Gönderen Konu: İnsanı Yaşat Ki Devlet Yaşasın  (Okunma sayısı 594 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

fanidunya

  • Ziyaretçi
İnsanı Yaşat Ki Devlet Yaşasın
« : Şubat 11, 2017, 10:39:37 ÖÖ »
İnsanı Yaşat Ki Devlet Yaşasın!

Yaşatmak mı? Nasıl? Şükür ki insan yaşamı ve ölümü insan eliyle düzenlenmiyor. Şayet bu insana bırakılmış olsaydı insan insanı bir kaşık suda boğmak hususunda pek mahir davranırdı. Ki öyle olduğuna dair bin türlü örnek gösterilebilir.

Yerküreye salınmış insan, yaşatmaktan çok öldürmeye yatkın görünüyor. İnsanı hayvandan ayıran özelliklerden biri olarak kendi yaşamı için türünün diğer yaşayanlarını öldürmemesi gösterilebilecekken, üst türünün bir kuvvesini sınırlı iradesiyle şiar edinmesi doğrusu acıklıdır. Üstelik yine hayvan türlerinden bir çoğunun öldürmediğini, yahut en azından kendi cinsinin bireylerine dokunmadığını görebiliyorken, insanın bizzat insana, insan yaşamına; onun bu dünyada bulunuşuna ve konumlanışına düşmanlık etmesine şahit olmak daha da hazindir. Hal böyleyken yaşatmak ediminin insana verilmemiş olması ne de büyük bir nimettir.
 
Dünyayı bir gurbet ve asıl diyarı mavera olarak düşünmek deyim gözüyle ne kadar da doğru bir saptama yapıldığını ibraz eder. Üstelik eylemi tür içindeki cinsler arasında münasebet olarak kabul etmek bile gerekmez, doğrudan o cinslerin kendi aralarındaki sapkın dürtülerine işaret eder. Bu konumlanış ilk insanların avcılık yahut toprak işleyicilikleriyle bağdaştırılabilir, ancak o bağdaşım da meseleyi uzatmak olur. Thomas Hobbes’un “İnsan insanın kurdudur” sözüne karşı birilerinin “İnsan insanın yurdudur” çıkarımlarına hiç değinmeyelim. Ancak Hobbes’un o sözle kastettiği “Herkesin herkese karşı savaşı olan tabi hali durdurmak için kuvvetli bir zorbanın demir eline ihtiyaç vardır” şeklindeki saptamasını da unutmayalım.
 
Devlete gelince… İnsan için varolan bir yapının süreğenliği için insan yaşamının araçsallaştırılmasından daha saçma ne olabilir? Hangi insan yaşatıldığı takdirde devlet yaşayacak; hangi insan öldürüldüğü takdirde devlet son bulacak? Bu nasıl bir şarttır ki insan yaşamı için bir araçtan, vasıtadan ibaret olan şeyi sürdürebilmek için yine insan yaşamı araçsallaştırılsın! Daimiyyeti insan yaşamına bağlı olan bir yapının, onun için, yani insan ve yaşamı için ne gibi bir yararı olabilir? Yoksa sözü edilen, kutsanan ve kutsallaştırılan, o yapının süreğenliğini sağlamakla görevlendirilmiş, yahut bilvesile kendilerini yönetmesi için halkın işbaşına getirdiği insanların yaşamının korunması mı? Çünkü biz insanı yaşat ki devlet yaşasın gibi sözleri daha çok ülke yönetiminden duyuyoruz ve aynı anda ülkede, tüm coğrafyada insan yaşamının sudan ucuz olduğunu görüyoruz.
 
Devlet ve yöneticileri, insanların canından olduğu, sevdiklerini yitirdikleri herhangi bir olayda ısrarla ve inatla hiçbir sorumluluğu üstlenmiyor. Bir öğrenci yurdunda çocuklar yanarak can verdiğinde, olayda devletin hiçbir organında sorumluluk aranmıyor; yurt müdürü, bekçi, hizmetli sorgulanıp cezalandırılıyor ve olay ustaca kapatılabiliyor. Bir maden faciasında işçiler için ölüm insanın kaderi olabiliyor ama patronların, işletmecilerin kaderi; patron gibi yönetilen bir ülkede birkaç işçiyi işten çıkarmak kadar etkileniyor. Herhangi bir merkezde bomba patladığında yüzlerce insan yaşamından olurken devlet yetkilileri ‘istihbarat zafiyeti var, evet, tabi var’ diye söyleyip rakamsal olarak ölü sayısı zikretmekten başka bir şey yapamıyor. Yahut da bu tür bir olayın önüne geçilebilmesi için herhangi bir istihbarat birimi, devlet organı sorumlu tutulmuyor. Bir kalkışma söz konusu olduğunda insanlar sokağa davet ediliyor, sokağa çıkan insanlar kurşunlanıyor, yaralanıyor, yaşamını yitiriyor; sokağa çıkmayan yöneticilerinse burnu bile kanamıyor. Elbette onların kıymetli burunlarına halel gelmesin istiyoruz ama sahip oldukları burun hakkına bu ülkede yaşayan bütün insanların da sahip olduğunu düşünüyoruz.
 
Hal böyle olunca devlet yöneticilerinin dilinden dökülen; “İnsanı yaşat ki devlet yaşasın” gibi cümlelerden salt devlet yöneticilerinin yaşatılması gerektiğini anlıyoruz. Genel olarak insan yaşamının gerek ekonomik, sosyal anlamda, gerekse yaşam hakkı bağlamında pek de önemli olmadığı anlaşılıyor. Birileri kurşunlanıyor, birileri kazaya kurban gidiyor, birileri teçhizat eksikliğinden, birileri yokluktan, yoksulluktan ölüyor. Yöneticiler en müreffeh vaziyette yaşarken “Ölüyoruz, öyleyse yaşayacaksınız” dememizi bekliyorlar. Hala yaşıyoruz ancak yazıktır ki beklentileri de karşılıyoruz.

İshak Koç.

 


* BENZER KONULAR

Ahlakî Eğitimde Annenin Önemi Gönderen: melek
[Bugün, 07:33:28 ÖÖ]


Kurşun Döktürmek Neden Caiz Değildir Gönderen: melek
[Bugün, 07:28:41 ÖÖ]


Merhamete Dön Gönderen: melek
[Bugün, 07:23:29 ÖÖ]


Kaçarak Evlenmek Mutluluk Getirir mi Gönderen: melek
[Bugün, 07:18:11 ÖÖ]


Allah'ın Mağfiretine Koşun Gönderen: melek
[Bugün, 07:11:07 ÖÖ]


Kul Borcu Yüzünden Allah'a Kulluğu Unutmak Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:05:22 ÖÖ]


Mümin Ülfet Eder Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:01:45 ÖÖ]


Çocukların Kıyafet Adabı Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 06:22:55 ÖÖ]


Allah, Kalplerin Özünü Bilir Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 06:17:24 ÖÖ]


Göz Alerjisi Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 06:04:42 ÖÖ]


Sünnetullah Ontoloji Kurallar Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 05:57:29 ÖÖ]


Zekeriyya Aleyhisselam Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 05:43:56 ÖÖ]


Kulluk’tan Düşme Nedeni Heva Gönderen: türkiyem
[Dün, 09:24:39 ÖÖ]


Yaratan Rabb'inin Adıyla Oku Gönderen: türkiyem
[Dün, 09:18:20 ÖÖ]


Hasta Kalp Gönderen: türkiyem
[Dün, 09:05:04 ÖÖ]


O’nun Rızası İçin Gönderen: türkiyem
[Dün, 08:51:01 ÖÖ]


Akıl Eğitimi Gönderen: türkiyem
[Dün, 08:44:10 ÖÖ]


Modern Hayatın Kölesi Olmaktan Kurtulalım Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 08:03:13 ÖÖ]


Kul Hakkına Riayet Etmek Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:54:32 ÖÖ]


Resulü Efendimiz (S.A.V.) Evin Camiye Yakın Olması Çok Faziletlidir Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:42:08 ÖÖ]

Sitemap 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42