Gönderen Konu: İçedönük Müyüm Yoksa Yoksa Sosyal Fobi Mİ Var  (Okunma sayısı 87 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimiçi fanidunya NET

  • Administrator
  • *****
  • İleti: 5783
İçedönük Müyüm Yoksa Yoksa Sosyal Fobi Mİ Var
« : Aralık 02, 2023, 07:53:43 ÖÖ »


İçedönük Müyüm Yoksa Yoksa Sosyal Fobi Mİ Var

Sosyal anksiyete bozukluğu, diğer adıyla sosyal fobi, sosyal ortamlarda başkaları tarafından kişinin kendisini izlediği ve yargıladığına dair korku ile karakterize olan bir tür zihinsel sağlık durumudur. Sosyal fobisi olan kişiler diğerleri tarafından negatif algılandıklarını hissedip şiddetli bir kaygı yaşarlar. Bu kaygı durumu sosyal hayata dair davranışları ve kararları etkilemektedir. Sadece davranışları etkilemesi ile değil, somatik belirtileri ile bireyin günlük yaşamını önemli ölçüde olumsuz etkileyen bir durumdur.

Eğer siz de bu belirtileri taşıyorsanız ya da yakınlarınızda bu belirtileri taşıyan birileri varsa sosyal anksiyete bozukluğundan şüphelenilebilir. Mental bozuklukların tanılanmasında kullanılan DSM-5 (Mental Bozuklukların Tanısal ve İstatistiksel El Kitabı) kriterlerine göre sosyal fobi belirtileri esas alınır. Kişinin olumsuz olarak değerlendirilebilecek davranışlardan kaçınması, toplum içinde kaygı duyduğunu belli etmekten kaçınması, hissedilen kaygının ve stresin yaşamı ve iş hayatını etkilemesi, söz konusu olan ortamlarda topluluk önünde konuşmayı tercih etmemesi, göz temasından kaçınması, özellikle performans isteyen durumlarda kaygılanması gibi belirtilerin, sürekli ve en az altı ay sürmesi durumunda kişiye sosyal fobi tanısı konulur.

Sosyal fobi yaşayan kişilerde bazı fiziksel semptomlar görülebilir. Sosyal ortamlara girildiğinde, sosyal etkileşim sırasında ya da kalabalık önünde yapılan konuşmalarda yüzde kızarma, nabız hızlanması, titreme, terleme, mide bulantısı, baş dönmesi, kaslarda gerginlik, göz temasından kaçınmak ve zor nefes almak bu semptomlar arasında yer alır. Güçsüzlük ve yetersizlik hissi, fiziksel olarak çirkinlik ve beğenilmeme algısı, verilen sevgiyi hak etmediğini hissetme, güzel söz ve iltifatların gerçek olmadığını hatta birer avutma olduğunu düşünme, hata yapmaktan çekinme ve mükemmel olma isteği, sürekli kaygı hâli ve bunu saklama gerginliği, toplumun sürekli beğenisini kazanma arzusu… Tüm bu bilişsel çarpıtmalar da sosyal fobi yaşayan kişilerin zihinsel dünyasına birer örnektir.

Çocukluk dönemlerinde aşağılanma, reddedilme, düzenli olarak eleştirilme veya zorbalık gibi olumsuz deneyimler yaşayan kişilerin sosyal fobi geliştirme yatkınlığının daha fazla olabileceği düşünülmektedir. Ayrıca cinsel istismar, travma ve aile içindeki çatışma ortamları da sosyal anksiyete bozukluğu ile ilişkilendirilebilir. Sosyal fobisi olan ebeveyn veya bakım veren ile büyümek de çocuğun ebeveyni ile paralel bir duygu ve düşünce dünyası oluşturmasına neden olabilmektedir. Bu nedenle sosyal öğrenme teorisine göre çocukların, ebeveynlerinden de anksiyetenin her türlüsünü öğrenerek alabilme ihtimali vardır. İçedönük mizacın da ilişkisi olmakla birlikte sosyal fobisi olan çoğu kişi bu durumun bir mizaç özelliği olduğunu zannedip tedavi ve çözüm arayışına girmemektedir. Oysaki bir alışveriş mağazasındaki kasiyer ile konuşamayacak derecede kaygı yaşama ya da iş yerinde mesai arkadaşları ile iletişime geçerken ellerin titremesi ve terleme, içedönük mizacın çok ötesinde tedavi gerektiren bir durumdur.

Sosyal anksiyete bozukluğu tedavi edilebilir bir rahatsızlıktır. İlaç tedavisi ve psikoterapinin sosyal fobiye iyi geldiği klinik çalışmalarda gözlemlenmektedir. Terapi ekollerinin özellikle Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT) ekolünün sosyal fobiye iyi geldiğine dair pek çok çalışma mevcuttur. Bu terapi yaklaşımında, danışana sosyal fobisini azaltacak maruz bırakma yöntemi uygulanır. Sosyal fobi yaşayan danışan, minik adımlarla kaygılandığı durumlara maruz bırakılır. Ev ödevleri ile de bu süreç desteklenir. Eş zamanlı olarak konuşma terapisi ile zihnindeki yanlış kök inançların fark edilmesini ve yerine doğru şemanın yerleşmesini sağlar. İlaç tedavisinde muhakkak bir psikiyatri uzmanına; psikoterapi desteğinde ise muhakkak psikoloji bölümü mezunu olan bir uzmana gitmek gereklidir. Merdiven altı, kulaktan kulağa yayılan ilaçlar ve meslekler, bu durumu daha derin bir yara hâline getirebilir.

Unutulmamalıdır ki sosyal fobi, kişinin kendini kabule geçmesi, gölge ve aydınlık yanlarını tüm çıplaklığı ile kabul etmesi durumunda azalır. Kendi merkezinde olamayan kişi, başkalarının düşünce ve davranışlarını merkeze almış demektir ve her an başkalarının gözüyle kendisini ve dünyayı değerlendirir. Bu açıdan bakınca sosyal fobisi olan kişilerin hatalara, acıya, dışlanmaya, yalnız kalmaya, başkalarının olumsuz düşüncelerine karşı tolerans eşiğini yukarılara çıkarması en güzel hamle olacaktır.

Okuduğunuz bu metinde kendinizden bir parça buldu iseniz kaygınızın artacağı zor anlarda okumak için kendinize hatırlatıcı bir yazı yazmanızı tavsiye ederim. Bu tatlı bir mesaj olabileceği gibi motive edici bir söz ya da bir emoji dahi olabilir. En güzel notu yine siz kendinize hazırlayabilirsiniz. Bir diğer önerim de kaygılandığınız durumlara dair minik, sizi zorlamayacak hamlelerde bulunmanız. Mesela tek başına dolmuşa binmek ya da apartmandaki birisine selam vermek gibi. Üzerine yavaşça gittikçe endişelerinizin azaldığını göreceksiniz. Bunun için bazı tavsiyelerim olacak:

Kendini ve diğerlerini, tüm eksiklikleri, hataları ve defolarıyla kabul etmek…
Başkaları ile aynı hiyerarşik zeminde, ne daha yukarıda ne daha aşağıda (herkes benim kadar kusurlu ve eksik, benim kadar biricik ve değerli) olduğumuzu bilmek…

Kusursuzca kusurlu (perfectly imperfect) olma cesareti gösterebilmek…

Ne kendimizle ne de başkaları ile olan ilişkilerimizde mükemmeli beklemek…

Başkalarının düşüncelerine değil kendi merkezimize geri dönmek, kendi özerk bakış açımıza ve duygularımıza sahip çıkmak…

Evet, bunların hepsi zor ama bir farkındalıkla ve pratikle geliştirilebilecek beceriler.

Carl Rogers’ın sözüyle bitirelim: “İlginç olan şudur ki değişim ancak kendimi, olduğum hâlimle kabul ettiğimde mümkün.”

Dr. Psk. Esra Ceylan.

İNTERNET RADYOMUZ. 24 SAAT YAYINDADIR.

RADYO  FANİDUNYA FM
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap

 


* BENZER KONULAR

İnsan ve İnsanlık Gönderen: türkiyem
[Bugün, 08:25:05 ÖS]


İslam’ın Kadına Verdiği Değer Gönderen: türkiyem
[Bugün, 08:20:33 ÖS]


Kulluk Bilinci Gönderen: türkiyem
[Bugün, 08:12:12 ÖS]


İnsan Onuru Mukaddestir Gönderen: türkiyem
[Bugün, 08:07:04 ÖS]


İslam’ın Engelliye Bakışı Gönderen: türkiyem
[Bugün, 08:02:58 ÖS]


Zaralı Alışkanlıklardan Korunmak Gönderen: anadolu
[Bugün, 07:19:12 ÖÖ]


Hz. Peygamber ve Birlikte Yaşama Ahlakı Gönderen: anadolu
[Bugün, 07:13:25 ÖÖ]


İslam Ahlakı Gönderen: anadolu
[Bugün, 07:08:04 ÖÖ]


Mutaki Olmak Gönderen: anadolu
[Bugün, 07:03:31 ÖÖ]


İbadetin Özü Dua Gönderen: anadolu
[Bugün, 06:57:45 ÖÖ]


Haya – Ahlak – İmandır Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 06:34:05 ÖÖ]


İkiyüzlülük- Münafıklık – Manevi Bir Hastalıktır Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 06:28:39 ÖÖ]


İslamda Birlik ve Beraberliğin Önemi Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 06:21:39 ÖÖ]


İnsanlara İyi Muâmele Etmek Aklın Yarısıdır Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 06:12:43 ÖÖ]


Akıllı Kime Denir Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 06:04:51 ÖÖ]


2014 - Ahmet Yağmur - Medine'ye Hasret Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 06:03:52 ÖS]


Asıl Derdimiz Dertsiz İnsanlar Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:27:42 ÖÖ]


Hayatını Düzene Koymak İsteyen Müslüman Gençlere Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:17:49 ÖÖ]


Bizi Aldatan Bizden Değildir Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 06:53:08 ÖÖ]


BenimKkim Olduğumu Biliyor musun Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 06:42:56 ÖÖ]

Sitemap 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41