaşadıklarımıza yüklediğimiz anlamlar değişmiştir çünkü. Kendi duygu durumumuzdan ve düşüncelerimizden sıyrılarak gençle empati kurmadığımız anlarda onu hayal kırıklığına uğratan, üzen, öfkelendiren ya da mutlu eden şeylerin bizim için bir şey ifade etmeme riski vardır.

Empati kurmak genç ile aynı dili konuşmamıza yardımcı olur. Aynı dili konuşmadığımız birisine dünyanın en büyük sırrını bile veriyor olsak, karşımızdaki için bir şey ifade etmeyecektir. Tıpkı Türkçe bilmeyen bir turiste derdimizi anlatmak için tüm enerjimizi sarf etmemize, sesimizi yükseltmemize ve beden dilimizi abartılı bir şekilde kullanmamıza rağmen yine de başarılı olamamamız gibi.

Güzel Söz Söylemek: Her birimiz genelde büyüklerimizden gördüğümüz ve öğrendiğimiz ifadelerle konuşmaya programlıyız. Duymaya alışkın olduğumuz ifadelerle konuşmak hepimize daha kolay gelir. Ekstradan zaman harcamaya ve emek vermeye gerek kalmaz. Hâlbuki üzerinde düşünmeden, özenle seçmeden, dikkat etmeden kullandığımız her sözün muhatabımızı incitme ihtimali vardır ve sözlerimizle açtığımız yaralar, bazen gencin canını fiziksel yaralardan daha çok acıtır. “Dil yarası en acı yara imiş.”, “Bıçak yarası geçer dil yarası geçmez.” dememiz biraz da bundan kaynaklıdır.

Konuşurken seçtiğimiz kelimeler kadar, ses tonumuz ve beden dilimiz de önemlidir. Bunlar birbirini tamamlayarak söylediklerimize değer katar, gence ulaşmamıza yardımcı olur. Aşağılar bir tavırla, kırıcı bir üslupla, yüksek sesle konuştuğumuz bir gencin dünyasına hitap edebilme şansımız azalır. Çünkü zorbalık ve kabalığa maruz kalan gencin hayatta kalma refleksi devreye girecek ve genç kendini korumaya aldığı için söylenenlerin onun tarafından duyulması ve anlaşılması da mümkün olmayacaktır.

Ne yazık ki günümüzde gençlerle yaşadığımız sorunların ancak yüksek ses tonu ile çözülebileceğine, uyarıların ancak kırıcı ve sert bir dille yapılabileceğine, otoritenin ancak genci aşağılayarak kurulabileceğine dair yanlış bir algı vardır. Fakat bu noktada “Ona yumuşak söz söyleyin. Belki öğüt alır, yahut korkar.” (Tâhâ, 20/44) ayet-i kerimesi ile Kur’an-ı Kerim devreye girer.

Güzel sözün nasıl büyülü bir etkiye sahip olduğunu yine bir ayet-i kerimede görmek mümkündür. “Allah’ın nasıl bir misal getirdiğini görmedin mi? Güzel sözü kökü sabit, dalları gökte olan güzel bir ağaca benzetti. O ağaç, Rabbinin izni ile her zaman meyvesini verir. Öğüt alsınlar diye Allah insanlara böyle misaller getirmektedir.” (İbrahim, 14/24-25)

Güzel sözler söyleyerek gencin dünyasına ektiğimiz her bir tohum, zamanla dalları göğe uzanan ve meyve veren ağaçlara dönüşecektir. Bu ağaçların gölgesi ve meyvesi sadece o gencin değil onun yolunun kesişeceği diğer insanların da nasipleneceği bir nimet olacaktır. Yani belki de o kadar önemli olmadığını düşündüğümüz bir güzel sözün tesiri kelebek etkisi gibi yayılacak, çağları aşacak ve dünyayı güzelleştirecektir. Bu bereketli ağaçtan ne genci ne de onun yolunun kesişeceği diğer insanları mahrum etmemek gerekir.

Tutarlılık: Genç, içinde bulunduğu gelişim dönemi sebebi ile savrulmaya açıktır. Ayakları henüz yere sağlam basmaz. Duyguları, tepkileri, fikirleri, kararları, hâli ve tavrı aniden değişebilir. Düşe kalka yolunu bulmaya çalışan gencin en çok ihtiyaç duyduğu şey, karşısındaki yetişkinin kararlı ve tutarlı olmasıdır. Kendi, iki uçta savrulup giderken yetişkinin sağlam durmasını ve ihtiyaç duyduğunda onu sıkıca sarmasını ister.

Gençlerle iletişim kurarken tutarlı olmanın iki boyutu vardır. Birincisi söylediklerimizin birbiriyle çelişmemesidir. Bir gün evet dediğimize ertesi gün hayır diyorsak, bir gün yasakladığımızı ertesi gün serbest bırakıyorsak, bir gün iyi dediğimize ertesi gün kötü diyorsak söylediklerimiz gencin kafasını karıştırır ve bize karşı güvenini zedeler. İkincisi ise söylediklerimizin davranışlarımızla çelişmemesidir. Eğer hayatımızı “Söylediklerimi yap yaptıklarımı yapma.” minvalinde yaşıyorsak bu çelişki genci bizden uzaklaştıracak ve söylediklerimizi de yaptıklarımızı da onun gözünde değersiz kılacaktır.

Etkili iletişimi sağlayan bu beş unsur hayatımızda yer ettiği zaman da gençle sağlıklı bir ilişki kurabilir, onu sıkı sıkı tutabilir, kırılmasına ve savrulmasına engel olabiliriz. Yetişkinler olarak her birimiz, manevi değeri paha biçilemez olan bu beşibiryerdeyi gençlere miras olarak bırakabilmeliyiz.

Seher Coşkun.

Psikolojik Danışman.

 


* BENZER KONULAR

İş ve Çalışma Ahlakı Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:36:53 ÖÖ]


Eş seçiminde Anne Babaya Hürmetin Önemi Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:03:55 ÖÖ]


Azim Tedbir ve Tevekkül Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 06:53:03 ÖÖ]


Zikir Sözlerin En Şereflisi Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 06:44:50 ÖÖ]


Tebessüm Bedavadır Alanı Mutlu Eder Vereni Üzmez Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 06:22:09 ÖÖ]


İtiraz Ahlakı Gönderen: webtasarim
[Dün, 08:45:22 ÖS]


Zamana Yol Gösteren Kitap Kur'an’ı Kerim Gönderen: webtasarim
[Dün, 08:36:38 ÖS]


Rahman’ın Has Kulları Gönderen: webtasarim
[Dün, 08:32:35 ÖS]


Cehennem Niçin Vardır Gönderen: webtasarim
[Dün, 08:29:07 ÖS]


Okumak Anlamak Yaşamak Gönderen: webtasarim
[Dün, 08:24:42 ÖS]


Hüseyin Saray - Single Eserleri Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:19:10 ÖS]


Oruç İnsanlığı Geliştirmelidir Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:40:52 ÖÖ]


Sözleri İyi Okumak Gerekir Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:35:25 ÖÖ]


Okumak Anlamak Yaşamak Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:28:47 ÖÖ]


Halk ve Yönetim Olarak Biz Nerede Yanlış Yapıyoruz Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:18:39 ÖÖ]


Başkasının Ayıbını Araştıran Kendi Ayıplarını Göremez Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:03:05 ÖÖ]


Keşke Bilmiş Olsalardı Gönderen: anadolu
[Mayıs 14, 2024, 09:02:12 ÖÖ]


Temiz ve Murdar Gönderen: anadolu
[Mayıs 14, 2024, 08:57:55 ÖÖ]


Ahmaktan Kaç Gönderen: anadolu
[Mayıs 14, 2024, 08:51:12 ÖÖ]


Müslümanın 24 Saati Gönderen: anadolu
[Mayıs 14, 2024, 08:37:18 ÖÖ]

Sitemap 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42