Gönderen Konu: Hac, Bir Hikmetler Deryasıdır  (Okunma sayısı 84 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimiçi fanidunya NET

  • Administrator
  • *****
  • İleti: 5771
Hac, Bir Hikmetler Deryasıdır
« : Kasım 14, 2022, 08:50:26 ÖÖ »
Hac, Bir Hikmetler Deryasıdır

İslam’ın ana rükünlerinden olan Hac, bütün dünya Müslümanlarının umumi bir arınma mevsimidir. Orada ruhlar kötü huylardan ve kirlerden arınıp durulaşır. Orada her insan kendisinin Allah’a en yakın yerde olduğunu hisseder...
İslam’ın ana rükünlerinden olan Hac, bütün dünya Müslümanlarının umumi bir arınma mevsimidir. Orada ruhlar kötü huylardan ve kirlerden arınıp durulaşır. Orada her insan kendisinin Allah’a en yakın yerde olduğunu hisseder. O makamları ziyaret eden insan, hayalen hatıradan hatıraya, tarihin bir sayfasından bir diğerine koşar gibi gezinir durur. Hayaller, hatıralar, acılar ve sevgiler birbiri ardı sıra dizilir ve canlanıverir kişinin beyninde ve… Gözleri önünde.

Önce Arafat’a çıkarken orada beşerin ilk atası Âdem Aleyhisselamın tevbesinin kabul edilmesi ve eşi Hz. Havva ile görüşüp tanışmasını hatırlar, insanlığın yeryüzü hayatıyla alakalı ilk çağlarına gider ve Âdem baba gibi nasuh bir tevbe ile Rabbine yönelmeyi hatırlar.

Sonra Allah’ın yüce dostu ve sevgilisi İbrahim’in hayatı gözler önüne gelir. O Kâbe’nin bulunduğu Mekke vadisine ilk geldiğinde üç kişilik bir kafileyle gelmişti, ama tek kişi geri dönmüştü. Ciğerparesi İsmail’i ve annesi Hacer’i burada bırakmıştı. Onları bu ıssız vadide yapayalnız bırakıp dönmüştü. Zira ona verilen talimat böyleydi. Onun dahi talimata uymaktan başka bir seçeneği yoktu. Sadece ürperen gönlüyle yüce Rabbine yönelip şöyle yalvarmıştı: “Ey Rabbimiz! Ben ev halkımdan bir kısmını senin mübarek evinin yanında, bitkisiz bir vadiye bıraktım (onları sana emanet ettim). Ey Rabbimiz! Artık Sen, insanların kalplerini onlara meylettir. Onları muhtelif meyvelerle ve sebzelerle rızıklandır ki namazlarını dosdoğru kılsınlar ve nimetlerine şükretsinler.”

Ve Hz. Hacer! Minicik yavrusuyla yapayalnız, ama Rabbine son derece mütevekkil… İsmail’i için hep endişeli, bir sağa bir sola koşuyor. Mekke’nin kavurucu sıcağı altında aç, susuz… Safa ile Merve tepeleri arasında koşarken bir yardım eli, bir kurtarıcı arıyor. Hayat için su ve ünsiyet için insan arıyor. Yorgun ve bitkin vaziyette yavrusu için bir bu tepeye, bir o tepeye Safa ile Merve arasında koşarken dizlerinde derman tükeniyor. Sonra yedinci turda umutla yorgun bedenini sürükleyerek yavrusunun yanına varınca bir de ne görsün, İsmail’in ayağının altından bir su kaynıyor, bir kaynak fışkırıyor. Evet, işte zemzem! Ümitsizlik ve mahrumiyet çölünde rahmet kaynağı zemzem…

Ve İbrahim peygamberin bir başka hali! Rüyasında gördüğü şekliyle ciğerparesini kurban etmekte tereddüt geçirmiyor. İman dolu bir itaat ve teslimiyet örneğini sergileyerek yüce ufuklara bağlanıyor: “Yavrucuğum rüyamda seni boğazladığımı görüyorum. Bak senin görüşün nedir?” deyip yavrusunun fikrini alıyor. Allah’ın emrine karşı itaatin sembolü olan sevgili İsmail’i ise, “Ey babacığım! Sana ne emredilmişse onu yerine getir. İnşallah beni sabredenlerden bulacaksın” der. Ve bir de bakıyoruz ki Allah`ın rahmeti ve inayeti tecelli ediyor, Cibril’i Emin tarafından İsmail’in yerine kurban edilecek temsili bir koç getiriliyor ve kurban kesiliyor. “Ve ona şöyle seslendik: Ey İbrahim! Gerçekten sen gördüğün rüyanı doğruladın. İşte biz, iyi davrananları böyle mükâfatlandırırız. Muhakkak ki bu, apaçık bir imtihandır.”

Sonra İbrahim Aleyhisselam ile İsmail Aleyhisselamın, Allah’ın evi Kâbe’yi inşa ameliyesi canlanıyor. Baba ile oğul ikisi bir arada, Rablerine karşı huşu ve yalvarış içinde o mübarek evin temellerini yükseltirken: “Ey Rabbimiz! Bizden kabul buyur. Muhakkak ki işiten ve bilen sensin. Rabbimiz! Bizi sana teslim olmuş Müslümanlardan eyle. Soyumuzdan da Müslüman bir ümmet yetiştir. Ve tevbemizi kabul buyur. Muhakkak ki sen, tevbeleri çokça kabul eden ve merhametinle acıyansın.”

Ve sonra binlerce hayal ve hatıralar deryasında ilerlerken Allah’ın Resulü Hz. Muhammed Mustafa’nın çocukluğu ve delikanlılığı gözler önüne geliyor. O(SAV), yıllarca bu Kâbe’nin etrafında dönüp dolanıyor, bu yüce vazifeye orada hazırlanıyor. Kabileler arasında çıkan bir fitneyi bertaraf etmek için Hacer’ul Esved’i çok ellerle kaldırtıyor ve bizzat kendi elleriyle yerine yerleştiriyor. Sonra kişi; Kâbe’yi tavaf ederken, Haceru’l-Esved’i’ istilam ederken, Makam-ı İbrahim’de namaz kılarken ve Zemzem’den içerken bin bir hayalle boğuşuyor. Attığı her adım canlı bir hatıra olarak gözleri önüne dikiliyor. Yerine getirdiği her bir nüsuk, insanın iç dünyasında müşahhas bir hatıra olarak kalıyor.

İşte Müslüman, haccın nüsuklerini yerine getirirken, hatıralar deryasında bu şekilde yüzerken tarihle yeniden yüzleşiyor. O yüce Peygamberin davetine icabet ederek yığınlar halinde akıp gelenlerin ve bu mübarek evin çevresinde dönenlerin hayalleri bir bir canlanıyor. Gözler onları görüyor gibi, kulaklar seslerini işitiyor gibi hissediyor. Ve kişinin duyguları inceldikçe ruh dünyası değişiyor, önündeki yol haritası ve hayat çizelgesi de yeniden şekilleniveriyor.

Evet, Hac tarih boyunca Müslümanları Allah’a yaklaştıran en büyük ibadetlerden biri olduğu gibi sosyal, siyasal ve kültürel olarak da onları bütünleştirip kaynaştıran en büyük bir etkinlikleridir. Müslümanların periyodik olarak her yıl gerçekleştirdikleri genel kongresi ve en önemli kararlarının alındığı istişare toplantısıdır. Burada müminler, Allah’ın dostu İbrahim Aleyhisselam zamanından beri akıp gelen çok derin bir damarın köklerine şahit oluyorlar ve orada kendilerini birbirine bağlayan asıl mihveri görüyorlar. Hepsinin yöneldiği ve birleştiği yönü, kıbleyi bil müşahede görüyorlar. Orada renk, dil, cinsiyet ve vatan farkının yok olduğu, herkesin tek bir kıyafete büründüğü, dualarında aynı şeylerin konuşulup tekrarlandığı bir dili öğreniyorlar. Böylece sahip olukları güç kaynakları ve dinamikleriyle müşahhas olarak yüzleşiyor ve tanışıyorlar.

Şu halde Hac, bütün dünya Müslümanlarının bir arada buluşup tanışma ve danışma mevsimidir. Birbirlerinin tecrübelerinden ve kabiliyetlerinden istifade etmenin, fikir ve kültür edinmenin iklimidir. Nitekim Peygamberimiz aleyhissalatu vesselam, böyle bir hac mevsiminde Akabe`de Medineli bir hac kafilesiyle görüşmüş ve onları İslam`a davet edip İslam`la tanıştırmıştı. Yine ikinci Akabe Bey’atinde böyle bir görüşmenin neticesinde, Ensar`la anlaşıp Medine`ye hicret kararını almıştı.

İşte bu anlamıyla Hac, ümmetin en kritik kararlarının alındığı yıllık kongresidir. Geçen bir yıllık icraatlarının, faaliyetlerinin değerlendirilip bilânçosunu çıkarmanın ve bir dahaki Hac mevsimine kadar ümmetin en önemli meselelerini konuşup tartışmanın, birlikte müzakere edip karara bağlamanın genel muhasebesidir. Orada planlar çizilir, projeler yapılır ve kuvvetler birleştirilir. Alış veriş yapılır, fikir teatisinde bulunulur, bilgi ve tecrübeler mübadele edilir.

Hac, yılda bir kere en mükemmel şekliyle yapılan İslam birliğinin güç birliği ve gövde gösterisidir. Ümmetin aleyhinde oynanan oyunlara, zulme ve zorbalığa karşı tavır almanın ortak zemini ve kıyam merkezidir. Müslümanlar, Allah`ın evinin civarında, en uygun mekânda toplanıp en kritik sorunlarını görüşürler; Plan ve projelerini yapar, stratejilerini ve hedeflerini belirleyip ortak kararlarını açıklarlar. Peygamberimiz aleyhissalatuvesselamın hicretin dokuzuncu yılında bir Hac mevsiminde Hz. Ali`yi gönderip Tevbe Suresinin ilk ayetlerini orada okutup ilan ettirmesi, bunun en açık bir manifestosudur. Yine efendimiz aleyhissalatuvesselamınVeda Haccı`ndairadettiği Veda Hutbesi, İslam hukukunun ana kodları ve evrensel insan hak ve özgürlüklerinin eşsiz beyannamesi hükmündedir.

Hac mevsiminde farklı renklerden, milletlerden ve coğrafyalardan bir araya gelen Müslümanlar, İslam davasının ilk olarak neşet ettiği bu mekânın davalarının ana merkezi olduğunu ve burada Kâbe-yiMuazzama’nın etrafında toplananların tek bir ümmet olduğunu gösterip bütün dünyaya ilan ediyorlar. Bir tek Allah’a ibadetin sembolü olan Kâbe’nin yanında karşılaşıyor, buluşuyor ve ahitleşiyorlar. Zaten Allah (CC), “Biz, Beyt’ul Haram’ı insanlar için bir kıyam merkezi yaptık” derken insanlığa bu mesajı vermektedir. Allah (CC)’ın, “Ta ki kendi menfaatlerine olan şeyleri iyice öğrensinler diye” şeklindeki yüce fermanı, müminlere bu ufukları göstermektedir.

İşte böylece orada, her nesil ve her millet kendi şartları, ihtiyaçları ve tecrübeleri dâhilinde hem faydalanacak hem de faydalı olma imkânını bulacaktır. Beraberinde getirdiği tecrübelerini ve kabiliyetlerini o büyük havuza akıtacak, onun içinde yoğurup bütünleştirdikten sonra da yeniden bu davanın kırsalına yaymaya, aktarmaya götürecektir. İşte bunlar, yüce Allah`ın İbrahim Aleyhisselama insanları oraya çağırmasını emrettiği ve Müslümanlara haccı farz kıldığı günden beri irade buyurduğu haccın hikmetlerinden sadece bir kaçıdır.

Evet, ne zaman ki Müslümanlar bu şekilde ve bu anlayışla kendileri için tevhit sancağından başka bir sancağın bulunmadığı ve bunun kendileri için ne kadar elzem ve zaruri olduğunun şuuruna erer ve bunun etrafında toplanıp tek ümmet olurlarsa, gerçek güçlerini o zaman anlamış olacaklardır. İşte o zaman hiç kimsenin bu milyonların karşısında durup onlara zulmedemeyeceğini, memleketlerini işgal edemeyeceğini, kaynaklarını yağmalayıp değerlerini sömürmeyeceğini anlayacaklardır.

Mehmet Şenlik.

RADYO DİNLEME LİNKİMİZ
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap


 


* BENZER KONULAR

Kutsal Yolculuğun Heyecanı Başlarken Gönderen: gurbetciyim
[Bugün, 11:22:37 ÖÖ]


Hac Gönderen: gurbetciyim
[Bugün, 11:14:26 ÖÖ]


Yetim ve Kimsesiz Çocuklara Sahip Çıkalım Gönderen: gurbetciyim
[Bugün, 10:49:10 ÖÖ]


Yalşayan Hurafeler Karşışında Müslümanların Tavırları Gönderen: gurbetciyim
[Bugün, 10:40:06 ÖÖ]


Yalanın Zararları Gönderen: gurbetciyim
[Bugün, 10:02:40 ÖÖ]


Ahiretin kapısı ölümü Hatırlamak ve Ona Hazırlanmak Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:49:11 ÖÖ]


Hicr Süresi Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:32:26 ÖÖ]


Güven Duygusunu Nasıl Elde Ederiz Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:22:28 ÖÖ]


Korku ve Ümit Ahiret İnancından Doğar Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:09:23 ÖÖ]


Süleyman Aleyhisselam Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:00:28 ÖÖ]


Zikir İbâdeti Kalbin Cilâsıdır Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 09:45:16 ÖS]


Müslüman’ın Müslüman’a Muamelesi Gönderen: KOYLU
[Dün, 08:47:12 ÖS]


Ölüm Hadisesi ve Mümin’in Tutumu Gönderen: KOYLU
[Dün, 08:42:28 ÖS]


Kaza ve Kadere İmanın Keyfiyeti Üzerine Notlar Gönderen: KOYLU
[Dün, 08:36:50 ÖS]


İnsan Hakları, Kadın-Erkek Eşitliği ve Adalet Gönderen: KOYLU
[Dün, 08:31:26 ÖS]


PCLOUD ÜCRETSİZ ÖMÜR BOYU DİLEDİĞİNİZ KADAR DEPOLAMA ALANINA SAHİP OLMAK Gönderen: andrewmemut
[Dün, 05:30:06 ÖS]


İnsan ve Dua Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:59:29 ÖÖ]


İman Etmeyenler Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:33:17 ÖÖ]


Sorumluluk Bilinci Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 06:57:24 ÖÖ]


Resulü Müctebâ Efendimiz (S.A.V.): “10 Haslet Vardır Ki Helak Olma Sebebidir Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 06:43:20 ÖÖ]

Sitemap 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41