Gönderen Konu: Dünya-Ahiret dengesi  (Okunma sayısı 1125 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı KOYLU

  • *****
  • İleti: 2141
Dünya-Ahiret dengesi
« : Şubat 23, 2023, 03:43:57 ÖS »


Dünya-Ahiret dengesi

Kaynağı ilahi olsun, insani olsun din olarak kabul edilen hak ya da batıl inanç her inanç sistemi mutlaka bir dünya-ahiret görüşü ortaya koymuştur. Her din kendisine inananları, getirdiği bu görüşe bağlı kalmaya, dünya ve ahireti öğrettiği gibi anlamaya, hayatı tanıttığı biçimde yaşamaya çağırmış, çağrısına uyanlara iki cihan mutluluğu vaat etmiştir. Karşılaştırma imkânı olması için -önce ve özetle- İslam'dan önceki tahrif edilmiş semavi dinlerin görüşlerini hatırlatıp sonra da İslam'ın dünya-ahiret öğretisini özetleyeceğim.

Yahudiliğin görüşü:

Tek cümle ile ifadesi: “Benim memleketim, yalnız bu dünyadır”                                                                           

Samiri adındaki dökümcü Yahudi Hz. Musa'nın emir almak üzere 40 günlüğüne Tur Dağı'na çıkışını fırsat bilerek temin ettiği altınlardan bir buzağı heykeli yapmış; “İşte sizin de Musa'nın da tanrısı budur!” diyerek milletine takdim etmiştir. İsrail oğullarının çoğu bu buzağı heykeline tapmışlardır. Bu hareket; Yahudilerin cibilliyetindeki maddeciliği göstermektedir. Tanrılarını bile altından yapılmış bir varlık olarak görmek isteyen Yahudilerinin Hz. Musa'ya;  “Allah’ı ayan-beyan bize göster!” ( Nisa- 153) demeleri bunun açık delilidir.                                                                                                                                                               

Yüce Allah Hz. Muhammed'e (s.a.v.) Yahudileri tanıtırken şöyle buyurmaktadır: “Yemin olsun ki, onları insanların yaşamaya en düşkünü olarak bulursun; müşriklerden de çok; her biri ister ki bin sene yaşasın. Oysa çok yaşatılması hiç kimseyi azaptan kurtaramaz. Allah onların yapmakta olduklarını eksiksiz görür.  (Bakara; 96)

Hristiyanlığın görüşü:

Ruhban sınıfının hâkimiyet döneminde tek cümle ile ifadesi: “Bu dünya benim memleketim değildir”                                                                                                                                                                                             

Bu terk-i dünya görüşü Hristiyanlığın telkinleriyle gelişmiş, Budizm'de had safhaya ulaşmıştır. Öncekiler ( Yahudiler ), hayata, tapınma derecesinde bağlanırken, bunlar onu hor ve hakir görerek terk-i dünya görüşü geliştirmişlerdir. Orta Çağda yaşayan Hristiyan rahiplerin hayatları bu konuda ilgi çekici örneklerle doludur. Rahip Ethines der ki; “Rahip Antoni ömrü boyunca ayaklarını yıkama günahını işlememiştir.”, “Rahip Abraham'ın yüzüne ve ayağına elli sene su değmemiştir.” Ruhbanlık diye bilinen ( Hristiyan din adamlarına özgü yaşantıya ruhbanlık adı verilmiştir. Tenha yerlere çekilerek dünya nimetlerini terk etmek ve sürekli ibadet ve riyazetle meşgul olmak bu hayatın başta gelen özellikleridir. Bazı Hristiyan mezheplerinde buna evlenmeme de eklenmiştir.) İnsanın fıtratına aykırı bu terki dünya görüşü zamanla yavaş yavaş terkedilmeye başlanmış, nihayet Hristiyanlar Yahudilerin fikrine meylederek bu konuda aynı görüşte birleşmişlerdir. Kur'an-ı Kerim bu görüş sahiplerini şöyle tanıtmaktadır: Onlar şöyle derler: “Hayat, bu dünya hayatından ibarettir. Ölürüz ve yaşarız. Biz tekrar diriltilecek değiliz.”  (Mü'minûn; 37)

İslam'ın dünya- ahiret görüşü:

Tek cümle ile ifadesi: “Ahiret yurdunu ara, dünyadan da nasibini unutma!”

Kur'an-ı Kerim'de “dünya” kelimesi, 115 defa, “ahiret” kelimesi de ilahi bir tevafuk ve denge belirtisi olarak 115 defa geçmektedir. 48 ayette, birlikte zikredilmektedirler. İnanç sistemimizde dünya kötü değildir. Kötü olan, dünyanın göz kamaştırıcı cazibelerine aldanıp “öte”yi unutmaktır. Arapçada, dünya kelimesinin temel anlamı “yakın olmak” tır.

Kur’an-ı Kerim’de “el-Hayâtü’d-dünyâ” şeklinde geçer. Bu tabir Türkçe’ de “yakın hayat” ya da “kısa hayat” manasına gelir. Bunun sebebi, ahirete göre dünyanın bize yakın, ahret hayatına göre çok kısa olmasıdır. “Ahiret hayatının önündeki hayat” anlamına gelen dünya aslında insanı Allah’a yaklaştıran çok önemli bir araçtır.

İslam’ın ana gayesi kendisine inananların iki dünya saadetlerini 'temin etmektir. Bu temel gayenin tabii sonucu olarak her iki hayat sahnesine gereken önem, düzen ve şeklin verilmesi zorunludur. Bu arada birinin fani ötekinin baki oluşunu da hiç unutmamak gerekir. Yüce Allah Kuran-ı Kerimde : “Allah’ın sana verdiğinden ahiret yurdunu kazanmaya bak ve dünyadan nasibini unutma! Allah sana ihsan ettiği gibi, sen de insanlara ihsanda bulun. Yeryüzünde bozgunculuk çıkarmaya çalışma! Şüphesiz Allah bozguncuları sevmez.” (Kasas; 77) buyurur. Sevgili Peygamberimiz: “Dünya (yaşantı) nızı ıslah ediniz. Yarın ölecekmiş gibi de ahiretiniz için çalışınız. ”, “Sizin hayırlınız, ahreti için dünyasını, dünyası için ahretini terk etmeyip, her ikisini de birlikte yürüteninizdir. Zira dünya ahrete ulaştırıcı bir vasıtadır. Sakın insanlara yük olmayınız.” Buyurmuşlardır.

Kur’an’-ı Kerimde kötülenen, eleştirilen, yer küre olan dünya değil, hayat anlayışıdır.

Yerilen bu hayat anlayışı da, ahireti unutturan, geri plana bıraktıran, ahireti hesaba katmayan hayat anlayışıdır. Dünya-ahiret dengesi kefeli teraziye benzer. Bir tarafa yüklenmek dengeyi bozar, ahengi ortadan kaldırır. Teraziyi dengede tutabilmek için her iki tarafa da eşit ağırlıkta yük koymak gerekir.

İmam Gazali diyor ki: "Mezardakilerin pişman oldukları şeyler yüzünden dünyadakiler birbirlerini kırıp geçiriyor."

Bu dünya bir imtihan dünyasıdır, kısa ve geçicidir, aldatıcıdır. Kur’an bize bir ucu dünyada diğer ucu ahirette olan bir hayat anlayışı sunuyor. Bu anlayışın temel direği şu Kur’ani dua cümlesidir; “İnsanlardan öyleleri de vardır ki, "Ey rabbimiz! Bize bu dünyada da iyilik ver, öteki dünyada da iyilik ver; bizi cehennem azabından koru" derler.”  (Bakara; 201)

Muhasebemizi yapıp gerelim bakalım hayata bakış açımız, yaşantımız hangi görüşe daha yakın. Yahudi-Hristiyan görüşüne mi, yoksa İslam’ın ortaya koyduğu bakış açısına mı? İslam’ın bizden istediği hayat tarzında ne kadar yakın veya uzağız? Eğer uzak isek iş işten geçmeden değiştirelim yolumuzu. “gazaba uğramışların veya sapmışların” yollarından ayrılıp yüce Allah’ın “ Nimetine erdirdiklerinin yoluna” girelim. Bu yolda yürüyelim ki; dünyamız da, ahiretimiz de ma’mur olsun.

RADYO  FANİDUNYA FM
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap

 


* BENZER KONULAR

Keşke Bilmiş Olsalardı Gönderen: anadolu
[Dün, 09:02:12 ÖÖ]


Temiz ve Murdar Gönderen: anadolu
[Dün, 08:57:55 ÖÖ]


Ahmaktan Kaç Gönderen: anadolu
[Dün, 08:51:12 ÖÖ]


Müslümanın 24 Saati Gönderen: anadolu
[Dün, 08:37:18 ÖÖ]


40 Ayette Merhamet Gönderen: anadolu
[Dün, 08:23:17 ÖÖ]


İmanla Yücelmek Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:43:19 ÖÖ]


Amellerin En Faziletlisi Allah İçin Sevmek Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:34:58 ÖÖ]


Hayat Bizden Ne İster Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:25:50 ÖÖ]


Kibirden Mahrûmiyet Hâsıl Olur Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:14:51 ÖÖ]


Her Gün Tekâmül Etmelidir Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:02:25 ÖÖ]


Güzel Geçimin Sırları. Gönderen: gurbetciyim
[Mayıs 13, 2024, 07:42:25 ÖÖ]


Yol Azığı Sabır ve Namaz Gönderen: gurbetciyim
[Mayıs 13, 2024, 07:37:45 ÖÖ]


Yardımlaşma Gönderen: gurbetciyim
[Mayıs 13, 2024, 07:26:22 ÖÖ]


Kur'an'da İnkarcıların Sıfatları Gönderen: gurbetciyim
[Mayıs 13, 2024, 07:11:43 ÖÖ]


Kur'an Psikolojik Hastalıklara Şifadır Gönderen: gurbetciyim
[Mayıs 13, 2024, 07:07:51 ÖÖ]


Hayat Bizden Ne İster Gönderen: fanidunya NET
[Mayıs 13, 2024, 06:40:51 ÖÖ]


Zamanın Nabzını Tutmak Gönderen: fanidunya NET
[Mayıs 13, 2024, 06:34:18 ÖÖ]


Emanet Ahlakı Gönderen: fanidunya NET
[Mayıs 13, 2024, 06:25:04 ÖÖ]


Annenin Gözünde Çocuk Gönderen: fanidunya NET
[Mayıs 13, 2024, 06:11:50 ÖÖ]


Ömür Hak Yolunda Tüketilmeli Gönderen: fanidunya NET
[Mayıs 13, 2024, 06:05:21 ÖÖ]

Sitemap 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42