Gönderen Konu: İyilerle Beraber Olmak  (Okunma sayısı 68 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı melek

  • Global Moderator
  • *****
  • İleti: 2146
İyilerle Beraber Olmak
« : Ekim 01, 2023, 11:13:39 ÖÖ »


İyilerle Beraber Olmak

Şayet Âdem babamızla, Havva annemiz cennetin nimetlerini her gün için sıraya koysalar ve yasak meyveyi de en sona bıraksalardı,

kıyâmete kadar o meyveye sıra gelmezdi. Ama kötü arkadaş (İblis) kurbanı olup, cennetteki ikram tabelâlarının sırasını izinsiz bozdular ve cennetten çıkarıldılar.

Aziz dostlarım öncelikle dergimizin bu yeni sayı-sında da sizlerle bizleri buluşturan âlemlerin Rab-bine sonsuz hamdü senalar olsun,

Efendimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem’e âl ve ashabına salât ve selâm olsun. Ömür inanın bir su gibi akıp gidiyor.

Daha dün gibi geliyor, bizler kutsal topraklara hac ibadetimizi ifa için giderken helâllik

ve dualarınızı istemiştik. Oralarda tüm okurlarımız ve dinleyicilerimiz için âci-zane dualar etmeye ve selamlarınızı

Resûlüllaha iletmeye çalıştık. Rabbim en kısa bir zamanda helal yoldan o mübarek beldelere gitmeyi makbul ve mebrur haclar ve umreler yapmayı cümlemize nasip eylesin.

Bu sayıdaki yazımız, başlıktan da anlaşılacağı gibi, “iyilerle beraber olmak nedir, bize ne gibi faydalar sağlar?” Bunu incelemeye ve irdelemeye çalışacağız.

Aslında başlıktaki cümle kâinatın sahibi olan Rabbimizin bir beyanıdır, bir ayetin meâlidir.

Tevbe–119. ayetinde Rabbimiz: “Ey iman edenler Allah’tan korkun ve sadıklarla beraber olun…” buyurmaktadır.

Her mümin bilir ve iman eder ki bu dünya bir imtihan yeridir. Yani asıl kalınacak yer burası değildir.

Bir meseleye nasıl yaklaşacağınız, sizin o şeye nereden baktığınızla doğrudan ilişkilidir. Şu fâni dünyayı gâye olarak gören biri için ölüm ve bu dünyadan kopuş ne demek,

hiç düşündünüz mü? Ve dünyayı gaye olarak gören zihniyet onu elde etmek ve onu kaybetmemek adına neler yapmaz ki.

Bütün hesaplarını dünya üzerine yapanlar, aslında insanlığın bugünkü huzursuzluğunun da sorum-lularıdırlar.

Bu anlayış ister bir fert olsun, ister bir topluluk olsun hiç fark etmez. Bu tipler için sadece kendi çıkarları ve şu dünyada elde

etmeyi kafalarına koydukları kısa hesapları vardır. Onun uğruna yapmayacakları yanlış yoktur. Bazen kendilerini temiz aklın, kirlenmemiş vicdanın karşısında

ve huzûru ilâhîde rezil edecek, za-vallı duruma düşürecek en büyük cinayetleri, ahlâki yozlaşmayı, edeb dışı halleri işlemeyi,

en ufak vicdan azabı dahi çekmeden yapmayı normal sayarlar. Yazdıkça uzayıp gidecek bu yanlış istikametin yolcuları sizce niçin hep daha çok olmuştur?

Ya da bu işin müşterileri niçin asıl temiz olan insanca yaşamayı, hakkına razı olan, şükretmeyi bilen, sabredenlerden daha çok olurlar?

İsterseniz bu soruların cevabından önce kendimize şunu soralım. Dünyada yaşarken hepimize lazım olacak bu doğru değerlerden

insanlık nasıl ve niçin sapmıştır? Peki, bu yanlış gidişatın düzeltilmesi mümkün müdür?

Öncelikle bu yanlışları biz âdem-oğullarına tercih ettiren kötü ar-kadaştır. Onu tanıdınız değil mi? Şeytan… Cennette huzurlu bir hayat kendilerine ikram edilmişken,

bir imtihan için onca nimete karşılık kulları Âdem ile Havva’dan Rabbimizin istediği minnacık bir şeydi.

“Şu sonsuz nimetler yurdu cennetim sizindir”. “Dilediğiniz gibi yaşayın, yiyin, için fakat şu ağaca yaklaşmayın, ondan yemeyin” den ibaretti.

Bazı âlimlerimiz şu yorumu yapmışlardır. Şayet Âdem babamızla, Havva annemiz cennetin nimetlerini her gün için sıraya koysalardı

o yasak meyveyi de en sona bıraksalardı, kıyamete kadar o meyve-ye sıra gelmeyecekti.

Yani Hz. Âdem babamızla, Hz. Havva annemizi cennetten kovduran asıl sebep kötü arkadaş (iblis) kurbanı olmak ve cennetteki ikram tabelalarının sırasını izinsiz bozmaktı.

Bu gün dünyamızda dökülen milyonlarca günahsızın kanları, ezilen, sömürülen, hakları gasbedilen, pis bir hırsa kurban edilen masumların duçar olduğu durum da,

aynı hatayı mercekle büyüterek dünyada sürdürmek inadına düşmüş, dünyevî insanların doğru tabelaların yerlerini yanlış olanla

değiştirmeleri yüzündendir. Sı-kıntı bunun sıkıntısıdır. Peki, çare nedir o zaman? Ezber bozup başa dönmek. Yani birincisi, kötü arkadaştan vazgeçmektir.

İkincisi, size tabelaları doğru yerlerine koyduracak iyi arka-daşlar bulmaktır. İnsanlığın kay-bettiği en mühim şey demek ki iyi arkadaşmış.

Hz. Cebrail’in tavsiyelerini unutanlar, ellerinde şeytanın hilelerini ve vesveselerini bulurlar.

Haberi mutlakla sabittir ki, Allah’ın peygamberi ve onun eşi Hz. Âdem ile Havva şöyle bir dua ile hatalarını telafi yoluna gitmişlerdir.

“Rabbimiz biz nefislerimize zulmettik. Şayet bizi bağışlamaz ve bize merhamet etmezsen hüsrana uğrayanlardan oluruz” (A’raf 23)

Haddi zatında peygamberlerin gön-deriliş gayelerinden birisi işte budur. İyi arkadaş olmak. Nüfusu beş bini bile bulmayan Mekke’de Ebucehil’le,

Hz Ömer radıyallâhü anh’ın arasındaki fark neydi sahi? İyi arkadaşı tercih etmek.

Yine eski iki arkadaş olan İbnü’duğunne ile Hz. Ebubekir radıyallâhü anh efendimizin arasındaki fark da yine aynı,

iyi olanla beraber olmak. Ümeyye b. halefle, Hz. Osman radıyallâhü anh efendimiz arasındaki fark da aynısı, iyi olanla beraber olmak.

İşte bu kadar önemlidir iyilerle beraber olmak sizi bazen Hz. Ebûbekir radıyallâhü anh’la Ebucehil kadar farklı noktalara atar.

Bir an için Ebucehil’in, o zamanlar iman etmiş olduğunu düşünsenize, sahabeler arasında şimdi adını nerelerde anardık? Hem oğlu İkrime radıyallâhü anh’ı düşünün yermuk’de şehid olmuştur.

Babası Ebucehil İslam ümmetinin firavunu, peki ya oğlu İkrime? O ise bir şehid.

Yani peygamberlerden sonra ki insanların cennette çıkacağı en üst nokta. Ne acayip bir şey değil mi? Babası cehennem kazanının

dibinde, oğlu cennetin en üst kısmında. İşte iyilerle beraber olmayı bize babaoğul Ebucehille, Hz. İkrime radıyallâhü anh sahnesinden daha güzel izah eden olamazdı sanırım.

Peki, peygamberimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem gelip geçmiştir. “Şimdi de bu kadar mühim midir?” dediğinizi duyar gibiyim? Evet, halen o kadar mühimdir.

Şayet böyle düşünülüyorsa öncelikle peygamber tasavvurumuzun yeniden inşâya muhtaç olduğunu bilmeliyiz derim âcizâne.

Zira Hz. Muhammed Sallallahü Aleyhi Vesellem gelmiştir ama geçmemiştir. Bu böyle biline…Eğer öyle ise başlığımızın ilham kaynağı (tevbe: 119) ayetini bugün nasıl okuyacağız?

Hem o güzeller güzeli Sevgili Efendimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem buyurmuyor mu ki “Âlimler benim varislerimdir”.

“Ümmetimin âlimleri ben-i İsrail’in peygamberleri gibidir”. Bu hadis-i şerifi sanırım şöyle de okuyabiliriz.

Resûlallah Efendimizden önce her peygamber bir kavme (topluma) gönderiliyordu. Bugünde her âlim hakkı tebliğ hususunda kendi muhitinden mesuldür.

Yazımızın üst kısmında sorduğumuz bir soru daha vardı. Yanlışı seçenler niçin devamlı sayıca daha çok olmuştur?

Çünkü dünya peşincidir de onun için. Gayretinizin karşılığını rahmanın bir tecellisi olarak bu dünyada görürsünüz.

Oysa iyiler çoğu zaman sonsuz olan ahiret hesabıyla size salih amelleri ve sabretmeyi tavsiye ederler.

İman edenler bu davete uyarlar. Ama hayatı dünya kadar görenler, ödülünü dünyada peşin beklerler. Onun için bu kısa ve geçici olanı seçenler

maalesef sayıca hep çok olmuştur. Ama unutulmamalıdır ki akıbet muttakiler içindir.

Dünyamızda meydana gelen iç sızlatan hadiselere karşı insanlığın önüne yeniden iyi ve güzel olanı seçenek olarak bizler koymalıyız.

Ancak bundan daha acil olan bence ömrümüzün kısalığını, hesabın çetin oluşunu hesaba katarsak, hemen nefislerimize Hz. Âdem ba-bamızla Havva annemizin duasını yaptırarak

iyilerle beraber olmayı en ön plana koymalıyız. Bu gerçekten bu kadar önemlidir. Aziz dostlarım ve kıymetli okurlarım,

sözlerimi noktalarken Rabbimiz bizi her iki dünyada da iyilerden, salihlerden,

sadıklardan ayırmasın. Rabbim cüm-lemizi onlara dâimî arkadaş eylesin. Bir sonraki yazımızda buluşuncaya kadar Cenâb-ı Hâkka emanet olunuz.

RADYO  FANİDUNYA FM
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap

 


* BENZER KONULAR

Asıl Derdimiz Dertsiz İnsanlar Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:27:42 ÖÖ]


Hayatını Düzene Koymak İsteyen Müslüman Gençlere Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:17:49 ÖÖ]


Bizi Aldatan Bizden Değildir Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 06:53:08 ÖÖ]


BenimKkim Olduğumu Biliyor musun Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 06:42:56 ÖÖ]


Çocuklarımıza Sahip Çıkmalıyız Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 06:35:33 ÖÖ]


Zulmün Zararları Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 06:22:59 ÖÖ]


Kutsal Yolculuğun Heyecanı Başlarken Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 11:22:37 ÖÖ]


Hac Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 11:14:26 ÖÖ]


Yetim ve Kimsesiz Çocuklara Sahip Çıkalım Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 10:49:10 ÖÖ]


Yalşayan Hurafeler Karşışında Müslümanların Tavırları Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 10:40:06 ÖÖ]


Yalanın Zararları Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 10:02:40 ÖÖ]


Ahiretin kapısı ölümü Hatırlamak ve Ona Hazırlanmak Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:49:11 ÖÖ]


Hicr Süresi Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:32:26 ÖÖ]


Güven Duygusunu Nasıl Elde Ederiz Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:22:28 ÖÖ]


Korku ve Ümit Ahiret İnancından Doğar Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:09:23 ÖÖ]


Süleyman Aleyhisselam Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:00:28 ÖÖ]


Zikir İbâdeti Kalbin Cilâsıdır Gönderen: fanidunya NET
[Nisan 26, 2024, 09:45:16 ÖS]


Müslüman’ın Müslüman’a Muamelesi Gönderen: KOYLU
[Nisan 26, 2024, 08:47:12 ÖS]


Ölüm Hadisesi ve Mümin’in Tutumu Gönderen: KOYLU
[Nisan 26, 2024, 08:42:28 ÖS]


Kaza ve Kadere İmanın Keyfiyeti Üzerine Notlar Gönderen: KOYLU
[Nisan 26, 2024, 08:36:50 ÖS]

Sitemap 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41