Gönderen Konu: DOSTUN DOSTLA İMTİHANI  (Okunma sayısı 863 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

fanidunya

  • Ziyaretçi
DOSTUN DOSTLA İMTİHANI
« : Aralık 05, 2014, 11:18:08 ÖS »
DOSTUN DOSTLA İMTİHANI
   
   Dostluk ne kadar sıcak bir kelime değil mi? Hiç şüphe yok, kelimeyi söylerken içimizi saran o sıcaklık, iki insan arasındaki irtibatın sıcaklığından yansıyor. Dost sözünün anlamdaşı olan arkadaş, sırdaş, gönüldaş da hep aynı sıcaklığı taşır. Çünkü içinde sevgi vardır, fedakârlık vardır, diğergamlık vardır.

   Dostluk acıyı da tatlıyı da paylaştırır, hüzünleri hafifletir ve muhabbeti artırır. Dostsuz insan, koca bir ormandan arda kalan dağ basındaki tek bir ağaca benzer. Rüzgara, soğuğa-sıcağa karşı koyamaz, kısa zamanda kurur, yok olur gider. Bu nedenledir ki, dost insanın sahip olduğu en büyük kıymetlerden biridir.
 
   Şunu da bilmek gerekir: İyilik yolunda dostluklar olduğu gibi, kötülük yolunda da dostluklar vardır. Bizim sözünü ettiğimiz dostluklar, iyilik yolundaki dostluklar. Yani dostluk sözünün kendisi gibi güzel olanlar. Dünyada başlasa da ahirette bile devam eden dostluklar. Zaten böyle olmayan dostluklar geçici değil mi ve çoğu zaman düşmanlıkla sonuçlanmıyor mu?

   Yüce Rabbimiz de dünyadaki her dostluğun ahirette fayda vermediğini, ahirette de devam eden dostluğun sadece müttakilere ait olduğunu bildirir ve şöyle buyurur:

   “Müttakiler hariç, dünyadaki bütün dostlar o gün birbirinin düşmanı olur.” (Zuhruf/67)
   
   
Dostluğu Doğru Temel Üzerine Kurmak
   Bilindiği gibi müttaki, takva hassasiyetine sahip olan kişi demektir. İlk sayımızdan itibaren sık sık takva hassasiyetinden bahsettik. Çünkü Yüce Yaratıcımız’ın bizde bulunmasını istediği en önemli hal işte bu hassasiyet. Bundan dolayıdır ki Mukaddes Kitabımız’ın birçok yerinde takva üzerinde durulur. Takva, Allah’ın ölçülerine karşı insan kalbinde oluşan sorumluluk hassasiyeti, o ölçüleri koruyamama endişesinden kalbin titremesi.

   İşte bu hassasiyet üzerine kurulmuş olan dostluklar, hem dünyada sağlıklı yürür hem de ahirette ebedi olarak devam eder gider.

   Ayette ebedi olarak devam edecek dostluğun, sadece müttakilere ait olduğunun özellikle belirtilmesi çok önemlidir. Böyle bir ölçünün konulması, dostluğun ölçülü yapılması gerektiğini de ortaya koyar. Bu ölçüler neler olabilir?

   Her şeyden önce dostluk, birbirinin hukukuna özen göstermeyi pekiştirmeli, haksızlığı ve zulmü önlemelidir. Ayrıca, başkalarına zulmeden ve haksızlık yapan bir dostumuz varsa, onun zulmüne ve haksızlığına destek olma anlamına da gelmemelidir. Aslında gerçek dost, dostunun zulüm ve haksızlık yapmasına engel olan kişidir.

   Diğer taraftan sözünü ettiğimiz ayet, ilâhî ölçüleri gözetmeyen dostlukların bozulmaya mahkûm olduğunu da hatırlatır. Zira böyle bir dostluğun ömrü, en çok kabrin kapısında sona erecektir.
   
   
Dost Arasında Lafı mı Olur?
   Çevremizde sık gördüğümüz ve hayret ettiğimiz olaylardan biri de, aralarından su sızmayan iki insanın bir süre sonra birbirlerine ateş püskürmeleri, birbirlerinin yüzlerini bile görmek istemeyişleri değil mi? Bu tür olayların tamamında, birbirlerinin hukukuna riayetsizliğin asıl sebep olduğunu görmek hiç zor değildir. Dostluk ne kadar kıymetli ise, devam ettirmek de o derece kıymetlidir. Devamlılığın yolu da, hiç şüphe yok, birbirinin hukukuna özen göstermekten geçiyor.

   Dosluk ve hukuka riayet konusunda olumlu-olumsuz pek çok olay görmüş ya da yaşamışsınızdır. Şöyle tipik bir olayı da ben yaşadım:

   Çok samimi iki arkadaş, biri inşaat malzemeleri satıyor, diğeri müteahhit. Her ikisini de yakından tanıyorum. Bir gün inşaat malzeme dükkanında çay içiyoruz. Müteahhit olan arkadaş elinde bir liste ile çıkageldi. Kağıdı dükkan sahibi arkadaşına uzatarak, “buradaki malzemeleri inşaata gönder!” dedi. Arkadaşı da “tamam” diyerek listeyi aldı. Müteahhit vedalaşıp gitti.

   Olay gözümün önünde cereyan ettiği için, dükkan sahibine müteahhitle aralarında daha önceden yapılmış bir anlaşmanın olup olmadığını sormadan edemedim. Dükkan sahibi, herhangi bir anlaşmanın olmadığını, fakat çok samimi arkadaş olduklarını söyleyerek, bir sıkıntının meydana gelmeyeceğini anlattı. Ben de yaptıkları işlemin bir alışveriş olduğunu ve mallar başta olmak üzere fiyatlarının, ödeme tarihlerinin belirtilmesi gerektiğini anlattım. Hatta yaptıkları sözleşmeyi günün şartlarına göre en sağlam şekilde kayıt altına almaları gerektiğini söyledim. Bunun Allah tarafından istendiğini, Kur’an’ın en uzun ayetinin bu konuda olduğunu; hatta bu hükümlerle başta Rasulullah olmak üzere her müslümanın sorumlu tutulduğunu açıklamaya çalıştım. Ama nafile. Dükkan sahibini ikna edemedim.

   Dükkan sahibi, yukarıda anlattığım konuları arkadaşına açmasının dostluğa sığmayacağını ve çok ayıp olacağını söyledi. Bunun üzerine şunu söyledim: “Alemdeki en hayırlı nesil olan Sahabe-i Kiram’ın dostluğu bile bu ölçülere sıkı sıkıya sarılmalarını gerektiriyordu. Bizimki ne garip bir dostluk ki, böyle şeylere dikkat etmemize gerek olmuyor!”

   Çaylarımızı içtikten sonra oradan ayrıldık. Aradan birkaç ay geçti. Çok samimi dost olan inşaat malzemecisi ile müteahhitin o olayın sonucunda anlaşmazlığa düştüklerini ve birbirlerine küserek ayrıldıklarını duyduk.

   Evet; insan yakınındaki kişiler ile de imtihan edilir. Dolayısıyla en yakınımızdaki insanlar, haklarına en çok dikkat etmemiz gereken insanlardır. Mesafe daraldıkça, karşılıklı haklar da çoğalır. Hakların çoğalması demek, imtihanların çoğalması ve ağırlaşması demektir. Evdeki hanım, kocası ile imtihan edilir; koca da hanımı ile. Kişi çocukları ile, anne-babası ile, kardeşleri, akrabaları, üstadları ve talebeleri ile imtihan edilir. Bunların arasında en önemlilerinden birisi de dostların birbirleri ile imtihanıdır.

   Ölçülere ve hukuka riayet edilmeyen dostluklar kesinlikle devam etmez. Dostlukların bitmesini de hiç kimse istemez. O halde, dostluklarımızı karşılıklı hakları gözeten ve takva hassasiyeti taşıyan sağlam bir zemin üzerinde kurmaktan başka yol var mı?


Kemal Süleymanoğlu.

 


* BENZER KONULAR

2014 - Ahmet Yağmur - Medine'ye Hasret Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 06:03:52 ÖS]


Asıl Derdimiz Dertsiz İnsanlar Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:27:42 ÖÖ]


Hayatını Düzene Koymak İsteyen Müslüman Gençlere Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:17:49 ÖÖ]


Bizi Aldatan Bizden Değildir Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 06:53:08 ÖÖ]


BenimKkim Olduğumu Biliyor musun Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 06:42:56 ÖÖ]


Çocuklarımıza Sahip Çıkmalıyız Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 06:35:33 ÖÖ]


Zulmün Zararları Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 06:22:59 ÖÖ]


Kutsal Yolculuğun Heyecanı Başlarken Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 11:22:37 ÖÖ]


Hac Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 11:14:26 ÖÖ]


Yetim ve Kimsesiz Çocuklara Sahip Çıkalım Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 10:49:10 ÖÖ]


Yalşayan Hurafeler Karşışında Müslümanların Tavırları Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 10:40:06 ÖÖ]


Yalanın Zararları Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 10:02:40 ÖÖ]


Ahiretin kapısı ölümü Hatırlamak ve Ona Hazırlanmak Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:49:11 ÖÖ]


Hicr Süresi Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:32:26 ÖÖ]


Güven Duygusunu Nasıl Elde Ederiz Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:22:28 ÖÖ]


Korku ve Ümit Ahiret İnancından Doğar Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:09:23 ÖÖ]


Süleyman Aleyhisselam Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:00:28 ÖÖ]


Zikir İbâdeti Kalbin Cilâsıdır Gönderen: fanidunya NET
[Nisan 26, 2024, 09:45:16 ÖS]


Müslüman’ın Müslüman’a Muamelesi Gönderen: KOYLU
[Nisan 26, 2024, 08:47:12 ÖS]


Ölüm Hadisesi ve Mümin’in Tutumu Gönderen: KOYLU
[Nisan 26, 2024, 08:42:28 ÖS]

Sitemap 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41