Gönderen Konu: HESAP GÜNÜ  (Okunma sayısı 128 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

fanidunya

  • Ziyaretçi
HESAP GÜNÜ
« : Ekim 05, 2020, 08:56:22 ÖS »
Hesap Gününü Unutmayalım

İnsan Yaptıklarından Sorumludur:

İnsan sorumluluk taşıyan bir yaratıktır. Bu, onun temel özelliklerinden birisidir. Allah'ın emirlerine uymak ve yasaklarından sakınmakla yükümlü olan insan,mutlaka bir gün O'nun huzurunda dünyada yaptıklarından sorgulanacaktır. Çünkü O, tesadüfen dünyaya gelmiş değil, Allah'ın takdir ve yaratması ile var olmuştur. Hem de Allah Teâlâ kâinatta olan her şeyi onun hizmetine vermiştir. Kur'an-ı Kerim'de:

أَفَحَسِبْتُمْ أَنَّمَا خَلَقْنَاكُمْ عَبَثًا وَأَنَّكُمْ إِلَيْنَا لَا تُرْجَعُونَ

“Sizi sadece boş yere yarattığımızı ve sizin gerçekten huzurumuza geri getirilmeyeceğinizi mi sandınız"(Mü'minûn, 115.) buyurulmuş ve insanın bir gün hesaba çekileceği bildirilmiştir.

Mahşerde Kimse Kimseye Bir Fayda Sağlamayacaktır:

O gün mal ve evlâdın fayda vermeyeceği bir gündür. Âyet-i kerime'de şöyle buyurulmaktadır:

يَا أَيُّهَا النَّاسُ اتَّقُوا رَبَّكُمْ وَاخْشَوْا يَوْمًا لَّا يَجْزِي وَالِدٌ عَن وَلَدِهِ وَلَا مَوْلُودٌ هُوَ جَازٍ عَن وَالِدِهِ شَيْئًا إِنَّ وَعْدَ اللَّهِ حَقٌّ فَلَا تَغُرَّنَّكُمُ الْحَيَاةُ الدُّنْيَا وَلَا يَغُرَّنَّكُم بِاللَّهِ الْغَرُورُ

Rabbinize karşı gelmekten sakının. Ne babanın evlâdı, ne evlâdın babası namına bir şey ödeyemeyeceği günden (kıyamet gününden) çekinin. Bilin ki, Allah'ın verdiği söz gerçektir. sakın dünya hayatı sizi aldatmasın ve şeytan Allah'ın affına güvendirerek sizi yanıltmasın.” (Lokman, 33)

Bir başka ayette şöyle buyrulmuştur:

يَوْمَ يَفِرُّ الْمَرْءُ مِنْ أَخِيهِ    وَأُمِّهِ وَأَبِيهِ  وَصَاحِبَتِهِ وَبَنِيهِ   

“O gün kişi kardeşinden, annesinden babasından, eşinden ve çocuklarından kaçar. O gün herkesin kendine yetip artacak bir derdi vardır" (Abese, 34-37)

O gün insanlar çok deheşetli bir durumda olacaklar. Hz. Aişe validemiz anlatıyor: Peygamberimiz:

أَنَّ عَائِشَةَ - رضى الله عنها - قَالَتْ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ - صلى الله عليه وسلم - « تُحْشَرُونَ حُفَاةً عُرَاةً غُرْلاً » قَالَتْ عَائِشَةُ فَقُلْتُ يَا رَسُولَ اللَّهِ الرِّجَالُ وَالنِّسَاءُ يَنْظُرُ بَعْضُهُمْ إِلَى بَعْضٍ . فَقَالَ « الأَمْرُ أَشَدُّ مِنْ أَنْ يُهِمَّهُمْ ذَاكِ

– İnsanlar kıyamet günü (ilk yaradılışları gibi) yalın ayak, çıplak ve sünnetsiz olarak haşrolacaklardır, buyurdu. Ben.

– Ey Allah'ın Resûlü, erkek kadın bir arada mı? Bunlar birbirlerinin edep yerlerine bakarlar, nasıl olur? dedim. Peygamberimiz:

– Ey Aişe, haşir işi çok zordur, insanların birbirlerine bakmalarına müsait değildir (Buhari, Rikak, 45; Müslim, Kitabu’l-Cenne, 14), buyurdu.

Ebû Ubeyde ve İbn Münzir'in rivayetlerine göre Katade şöyle demiştir: "Kıyamet günü insan tanıdığı bir kimseyi görmekten sıkıldığı kadar, hiçbir şeyden sıkılmaz. Çünkü yaptığı bir haksızlık sebebiyle peşine düşülmesinden korkar." (Âlûsî, Ruhu'I-Maani, c. XXX, s. 48, Beyrut.)

Ebu Hureyre (r.a.) anlatıyor: Allah Teâlâ:

وَأَنذِرْ عَشِيرَتَكَ الْأَقْرَبِينَ

“(Ey Muhammed) En yakın akrabanı uyar" (Şûara, 214.) ayeti indiği zaman Peygamberimiz akrabalarını çağırarak Safa tepesinde onlara yaptığı bir konuşmada şöyle buyurdu:

أَنَّ أَبَا هُرَيْرَةَ - رضى الله عنه - قَالَ قَامَ رَسُولُ اللَّهِ - صلى الله عليه وسلم - حِينَ أَنْزَلَ اللَّهُ عَزَّ وَجَلَّ ( وَأَنْذِرْ عَشِيرَتَكَ الأَقْرَبِينَ ) قَالَ « يَا مَعْشَرَ قُرَيْشٍ - أَوْ كَلِمَةً نَحْوَهَا - اشْتَرُوا أَنْفُسَكُمْ ، لاَ أُغْنِى عَنْكُمْ مِنَ اللَّهِ شَيْئًا ، يَا بَنِى عَبْدِ مَنَافٍ لاَ أُغْنِى عَنْكُمْ مِنَ اللَّهِ شَيْئًا ، يَا عَبَّاسُ بْنَ عَبْدِ الْمُطَّلِبِ لاَ أُغْنِى عَنْكَ مِنَ اللَّهِ شَيْئًا ، وَيَا صَفِيَّةُ عَمَّةَ رَسُولِ اللَّهِ لاَ أُغْنِى عَنْكِ مِنَ اللَّهِ شَيْئًا ، وَيَا فَاطِمَةُ بِنْتَ مُحَمَّدٍ سَلِينِى مَا شِئْتِ مِنْ مَالِى لاَ أُغْنِى عَنْكِ مِنَ اللَّهِ شَيْئًا

“Ey Kureyş topluluğu, kendinizi Allah'tan satın alın ( Allah'ın azabından koruyun) yoksa ben Allah'ın azabından hiçbir şeyi sizden men edemem. Ey Abdü’l-Menaf oğulları, Allah'ın azabından hiçbir şeyi sizden uzaklaştıramam. Ey Abdülmuttalip oğlu Abbas, senden de Allah'ın azabından hiçbir şeyi men edemem. Ey Peygamberin halası Safiyye, ben, Allah'ın azabından kurtarmak için sana hiçbir yararım olmaz. Ey Muhammed (Sallalahu aleyhi ve sellem)’in kızı Fâtıma, malımdan ne dilersen iste, vereyim fakat Allah’ın azabından hiçbir şeyi senden men edemem.'' (Buhari, Vesâyâ, 11; Müslim, İman, 89)

Peygamberimiz bile, "Kıyamet günü ne olacağım, nasıl hesap vereceğim" derdi.

أَنَّ أُمَّ الْعَلاَءِ - امْرَأَةً مِنَ الأَنْصَارِ - بَايَعَتِ النَّبِىَّ - صلى الله عليه وسلم - أَخْبَرَتْهُ أَنَّهُ اقْتُسِمَ الْمُهَاجِرُونَ قُرْعَةً فَطَارَ لَنَا عُثْمَانُ بْنُ مَظْعُونٍ ، فَأَنْزَلْنَاهُ فِى أَبْيَاتِنَا ، فَوَجِعَ وَجَعَهُ الَّذِى تُوُفِّىَ فِيهِ ، فَلَمَّا تُوُفِّىَ وَغُسِّلَ وَكُفِّنَ فِى أَثْوَابِهِ ، دَخَلَ رَسُولُ اللَّهِ - صلى الله عليه وسلم - فَقُلْتُ رَحْمَةُ اللَّهِ عَلَيْكَ أَبَا السَّائِبِ ، فَشَهَادَتِى عَلَيْكَ لَقَدْ أَكْرَمَكَ اللَّهُ . فَقَالَ النَّبِىُّ - صلى الله عليه وسلم - « وَمَا يُدْرِيكِ أَنَّ اللَّهَ قَدْ أَكْرَمَهُ » . فَقُلْتُ بِأَبِى أَنْتَ يَا رَسُولَ اللَّهِ فَمَنْ يُكْرِمُهُ اللَّهُ فَقَالَ « أَمَّا هُوَ فَقَدْ جَاءَهُ الْيَقِينُ ، وَاللَّهِ إِنِّى لأَرْجُو لَهُ الْخَيْرَ ، وَاللَّهِ مَا أَدْرِى - وَأَنَا رَسُولُ اللَّهِ - مَا يُفْعَلُ بِى

Ensar'dan bir kadın olan Ümmü Alâ (r. Anha) anlatıyor: Müslümanlar Mekke'den Medine'ye hicret ettikleri zaman, Ensar yani Medineliler arasında kur'a ile taksim edilmişlerdi. Bizim aileye de Osman İbn Maz'ûn düşmüştü. Biz Osman'ı evimizde konuk ettik. Osman bir süre sonra hastalandı ve vefat etti. Yıkandı, kendi elbisesi ile kefenlendi. Tam bu sırada Peygamberimiz cenazeye geldiler. Ben cenazeyi tezkiye ederek.

– Ey Ebû Saib. Allah sana rahmet etsin. Senin hakkında bildiğim ve bu cemaate bildirmek istediğim şudur ki. Sen Allah Teâlâ'nın rahmetine erişmiş bahtiyar bir zatsın, dedim. Ben böyle söyleyince, Peygamberimiz bana dönerek:

– Allah Teâlâ'nın bu ölüye rahmet ettiğini nereden biliyorsun? dedi. Ben:

– Ey Allah'ın Resûlü, babam-annem sana feda olsun, Allah, (Osman İbn Maz'ûn gibi inanmış ve Allah'ın emirlerine uyup yasaklarından sakınmış bir kuluna ikram etmez de) ya kime ikram eder?dedim. bunun üzerine Peygamberimiz:

– Osman İbn Maz'ûn ölmüştür. Allah'a yemin ederim ki, ben de bu ölü için hayır ve mutluluk dilerim. Yine Allah'a yemin ederim ki, ben, Allah'ın bir Peygamberi olduğum halde bana (ve size kıyamet günü) ne muamele edeceğini bilemem, buyurdu.

Ümmü Alâ diyor ki: "Vallahi, Peygamberimizin bu uyarısından sonra ben, kimseyi tezkiye etmeye cesaret edemedim" (Buhari, Cenaiz, 3)

Bera radiyallahu anh anlatıyor:

عَنِ الْبَرَاءِ قَالَ كُنَّا مَعَ رَسُولِ اللَّهِ -صلى الله عليه وسلم- فِى جِنَازَةٍ فَجَلَسَ عَلَى شَفِيرِ الْقَبْرِ فَبَكَى حَتَّى بَلَّ الثَّرَى ثُمَّ قَالَ « يَا إِخْوَانِى لِمِثْلِ هَذَا فَأَعِدُّو

Peygamberimizle birlikte bir cenazede idik. Cenazenin mezarı kazılmakta olduğundan Peygamberimiz mezarın bir tarafında oturdu. Bu manzara onu o kadar etkiledi ki, ağladı, göz yaşları ile toprak ıslandı. Sonra da orada bulunanlara:

“Kardeşlerim, kendinizi bugün için hazırlayınız" (İbn Mâce, Zühd, 19)buyurdu.

عَنْ أَنَسِ بْنِ مَالِكٍ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ -صلى الله عليه وسلم- « لَوْ تَعْلَمُونَ مَا أَعْلَمُ لَضَحِكْتُمْ قَلِيلاً وَلَبَكَيْتُمْ كَثِيرًا.

“Benim bildiğimi siz bileydiniz, daha az güler, daha çok ağlardınız" (Buhari, Küsuf, 2; Müslim, Küsuf, 1)

Kıyamet günü insanın dünyada gizli ve aşikâr işlediği her şeyin hesabı görülecek, kişiler arasındaki anlaşmazlıklar çözümlenecektir. O gün hiçbir şeyi saklamak mümkün değildir. Çünkü yerde ve göklerde Allah'a saklı hiçbir şey yoktur. Allah Teâlâ insanı yaptıklarından sorgulayacağı gibi kötü duygu ve düşüncelerinden de hesaba çekecektir. Nitekim Kur'an-ı Kerim'de:

İnsan Dünyada Ne Yapmışsa Hepsi Kaydediliyor:

لِّلَّهِ ما فِي السَّمَاواتِ وَمَا فِي الأَرْضِ وَإِن تُبْدُواْ مَا فِي أَنفُسِكُمْ أَوْ تُخْفُوهُ يُحَاسِبْكُم بِهِ اللّهُ فَيَغْفِرُ لِمَن يَشَاء وَيُعَذِّبُ مَن يَشَاء وَاللّهُ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ

“Siz içinizdekileri açığa vursanız da gizli tutsanız da Allah onunla sizi hesaba çeker. Sonra dilediğini affeder, dilediğine de azap eder. Allah'ın her şeye gücü yeter" (Bakara, 284) buyurulmuştur.

Allah'a gizli ve saklı hiçbir şey olmadığı halde O, insanın yaptıklarını melekler aracılığı ile kayda geçmektedir. Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyurulmuştur:

وَإِنَّ عَلَيْكُمْ لَحَافِظِينَ   كِرَامًا كَاتِبِينَ   يَعْلَمُونَ مَا تَفْعَلُونَ 

“Oysa üzerinizde muhakkak koruyucular var. Değerli yazıcılar. Onlar, siz her ne yaparsanız (sizinle birlikte bulundukları için) bilirler. (iyi ve kötü hiç birini kaybetmeden hepsini amel defterinize yazarlar.) (İnfitar, 10-12)

kişinin neyi ne zaman ve nerede yaptığı yazılmış bulunmaktadır. Bu defterler kıyamet günü sahiplerine verilecek ve:

اقْرَأْ كَتَابَكَ كَفَى بِنَفْسِكَ الْيَوْمَ عَلَيْكَ حَسِيبًا

“Kitabını oku, bugün sana hesap sorucu olarak kendi nefsin yeter'' (İsrâ, 14) denecektir.

Bu amel defterlerinde her şey yazılmış, hiçbir şey unutulmamıştır. Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyurulur:

وَوُضِعَ الْكِتَابُ فَتَرَى الْمُجْرِمِينَ مُشْفِقِينَ مِمَّا فِيهِ وَيَقُولُونَ يَا وَيْلَتَنَا مَالِ هَذَا الْكِتَابِ لَا يُغَادِرُ صَغِيرَةً وَلَا كَبِيرَةً إِلَّا أَحْصَاهَا وَوَجَدُوا مَا عَمِلُوا حَاضِرًا وَلَا يَظْلِمُ رَبُّكَ أَحَدًا

“O gün herkesin amel defteri ortaya konmuştur. Ey Muhammed, suçluların, amel defterlerinden korktuklarını görürsün. "Eyvah, bu nasıl deftermiş ki, büyük küçük hiçbir şey bırakmadan hepsini saymış dökmüş'' derler. Onlar (bu defterlerde) bütün yaptıklarını hazır bulmuşlardır. Senin Rabbin hiç kimseye haksızlık etmez" (Kehf, 49)

O gün herkes sorgulanacaktır. Kur'an-ı Kerim bu hususu ifade eder:

فَلَنَسْأَلَنَّ الَّذِينَ أُرْسِلَ إِلَيْهِمْ وَلَنَسْأَلَنَّ الْمُرْسَلِينَ

“Elbette kendilerine Peygamber gönderilen kimseleri de, gönderilen Peygamberleri de sorguya çekeceğiz." (A'raf, 6)

Amel defterlerini inceleyenlerden bazıları orada yazılı günahlarından bir kısmını inkâr edecekler ve: "Bunları ben yapmadım, melekler yazdı" diyecekler ama, bu konudaki şahitlere itiraz edemeyeceklerdir. Çünkü o gün vücutlarındaki organlar aleyhlerine şahitlik yapacaktır. Nitekim Kur'an-ı Kerim'de bu husus şöyle ifade edilmiştir.

يَوْمَ تَشْهَدُ عَلَيْهِمْ أَلْسِنَتُهُمْ وَأَيْدِيهِمْ وَأَرْجُلُهُم بِمَا كَانُوا يَعْمَلُونَ

“O gün onların dilleri, elleri ve ayakları işledikleri şeyler hakkında kendilerine şahitlik ederler.” (Nûr, 24)

حَتَّى إِذَا مَا جَاؤُوهَا شَهِدَ عَلَيْهِمْ سَمْعُهُمْ وَأَبْصَارُهُمْ وَجُلُودُهُمْ بِمَا كَانُوا يَعْمَلُونَ    وَقَالُوا لِجُلُودِهِمْ لِمَ شَهِدتُّمْ عَلَيْنَا قَالُوا أَنطَقَنَا اللَّهُ الَّذِي أَنطَقَ كُلَّ شَيْءٍ وَهُوَ خَلَقَكُمْ أَوَّلَ مَرَّةٍ وَإِلَيْهِ تُرْجَعُونَ 

“Nihayet oraya vardıkları zaman kulakları, gözleri ve elleri yaptıkları şeyler hakkında onların aleyhinde şahitlik ederler. Onlar derilerine: ''Niçin aleyhimize şahitlik ettiniz" derler. Derileri de: "Bizi, her şeyi konuşturan Allah konuşturdu. Sizi ilk defa yaratan O dur ve siz yine O'na döndürülüyorsunuz" (Fussilet, 20-21) derler.

Ahirette Her Hak Sahibine Hakkı İade Edilecektir:

Kıyamet günü iyilerle kötüler birbirinden ayırd edilecek, haklar alınıp sahiplerine verilecektir. O gün hiç kimsenin hakkı kimsede kalmayacaktır. Peygamberimiz bu hususu ifade ederken:

عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ -صلى الله عليه وسلم- قَالَ « لَتُؤَدَّنَّ الْحُقُوقُ إِلَى أَهْلِهَا حَتَّى يُقَادَ لِلشَّاةِ الْجَلْحَاءِ مِنَ الشَّاةِ الْقَرْنَاءِ

“Elbette kıyamet gününde haklar sahiplerine ödenecektir. Hatta boynuzlu koyundan boynuzsuz koyunun öcü alınacaktır" (Tirmizî, Kitabu Sıfati'I-Kıyame, 2) buyurmuştur.

Ebû Hureyre radiyallahu anh anlatıyor: Peygamberimiz bir başka hadisinde şöyle buyuruyor:

عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ -صلى الله عليه وسلم- قَالَ « أَتَدْرُونَ مَا الْمُفْلِسُ ». قَالُوا الْمُفْلِسُ فِينَا يَا رَسُولَ اللَّهِ مَنْ لاَ دِرْهَمَ لَهُ وَلاَ مَتَاعَ. قَالَ رَسُولُ اللَّهِ -صلى الله عليه وسلم- « الْمُفْلِسُ مِنْ أُمَّتِى مَنْ يَأْتِى يَوْمَ الْقِيَامَةِ بِصَلاَتِهِ وَصِيَامِهِ وَزَكَاتِهِ وَيَأْتِى قَدْ شَتَمَ هَذَا وَقَذَفَ هَذَا وَأَكَلَ مَالَ هَذَا وَسَفَكَ دَمَ هَذَا وَضَرَبَ هَذَا فَيَقْعُدُ فَيَقْتَصُّ هَذَا مِنْ حَسَنَاتِهِ وَهَذَا مِنْ حَسَنَاتِهِ فَإِنْ فَنِيَتْ حَسَنَاتُهُ قَبْلَ أَنْ يُقْتَصَّ مَا عَلَيْهِ مِنَ الْخَطَايَا أُخِذَ مِنْ خَطَايَاهُمْ فَطُرِحَ عَلَيْهِ ثُمَّ طُرِحَ فِى النَّارِ

– Müflis kimdir, bilir misiniz? buyurdu. Orada bulunanlar:

– Bize göre müflis, parası ve malı olmayan kimsedir, dediler. Peygamberimiz:

– Gerçekte benim ümmetimden müflis, kıyamet gününde, namaz, oruç ve zekâtla gelecek olan kimsedir. (Yani namazını kılmış, orucunu tutmuş ve malının zekâtını vermiş olan kimsedir) Ama şuna sövmüş,bunun kanını dökmüş, diğerini de dövmüştür (Yani bu günahları da işlemiştir) bundan dolayı onun iyiliklerinden adı geçenlerin her birine verilir. Üzerinde olan haklar ödenmeden iyilikleri tükenirse, hak sahiplerinin günahları o kimseye yükletilir. Sonra o kimse cehenneme atılır, (Müslim, Kitabu'I-Birr ve's-Sıle, 15) buyurdu.

Kişi kıyamet günü genel olarak beş şeyden sorguya çekilecektir. Bu beş şeyi Peygamberimiz şöyle bildirmişlerdir:

عَنِ النَّبِىِّ -صلى الله عليه وسلم- قَالَ « لاَ تَزُولُ قَدَمَا ابْنِ آدَمَ يَوْمَ الْقِيَامَةِ مِنْ عِنْدِ رَبِّهِ حَتَّى يُسْأَلَ عَنْ خَمْسٍ عَنْ عُمْرِهِ فِيمَا أَفْنَاهُ وَعَنْ شَبَابِهِ فِيمَا أَبْلاَهُ وَمَالِهِ مِنْ أَيْنَ اكْتَسَبَهُ وَفِيمَ أَنْفَقَهُ وَمَاذَا عَمِلَ فِيمَا عَلِمَ

“Kişi ömrünü ne yolda tükettiğinden, vücudunu nerede yıprattığından,malını nereden kazanıp nereye harcadığından, bildiği ile ne iş yaptığından sorguya çekilmedikçe yerinden ayrılamayacaktır." (Tirmizi, Kıyame, 1)

O Gün Sağlam Teraziler Konulur ve Hiç Kimseye Asla Haksızlık Edilmeyecek:

وَالْوَزْنُ يَوْمَئِذٍ الْحَقُّ فَمَن ثَقُلَتْ مَوَازِينُهُ فَأُوْلَئِكَ هُمُ الْمُفْلِحُونَ    وَمَنْ خَفَّتْ مَوَازِينُهُ فَأُوْلَئِكَ الَّذِينَ خَسِرُواْ أَنفُسَهُم بِمَا كَانُواْ بِآيَاتِنَا يِظْلِمُونَ

“O gün (amelleri tartacak) terazi haktır. Kimin (sevap) tartıları ağır gelirse işte onlar kurtulanlardır. Kimin (sevap) tartıları hafif gelirse, işte onlar da ayetlerimize haksızlık etmelerinden ötürü kendilerini zarara sokanlardır.” (A'raf, 8-9)

Ameller tartılırken hiç kimseye haksızlık yapılmayacak, yaptığı her şey adâlet terazisinde tartılacaktır. Nitekim Kur'an-ı Kerim'de:

وَنَضَعُ الْمَوَازِينَ الْقِسْطَ لِيَوْمِ الْقِيَامَةِ فَلَا تُظْلَمُ نَفْسٌ شَيْئًا وَإِن كَانَ مِثْقَالَ حَبَّةٍ مِّنْ خَرْدَلٍ أَتَيْنَا بِهَا وَكَفَى بِنَا حَاسِبِينَ

“Biz kıyamet günü için adâlet terazileri kurarız. Artık kimseye hiçbir şekilde haksızlık edilmez. (yapılan iş) bir hardal danesi kadar dahi olsa onu (adâlet terazisine) getiririz. Hesap gören olarak herkese yeteriz” (Enbiyâ, 47) buyurulmuştur. Bu konuda bir başka ayet-i kerime de şudur:

فَمَن يَعْمَلْ مِثْقَالَ ذَرَّةٍ خَيْرًا يَرَهُ      وَمَن يَعْمَلْ مِثْقَالَ ذَرَّةٍ شَرًّا يَرَهُ

“Kim zerre miktar hayır yapmışsa onu görür. Kim de zerre miktar kötülük yapmışsa onu görür.” (Zilzal, 7-8)

Hz. Ömer(ra) dan da şöyle bir haber rivayet edilmiştir:

 وَيُرْوَى عَنْ عُمَرَ بْنِ الْخَطَّابِ قَالَ حَاسِبُوا أَنْفُسَكُمْ قَبْلَ أَنْ تُحَاسَبُوا وَتَزَيَّنُوا لِلْعَرْضِ الأَكْبَرِ وَإِنَّمَا يَخِفُّ الْحِسَابُ يَوْمَ الْقِيَامَةِ عَلَى مَنْ حَاسَبَ نَفْسَهُ فِى الدُّنْيَا

“Hesaba çekilmeden önce kendinizi hesaba çekiniz. Büyük buluşma günü için sevaplarla süsleniniz. Dünyada nefsini sorgulayan kimse için ahirette hesap verme kolay olur."(Tirmizî, Kıyame, 25)

وَاتَّقُواْ يَوْمًا تُرْجَعُونَ فِيهِ إِلَى اللّهِ ثُمَّ تُوَفَّى كُلُّ نَفْسٍ مَّا كَسَبَتْ وَهُمْ لاَ يُظْلَمُونَ

 “Öyle bir günden korkunuz ki, o gün Allah'a döndürüleceksiniz. Sonra da herkese kazancı tamamı ile ödenecek ve hiç kimse haksızlığa uğramayacaktır.” (Bakara, 281)


 


* BENZER KONULAR

İslam ve İnsan Hakları Gönderen: anadolu
[Bugün, 08:37:24 ÖÖ]


İnsanlık Efendimiz'e (SAV) Şükran Borçludur Gönderen: anadolu
[Bugün, 08:33:23 ÖÖ]


Kur'an ve İnsan Gönderen: anadolu
[Bugün, 08:26:11 ÖÖ]


Mü’minler Ancak Kardeştirler Gönderen: anadolu
[Bugün, 08:19:10 ÖÖ]


İslamda Tevekkül Ve Önemi Gönderen: anadolu
[Bugün, 08:13:30 ÖÖ]


İtikadımızı ve Zihniyetimizi Gözden Geçirelim Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:49:11 ÖÖ]


Lüks ve İsraf Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:41:08 ÖÖ]


Allah’ım, Duyduğum ve Sakındığım Ağrıdan Sana Sığınırım Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:30:03 ÖÖ]


İslâm Dininin Ana Kaynakları Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:21:33 ÖÖ]


İnsan ve İman 2 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:10:43 ÖÖ]


Büyük Cihangir Sultan Mehmed Han Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 06:57:02 ÖÖ]


Hz Peygamber Ve Samimiyet Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 03:50:17 ÖS]


Hz Peygamber Ve İnsan Onuru Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 03:45:36 ÖS]


İslamda Paylaşım Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 03:40:40 ÖS]


Kimsesizlerin Kimsesi Olmak Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 03:35:29 ÖS]


Allah Ve Peygamber Sevgisi Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 03:26:03 ÖS]


2024 - İsmail Metin - Yunus Emre İlahileri - Ney Solo Albüm 192 Kbps Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 03:17:11 ÖS]


Grup Zahid - Single Eserleri 320kbps + Flac Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 01:44:36 ÖS]


Hayra Da Şerre De Aracılık Eden Onu İşleyen Gibidir Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 08:04:17 ÖÖ]


En Tehlikeli Mikrop Çeşidi Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:51:19 ÖÖ]

Sitemap 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41