Gönderen Konu: KIYAMET KOPMADAN KIYAM ET  (Okunma sayısı 1052 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

fanidunya

  • Ziyaretçi
KIYAMET KOPMADAN KIYAM ET
« : Kasım 30, 2014, 01:48:31 ÖÖ »
KIYAMET KOPMADAN KIYAM ET



Sözlükte “kalkmak, dikilmek, doğrulmak ve dirilmek” anlamlarına gelen kıyamet, terim olarak da “hem birey ve toplum olarak insan hayatının sona ermesi hem Allah’ın dünya için belirlemiş olduğu sürenin sonunda kainat ve dünya düzenin bozulması hem de insanların hesap vermek için yeniden dirilerek kabirden kalmaları” demektir.

Kıyamet, müfessir, Rağıp İsfihani’ye bazı alimlere göre “her insanın ölümü kıyamet-i suğra/küçük kıyamet, herhangi bir asırda yaşıyan insanların toptan helakı kıyamet-i vusta / orta kıyamet ve hesaba çekilmek için bütün insanların öldürülüp diriltilmeleri olan kıyamet-i kübra / büyük kıyamet olarak üçe ayrılır” (İsfihani, Müfredat, s.248) Şimdi kıyametin söz konusu kısımlarıyla alakalı bilgiler vermeye çalışalım.

1- Kıyameti Suğra / Küçük Kıyamet

Kıyamet-i suğra her insanın ölümü anlamına gelen kıyamet demektir. Nitekim Hz. Peygamber (sav) bir hadisinde “Ölen kimsenin kıyameti kopmuştur” (Acluni, Keşfül-Hafa, 2/368; Deylemi Müsnedül-Firdevs, Sehâvi Mekasidül-Hasene: 435 H.No:1181) buyurarak ölen bir kimsenin kıyametinin koptuğunun belirtmiştir. Ölümün kıyamet olarak ifade edilmesi, onun soğuk yüzünün ortaya çıkması, dehşeti ve fani hayattan insanı alıp ebedi hayatın içine sokması suğra/küçük olarak tavsif edilmesi de ferdi olarak gerçekleşmesinden ötürü olsa gerektir.  Çünkü dünya ahiretin tarlasıdır. Ölüm de insanı söz konusu mekandan ayırmakta dünyevi imkanlardan yoksun bırakmakta, amel defterinin kapanmasını önleyici bir takım salih ameller hariç onun sonsuzluk aleminde kendisine yararlı olacak hayırlar yapmasına mani olmaktır. Nitekim Yüce Allah Kur’an’da “Her hangi birinize ölüm gelip te Rabbim! Beni yakın bir süreye kadar geciktirsen de sadaka verip iyilerden olsam! Demesinden önce, siz verdiğimiz rızıklardan Allah yolunda harcayın” (Münâfikûn, 63/10) buyurarak ölümün insanın dünya ile ilişkisini kopardığına işaret etmektedir.   Bu yüzdendir ki, insanın dünya ile ilişkisini kesen ölüm hali, onun için kıyamet olarak görülmektedir.

2- Kıyameti-i Vusta

Tarihin belli bir döneminde herhangi bir toplumun bir takım sebeplerden dolayı topluca yok edilmesine orta kıyamet anlamında kıyamet-i vusta denilmektedir.  Kur’an’ı Kerim geçmişte bazı toplumların yok ediliş serüvenine yer vermektedir. Bunların bir kısmı ya şiddetli bir ses, ya kuvvetli bir sarsıntı veya dondurucu bir rüzgâr ya da suda boğulma gibi bazı helâk sebepleri neticesinde, bir kısmı da doğal bir yok oluş süreci sonunda tarih sahnesinden silinip gitmişlerdir.

“Her birini suçüstü yakaladık, kimine taşlar savuran rüzgarlar gönderdik, kimini bir çığlık yok etti, kimin yerin dibine geçirdik, kimini de suda boğduk, Allah onlara zulüm etmiyordu.  Onlar kendilerine zulmediyorlardı.”(Ankebut, 29/40) bütün bu yok ediliş sürecinin unsurları elbette ki insanların kendi kazanımlarıdır. Çünkü tarihin işleyişinde ve toplumların yaşamlarında insan iradesi temel bir belirleyicidir.

“Bu da bir millet kendilerinde bulunanı (güzel ahlak ve meziyetleri) değiştirinceye kadar Allah’ın onlara verdiği nimeti değiştiremeyeceğinden dolayıdır.” (Enfal, 8/53) “…Gerçekte Allah, kendi nefislerinde olanları değiştirmedikçe bir toplulukta olanı değiştirmez.” (Rad, 13/11)

Toplumların Manevi İhyası ve Ölümü

İnsan, ruh ile hayat bulur, ayakta kalır. Ruhu çekilmiş insan hareketsiz bir cesetten ibarettir. Toplumlarında hayatı ve ölümü vardır. Manevi dinamiklerini, yüce ideallerini kaybetmiş bir toplum, manen ölü hükmündedir. O toplumu meydana getiren fertlere sanki ölü toprağı serpilmişte adeta ayakta gezen canlı cenazeler haline gelmiştir. Böyle bir toplum milletler arası platformda bir varlık gösteremez, başka toplumların güdümünde gitmeye mahkum olur.

Ancak şu da unutulmamalıdır ki hastalar iyi bir tedavi ile iyileştiği gibi, toplumlarda düzelebilir. Dünün ölü bir toplumu bugün hayat bulabilir. “Ey iman edenler! Size hayat verecek şeye çağırdığında, Allah’a ve Rasûlüne itaat edin…” (Enfal, 8/24) ayetinde böyle bir dirilişe işaret vardır.

İnsanın hayatı nasıl ruh ile devam ederse, ruhun hayatiyeti /gıdası ve canlılığı da İslam iledir. Buda Allah ve Rasûlünün çağrısına kulak verip, bildiklerini yerine getirmekle olur.

“İman edenlerin Allah’ı anma ve hak olarak inen (Kur’an)’a karşı kalplerinin saygıyla yumuşaması zamanı gelmedi mi? (Müminler), sakın bundan önce kendilerine kitap verilip de (onunla alakayı keserek) üzerlerinden uzun zaman geçmiş, kalpleri artık katılaşmış kimseler gibi olmasınlar, çünkü onlardan çoğu (Allah’ın emrinden çıkmış) fasıklardır. Bilin ki Allah, yeri ölümünden sonra diriltir.” (Hadid ,57/16-17) ayetinin açıklamasında, Elmalılı Hamdi Yazı (r.a) şöyle der: “Aradan uzun zaman geçmesi ile hissiyat kocayarak neşesini kaybeder. Şevke futur, kalbe kasvet gelir. Bu ruhi kasvetten dolayı, fertler gibi toplumlarda dini neş’elerinde, meydana geliş, çocukluk, gençlik, olgunluk, yaşlılık gibi tavırdan tavıra çeşitli devirler yaşar. Bu şekilde ihtiyarlayan toplumlar, ancak neş’enin yenilenmesi yoluyla (Bâ’sü Ba’del, mevt “ölümden sonra dirilmek”) gibi yeniden hayat kesbederek  (kazanarak) varlıklarını idame ve yine o şekilde gelişini istihsal edebilir.” (Hak Dini Kur’an Dili 7/4744)

3- Kıyamet-i Kübrâ

Büyük kıyamet anlamına gelen bu ifade, yüce Allah’ın belirlemiş olduğu sürenin sonunda kâinat nizamının yok edilmesi demektir. Dünya hayatı fanidir. Böyle olunca tabi ki, varlıklar gibi dünyanın da bir sonun olması gerecektir. İşte buna kıyamet-i kübra yani büyük kıyamet denir.

Bir adam Hz. Peygamber (sav)’e, “Ey Allah’ın Rasûlü! Kıyamet ne zaman (kopacak)?” diye sordu. Rasul-i Ekrem bunun üzerine “O’nun için ne hazırladın?” buyurdu. (Buhari, “Edeb”, 96)

“Nihayet onlara ansısın o saat (kıyamet) gelip çatınca, bütün günahlarını sırtlarına yüklenerek: “hayatta yaptığımız kusurlardan ötürü vay halimize! Diyecekler”. Dikkat edin, yüklendikleri günah yük ne kötüdür.” (En’am, 6/31)

Ebu Zer (r.a) zahid bir sahabidir. Evi sade ve mütevazi idi.

-     Ya Ebazer, neden evin böyle sade ve mütavazidir? Diyenlere şu cevabı verir: “Eşya ve mobilyamızı diğer evimize taşıdık. Gördüğünüz ev hakiki ve kalıcı değil; bunun dışında hakiki bir evimiz var, eşyamızı oraya taşıdık”diyerek asıl yurdun ahiret yurdu olduğunu hatırlatmak istemiştir.

Sözün Özü

İslam inancının üç temel esasından birini oluşturan kıyamet veya ahiret konusu sayısı yüzleri aşan, çok değişik ve etkileyici üsluplar taşıyan ayetlerde ve müstakil surelerde ele alınmıştır. Ahir zaman Peygamberi ve Son Nebi olması dolayısıyla kıyamete yakın bir zaman diliminde gönderildiğini açıklayan Rasul-i Ekrem (sav) (Buhari, “Talak” 25, “Rikak”, 39; Müslim, “Fiten”, 132-135) kıyamet alametleriyle ilgili pek çok bilgiler vermiştir.

Yüce Allah hikmetine binaen kıyametin zamanını insanlara bildirmemekle birlikte, müminlere ölüme ve kıyamete daha çok hazırlanmaları için kıyametin yaklaştığını gösteren bir takım belirti ve olayları Peygamberimiz (sav) vasıtasıyla bize haber vermiştir.

Kıyamet alametleri insana yapılmış son bir uyarı olarak anlaşılmalıdır. Kıyametin kopuş zamanı gizli tutulduğundan kıyamet alametleri ile ilgili spekülasyonda bulunmak yerine, bunları birer uyarı kabul ederek ahiret hayatı için hazırlıklı olmak gerekir.

Müslüman için önemli olan, kıyametin ne zaman kopacağını bilmek değil, onun kopmasıyla başlayacak ebedi hayata gerektiği şekilde hazırlanabilmektir.

Kopmadan kıyamet, kıyam et!

Halil Atalay.

 


* BENZER KONULAR

Ölçülerimizi Sâbitelerimizi Bilelim Yaşayalım Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 08:18:21 ÖÖ]


Polen Alerjisi Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 08:09:30 ÖÖ]


İyiliğe ve Cömertliğe İlk Önce Evlerimizden Başlayalım Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 08:01:00 ÖÖ]


Osmanlı’nın Çöküşü ve Kutsal oprakların Bizden Kopmasında Nüfus Azlığının Etkisi Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:53:21 ÖÖ]


Annelerimiz Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:44:25 ÖÖ]


Allahü Teâlânın Gazabı Günahlar İçinde Saklıdır Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:38:04 ÖÖ]


İhlâs Hiçbir Amelini Beğenmemektir Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:30:52 ÖÖ]


Ebubekir İpek - Benim Sevdam Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 10:00:30 ÖS]


Ahlakî Eğitimde Annenin Önemi Gönderen: melek
[Dün, 07:33:28 ÖÖ]


Kurşun Döktürmek Neden Caiz Değildir Gönderen: melek
[Dün, 07:28:41 ÖÖ]


Merhamete Dön Gönderen: melek
[Dün, 07:23:29 ÖÖ]


Kaçarak Evlenmek Mutluluk Getirir mi Gönderen: melek
[Dün, 07:18:11 ÖÖ]


Allah'ın Mağfiretine Koşun Gönderen: melek
[Dün, 07:11:07 ÖÖ]


Kul Borcu Yüzünden Allah'a Kulluğu Unutmak Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:05:22 ÖÖ]


Mümin Ülfet Eder Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:01:45 ÖÖ]


Çocukların Kıyafet Adabı Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 06:22:55 ÖÖ]


Allah, Kalplerin Özünü Bilir Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 06:17:24 ÖÖ]


Göz Alerjisi Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 06:04:42 ÖÖ]


Sünnetullah Ontoloji Kurallar Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 05:57:29 ÖÖ]


Zekeriyya Aleyhisselam Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 05:43:56 ÖÖ]

Sitemap 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42