Gönderen Konu: Ebedi Saadetimizin En Önemli Anahtarı – Samimi Tövbe  (Okunma sayısı 96 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimiçi fanidunya NET

  • Administrator
  • *****
  • İleti: 5777
Ebedi Saadetimizin En Önemli Anahtarı – Samimi Tövbe
« : Ekim 07, 2023, 09:41:12 ÖÖ »


Ebedi Saadetimizin En Önemli Anahtarı – Samimi Tövbe

Bizleri mümin kılan iman esaslarımızdan biri de ahirete olan inancımız, öldükten sonra bizi bekleyen ebedi bir hayatın hak olduğu gerçeğine teslimiyetimizdir. Bu teslimiyet bizim bu hayatta karşı karşıya kaldığımız sıkıntıların, dertlerin en güzel tesellisidir. Bu manada ölümün bir son, yokluk, kayboluş ya da çürüme olmadığına inanan bir mümin sıradan bir hayat yaşayamaz ve herhangi bir kimse gibi alelâde bir ömür tüketmez, tüketemez. Her bir sözünü, işini, attığı adımı veya aldığı kararı Rabbinin rızasına muvafık kılma adına bir gayret içerisinde olması gerektiğini bilir. Ancak vakıa şu ki beşer olmamız hasebiyle bilerek veya bilmeyerek her birimizin hataları, yanlışları muhakkak vardır ve hep olacaktır. Nitekim Efendimiz (s.a.s), “Bütün Âdemoğlu hata eder, günah işler. Ancak hata edenlerin en hayırlıları tövbe edenlerdir.” (Tirmizi, Kıyamet, 49; İbn Mace, Zühd, 30.) buyurmaktadır. Başka bir hadisi şeriflerinde aynı şekilde “Eğer siz hiç günah işlemeseydiniz, Allah Teâlâ sizi helak eder ve yerinize, günah işleyecek (fakat tövbeleri sebebiyle) mağfiret edeceği kimseler yaratırdı.” (Müslim, Tevbe, 9.) buyurarak bize düşen vazifenin hatamızın, günahımızın farkında olup samimi niyazlarla, bir daha o yanlışa dönmemek üzere tövbe kapısına yönelmek olduğunu hatırlatmaktadır.

Cenab-ı Hak, Kur’an-ı Kerim’de “Ey İman edenler! İçtenlik ve kararlılık içinde Allah’a tövbe edin.” (Tahrim, 66/8.) buyurarak bizlerden nasuh, samimi bir tövbe istemektedir. Hiç şüphesiz tövbelerimizin ve bağışlanma niyazlarımızın samimi ve içten olabilmesi için taşıması gereken bazı şartlar vardır. Örneğin günahın kendi cinsinden tövbe etmek, samimiyetimizin en güzel ispatlarından biri olacaktır. -Rabbim muhafaza eylesin- günahın adı namazsızlıksa, yani Allah’a karşı namaz borcu ise bunun tövbesi sadece el açıp “Ya Rabbi! Kılamadığım namazlarımdan dolayı beni affeyle.” demek değildir. Bu yeterli ve samimi bir tövbe olmaz. Yapılması gereken ilk iş kaza namazlarını kılmak ve ardından bu niyazı dile getirmektir ki tövbe samimiyet kazansın. Aynı şekilde eğer günahın adı kul hakkı ise yapılması gereken şey hak sahibiyle veya varisleriyle helalleşmektir. Helalleşme adına bir muhatap bulamayan birisi için de tavsiye edilen affedilirim ümidi ile hakkına girdiği kişi adına sadakalar verip hayırlar yapmaktır ki tövbesinde samimi olduğunu ispat etsin. Bununla beraber bir daha o günaha, yanlışa dönmemek üzere Allah’a söz vermek de tövbede samimiyetin göstergesidir.

Efendimiz (s.a.s.) “Pişmanlık tövbedir.” (Ahmed b. Hanbel, Müsned, I/376.) buyurarak, kalpten ve içten yapılan bir tövbenin en önemli ispatının pişmanlık duygusunu tam anlamıyla iliklerimize kadar hissetmekten geçtiğini bizlere öğütler. Allah Resulü’ne (s.a.s.) bir gün bir sahabi efendimiz şöyle bir soru sorar: “Ey Allah’ın Resulü, günah nedir?” Cevamiü’l-kelim yani az bir sözle büyük manaları ifade edebilme yeteneğine sahip olan Efendimiz (s.a.s.), günahı tarif ederken şöyle buyurdular: “Günah, seni vicdanen rahatsız eden ve başkalarının da bilmesini istemediğin şeydir.” (Müslim, Birr, 15.) Muhakkak bu tanıma uygun her birimizin bir hatası, yanlışı veya bir yanılgısı vardır. Ancak unutmayalım ki burada bize verilen mesaj şudur. Ne zaman ki haramlar, hatalar, kısaca içine düştüğümüz yanlışlar bizi rahatsız etmemeye başlar ve başkalarının da bilip bilmemesi noktasında hassasiyetlerimizi kaybederiz, işte o zaman en büyük gaflete düşmüş oluruz. Örneğin üzerimize farz olan bir namazı vaktinde eda etmediğimizde bu durum bizi rahatsız etmiyor ve neşemizi kaçırmıyorsa işte orada günahlara aldırış etmeme hastalığı başlamış demektir. Helal kazancımıza, haram olduğunu bildiğimiz ya da şüpheli olduğunu düşündüğümüz bir meblağ karıştığında bir an önce ondan kurtulmak adına bir adım atmıyorsak bu hastalığa yakalanmışız demektir. Aynı şekilde kişi yapmış olduğu hatadan dolayı bırakın pişmanlık duymayı veya vicdani huzursuzluk hissetmeyi, işlediği günahı başkalarını teşvik edecek şekilde süsleyerek anlatıyorsa burada çok ciddi bir imani zaafiyet ve ahlak sorunu var demektir. Peygamber Efendimiz (s.a.s.), “Eğer yaptığınız güzel işler sizi mutlu ediyor ve buna mukabil yaptığınız hatalar da sizi üzüyorsa siz müminsiz” (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 22166.) buyurarak bizlere önemli bir ölçü vermektedir.

Bu bağlamda Allah Resulü (s.a.s.) başka bir hadis-i şeriflerinde mümin ile facir arasındaki farkı bizlere şöyle öğretiyor. “Mümin hatalarını, günahlarını üzerine yıkılıp altında kalacağı bir dağ gibi görür. Facir ise günahlarını burnuna konan bir sinek gibi görür.” (Buhari, Deavat, 4.) Özetle mümin günahlarından dolayı helak olacağını düşünürken facir (helal ve haram hassasiyetini kaybeden kişi) ise bundan asla rahatsız olmaz, aksine umursamaz davranır. Bu yüzden dikkat etmemiz gereken en önemli mesele günahlar karşısında mümince bir tavır ortaya koymaktır. Bu noktada bizim için en güzel örnek yine ashab-ı kiramın günahlar karşısındaki duruşu ve hassasiyetidir. Sahabe efendilerimizden Enes b. Malik (r.a.), tabiin nesline hitaben diyor ki: “Ey tabiin nesli sizler öyle işler yapıyorsunuz ki sizin gözünüzde kıl kadar değeri yok. Sizin hata olarak kabul etmediğiniz bu yanlışların bizler Peygamber Efendimizin (s.a.s.) zamanında bizi helak edeceğini düşünürdük.” (Buhari, Rikak, 32.) İnsanların en hayırlısı olan sahabe, onlardan sonra gelen en hayırlı nesil olan tabiine böyle bir uyarıda, hatırlatmada bulunuyor. Bu güzel uyarıyı bizler de üstümüze alarak gerçek manada hatalarımız, yanlışlarımız bizi rahatsız ediyor mu sorusunu kendimize soralım ve bir muhasebe yapalım. Rabbim bu kıvamda imanımızı muhafaza etmeyi bizlere nasip eylesin. Unutmayalım ki ebedi hayatın bizim için saadet yurdu olmasının en önemli anahtarı samimi bir tövbedir. “Kıyamet günü Allah’ın arşının gölgesi altında gölgelendirilecek yedi sınıf insandan biri de tenha bir yerde (riyadan, gösterişten uzak bir şekilde) Allah’ı anıp gözyaşı döken kişidir.” (Buhari, Ezan 36; Zekat 16.)

Rabbimizin bir müjdesi ile bu yazımızı sonlandırmış olalım. Mevla’mızın hitabına dikkat buyurun; günah da işlesek yanlışa da düşsek O bizlere yine “kullarım” diye hitap ediyor: “De ki: Ey kendi aleyhlerine olarak günahta haddi aşan kullarım! Allah’ın rahmetinden ümidinizi kesmeyin. Allah tüm günahları bağışlar; doğrusu O çok bağışlayıcı, çok merhametlidir.” (Zümer, 39/53.)

İNTERNET RADYOMUZ. 24 SAAT YAYINDADIR.

RADYO  FANİDUNYA FM
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap

 


* BENZER KONULAR

Asıl Derdimiz Dertsiz İnsanlar Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:27:42 ÖÖ]


Hayatını Düzene Koymak İsteyen Müslüman Gençlere Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:17:49 ÖÖ]


Bizi Aldatan Bizden Değildir Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 06:53:08 ÖÖ]


BenimKkim Olduğumu Biliyor musun Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 06:42:56 ÖÖ]


Çocuklarımıza Sahip Çıkmalıyız Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 06:35:33 ÖÖ]


Zulmün Zararları Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 06:22:59 ÖÖ]


Kutsal Yolculuğun Heyecanı Başlarken Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 11:22:37 ÖÖ]


Hac Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 11:14:26 ÖÖ]


Yetim ve Kimsesiz Çocuklara Sahip Çıkalım Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 10:49:10 ÖÖ]


Yalşayan Hurafeler Karşışında Müslümanların Tavırları Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 10:40:06 ÖÖ]


Yalanın Zararları Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 10:02:40 ÖÖ]


Ahiretin kapısı ölümü Hatırlamak ve Ona Hazırlanmak Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:49:11 ÖÖ]


Hicr Süresi Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:32:26 ÖÖ]


Güven Duygusunu Nasıl Elde Ederiz Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:22:28 ÖÖ]


Korku ve Ümit Ahiret İnancından Doğar Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:09:23 ÖÖ]


Süleyman Aleyhisselam Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:00:28 ÖÖ]


Zikir İbâdeti Kalbin Cilâsıdır Gönderen: fanidunya NET
[Nisan 26, 2024, 09:45:16 ÖS]


Müslüman’ın Müslüman’a Muamelesi Gönderen: KOYLU
[Nisan 26, 2024, 08:47:12 ÖS]


Ölüm Hadisesi ve Mümin’in Tutumu Gönderen: KOYLU
[Nisan 26, 2024, 08:42:28 ÖS]


Kaza ve Kadere İmanın Keyfiyeti Üzerine Notlar Gönderen: KOYLU
[Nisan 26, 2024, 08:36:50 ÖS]

Sitemap 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41