Gönderen Konu: İstikamette Tutan Dört Kıymet Bilinci  (Okunma sayısı 84 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı fanidunya NET

  • Administrator
  • *****
  • İleti: 5771
İstikamette Tutan Dört Kıymet Bilinci
« : Ekim 08, 2023, 08:32:25 ÖÖ »


İstikamette Tutan Dört Kıymet Bilinci

İnsan ancak mümeyyizse sorumludur. Temyiz yeteneğine sahip olan insan, doğruyu yanlıştan ayırt edebilen, makul davranabilen, aklı başında ve bilinçli insandır. Kur’an-ı Kerim akıl sahiplerini muhatap alır, idrak sahibi olmayı ve doğru davranışı onlardan bekler. İnsan varlık âleminde bilinçli şekilde temas ettiği ve anlamlandırdığı unsurlarla kendini ve yaşam biçimini inşa eder. Bu unsurlar müminin hayatında hem maddi hem de manevi bir açılıma tekabül eden şu dört madde ile açıklanabilir.

Zaman bilinci: İnsan ne kazanırsa zaman içinde kazanır. Kayıpları da, vakti doğru kullanamama ve zamanı israf ederek kontrolü tamamen kendinin dışında akıp giden bir sürece bırakmasıyla ilgilidir. Kur’an-ı Kerim, zamanın doğru kullanımı ve kıymetinin bilinmesi ile ilgili iman eden kimseleri uyararak zamanın gelip geçiciliğine ve vakti doğru kullanmayanların zarara uğrayacaklarına dikkat çeker. Zaman bilinci hem vaktin doğru kullanılması hem de İslami bir takvim içerisinde yer alan özel zamanlara özen gösterme ile ilgilidir.

Vaktin doğru kullanılması, vakit bilgisine sahip olmak ve günlük hayatı Müslümanca yaşamakla mümkündür. Şöyle ki seher vakti ile sabah namazından önce başlayan günlük hayat, beş vakte bölünerek yatsı vaktinde gecenin çökmesi ile tamamlanır. Bu beş vakitlik ve insan fıtratına en uygun şekilde planlanmış günlük hayat, insanın ilim tahsili, çalışması, dinlenmesi, sosyalleşmesi gibi pek çok alanda gününü en verimli şekilde geçirmesini temin eder. Böylece vaktin hakkı verilmiş, zaman da israf edilmemiş olur. Doğru zamanda uyumak, doğru zamanda yemek ve doğru zamanda çalışmak, vakti bereketli kullanmamıza imkân sağlar. Namaz vakitleri ile de hem dünyaya ara vermiş hem de bölümlendirilmiş şekilde bir ihtiyaçtan başka bir ihtiyaca geçiş düzeni sağlamış oluruz. Örneğin yatsı vaktine yani gece çökünceye kadar işlerimizi tamamlayıp yatsı namazını kıldıktan sonra istirahate geçmemiz, geceyi bizler için bir dinlenme vakti kılan murada uygun olacaktır. Nitekim Furkan suresinin 47. ayetinde, “O, geceyi size bir örtü, uykuyu istirahat zamanı ve gündüzü de hareket ve çalışma vakti yapandır.” buyrulmaktadır.

Günlük hayatın ötesinde bir de haftalık, aylık ve yıllık takvimimizde önemli zamanlar vardır. Hem akıp giden zamanın içinde yaşarken anları kaçırmamak hem de bir döngü içerisinde tekrarlanan benzer anların hatırasına sahip çıkabilmek, Müslümanın zamanı için önemlidir. Günün vakitlerine kıymet vermek ve zaman israfından sakınmak ne kadar önemli ise bu döngüsellikte tekrarlanan mübarek vakitleri değerlendirmek de o derece önemlidir. Cuma günleri, bayram günleri, recep ayının ilk cuması, şaban ayının on beşinci günü ve Kadir Gecesi, günleri ve geceleri ayrı fazilet ve hikmetlere sahip olan önemli vakitlerdir. Bu önemli gün ve geceleri ibadet ve dua ile geçirir, bu vakitlerde diğer vakitlerden farklı bir nezaket ve dikkat içine gireriz. Müslüman için günlük hayatına kattığı ferdî anlamın yanında tüm toplum için kıymetli olan bu ortak vakitlere verdiği ehemmiyet de onun zaman bilincinin göstergesidir. Her iki durumda da fıtratına uygun şeklide davranmalı ve hem bireysel hem de toplumsal ahlaka uygun yaşamalıdır.

Mekân bilinci: Çocuklara vermemiz ve nesilden nesile aktarımından sorumlu olduğumuz başka bir bilinç de mekân bilincidir. Mekânın kıymeti, yeryüzünün insanlar için rızık temin etme yeri olması ve özel mekânların tanınıp korunması şeklinde iki hassasiyeti içerir. Tüm varlığın, Yüce Allah tarafından insana emanet edildiği yeryüzünde, üzerinde yaşanılan toprakların ihya edilmesi, coğrafyanın mamur edilmesi, şehirlerin toplumun yüksek hayrına hizmet eder şekilde inşa edilmesi önemli vazifelerdir. Müslüman yaşadığı mekâna, şehre, ülkeye ilminin, ufkunun ve ideallerinin damgasını vurur. İnsanın çevreye duyarlı, tabiata saygılı ve üretip güzelleştirmeye ve kalıcı iyi izler bırakmaya yönelik çabası, onun mekân bilicine sahip olduğunun belirtisidir. Bir başka belirti de tarihi boyunca kendisine aktarılmış ve emanet edilmiş özel mekânların korumasını üstlenmesidir. Bu özel mekânlar Mekke, Medine ve Kudüs gibi kadim şehirlerle birlikte yine kendi vatanı ve atalarından emanet aldığı mimari kıymetlerin olduğu her yerdir.

Bu mekânları koruması, uzakta ise ziyaret etmesi, önemini ve tarih boyunca hangi hatıralara ev sahipliği yaptığını öğrenip sonraki nesillere bu hassasiyeti aktarması, Müslüman birey için önemli vazifelerdendir.

Kul hakkı bilinci: İnsan, mekân üzerinde ve zaman içinde toplumsallaşır ve birlikte olmanın gücünü büyütür. Zaman ve mekân bilinci gelişmiş bir Müslümanın aynı zamanda insan ilişkilerinde de bir duyarlılık geliştirmiş olması beklenir. İnsan ilişkilerinde dikkat edeceği kırmamak, üzmemek, destek olmak, yardımlaşmak, selamı kesmemek, dürüst ve adil olmak, saygılı olmak gibi hasletler, kul hakkı bilinci olarak ifade edilebilir. Kul hakkı bilincine sahip olan Müslüman kişi bilir ki diğer insanlar onun ya dinde kardeşi ya da hilkatte eşidir. Müslüman kardeşinin ihtiyacını gidermesi onu hem bu dünyada hem de ahirette yüceltecek önemli bir değerdir. Kul hakkı bilincine sahip bir kimse gıybet etmez, kardeşi hakkında zanda bulunmaz, yüzüne karşı onu kırıp incitecek tavırlardan sakınır. Kimsenin malına göz dikmez, başka canları da kendi canını koruduğu gibi korur. Hata ettiğinde özür dilemeyi ve helalleşmeyi bilir. “İncinmemek istersen eğer mülk-ü fenada, bir kimseyi incitmemeye hasr-ı meram et.” düsturuyla bir ömür sürer. Bu hassasiyetler de insanın yaşadığı çevrede huzurlu ve güvende yaşamasını temin eder. Bu huzur ve güven ortamı, sosyal hayatın düzeni ve toplumun refahı için kıymetli ve çok önemlidir.

İz bırakma bilinci: Diğer bir bilinç de insanın bu dünyaya bir gaye ile geldiğini bilmesi ve o gaye istikametinde yaşamasıdır. Yaratılmış her insan diğerlerinden farklıdır. Parmak izi farklıdır ve bırakacağı iz diğer bütün izlerden bambaşkadır. Dünyaya gelen insan temel barınma ve güvenlik ihtiyaçlarını karşıladıktan sonra manevi olarak kendini iyi hissetmesini temin edecek diğer ihtiyaçlarına yönelir. Sevilme ve kabul görme, saygınlık ve değerlere bağlı bir yaşam sürmek insanın hayat doyumunu artıracak unsurlardır. İnsana, iyi ki bu dünyaya gelmişim, benim yaşamımın bir anlamı var, dedirten en üst motivasyon ise kendi yetenek ve özelliklerini ortaya koyabileceği bir faaliyet alanında olmasıdır.

Modern psikolojide “kendini gerçekleştirmek” olarak tarif edilen bu durum, kişinin yaratılıştan kendine verilmiş olan yetenek ve özelliklerini insanlık hayrına fiiliyata geçirmesidir. Dünya hayatında insana şükür hissi yaşatan şeylerden en önemlisi, var olduğu hâliyle bir ihtiyacı karşılayacak yerini bulması, yaptığı işten mutlu olması ve bu işi ile çevresini de mutlu edebilmesidir. Bu itibarla yeteneklerimizin ve özelliklerimizin farkında olmamız, bu doğrultuda bir hayat sürmemiz, yaşam doyumu denilen kazancı getirecektir. Çocuklarımızın yeteneklerini ve yeterliliklerini keşfetmek ve onları desteklemek, onları başarılı oldukları alanlara yönlendirmek de bu bakımdan önemlidir. Her birimizin bu âlemde bir vazifesi var, onu keşfedip olmamız gereken yere yönlendirebilirsek işte orada izimizi bırakabiliriz. Ölüp gittikten sonra da geride bıraktığımız kalıcı eserlerimiz, amel defterimizin hep açık kalmasını sağlayacak, sadaka-i cariyemiz olacaktır. Âlemin göz bebeği olan insanın bu noktaya tekâmül edebilmesi, iz bırakma bilincine erişmesi ile mümkündür.

İNTERNET RADYOMUZ. 24 SAAT YAYINDADIR.

RADYO  FANİDUNYA FM
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap

 


* BENZER KONULAR

Kutsal Yolculuğun Heyecanı Başlarken Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 11:22:37 ÖÖ]


Hac Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 11:14:26 ÖÖ]


Yetim ve Kimsesiz Çocuklara Sahip Çıkalım Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 10:49:10 ÖÖ]


Yalşayan Hurafeler Karşışında Müslümanların Tavırları Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 10:40:06 ÖÖ]


Yalanın Zararları Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 10:02:40 ÖÖ]


Ahiretin kapısı ölümü Hatırlamak ve Ona Hazırlanmak Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:49:11 ÖÖ]


Hicr Süresi Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:32:26 ÖÖ]


Güven Duygusunu Nasıl Elde Ederiz Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:22:28 ÖÖ]


Korku ve Ümit Ahiret İnancından Doğar Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:09:23 ÖÖ]


Süleyman Aleyhisselam Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:00:28 ÖÖ]


Zikir İbâdeti Kalbin Cilâsıdır Gönderen: fanidunya NET
[Nisan 26, 2024, 09:45:16 ÖS]


Müslüman’ın Müslüman’a Muamelesi Gönderen: KOYLU
[Nisan 26, 2024, 08:47:12 ÖS]


Ölüm Hadisesi ve Mümin’in Tutumu Gönderen: KOYLU
[Nisan 26, 2024, 08:42:28 ÖS]


Kaza ve Kadere İmanın Keyfiyeti Üzerine Notlar Gönderen: KOYLU
[Nisan 26, 2024, 08:36:50 ÖS]


İnsan Hakları, Kadın-Erkek Eşitliği ve Adalet Gönderen: KOYLU
[Nisan 26, 2024, 08:31:26 ÖS]


PCLOUD ÜCRETSİZ ÖMÜR BOYU DİLEDİĞİNİZ KADAR DEPOLAMA ALANINA SAHİP OLMAK Gönderen: andrewmemut
[Nisan 26, 2024, 05:30:06 ÖS]


İnsan ve Dua Gönderen: fanidunya NET
[Nisan 26, 2024, 07:59:29 ÖÖ]


İman Etmeyenler Gönderen: fanidunya NET
[Nisan 26, 2024, 07:33:17 ÖÖ]


Sorumluluk Bilinci Gönderen: fanidunya NET
[Nisan 26, 2024, 06:57:24 ÖÖ]


Resulü Müctebâ Efendimiz (S.A.V.): “10 Haslet Vardır Ki Helak Olma Sebebidir Gönderen: fanidunya NET
[Nisan 26, 2024, 06:43:20 ÖÖ]

Sitemap 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41