RECEP AYININ VE NAFİLE ORUÇ TUTMANIN FAZİLETİ
badetler; insanı maddi ve manevi anlamda temizler, terbiye eder ve ona dünya ve ahiret mutluğunu kazandırır. Bunun için en iyi kul aynı zamanda en mesut insandır.
İnsan bu dinin emirlerine bağlı olduğu oranda iç huzura kavuşur, kendisiyle ve çevresiyle barışık olur. Esasen İslam’ı gerçek manada yaşayan mümin toplumlar aynı zamanda insani değerlerin de zirve yaptığı toplumlardır. Bu böyledir, çükü mümin nefis terbiyesi yapar. Kâfir adamda ise asla zapt edilmesi mümkün olmayan azgın bir nefis vardır. Nefsi terbiye etmenin birçok yolu olmakla birlikte onu terbiye etmede en keskin ve en etkili yol aç bırakma, onun arzularına karşı direnmektir. Bunun için de oruç tutmanın sevabı çok üstün kılınmıştır. Kutsî bir hadiste şöyle buyrulmuştur:
“Her bir iyilik için on mislinden yedi yüz misline kadar karşılık vardır; fakat oruç bunun dışındadır. Çünkü oruç benim içindir, onun karşılığını ben vereceğim.” (Buhârî, Savm, 9; Müslim, Sıyâm, 164).
Orucun azgın nefsi dizginlemesi hususundaki etkisinden ötürüdür ki Allah Resulü evlenme çağına gelmiş olup da çeşitli nedenlerle evlenemeyenlere oruç tutmalarını emrederek şöyle buyurmuştur:
”Kim evlenmeye güç yetiremezse oruç tutsun. Çünkü oruç onun için şehveti kıran bir araçtır.” (Buhâri, Savm, 10, Nikâh, 2,3; Müslim, Nikâh, 1).
İmam Gazali hazretleri İhya-i Ulumuddin isimli meşhur eserinde günde iki kere yemek yiyenlerin mutlaka nafile oruç tutmaları gerektiğini söylüyor ve âlimlerin nafile oruç tutmaya dört günden fazla ara vermeyi kerih gördüklerini yazıyor.
Allah kendisine rahmet eylesin İmam Gazali hazretleri günde iki kere yemek yemeyi fazla görürken çağımızın sofileri günde iki kere yemek yemeyi adeta bir fazilet ve nefis terbiyesi olarak görmektedirler. Onlar da bir yönden haklılar. Zira çağımızın insanı günde üç, dört, belki beş kere ve daha fazla yemek yiyor. Tabii ara atıştırmalar da hariç.
İçinde bulunduğumuz Recep ayı ise hicir takvimin yedinci ayı ve 4 haram aydan birisidir. İsra ve Miraç olayı bu ayda geçekleşmiş, İbni Abbas’ın (R.A.) rivayetine göre kıble Mescid-i Aksa’danMescid-i Haram’a bu ayda çevrilmiştir. Recep ayı aynı zamanda mübarek üç ayların ilki ve Ramazan ayına açılan kapıdır. Bu ayın ilk günü olunca Resulullah (S.A.V.) şöyle dua ederdi: “Allah’ım! Recep ve Şaban’ı bizim için mübarek kıl ve bizi Ramazan’a kavuştur.”
Mucîbe el-Bâhiliyye’nin babası veya amcasından rivayet ettiğine göre Resulullah (S.A.V.) şöyle buyurmuştur:
“Sabır (Ramazan) ayı ve her aydan bir gün oruç tut!”
“- Bana artır çünkü bende (buna) kuvvet var” deyince Resulullah (S.A.V.):
“- (Ramazandan sonra her ay) iki gün tut.” Buyurdu.
“-Bana artır” dedi. Resulullah (S.A.V.):
“(Ramazandan sonra her ay) üç gün tut!” buyurdu. Adam:
“- Bana artır” dedi.
Peygamber (S.A.V.) üç parmağını yumup açarak işaret edip:
“Haram aylardan (bu kadar) tut ve terk et, haram aylardan (bu kadar) tut ve terk et, haram aylardan (bu kadar) tut ve terk et” buyurdu. (Ebu Davud).
Bu ayın haram aylardan olması nedeniyle bu ayda yapılan ibadetlerin daha büyük sevabı vardır. İmam Nevevi hazretleri Sahih-i Müslim şerhinde bu ayda oruç tutmanın mendub olduğunu yazmaktadır.
Recep ayına ait tavsiye edilen özel bir ibadet ve oruç yoktur. Bununla beraber her ayın başında ortasında ve sonunda üçer gün oruç tutmak o ayı oruçlu geçirmek gibidir. Aynı şekilde haftanın en hayırlı günleri pazartesi, Perşembe ve Cuma günleri olduğu için bu günlerde de oruç tutmak iyidir. Yalnız Cuma günü tek başına tutulmamalıdır. Bunlar yapılamıyorsa hiç olmazsa her ayın on üçüncü, on dördüncü ve onbeşinci günleri oruçlu geçirilmelidir.
Recep ayının haram aylardan olması hasebiyle -tıpkı diğer haram aylarda olduğu gibi- gerek oruç ve gerekse diğer ibadetleri artırmaya ve haram ve şüpheli şeylerden uzak durmaya daha fazla gayret gösterelim ve Ramazan-ı şerife -inşallah- ruhen ve bedenen hazırlanmış olarak kavuşalım.
Mustafa Kasadar.
FANİ DUNYA RADYO FORUM
