Gönderen Konu: Din ve Kimlik  (Okunma sayısı 358 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı türkiyem

  • Administrator
  • *****
  • İleti: 1964
Din ve Kimlik
« : Şubat 20, 2020, 07:20:14 ÖÖ »
Din ve Kimlik

Bugün İslam dünyası ve İslam dini tarihinin en zorlu süreçlerinin birinden geçmektedir. Bunda pek çok sebebin yanında kimlik inşasında İslam dünyasının kendi tarihi ve sosyal gerçekliğinden hareket edilmemesinin büyük rolü bulunmaktadır.

DİN, kimliği oluşturan önemli bir aidiyet olduğu kadar diğer aidiyetlerin değerini de belirleyen ana unsurdur. Din, aynı zamanda her türlü aidiyetin gerçek değerinin muhafaza edilmesinde de çok önemli bir role sahiptir. Zira din, kimliğin inşasında en temel kabulleri, değerleri, tasavvurları, anlamları ve sembolleri belirler. Dinin çizdiği anlam haritası insanlara kılavuzluk eder, onlara hayatın tamamını kuşatacak şekilde bir ahlak düzeni sunar, kimlik ve şahsiyetin oluşumuna yön verir.

Tarih boyunca biz Müslümanlar için daima bir geçici ve küçük; bir de kalıcı ve büyük aidiyet ve mensubiyetler var ola gelmiştir. Bir aileye, bir ırka, bir gruba, bir mezhebe, bir meşrebe, bir cemaate, bir ideolojiye olan intisap ve mensubiyet geçici, küçük mensubiyetlerdir. Asıl olan büyük aidiyet ve mensubiyet, İslam ailesine olan mensubiyettir. Önemli olan şairin “İntisabım ta ezeldendir Cenab-ı Ahmed’e” dediği gibi Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa’ya (s.a.s.) olan intisaptır. Tarih boyunca Müslümanlar için en büyük tehdit ve tehlike, küçük mensubiyetleri üst kimliğe dönüştürerek bu büyük mensubiyetin önüne geçirmeye kalkışmak olmuştur. Irkçılık, mezhepçilik, meşrepçilik ve cemaatçilik üzerinden kardeşlik hukukunu çiğnemek ve bizi kardeş kılan değerleri yok saymak, Sevgili Peygamberimize (s.a.s.) olan intisabımıza hep gölge düşürmüştür.

Bugün İslam dünyası ve İslam dini tarihinin en zorlu süreçlerinin birinden geçmektedir. Bunda pek çok sebebin yanında kimlik inşasında İslam dünyasının kendi tarihi ve sosyal gerçekliğinden hareket edilmemesinin büyük rolü bulunmaktadır. Her şeyden önce Müslümanlar, modern zamanlarda en başta ırk, dil ve coğrafya ekseninde ayrılıkçı ve inkârcı ideolojilerin dünya görüşleriyle çalkalanmışlar, kültürel işkenceye tabi tutulmuşlardır. Buna bir de İslam kültür ve medeniyetinin zengin bilgi mirasından yoksun tek tipçi eğitim süreçlerinin etkisi düşünüldüğünde ne yazık ki İslam dünyasında sağlıklı kimlik inşası hiçbir zaman istenen düzeyde gerçekleştirilememiştir. Neticede İslam dünyası, hem zihin ve gönül dünyası hem de ırk, dil, coğrafya, mezhep ve meşrep açısından paramparça olmuş, sömürü, işgal, istila ve istibdatlara maruz kalmış, bir türlü fitne, fesat ve kaos ortamından kurtulamamıştır.

Müslümanlar olarak bugün en başta gelen vazife ve sorumluluğumuz, İslam’ın rahmet mesajlarını önce kendi hayatımızda yaşayarak göstermek, sonra da en yakınlarımızdan başlayarak dalga dalga içinde yaşadığımız topluma ve tüm insanlığa ulaştırmak için var gücümüzle çalışmaktır. Tevhitle vahdet arasındaki muhteşem ilişkiyi yeniden kurmaktır. Cehalet, tefrika ve yakılmak istenen fitne ateşine karşı İslâm medeniyetinin yüce değerlerini egemen kılmak için çalışmaktır. İman ve İslam’ı öncelemektir. Önce kendi yaralarımızı sonra da âlem-i İslam’ın yaralarını sarmak ve İslam kardeşliğini yeniden ihya etmek için seferber olmaktır. Ülkemizi, İslam beldelerini bir an önce selam ve eman yurduna, ilim ve hikmet merkezlerine dönüştürmek için çaba sarf etmektir. Cami, mihrap, minber ve kürsüdeki hissiyat ve maneviyatı; tevhidi, vahdeti, sevgiyi, muhabbeti, merhameti, kardeşliği, birliği, beraberliği sokaklarımıza, mahallelerimize, şehirlerimize, metropollerimize kısacası hayata taşımak için ceht göstermektir. Camiye, mihraba, minbere, kürsüye asla cahiliye asabiyetini yaklaştırmamaktır. Allah’ın kelamını, Rasulüllah’ın sünnetini hiçbir zaman cahiliye asabiyetine payanda kılmamaktır. İzzet ve şerefin, soyda, dilde, ırkta, bölgede, coğrafyada, mezhepte ve meşrepte değil; İslam’da, imanda, ahlakta ve fazilette olduğu gerçeğini hiçbir zaman akıldan çıkarmamaktır. Sorunlarımızın çözümünün, Müslüman kimliğini ve şahsiyetini doğru bir şekilde inşa etmekten geçtiğini bilmektir.

 


* BENZER KONULAR

2014 - Ahmet Yağmur - Medine'ye Hasret Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 06:03:52 ÖS]


Asıl Derdimiz Dertsiz İnsanlar Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:27:42 ÖÖ]


Hayatını Düzene Koymak İsteyen Müslüman Gençlere Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:17:49 ÖÖ]


Bizi Aldatan Bizden Değildir Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 06:53:08 ÖÖ]


BenimKkim Olduğumu Biliyor musun Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 06:42:56 ÖÖ]


Çocuklarımıza Sahip Çıkmalıyız Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 06:35:33 ÖÖ]


Zulmün Zararları Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 06:22:59 ÖÖ]


Kutsal Yolculuğun Heyecanı Başlarken Gönderen: gurbetciyim
[Nisan 27, 2024, 11:22:37 ÖÖ]


Hac Gönderen: gurbetciyim
[Nisan 27, 2024, 11:14:26 ÖÖ]


Yetim ve Kimsesiz Çocuklara Sahip Çıkalım Gönderen: gurbetciyim
[Nisan 27, 2024, 10:49:10 ÖÖ]


Yalşayan Hurafeler Karşışında Müslümanların Tavırları Gönderen: gurbetciyim
[Nisan 27, 2024, 10:40:06 ÖÖ]


Yalanın Zararları Gönderen: gurbetciyim
[Nisan 27, 2024, 10:02:40 ÖÖ]


Ahiretin kapısı ölümü Hatırlamak ve Ona Hazırlanmak Gönderen: fanidunya NET
[Nisan 27, 2024, 07:49:11 ÖÖ]


Hicr Süresi Gönderen: fanidunya NET
[Nisan 27, 2024, 07:32:26 ÖÖ]


Güven Duygusunu Nasıl Elde Ederiz Gönderen: fanidunya NET
[Nisan 27, 2024, 07:22:28 ÖÖ]


Korku ve Ümit Ahiret İnancından Doğar Gönderen: fanidunya NET
[Nisan 27, 2024, 07:09:23 ÖÖ]


Süleyman Aleyhisselam Gönderen: fanidunya NET
[Nisan 27, 2024, 07:00:28 ÖÖ]


Zikir İbâdeti Kalbin Cilâsıdır Gönderen: fanidunya NET
[Nisan 26, 2024, 09:45:16 ÖS]


Müslüman’ın Müslüman’a Muamelesi Gönderen: KOYLU
[Nisan 26, 2024, 08:47:12 ÖS]


Ölüm Hadisesi ve Mümin’in Tutumu Gönderen: KOYLU
[Nisan 26, 2024, 08:42:28 ÖS]

Sitemap 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41