Gönderen Konu: Ne Olacak Bu Gençliğin Hali  (Okunma sayısı 64 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimiçi fanidunya NET

  • Administrator
  • *****
  • İleti: 5778
Ne Olacak Bu Gençliğin Hali
« : Şubat 27, 2024, 08:22:05 ÖÖ »


Ne Olacak Bu Gençliğin Hali

Muhtemelen duymayan yoktur bu cümleyi. Bizden önceki gençlere ve bizlere söylendiği gibi biz de şimdikilere söylüyor gündemde tutuyoruz her fırsatta. Ve muhtemeldir ki bizden sonrakiler yani şimdiki gençler de ileriki yaşlarda “ne olacak bu gençlerin hali” diyerek sitem edecekler.

Neden?

Çünkü kendi terazimizle tarttığımız gençler sorunlu, asi, saygısız, işe yaramaz ve ruhsuz… Çünkü biz üst perdeden konuşup vicdanımızı tatmin etmeyi çok seviyoruz. Ve biz sadece konuşuyoruz.

Peki eylem?

“Milletin genç unsurları bozuk olmaz. O ancak yetişkin adamlar bozulduğu zaman bozulur.” Diyordu Montesquieu.

Gençliğin halini sorgulayan bizler bir bakıma kendimizin ve bozulmuşluğumuzun geldiği noktayı gösteriyoruz.

İyiliğe el uzatmak ve iyiliği çoğaltmak varken harama el uzatan ve haramileri çoğaltan sorumlularımız,

Liyakat yerine hatırat bileti satan siyasetçi ve bürokrasi kodamanlarımız,

‘Ne yapabilirim’ bayrağını yapabileceklerinin en tepesine dikme görevini üstlenen ama biriktirme tutkusuna yenik düşen amirlerimiz ve memurlarımız,

Karın doyurmanın ötesine geçemeyen “bilmiyor ki söylesin” adresinin müdavimleri ailelerimiz,

Bir geçimlik dünyalık karşısında el pençe duran milletimin iflah olmaz fertleri…

Bu ceremenin, bu hırgürün, bu çatışmaların, bu çeteleşmenin neresinde duruyor dersiniz?

Oysa “Bir insanı kurtarmak tüm insanlığı kurtarmaktır” diyorduk.

Hani!

Sanatçı kimliğiyle ekranlara çıkıp “daha fazla özgürleşin” diyenler neyi kastediyorlar farkındalar mı? bir mola verip kendi hayatlarına bakamayacaklarsa kimlerin masasına meze olduklarını nasıl görecekler?

Din diye anlattığınız masallara inanmıyor gençler. Çünkü gerçekten de masal anlatıyorsunuz. Özüne inmek yerine ayrıntılarda boğuyorsunuz ilahi mesajı. Ortada dine ilişkin birkaç kırıntı kalıyor sadece. Rabbini tanımak isteyenle Rabbi arasında barikatlar kurup el etek öptürmeden O’na ulaşmanın zorluğundan bahisle uzun soluklu vaazlar veriyorsunuz.

Çözüm üretmeye yeltenen çoğu etkili ve yetkili isim bataklık üzerinde nara atmaktan öteye geçmeyen sözüm ona çözüm önerileri haykırıyor. Senin sorun olarak gördüğün bataklığın suya ihtiyacı mı var ki sen su pompalıyorsun boyuna. Orda yaşayanların böyle bir sorunu yok ki. Sen bataklığa sızan suyu, ıslaklığı, nemi gör.  O sızıntı yollarını açan biz fertlerin, toplumun buradaki sorumluluğunu irdele. Neler çıkacağını hayretle göreceksin!

Gördüğünüz nahoş manzaralar karşısında ne yapabilirim demeniz gerekirken alaylı bir şekilde ‘ne olacak bu gençlerin hali’ diyerek vicdani sorumluluğunuzu yerine getiriyorsunuz. İyi de bunlar, sizin de çocuklarınız!

Pek bir fark yok aslında; sen gençken sinemadan çıkmıyordun şimdi senin çocuğun elindeki telefondan izliyor senin de merak ettiklerini! Akşama kadar ev ortamında tüttürdüğün dumanı, çocuğun bir tık ileri seviyeye taşımış sadece…

Ne konuşursak konuşalım gençlik gümbür gümbür geliyor. Geliyor ki gerçekten olağan dışı, kabına sığmayan, hiçbir şeyden memnun olmayan, bir türlü tatmin edilemeyen, nasihat dinlemeyen, tüm hayatı telefon dolayısıyla sosyal medya olan; çalışmadan, uğraşmadan, ter dökmeden yaşanacak zengin bir hayat düşleyen gençlik.

Ha bu arada; Eve getirdiği para kadar değer gören, giydiği elbise, bindiği araba kadar karşılanan bir gencin haleti ruhiyesi ve onu karşılayanların içinde bulundukları ikilemi nasıl okuyacağız onu bilemedim, hani suçlu arıyoruz ya!

Hiç düşündük mü gerçekten gençlerimize ne verdik, neyimizle örnek olmaya çalıştık. Peki ne istiyoruz!

Bakınız, gençlere iyiliği, güzelliği telkin edenlerin birçoğu kendi çocuklarıyla iletişime geçemiyor maalesef. Ne yani, yanlış hep başkasında mı? Ne zaman kendi evimizin farkına varacağız ve ne kadar kendimizin farkında olacağız?

Ben iletişimci değilim. Psikolog veya sosyolog da değilim. Kişisel gelişimci hiç değilim. Ama bu toplumda yaşamış bu toplumu gözlemlemiş bir baba olarak karalıyorum bu satırları. Yarım asır olmuş nefes alalı, gördüğüm bir şey var ki eyleme dönüşmeyen hiçbir düşüncenin hiçbir söylemin faydası olmuyor.

Çocuğunuzu bir birey olarak kabullenecek doğruyu ve yanlışı kendi yaşadıklarınızla göstereceksiniz. Tehdit ederek değil yol gösterip arkasında duracak ve destek vereceksiniz. Babalarınızın o beğenmediğiniz yöntemlerini kendi çocuklarınıza dikte ettirmeyeceksiniz. Başkalarıyla kıyaslayıp küçümsemeyeceksiniz. Yaptığı güzel işleri de taktir edeceksiniz.

Evvela kendimizden başlayarak biz değişeceğiz. Ve bu hengamenin, bu çatışmanın, bu hak çalmanın ‘biz neresindeyiz’ diyerek iğneyi alnımızın çatısına saplayacağız evvela. Çuvaldıza sıra gelir nasılsa…

Şimdi, bir toplum düzelmek istiyorsa, dönüşüm kaçınılmazsa önce gençler değil onlara o ortamları sağlayanlar dönüşmeli.

Ebeveynlerden başlayarak öğretmenler, dernekler, örgütler, muhtarlar, ilgili kurumlar, yargı… her kim bu topluma aittir ve bu toplumla hemhâldır, varlığı bu toplumla görülmüştür, herkesin her kesimin fert fert sorumluluğu vardır ve bunun tam zamanıdır.

Yasa koyuculuk iddiasında bulunanlar hala anlamadınız mı bu yasalarla bir yere varılamadığını?

Ve uygulayıcılar vicdanınız rahat mı bilemiyorum çünkü siz de önünüzdeki metinden alıyorsunuz gücünüzü. Ama görünen o ki o metinler de bir şeyleri çözmüyor.

Siz gençler! Hayat çok kısa. Kaliteli yaşamak için az bir vaktiniz var. Unutmayın, sonsuz bir hayatın size vereceği değer bu kaliteli hayat ile ölçülecek… Bu hayat sosyal medya değil, uçuk bir kafa hiç değil, dizilerdeki zengin hayatlar da değil emin olun. Bunun kararını kimseye bırakmadan kendiniz verin. Unutmayın, bu hayat size sunulmuş ve hesabı da siz ödeyeceksiniz!

Son kelam bir şeyler değişmez diyenlere olsun; her biriniz yanındakilere yani eşine, çocuklarına, anne babalarına, komşu ve akrabalarına ve topluma olan görevlerini yapsın ki hangi tarafın tarafı olduğunuz görülsün, bu da güzel bir şeydir.

İNTERNET RADYOMUZ. 24 SAAT YAYINDADIR.

RADYO  FANİDUNYA FM
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap

 


* BENZER KONULAR

2014 - Ahmet Yağmur - Medine'ye Hasret Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 06:03:52 ÖS]


Asıl Derdimiz Dertsiz İnsanlar Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:27:42 ÖÖ]


Hayatını Düzene Koymak İsteyen Müslüman Gençlere Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:17:49 ÖÖ]


Bizi Aldatan Bizden Değildir Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 06:53:08 ÖÖ]


BenimKkim Olduğumu Biliyor musun Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 06:42:56 ÖÖ]


Çocuklarımıza Sahip Çıkmalıyız Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 06:35:33 ÖÖ]


Zulmün Zararları Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 06:22:59 ÖÖ]


Kutsal Yolculuğun Heyecanı Başlarken Gönderen: gurbetciyim
[Nisan 27, 2024, 11:22:37 ÖÖ]


Hac Gönderen: gurbetciyim
[Nisan 27, 2024, 11:14:26 ÖÖ]


Yetim ve Kimsesiz Çocuklara Sahip Çıkalım Gönderen: gurbetciyim
[Nisan 27, 2024, 10:49:10 ÖÖ]


Yalşayan Hurafeler Karşışında Müslümanların Tavırları Gönderen: gurbetciyim
[Nisan 27, 2024, 10:40:06 ÖÖ]


Yalanın Zararları Gönderen: gurbetciyim
[Nisan 27, 2024, 10:02:40 ÖÖ]


Ahiretin kapısı ölümü Hatırlamak ve Ona Hazırlanmak Gönderen: fanidunya NET
[Nisan 27, 2024, 07:49:11 ÖÖ]


Hicr Süresi Gönderen: fanidunya NET
[Nisan 27, 2024, 07:32:26 ÖÖ]


Güven Duygusunu Nasıl Elde Ederiz Gönderen: fanidunya NET
[Nisan 27, 2024, 07:22:28 ÖÖ]


Korku ve Ümit Ahiret İnancından Doğar Gönderen: fanidunya NET
[Nisan 27, 2024, 07:09:23 ÖÖ]


Süleyman Aleyhisselam Gönderen: fanidunya NET
[Nisan 27, 2024, 07:00:28 ÖÖ]


Zikir İbâdeti Kalbin Cilâsıdır Gönderen: fanidunya NET
[Nisan 26, 2024, 09:45:16 ÖS]


Müslüman’ın Müslüman’a Muamelesi Gönderen: KOYLU
[Nisan 26, 2024, 08:47:12 ÖS]


Ölüm Hadisesi ve Mümin’in Tutumu Gönderen: KOYLU
[Nisan 26, 2024, 08:42:28 ÖS]

Sitemap 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41