Kur'an Psikolojik Hastalıklara Şifadır
Her geçen gün Allah’a olan imanım daha da artıyor. Yaşanan sıkıntılar karşısında İslam’ın sunduğu çözümler, problemlerin aşılmasında sahih egzersizler olarak karşımıza çıkıyor.
Yapılan bilimsel araştırmalar göstermiştir ki Allahu Teala’ya (cc) olan iman, düzenli olarak kılınan namazlar, verilen zekât ve sadakalar, Ramazan ayında yapılan hac ve umre ziyaretleri ve okunan Kur’an’ı Kerimler insana musallat olan her türlü psikolojik rahatsızlıklara iyi gelmektedir. Özellikle çağımızın psikolojik hastalıklarından stres, kaygı, üzüntü, obsesif kompulsif bozukluk, baş ağrısı, hastalık korkusu, insomnia ve psiko-fiziksel hastalıklardan korunmanın ve bu hastalıkların tedavisinin birinci faktörü Allah’a (cc) yakin bir imandır.
İnsanın en yüksek oranda psikolojik sağlığını temin eden birinci faktör tevhid inancı, Kelime-i şahadetin anlamı, şirk unsurlarından uzaklaşmak ve her türlü bidat ve hurafeden kaçınmaktır. Küçüklükten itibaren içine Allah inancı yerleşen bir kimsenin özgüveni ve direnci artar, olaylar karşısında şaşırmaz, eli ayağına dolaşmaz, psikolojik hastalıklara karşı korunaklı olur ve bağışıklık sistemi güçlenir.
Yapılan tesbihatlar, dualar ve zikirlerle birlikte beş vakit namazı eda etmek kişiyi psikolojik olarak rahatlattığı gibi kişinin her türlü kaygı ve stresten uzaklaşmasına da vesile olur.
Ayrıca abdest almak da doktorların hastalarını su ile tedavi etme yöntemlerine benzer bir tedavi vazifesini görmektedir. Organların düzenli olarak yıkanması stres faktörünü azaltır, üzücü olayların ve sıkıntıların verdiği negatif etkiyi minimize eder. İnsan vücudundaki sinirler aklın ve bedenin maruz kaldığı tüm negatif ve pozitif duygulanımlardan etkilenmektedir. Bu sinirlerin suyla temas etmesi sinirlerin soğumasına ve sakinleşmesine neden olmaktadır.
Özellikle aşırı kaygı ve stresin yol açtığı bazı problemlere baktığımız zaman bunlardan aile içi anlaşmazlıklar, aile içi şiddet, boşanma, cinsel taciz, ekonomik geçim zorluğu, ağır eğitim, aile içi sorumlulukların ağırlığı, belirli bir korkuya sebep olan durumun ortaya çıkması ve ölüm gibi nedenler gösterilebilir. Sorunların çözümü ve tedavisinde İslam dininin sunduğu güzellikleri görmek gerekir.
Müslümanlarda bu tür psikolojik problemler olmuyor mu diye bir soru akla gelebilir. Ben Müslümanlarda yaşanan problemlerin eksik uygulamadan kaynaklandığını düşünmekteyim. Nerede İslami bir hükmün uygulanmaması ya da eksik uygulanması varsa orada bir rahatsızlık tebarüz etmekte ve mü’min kişi bu eksikliği giderdiği zaman rahatsızlık da kendiliğinden ortadan kalkmaktadır… Çünkü Kur’an şifadır. Onun emir ve yasaklarını uygulamak da kişiye şifa verir.
Mesela bir baş dönmesini ele alalım… Baş dönmesi deyince hastanın dengesini sağlamadaki her türlü problem anlaşılır. Tıp dilinde genel olarak vertigo adı verilir. Her tarafın döndüğü, yerin ayak altından kaydığı, kafanın içinin boşaldığı, gözlerin karardığı şeklinde şikâyetler tekrarlanır. Bunların hepsine birden baş dönmesi denir. Bunun stresle ilgili yönünü incelediğimiz zaman buna pozisyonel baş dönmesi (BPPV) denir ve bunun tedavisi Epley manevrası denen doktorun muayene masasında uyguladığı bazı hareketlerdir. Bu hareketler iç kulaktaki bazı partiküllerin (parçacıkların) yerine oturmasını sağlamaktadır.
Bu eksersizleri uyguladıkları zaman namaz kılarken gözümüzün durumu aklıma geldi. Namaz esnasında gözün kapatılmaması, başın sağa sola çevrilmemesi ve sabit bir noktaya bakılması peygamberimizin uygulaması olarak emredilmektedir. Uygulama günde beş vakit olarak düşünüldüğü zaman iç kulaktaki bazı partiküllerin yerine oturmasına açık bir etkisi olduğu düşünülebilir.
Son olarak horlama ile ilgili bir bilgi vermek istiyorum. Bu rahatsızlığın nedenlerine baktığımız zaman aşırı ve hızlı kilo alma, psikolojik sorunlar, depresyon, cinsel isteksizlik, konsantrasyon güçlüğü, uykusuzluk, gün içinde sürekli yorgun olma, düzensiz ve konforsuz uyku gibi nedenler sayılabilir. Doktorların tedavi için önerdikleri uygulamalardan biri de kişinin yatış şekli ile ilgilidir. Sırt üstü yatıldığı zaman küçük dil boğazı tıkadığı için nefes alıp vermede zorlanılmakta ve horlama meydana gelmektedir. Oysa yan tarafa yatıldığı zaman horlama gerçekleşmemektedir. Çünkü küçük dil boğaz yolunu tıkamamaktadır.
En faydalı ve belki de en az zarar görebileceğimiz bir yatış pozisyonun Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v.)’in bize tavsiye ettiği "Sağ yana yatarak ve ayakları hafiften vücuda doğru çekerek uyuma" şeklinde olduğu hakikati ilmi araştırmalarla ancak bugün doğrulanabilmektedir.
Bununla beraber Kur'an-ı Kerim'de Al-i İmran (3/191) ve Kehf surelerinde (18/18 ) geçen ayetlerde, insanların her iki yanları üzerinde yatarken de Allah'ı anabileceklerinin ve ayrıca uyku sırasında zaman zaman sağa-sola döndürüldüklerinin anlatılmasından, sola yatmanın da yasaklanmadığını, sağa yatmanın, ilk yatış şekli olarak tavsiye edildiği anlaşılabilir.