Gönderen Konu: Namaz Terbiyesi  (Okunma sayısı 480 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı melek

  • Global Moderator
  • *****
  • İleti: 2156
Namaz Terbiyesi
« : Şubat 15, 2024, 08:53:18 ÖÖ »


Namaz Terbiyesi

Mirac-ı Nebevî’de beş vakit namazın farzıyetinden itibaren,
Resûl-i Ekrem (s.a.v) Efendimiz Hazretleri ahir
hayatlarına kadar hiçbir vakit namazı terk etmedikleri
gibi maraz-ı mevtlerinde dahi Hazret-i Ebû Bekir’e (r.a)
emir buyurarak on yedi vakit cemaatle ashab-ı kirama
namaz kıldırmış ve bir defasında pek hasta olduğu
halde koltuğuna Hazret-i Ali ve Abbas (r.a) girerek cemaate
gelmiş, ashabına ve ümmetine namazın ehemmiyetini,
devam lüzumunu ve şiddetli hastalık halinde
bile hiç bir suretle asla terki caiz olmayacağını fiilen de
ta’lim ve irşad buyurmuşlardır.

Nitekim Resûl-i Ekrem Efendimiz şöyle buyurmuşlardır:


‘’Gerek erkek ve gerek kız yedi yaşındaki çocuklarınıza
namaz ile emrediniz. On yaşındakiler için de kılmazlarsa
darb ediniz ve yataklarını ayırınız.” On yaşındaki
çocuklar namaz kılmazlarsa hafifçe el ile avuçtan
ziyade olmamak üzere darb edileceği kütüb-i fıkhıyyede
açıkça beyan olunmuştur. İşte namazın derece-i
ehemmiyeti ve devamı lüzûmu çocukluk çağında başlamaktadır.

Bir müslümanın evladına çocukluk çağında
namazını ve feraizi-i dîniyesini öğretmesi farzdır.

Aksi takdirde ebeveyn mes’uldür.

Bu sebeple evladın küçüklüğünde dinî terbiyesini
ta’lim ve ihmal eden kimsenin evladı fena ahlak ve bozuk
i’tikad ve cereyana kapılmak tehlikesine ma’ruz kalacağı
açıktır. Allah Teala buyurmuştur: “Habibim! Ehl-i
beytine namazla emir ve namaz üzerine sabret ve
emr-i tebliğle meşguliyetten dolayı rızkın noksan olacağı
hatıra gelmesin; çünkü biz senden rızık istemeyiz
onları biz merzük kılarız.

Ehl-i ıyalini akıbet-i hamîdeye teşvik et, zira akıbet ehl-i
takvaya mahsusdur.” (Taha, 20/132) Her kimin kalbinde
Cenab-ı Allah -azze ve celle- korkusu vardır, onun
akıbeti hayırdır. Sabırdan murad; namazı onlara tebliğ
etmekten hasıl olacak meşakkate sabırdır.

Beyzavî, Hazin ve Medarik’de beyan olunduğu veçhile
Resûlullah Efendimiz (s.a.v) hazretleri ehlü ıyaline
bir zarar isabet ettiğinde namaz ile emredip bu
ayet-i celîleyi okuduğu mervîdir. Binaenaleyh bir belaya
mübtela olan kimse beş vakit namazla beraber nafileye
devam ile Hak’dan yardım istese o beladan halas
olacağına işaret olunmuştur. “Ey mü’minler! Sabır
ve salat ile Allah’dan yardım taleb edin, zira Allah Teala
sabreden kullar ile beraberdir.” (Bakara, 2/153) buyurulmuştur.

Yani; ey ehl-i îman! Her umûr-ı husûsunuzda nefsinizi
günahlardan muhafaza ve nefsin arzusundan men’
ve belaya tahammül etmekden ibaret olan sabırla
ve bir de cemî’ a’zalarda Cenab-ı Hak -azze ve cellehazretlerine
teveccühden ibaret olan salat (namaz)
ile Cenab-ı Allah’dan yardım talep edin. Namaz ise
ümmü’l-ibadat ve aleminin Rabbine münacat olduğu
cihetle namaza devam etmek sair ibadet ve taata
vesîle de olacağından Cenab-ı Hak -azze ve celle- hazretleri
“namaz” ile Hak’dan istiane ve vesile kılmaklığı
emir buyurmuştur.

İşte bu ayet-i celîle, fiil-i peygamberi ile tefsir edilmiştir.

Çünkü Resûlullah -sav- Efendimiz hazretleri mühim
bir umurun keşfini talebde namazı miftah ve vesile ittihaz
buyurduğu gibi bir musibete duçar olunduğunda
dahi namaza müsaraat buyurmuşlardır. Bu sebeple bilcümle
mü’minlerin musibet ve bela nüzülünde namazla
Cenab-ı Hakk’a iltica etmeleri lazımdır.

İNTERNET RADYOMUZ. 24 SAAT YAYINDADIR.

RADYO  FANİDUNYA FM
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap

 

Sitemap 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42