Son İletiler

Sayfa: [1] 2 3 ... 10
1
Mustafa Sevim - Albümdışı ve Single Eserleri

Mustafa Sevim - Albümdışı ve Single Eserleri (16 / 72:12)
-------------------------------------------------------------------------------
Mustafa Sevim - Bir Görüşte Aşık Oldum 04:55
Mustafa Sevim - Doyulurmu 2016 06:09
Mustafa SevimMustafa Sevim - Gidem Görem Medine'yi 04:00
Mustafa Sevim - Gönül Yanıyor 04:17
İlahi YayınMustafa Sevim Yeni İlahileri 2018 - Yeni İlahiler 2018 07:09
Mustafa Sevim - Hu Diye Hu Diye Gavsım Geliyor 05:06
Mustafa Sevim - Kul Güzel Olur 03:28
Mustafa Sevim - Menzilde Üç Minare Yeni 02:58
Mustafa Sevim - O Medinede 03:06
Mustafa Sevim - Özledim 04:14
Mustafa Sevim - Seni Ararım Allahım 04:10
Mustafa Sevim - Senin Hasretinden 03:05
Mustafa Sevim - Seydam 02:54
Mustafa Sevim - Sofilik Ateşten Gömlek 05:20
Mustafa Sevim - Yak Sultanım (K.S) 05:52
Mustafa Sevim - Yetiş Seydam 05:22



Mustafa Sevim - Ben Bir Sultan Gördüm Menzil Köyünde 2018 Single - 320 Kbps (1 / 00:00)
-------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Mustafa Sevim - Ben Bir Sultan Gördüm Menzil Köyünde 03:04



Mustafa Sevim - Seher Yeli 2020 Single  - 320 Kbps (1 / 05:55)
------------------------------------------------------------------------------------
Mustafa Sevim - Seher Yeli 2020 05:55



Mustafa Sevim - Sen Seyyid Sâki'nin Babasısın 2021 Single - 320 Kbps (1 / 04:26)
------------------------------------------------------------------------------------------------------
Mustafa Sevim - Sen Seyyid Sâki'nin Babasısın 2021 04:26



Mustafa Sevim - Meftun (feat. Murat Belet) (Single) 2022 - 192 Kbps
1 / 00:00:04:30 / 10,32 MB

Mustafa Sevim - Meftun (feat. Murat Belet) (Single) 2022 - 192 Kbps (1 / 04:30)
-----------------------------------------------------------------------------------------------------
Mustafa Sevim - Meftun (feat. Murat Belet)  04:30



Mustafa Sevim - Vuslat (Single) 2022 - 320 Kbps + Flac
1 / 00:00:03:24 / 7,79 MB - 21,20 MB

Mustafa Sevim - Vuslat (Single) 2022 - 320 Kbps (1 / 03:24)
---------------------------------------------------------------------------------
Mustafa Sevim - Vuslat  03:24



Mustafa Sevim & Hamed Pashmaki - Merhaba (Single) 2022 - 320 Kbps
1 / 00:00:03:20 / 7,64 MB

Mustafa Sevim & Hamed Pashmaki - Merhaba (Single) 2022 - 320 Kbps (1 / 03:20)
---------------------------------------------------------------------------------------------------
Mustafa Sevim & Hamed Pashmaki - Merhaba  03:20




Mustafa Sevim & Hamed Pashmaki - Can Ahmed'im (Single) 2022 - 320 Kbps
1 / 00:00:03:43 / 8,53 MB

Mustafa Sevim & Hamed Pashmaki - Can Ahmed'im (Single) 2022 - 320 Kbps (1 / 03:43)
--------------------------------------------------------------------------------------------------------
Mustafa Sevim & Hamed Pashmaki - Can Ahmed'im  03:43



Mustafa Sevim - Ayrılık Hasreti (Single) 2023 - 320 Kbps
1 / 00:00:02:42 / 6,20 MB

Mustafa Sevim - Ayrılık Hasreti (Single) 2023 - 320 Kbps (1 / 02:42)
------------------------------------------------------------------------------------------
Mustafa Sevim - Ayrılık Hasreti  02:42



Mustafa Sevim & Fırat Türkmen - Vurgunum (Single) 2023
1 / 00:00:04:12 / 3,85 MB

Mustafa Sevim & Fırat Türkmen - Vurgunum (Single) 2023 (1 / 04:12)
----------------------------------------------------------------------------------------
Mustafa Sevim & Fırat Türkmen - Vurgunum  04:12



Mustafa Sevim - Sana Geldim (Single) 2024 - 320 Kbps
1 / 00:00:03:49 / 8,76 MB

Mustafa Sevim - Sana Geldim (Single) 2024 - 320 Kbps (1 / 03:49)
--------------------------------------------------------------------------------------
Mustafa Sevim - Sana Geldim  03:49




Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap



Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap




İNTERNET RADYOMUZ. 24 SAAT YAYINDADIR.

RADYO  FANİDUNYA FM
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap

TÜM OKUYCULARIMIZI PAYLAŞIMA DAVET EDİYORUZ, DAVETLİSİNİZ.

2
Mehmet Çelebi - Single Eserleri
2 / 00:00:07:44 / 17,73 MB

Mehmet Çelebi - İmtihan (Single) 2024 - 320 Kbps (1 / 03:56)
----------------------------------------------------------------------------------
Mehmet Çelebi - İmtihan  03:56


Mehmet Çelebi - İsmi Anılınca (S.A.V) (Single) 2024 - 320 Kbps (1 / 03:48)
------------------------------------------------------------------------------------------------
Mehmet Çelebi - İsmi Anılınca (S.A.V)  03:48




Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap




İNTERNET RADYOMUZ. 24 SAAT YAYINDADIR.

RADYO  FANİDUNYA FM
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap

TÜM OKUYCULARIMIZI PAYLAŞIMA DAVET EDİYORUZ, DAVETLİSİNİZ.
3
Anne Bebek,Bbakımı / Çocuk ve Dayak
« Son İleti Gönderen: türkiyem Bugün, 10:54:26 ÖÖ »


Çocuk ve Dayak

Çocuklarımıza bu hayatta öğretmek istediğimiz şeylerden biri öfke dürtülerimizi nasıl kontrol etmemiz gerektiği olmalıdır. Öfkesini kontrol edemeyen ebeveyn elbette bunu çocuğuna da öğretemez. Çocuk bunu güçlüler, zayıflara vurabilir veya istediği gibi davranabilir şeklinde algılayacaktır.

Bu zincir genelde baba, anneyi döver; anne çocuğu, çocuk ise kardeşini döverek yani taklit ederek ilerler. Çocuk problemlerin kaba kuvvetle çözülebileceğini düşünür. Bazı ebeveynler ise ben çocuğumu seviyorum arada sırada vurmalarım onu etkilemez şeklinde bir savunma mekanizması geliştirerek kendilerini haklı çıkarırlar. Hele hele bu vurmalara seni bırakır giderim; annen olmam; baş belası çocuk gibi sözlerde eklenince çocuğun özgüveni tükenir gider.

Yapılan araştırmalar dayak atılan çocuğun zekâ düzeyinin normalden düşük ilerlediğini göstermiştir. Çok katı olmak çocuğun kalbini kırar, saldırgan veya çekingen yapar.

Çocuğu dövmek ahlakını bozar, onu yalana sevk eder. Allah korkusunun dışındaki bütün korku vasıtaları insan için zararlıdır. Çocuk anne, babayı onlardan korktuğu için güçlü olana kadar mecburen dinler; oysa onları sever ve kalplerini kırmaktan korkarsa ömrünün her döneminde onları sayar ve önemser.

Peygamberimiz (s.a.s) çocuklara hoşgörülü yaklaşmış, ilgi göstermiş, şakalaşmış, onlarla oyun oynamıştır. Onları taklit yoluyla eğitmiştir. İbn-i Abbas’ın ona bakarak abdest almasını buna örnek verebiliriz. Bizlerde yavrularımızdan bıkmamalı ve şikâyetçi olmamalıyız. Hiç iletişim kurmadan, sevgisini-saygısını kazanmadan, onlarla oynamadan ve hatta onlarla birlikte ağlamadan, kendilerince olan dertlerini dinlemeden nasıl bu büyük emaneteİslam’ı anlatabiliriz. Döverek mi Müslüman yetiştireceğiz.

Sabır ne güzel haslet! Sanki bizler hatasız mıyız? Ya bizi de hatalarımızdan dolayı sürekli küçümseyip, dövselerdi, adam yerine koymasalardı? Düşünün ve kendinizi onların yerine koyun. Empati yapınca ne kadar onur kırıcı oldu değil mi?

“Şefkatli olmayana merhamet edilmez.” (Buhârî, Edeb/18)

Tedip, edep verme demektir. Dünyevi ve uhrevi konularda kişinin ümit ve korku arasında (beyne’r-racâ ve’l-havf) tutulması gerekir. Dikkat edelim Kur’an, Allah’ın rahmeti ile ümit verirken, adalet ve cezasıyla; gadab ve celaliyle de korkutur. Peygamber (s.a.s):

“Henüz tıfıl olan çocuklarınızı dövmeyin!” (Deylemî) buyurmuştur. Tıfıl kelimesi doğumla, temyiz (buluğ) arasındaki çocuklar için kullanılmaktadır. Temyiz yaşına gelip de namaz kılmama gibi konularda cezai yaptırımlar varsa da bunlar birçok şarta bağlanmıştır.

Sabretmek, örnek olmak, doğru anlatmak, yüze vurmamak, darp şeklinde iz bırakacak şekilde vurmamak, üçten fazla vurmamak gibi birçok sınırlandırmalar getirilmiştir. Unutmayalım ki Allah Resulü (s.a.s) bu yöntemi kullanmamıştır ve şöyle buyurmuştur:

“Herkese derecesine göre davranın.” (Ebû Dâvûd, Edeb/22) Yine başka bir hadiste:

“Akılları nisbetinde ikabda bulunun.” (Suyutî, Câmiu’s-Sağîr, 4/299)

Çocuk tedibinde kendi aklımıza göre değil, onların aklına uygun düşecek cezalandırmalar yapılabilir. Sahabeden Hz. Peygambere (s.a.s) yakınlığı ile bilinen Hz. Enes on yıl kendisine hizmet ettiğini, işlerin her defasında O’nun arzuladığı şekilde olmadığını, buna rağmen bir defacık ne vurduğunu, ne ayıpladığını ne de ”Onu niye yapmadın?” diye hesaba çekmediğini, kazara hanımlarından biri “Keşke şöyle yapsaydın” şeklinde müdahale edecek olsa:

”Bırakın çocuğu! O, Allah’ın murad ettiğinden başka bir şey yapmamıştır.”dediğini nakletmiştir.

İslam âlimleri dayaktan çok rıfkla/yumuşak huylulukla muameleden yana olmuşlardır. Din güzel ahlaktır. En vahşi hayvanlar bile terbiye ile ehlileştiriliyor. “Terbiyede lisan-ı hâl, lisan-ı kâlden entaktır/üstündür” denmiştir. Yani insanın hal ve hareketi, sözünden daha etkilidir. Her müslüman ilahi emirlere uyarak kabalık ve sertlikten uzaklaşmalı, iyilik ve merhametle muameleyi prensip edinmelidir. Allah Rasûlü (s.a.s):

“Bir kimse yumuşak davranmaktan mahrum ise hayrın tamamından mahrumdur.” buyurmuştur. (Müslim, Birr/75)

Yine konumuzla ilgili olarak ‘hilm’ kelimesine değinmek istiyorum. Hilm; yumuşak huyluluk, ağır başlılık, sabır ve temkinli olmak demektir. İntikam alma kudretine sahipken, tahammül etmek, öfke ateşini söndürmek, kızmamak heyecana kapılmamak anlamlarına gelir. Bir âyet-i kerimede:

“Şüphesiz ki ALLAH çok iyi bilendir, hilm sahibidir” (Hacc, 59) buyurulmuştur. Yine:

“(Ey Peygamber!) Sen Allah’tan bir rahmet ve lütuf olarak onlara yumuşak davrandın. Eğer kaba ve katı yürekli olsaydın, onlar, etrafından muhakkak dağılıp gitmişlerdi bile. Artık onları bağışla, günahlarının affını iste…”buyurulmuştur. (Âl-i İmrân, 159)

Ayet ve hadislerin ışığında bir düşünelim. Allah, Rasûlü’ne bile yumuşaklığı öğütlerken; bin bir kusuru olan bizlerin, elimizin altındakilere nasıl davranmamız gerektiğini tekrar tekrar düşünmemiz gerekmez mi?

Evet; gönül sürurumuz Zülcenâheyn ne güzel ifade etmiş:

Bütün varımı alsalar

Taş üstüne koymasalar,

Gece gündüz ağlatsalar,

Ben yine İllallah derim.

Âlem dolsa fitne fesat,

Kötü ahlakı söküp at.

Nefis, düşman gelse kat kat,

Ben yine İllallah derim.

Çocuklarımıza sinirlendiğimiz zaman, sabır ve namaz ile Allah’a dua etmeliyiz. Sakinleşmek için Kelime-i Tevhid’in sırrına sarılabiliriz.

Hasbünallâh ve ni‘mel vekîldiyerek desteği yine Mevlâ’dan beklemeliyiz.

Allah, Ümmet-i Muhammed’e İslam ahlakı ile ahlaklanmayı nasip eylesin.

Amin.

İNTERNET RADYOMUZ. 24 SAAT YAYINDADIR.

RADYO  FANİDUNYA FM
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap

TÜM OKUYCULARIMIZI PAYLAŞIMA DAVET EDİYORUZ, DAVETLİSİNİZ.
4
DUA BAHÇESİ / Çocuklarımız ve Dua
« Son İleti Gönderen: türkiyem Bugün, 10:49:17 ÖÖ »


Çocuklarımız ve Dua

Dua, aciz insanoğlunun sonsuz kudret sahibi Allah (c.c) (c.c) ile kurduğu diyalog ve köprüdür. Hem zikirdir, hem ibadettir. Peygamber Efendimiz (s.a.s): “Dua, ibadetin özüdür.” buyurmuştur. Dua; Arapça bir kelimedir. Seslenmek, yardıma çağırmak, Allah’a (c.c) yalvarmak demektir. Ayet-i Kerimede Yüce Rabbimiz: “De ki: Duanız olmazsa Rabbim size ne diye değer versin ki?” (Furkan, 25/77) buyurmaktadır. Duada esas olan, kulun Allah’a (c.c) muhtaç olduğunu, O’ndan başka çaresi olmadığını bilmesidir. Kur’an dua ile başlayıp dua ile son bulur.

Çocuk, kendini idrak etmeye başladığı zaman, evdeki büyüklerin semaya açılan ellerini görür. Ne yapıldığını ne söylendiğini anlamasa da minicik avuçlarını semaya açar ve dudaklarını kıpır kıpır hareket ettirir. Gece, uyumadan önce büyüklerinin öğrettikleri kısa duaları yapmadan uyuyamazlar. Bu dualarda cesaret bulurlar, korktuklarından emin olurlar ve Allah’a (c.c) güvenmeyi adım adım öğrenmeye başlarlar. Hepimiz hatırlarız bu duaları; “Yattım Allah kaldır beni / Rahmetine daldır beni / Can bedenden ayrılınca iman ile gönder beni.” Evet... Bu dualar ile Allah (c.c), Peygamber, Melek kavramları süzülüp çocuk kalbine yerleşir. Yine başka tanıdık bir dua; “Yattım sağıma  / döndüm soluma / Melekler şahid olsun dinime imanıma / Yattım Allah kalkarım inşallah / Kalkmazsam La ilahe illallah.” Bu dua ile de ölüm, ahiret, iman kavramları içimize yerleşti.

İnsan hangi yaşta olursa olsun dua ederken beden elbisesini çıkarır, bir çocuk gibi ruhu ile içten niyaz eder. Artık, yemekte dua, sabah kalktığında dua, evden çıkarken dua, yolculukta dua, sınava girerken dua… Bu böyle devam edip gider. Hele hele çocuklar zengin hayal dünyaları ile bir başka dua ederler. Yeter ki biz onları dua ile tanıştıralım, dualar ile büyütelim. Bunun için özellikle mübarek gün ve geceleri ganimet bilelim. Bu bereketli zamanlarda çocuklarımızın maneviyatını daha da zenginleştirebiliriz. Gün içerisinde onlarla beraber dualar edebiliriz. Çocuklar oyun oynarken öğrenme kabiliyetleri fazladır. Oyun arasında onlara hiç fark ettirmeden yeni dini bilgiler verebilir, dualar öğretebiliriz. Böylelikle çocuk hem eğlenecek hem oyun oynadığını zannedecek hem anne ve babasıyla birlikteliğin huzuruna varacak hem de kalbi Allah (c.c) ile dolacaktır. Onlara her şeye gücü yeten Allah (c.c) bizi hep duyar, bizi bizden iyi bilir yeter ki biz güzel bir şekilde istemeyi bilelim ve sabredelim düşüncesini aşılayabilelim. Sonra çocuklarımıza mutlaka burada gerçekleşmeyen isteklerimizin, bizim için hayırlı olmadığını ya da Allah’ın (c.c) bize ahiret gününde misliyle fazlasını vereceğini de öğretmeliyiz.

Bu düşünceleri benimseyen körpe yürekler aydınlanır, Allah’ı (c.c) sevmeyi ve O’na güvenmeyi öğrenir ve inşallah (c.c) huzurlu, imanlı nesiller yetişir. Ruhun gıdası, kalbin nuru maddi-manevi dertlerin şifa kaynağı olan dua, ümit ve huzur menbaıdır. O kadar önemlidir ki bizi gazaptan kurtarır. Cenab-ı Allah (c.c) buyurmuştur ki : “Kim bana dua etmezse ona gadap ederim.” (İbn Mace, Dua, 1; İbn Hanbel 3/477) Öyle ya, dua ile O’na (c.c) sığınmamak ya gafletten, ya kibirden, ya nankörlükten veya O’nun (c.c) azametini kavrayamamaktan kaynaklanır. Bunlar ise azaba sebeptir. Allah’a  (c.c)  yakın olmak, O’nun (c.c) sevdiği ve razı olduğu bir kul olmak için dua etmeli ve evlatlarımıza da bunu öğretmeliyiz.

Allah’a (c.c) verdiği nimetlerden dolayı şükretmek için dua ederiz. Kötülüklerden, bela ve afetlerden korunmak için dua ederiz. İyi bir insan olmak, güzel ahlak ve davranışlara sahip olmak ve doğru yoldan ayrılmamak için dua ederiz. Yine dileklerimizin gerçekleşmesi için müminin silahı olan duaya sığınırız.

Öyleyse çocuklarımızın günahsız ellerini açtıralım semaya ve Rasullullah’ın (s.a.s) öğrettiği bu mübarek duayı birlikte tekrar edelim:

“Allah’ım! Ürpermeyen kalpten, doymayan nefisten, fayda vermeyen ilimden ve kabul olmayacak dua’dan Sana sığınırım.”(Müslim)

Amin, bi Hürmeti Taha ve Yasin. Es-salatu vesselamu aleyke Ya Rasullullah... (s.a.s)                                 
5
İnaç Ahlak / İnsanlara Güzel Ahlakın Gereğine Göre Davran
« Son İleti Gönderen: türkiyem Bugün, 10:45:23 ÖÖ »


İnsanlara Güzel Ahlakın Gereğine Göre Davran

(Hadis-i Şerif)

Son peygamber Hz. Muhammed Mustafa (s.a.s), O’na binlerce salat ve selam olsun “İnsanlara güzel ahlakın gereğine göre davran!” (Tirmizî, Birr, 55)buyurmuştur. Seçtiği her kelimede bile ne kadar hikmetler bulunduğunu bu yazımızda kısaca beyan etmeye çalışacağız.

Peygamber Efendimiz, ilk başta muhatabımızdan bahsediyor. Biriyle konuşurken, birinden bahsederken öncelikle o kişinin geçmişini ve halini bilip öyle konuşmalıyız.

“İnsanlara akılları nispetinde konuşun!”(Ebû Davud, Edeb, 20; Münâvî, Feyzü'l-Kadir, 3/75)diyorsa eğer Peygamberimiz, biz de muhatabımız kim ise, onun anladığı dilden konuşmalıyız. Efendimiz de dikkati buna çekmek için kelime olarak “nâs” demiştir.

Peki o “nâs” kimdir? Kime karşı nasıl muamelede bulunmalıyız?

Nâsinsanlardır. İnsan dediğimizde iki eli iki gözü kulağı, ruhu olan varlıktır. Bu çok geniştir: İster Müslüman, kâfir, putperest, mecûsi, musevi, hristiyan, yaşlı-genç, kaba-kibar, kadın-erkek, olsun fark etmezdir.  Dikkat edelim Efendimiz burada sadece Müslümanlar, sadece namaz kılanlar, veya sadece takva sahipleri demiyor. Bütün insanlara, ayırt etmeksizin her insana, her şahsa karşı alınacak tavır.  Allah’ın “Rahman” isminin anlamı “bütün insanlara merhamet etmesi” demektir. Bu hadis-i şerifte bir manada buna işaret edilmektedir. Allahü Teâlâ, Rahman ismiyle bütün insanlara merhamet ediyor, bizler de beşer olarak, kul ve insan olarak hem Allah’ın isminin tecellisi ile hem de Efendimizin Sünneti gereğince buna uymalıyız.

Muhatabımızı öğrendikten sonra gelelim davranış tarzımıza. Efendimiz “bi hulukin hasen” buyuruyor. Yani güzel ahlak anlamına geliyor. Sözün sahibi Efendimiz, gizliden kendine ișareten güzel ahlakın kendinde bulunduğu için bu mana yüklü sözü söylüyor. Ki O (s.a.s)yeryüzüne güzel ahlakı tamamlamak için gönderilmiştir. Güzel ahlak, Efendimizin eşsiz ahlakı olan Kur’an ahlakıdır. Nitekim Hz. Ayşe validemize O’nun (s.a.s)ahlakı sorulduğunda, Validemiz:

“Siz Kur’an okumuyor musunuz? O’nun (s.a.s)ahlakı, Kur’ân idi”buyuruyor.

Peygamberimiz kendinden bahsederken:

“Beni Rabbim terbiye etti, ve ne güzel terbiye etti”buyurmuștur. Allahü Teâlâ ise O’nun (s.a.s)ahlakını Kalem suresinin 4. ayetinde “Sen elbette yüce bir ahlak üzeresin” buyurarak Nebiler Nebisinin o güzel ahlakını övmüştür.

Nedir güzel ahlak? Güzel ahlak, insanlara Allah rızası için iyi davranmaktır, geçimli olmak, güler yüzlü olmak, iyilikte bulunmak ve daha nice müspet, ahsen olan huyları içermektedir. Yani, Sünnet-i Seniyye…

Güzel ahlakı kısaca tanımladık. Asıl güzel ahlakın gereğine göre davranmak nedir, inceleyelim. Fıtraten, İslâmen en uygun ve gerekli olan davranış biçimidir. Güzel ahlaka göre insanlara davranmak, gereğine göre uygun davranmaktır. Taş atana gül uzatmaktır, lakin taş atana taş atılsa, güzel ahlakın gereğine göre ters düşer…

Bunda en güzel örnek elbette sözün sahibi olan Rasûl-i Kibriya’dir. Ki O (s.a.s), Kâbe’de namaz kılarken, mübarek başına leş atılmasına rağmen, ne aynı muamelede bulundu, ne de kötü bir davranış sergiledi. O’nun gibi susmalı, sabretmeli ve Allah rızası için “güzel ahlakın gereğine göre” hareket etmeliyiz… Yüce Allah bize içimizden bir Rasûl gönderdi.

Bize örnek, bize önder… Oturuşu, kalkışı, konuşması, susuşu, davranışların en ince detayına kadar bize öğretti.

Rabbim, bizleri kendisine layık bir kul, Rasûl’üne layık ümmet eylesin.

Ahlakımızı Kur’ân ahlakıyla ahlaklandırsın ve o güzel ahlaka göre ömrümüzün son anına kadar yaşamayı bizlere nasip etsin.

Amin.

İNTERNET RADYOMUZ. 24 SAAT YAYINDADIR.

RADYO  FANİDUNYA FM
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap

TÜM OKUYCULARIMIZI PAYLAŞIMA DAVET EDİYORUZ, DAVETLİSİNİZ.
6
İnsan ve Hayat / Duymak ve Dinlemek
« Son İleti Gönderen: türkiyem Bugün, 10:40:29 ÖÖ »
Duymak ve Dinlemek

“Biz insanı karışık bir nutfeden yarattık. Onu imtihan ediyoruz. Bu yüzden onu işitici, görücü yaptık.”[İnsân, 2]

Duyma, görme, hissetme ve anlama duyuları ile yaratıldık. Kur’ân-ı Kerim’de birçok yerde gözler ve kalplerden önce kulaklardan bahsedilir.

Mü’minûn suresinin 78. ayetinde Rabbimiz buyuruyor:

“Sizin için kulakları, gözleri ve kalpleri yaratan O’dur. Ne kadar az şükrediyorsunuz!”

Kur’ân-ı Kerim o kadar yüce ve mucizevî bir kitaptır ki insanı hayretler içesinde bırakır.

Araştırmalar gösteriyor ki anne karnında bulunan embriyonun gelişim sürecinde önce iç kulaklar belirir, sonra da gözler oluşmaya başlar. Yeni doğan bir bebek için işitme duygusu, diğer fonksiyonlardan önce oluşur. Ayetlerde geçen öncelik sırası bu yüzden çok dikkat çekicidir.

Çocuk, bir ailenin meyvesidir. O dünyaya geldiği anda, haneyi bir şenlik kaplar, bütün dikkatler ona odaklanır. Anne-baba, bebeğin ilk öğretmenleridir ve doğal olarak ona önce konuşmayı öğretirler.

Konuşmak, kendini ifade edebilmek, derdini söyleyip ona derman olabilmektir.

Konuşmadan duygular, bilgiler, sevgiler nasıl paylaşılır? Konuşmak bir ihtiyaçtır. Ama aşırısı zarardır, ziyandır. Konuşurken az ve öz konuşmak gerekir.

Cümlelerde kelime israfından, mâlâyanîlikten vazgeçmeliyiz. İfade ettiğimiz her cümle Allah ile başlamalı, Allah ile bitmeli. Aksi halde, boş konuşmuş oluruz. İnsan boş konuşup durur, sonra konuştuktan sonra kalbe kasvet girer, boş konuştuğunun farkına varır ve derin bir nedamet duyar.

Her ne kadar konuşmak bir ihtiyaç ise, dinlemek de bir ihtiyaçtır. Bir mecliste herkes ihtiyaçtan dolayı içini dökerse, susmadan konuşur durursa, kaos ortamı oluşur. O konuşur, bu konuşur, herkes aynı anda konuşur, ama kimse dinlemez. O yüzden derim ki, anneler babalar, çocuklarına konuşmayı öğretirken, keşke dinlemeyi de öğretselermiş...

Dinlemek her yiğidin harcı değildir. Çünkü dinlemek ne kadar pasif bir olgu gibi görünse de, aslında aktiftir. Dinlerken insan aktarılan onca bilgiyi beynine işler, sonra onları kendi doğrularına göre sıralar.

Şu da bir gerçektir ki herkes konuşmak ister, fakat dinlemeye gelince, kimse dinlemek istemez. Hâlbuki sen konuştuğunda mutlaka bir dinleyen de oluyor. Yoksa kendi kendine konuşmuş olursun. O yüzden sorarım, neden konuşurken bütün dikkatleri üzerimize çekmek istiyoruz da, insanların konuşmalarına izin vermeyip, can kulağı ile dinlemiyoruz acaba…

Dinlemek diyorum, duymak demiyorum. Duymak sadece sesi algılamaktır, dinlemek ise sesi anlamaktır. Allahu Teâlâ nasıles-Semi‘ ismiyle gizli ve açık her şeyi işiten ve duyan, her şeyden haberdar olansa, bizler de O’nun kulları olarak Semi‘ ismiyle dinlemeliyiz kâinatı ve bütün canlıları.

Bir Müslüman kardeşimizin bir derdi, bir sevinci olduğunda, göz bebeklerine bakıp gönülden dinlemeliyiz. Nitekim âlemlere rahmet olarak gönderilen güzel Peygamberimiz biri konuştuğunda ona tüm vücuduyla dönermiş. Beden dili ile bu şu demektir:

“Ey sevgili insan, sen benim için değerlisin, senin söylediklerini dinliyorum, sana önem veriyorum, seni Allah için seviyorum...”

Peygamberimiz bize her yönüyle en güzel örnektir, şâir diyor ki; “O konuşunca, rüzgâr bile susuyordu…”

Rüzgâr bile O’na saygısından dolayı susuyordu. Bizler de müslim, gayr-i müslim demeden, her insana, insan olduğu için ve yaratılanı severiz Yaradan’dan ötürü, diyerek susup dinlemeliyiz... 

Bu yüzden derim ki, bırakalım sözlerimizle yarışmayı. Bırakalım laf kalabalığından, kelime israfından, lüzumsuz söz sarf etmeyi de, can u gönülden dinlemeyi de öğrenelim...

İNTERNET RADYOMUZ. 24 SAAT YAYINDADIR.

RADYO  FANİDUNYA FM
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap

TÜM OKUYCULARIMIZI PAYLAŞIMA DAVET EDİYORUZ, DAVETLİSİNİZ.
7
İnsan ve Hayat / Her An Gidecek Gibi Yaşamak Gerek
« Son İleti Gönderen: türkiyem Bugün, 10:38:12 ÖÖ »


Her An Gidecek Gibi Yaşamak Gerek

Nasıl ki doğduğumuzda kulağımıza ezanlar fısıldanır, öldüğümüzde namazımız kılınır. Öyle de kısadır hayat, ezan-namaz arası kadar aslında…

Gelirken sorulmadı gitmek ister misin diye, giderken de sorulmayacaktır. Emanet verildiyse bu beden, bekçi olan biz; riayet edelim, hıyanet değil de…

Her gün bu dünyahaneyi bırakıp bir yerlere göç edenlerimiz var. Kimi pişmanlıklar diyarına, kimi de cennet bahçelerinden bir bahçeye...

Ha gittim gideceğim gibi yaşamalıyız aslında, ha varım ha şimdide yokum...

Ki biz değil miyiz bu yolda ağaç altında gölgelenen, sonra da onu terk edip giden bir yolcu?

Yol var, kılavuz var, bir de bu yolun sonu.

Ruh ister öteleri, çünkü ötelerden geldi ve vatanını, aslını özler ihtirasla...

Bu yüzdendir ki başımızı yastığımıza koyduğumuzda ruhumuz bedenimizden ayrılır gider, uyandığımızda geri gelir yerleşir fâni kalıbına...

Günlerce aylarca, yıllarca devam eder, tâ ki vakit gelene kadar...

O vakit, bagajımız elimizde, biletimiz hazır, uçacağız başka bir diyâra...

O diyâr ki, geri dönüșü yoktur. Artık dünya hayatındaki defter kapandı, yeni bir mekânda yeni bir sayfa açılıyor. Mizanda vakit durur ve hesap verilir bir bir.

Bakalım dünyahanedeki sınavlarımızın ortalaması kaçtır?

Sonsuz hayatta diplomamız sağ elimizden mi verilecektir, yoksa sol mu?

Ölmeden önce ölelim bizlerde hep birlikte, yeniden yeniden yaşayalım. Çeki düzen verelim yamuk olan neyimiz varsa.

Nasıl yaşadıysak öylece can verelim, nasıl can verdiysek öyle dirilelim.

Hep birlikte dirilelim, dirlik içinde diri olalım.

Birlik içinde “BİR” olanı her gün, her an analım,

Her an gidecek gibi yaşarcasına…

İNTERNET RADYOMUZ. 24 SAAT YAYINDADIR.

RADYO  FANİDUNYA FM
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap

TÜM OKUYCULARIMIZI PAYLAŞIMA DAVET EDİYORUZ, DAVETLİSİNİZ.

8
Cuma Hutbeleri - Vaazları / İş ve Çalışma Ahlakı
« Son İleti Gönderen: fanidunya NET Bugün, 07:36:53 ÖÖ »


İş ve Çalışma Ahlakı

بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيم

وَاَنْ لَيْسَ لِلْاِنْسَانِ اِلَّا مَا سَعٰىۙ

وَقَالَ رَسُولُ اللّٰهِ صَلَّي اللّٰهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ:

مَنْ غَشَّنَا فَلَيْسَ مِنَّا

İslam, gündelik hayatta karşı karşıya kaldığımız birbirinden farklı sorunlara doğru ve kalıcı çözümler sunan bir dindir. Bu dinin müntesipleri olarak bizler Yüce Allah’ın belirlediği çizgiler doğrultusunda hareket etmeli, iş ve çalışma hayatımızı da İslam’a göre şekillendirmeliyiz. Cuma hutbemizde bugün özellikle iş ve çalışma hayatında “örnek mümin” olabilmenin ilkelerini hatırlatmaya çalışacağım.

Kardeşlerim!

Örnek bir mümin kimdir bilir misiniz? Örnek mümin, hiç ölmeyecek gibi bu dünya için çalışan, biraz sonra ölecekmiş gibi de ahireti için çabalayan dengeli insandır. Örnek mümin, “insan için yalnızca kendi çalıştığının karşılığı vardır”[1] ayetine güvenen çalışkan insandır. Müşterisine işini vaat ettiği sürede teslim eden,  borcunu zamanında ödeyen, kimseyi mağdur etmeyen kişidir örnek mümin.

İşlerine hile karıştırmayan, helal kazancına haram bulaştırmayan, doğruluktan ayrılmayan güvenilir insandır örnek mümin. Satacağı malının kusurunu gizlemeyen, ölçü ve tartıda hile yapmayan, açık sözlü, şeffaf ve dürüst insandır örnek mümin. İşini en güzel, en sağlam ve en kaliteli yaptığı için tercih edilen; en güzel, en sağlam ve en kaliteli insandır örnek mümin. Bünyesi altında çalışan işçilerin hakkını koruyup gözeten, emeklerinin karşılığını personeline vaktinde ve tam olarak veren adil insandır örnek mümin.

Kardeşlerim!

Peygamberimiz (s.a.s.) ideal bir Mümin, ekmeğini adeta taştan çıkaran bir emek insanıydı. Çocukken hayvanlara bakmış, gençlik çağında ticarete atılarak, geçimini bu yolla sürdürmüş, sahip olduğu iş ahlakıyla yaşadığı bölgede parmakla gösterilen iş insanlarından biri olmuştu. Çalışmayı daima teşvik eden emek peygamberi tembellikten, emeksiz kazançtan asla hoşlanmamış; bir defasında, para isteyen fakir birine, evindeki eşyaları satarak bir balta almasını ve odunculuk yaparak ailesini geçindirmesini önermişti.[2]

Peygamberimizin bu önerisi güzel neticeler vermiş, başta o kişi olmak üzere her mümin geçimini çalışarak, üreterek sağlaması gerektiğini öğrenmişti. Rahmet peygamberi (s.a.s.) üreticinin mağdur edilmemesi için birtakım tedbirler almış,[3] zaman zaman çarşıları kontrol etmiş, Müslümana yakışmayan yanlış bir durumla karşılaşınca “Bizi aldatan, bizden değildir!”[4] diyerek tepkisini ortaya koymuştu.

Rabbim bizleri aldatanlardan da aldananlardan da eylemesin. Rabbim bizleri işinin hakkını veren, tıpkı peygamberimiz gibi parmakla gösterilen güzel ahlaklı örnek müminlerden eylesin.

------------------------------------------------

[1] Necm; 53/39.

[2] Ebû Dâvûd; Sünen, Zekat, 1641.

[3] Buhârî, Sahih, Müsâkât, 17; Ebû Dâvûd, Sünen, Büyû’ (İcâre), 45.

[4] Müslim, Sahih, Îmân, 164.


BARIŞA DAVET

بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيم

يَآ اَيُّهَا الَّذِينَ اٰمَنُوا ادْخُلُوا فِي السِّلْمِ كَآفَّةً وَلَا تَتَّبِعُوا خُطُوَاتِ الشَّيْطَانِۜ اِنَّهُ لَكُمْ عَدُوٌّ مُبِينٌ

وَقَالَ رَسُولُ اللّٰهِ صَلَّي اللّٰهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ:

اَللَّهُمَّ! أَنْتَ السَّلَامُ وَمِنْكَ السَّلَامُ، تَبَارَكْتَ يَا ذَا الْجَلَالِ وَالْإِكْرَامِ


Aziz Müminler!

Hudeybiye Barış anlaşmasını duymuşsunuzdur. Hz. Muhammed (s.a.s.) hicretin altıncı yılında, beraberindeki binlerce müslümanla birlikte Kabe’yi ziyaret etmek üzere Medine’den Mekke’ye doğru yola çıktılar. Günlerce süren yolculuktan sonra Mekke’ye yakın bir yerleşim yeri olan Hudeybiye’ye vardılar.

Peygamberimiz (s.a.s.) Mekke’ye bir elçi göndererek silahsız olduklarını, geliş amaçlarının sadece ibadet etmek olduğunu bildirdi. Mekke’den gelen diplomatik heyetle birlikte Hudeybiye’de bir anlaşma masası kuruldu. Anlaşmanın ilk maddesine göre on yıl boyunca taraflar birbirine saldırmayacak, barış ve huzur ortamı tesis edilecekti. Anlaşmanın diğer maddeleri müslümanlar için olumsuz gibi gözükse de rahmet Peygamberi (s.a.s) bu anlaşmayı imzaladı. Peki neden?

Neden Allah Rasulü bazı maddeler karşı tarafı sevindirse de bu anlaşmayı kabul etti? Müslümanları üzecek bu uzlaşmaya niçin onay verdi? Çünkü toplumun güven ortamına son derece ihtiyacı vardı.

Ey İnsanlar!

İnsanlığın bugün de güven ortamına çok ihtiyacı var.

İnsanlığın huzura ihtiyacı var, barışa ihtiyacı var.

İnsanlığın, sorunları savaşarak değil, konuşarak çözüme kavuşturan vicdanlı, merhametli, adaletli idarecilere ihtiyacı var. İnsanlığın, özgürce yaşamaya ihtiyacı var.

“Hep birlikte barışa girin!’’[1]  ayeti gereği insanlığın barış dolu güzel günler görmeye ihtiyacı var.

Ey İnsanlar!

Her ne sebeple olursa olsun sivillerin, hele hele masum çocukların yaşam özgürlüğünü ellerinden almaya hiç kimsenin hakkı yoktur! Kimsenin kimseyi evinden, yaşadığı coğrafyadan veya vatanından ayırma hakkı yoktur! Temel insanî ihtiyaçlardan mahrum bırakmaya, yapılan insanî yardımları  engellemeye hiç kimsenin hakkı yoktur!

Çatışmaların, kavgaların, savaşların hiçbir zaman insanlığa huzur getirmediğini biliyoruz, görüyoruz, yaşıyoruz. Tüm Dünya toplumlarını Gazze’de yaşanan insanlık dramına acil ve kalıcı çözüm bulmaya yeniden davet ediyoruz.

Allah’ım! Sen, Selâm’sın; selamet, barış ve esenlik Sendendir. Yücelik ve ikram sahibi olan da Sensin; eşsiz ve benzersiz olan da Sensin![2]

Savaş mağduru olan bütün masumlara yardım eyle Allah’ım! Ey Fettah olan Allah’ım! Bir kapıyı kapatırlarsa, sen on kapı birden açarsın. Tüm dünyaya barış ve esenlik kapılarını aç Allah’ım!

--------------------------------------------------

 [1] Bakara, 2/208.

[2] Ebû Dâvûd, Vitr, 25.



Müzzemmil Suresinden Hayatımıza Mesajlar

بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيم

يَٓا اَيُّهَا الْمُزَّمِّلُۙ قُمِ الَّيْلَ اِلَّا قَل۪يلًاۙ نِصْفَهُٓ اَوِ انْقُصْ مِنْهُ قَل۪يلًاۙ

 اَوْ زِدْ عَلَيْهِ وَرَتِّلِ الْقُرْاٰنَ تَرْت۪يلًاۜ

وَقَالَ رَسُولُ اللّٰهِ صَلَّي اللّٰهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ:

إِنَّ اللَّهَ يَرْفَعُ بِهَذَا الْكِتَابِ أَقْوَامًا وَيَضَعُ بِهِ آخَرِينَ

 Cuma hutbemizde bugün, Alak ve Kalem surelerinden sonra üçüncü sırada nazil olan Müzzemmil suresini gündemimize taşımak istiyorum.

Kardeşlerim! Aziz Müminler!

Yüce Rabbimiz, Müzzemmil Suresiyle kendisine inanıp güvenenlere şu emir ve tavsiyelerde bulunur:

Gecenin belli vakitlerinde kalk! Kur’an’ı tefekkür ede ede, üzerinde derin düşüne düşüne, ayetler arasında bağlantılar kura kura, yavaş yavaş oku! Rabbinin isim ve niteliklerini daima hatırda tut,  tüm varlığınla Rabbine yönel! Allah’tan başka ilah yoktur; vekilin de Allah’tır, dayanağın da  Allah’tır. Yalnızca Allah’a güvenip sığın! Seni doğru yoldan uzaklaştırmak isteyenlere karşı sabırlı ol, kararlı ol, dirençli ol! Kendini yanlış bir ortamda bulursan, o ortamdan uygun bir şekilde uzaklaş! Nimet içinde yüzmesine rağmen şükretmeyen, kulluk görevlerini yerine getirmeyenleri; hakkı, hakikati inkar edenleri Allah’a havale et!

Dünyanın yerinden oynayacağı, o koca dağların un ufak olup, kum yığını haline geleceği, inkarda ısrar edenlerin o günün dehşetinden dolayı adeta ak saçlı ihtiyarlara dönüşeceği güne karşı kendini koru! Gerçekleşmesi kesin olan tüm bu anlatımlardan ders çıkar, o zor güne karşı şimdiden tedbir al!  Gece veya gündüz fark etmez, Kur’an’dan kolayına geleni, istediğin zaman oku! Namazı özenle kıl, zekâtı gönülden öde, yapacağın her türlü yardımı kalp kırmadan, başa kakmadan yap!

Kendin için önceden yaptığın iyiliklerin Allah katında kat kat fazlasıyla karşılık bulacağından asla şüphe etme! Allah’tan bağışlanma dile! Allah’ın çokça bağışlayan, çokça esirgeyen olduğunu hiçbir zaman unutma![1]

Kardeşlerim!

Yaşayan Kur’an olan Peygamberimiz (s.a.s.) ne de güzel ifade etmiş: “Muhakkak ki Allah, Kur’an’a uygun davranan toplumları yükseltir, Kur’an’a uygun davranmayan  toplumları alçaltır.”[2]

Bizler, Kur’an ile yükselmek istiyoruz, nasip eyle Allah’ım! Mesajlarınla kendimizi geliştirmek, bizim için uygun gördüğün hal ile yaşantımızı güzelleştirmek istiyoruz lutfeyle Allah’ım!
--------------------------------------------------

[1] Müzzemmil, 73/1-20.

[2] Müslim, Sahih, Müsafirin, 269.

İNTERNET RADYOMUZ. 24 SAAT YAYINDADIR.

RADYO  FANİDUNYA FM
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap

TÜM OKUYCULARIMIZI PAYLAŞIMA DAVET EDİYORUZ, DAVETLİSİNİZ.
9
İslamda Gençlik / Eş seçiminde Anne Babaya Hürmetin Önemi
« Son İleti Gönderen: fanidunya NET Bugün, 07:03:55 ÖÖ »


Eş seçiminde Anne Babaya Hürmetin Önemi

Müslüman gençler!

Eş seçiminde arayacağınız en önemli özelliklerden birisi de anne-babaya hürmet olsun. Çünkü bize namaz, oruç, tesettür, zekât ve cihat gibi farzları emreden Allah’ımız, “Eğer onlardan (anne ve babalarınızdan) biri ya da her ikisi senin yanında ihtiyarlık çağına ulaşırsa, sakın onlara ‘öf’ bile deme; onları azarlama, onlara tatlı ve güzel söz söyle” (İsra, 17/23) ayetiyle anne-babalarımıza hürmeti de emrediyor.

Unutmayın!

Bin türlü emek ve zahmetle kendisini büyütüp yetiştiren anne-babasına bile hürmet etmeyenlerin, saygı göstermeyenlerin, merhamet etmeyenlerin ne size ne de sizin anne-babanıza saygı göstermesini bekleyemezsiniz.

Bizim dinimiz, ne kadar kötü olursa olsun ve hatta kâfir bile olsa kendisinden dine aykırı bir şey istemedikçe anne-babaya hürmeti en azından bağlantıyı tamamen kesmemeyi emreder. Hz. Esma’nın annesi henüz Müslüman olmamıştı. Bir gün kendisini hediyelerle ziyarete gelmişti. Hz. Esma onu eve almakta ve hediyelerini kabul etmekte tereddüt göstermişti. Efendimize (S.A.S.) bu durumu sordu; Rasulullah (S.A.S.), Annesini eve almasına, hediyelerini kabul etmesine ve ona hürmet etmesine dair tavsiyelerde bulundu. (Buhari, Edep, 8)

Müslüman gençler!

Rızkınıza bereket verecek olan Allah’tır. Evinize huzur verecek olan Allah’tır. Vücudunuza sağlık verecek olan Allah’tır. Çocuklarınıza hidayet verecek olan Allah’tır. O halde iyi bir aile hayatı için önce Allah’ı razı edin. Allah’ı razı etmenin en önemli yollarından birisi de anne-babalarınızı razı etmektir. Çünkü Efendimiz (S.A.S.) buyuruyor ki, “Allah’ın rızası anne babanın rızasına bağlıdır. Allah’ın öfkesi ise, anne babanın öfkesine bağlıdır.” (Tirmizî, Birr, 3) Eğer mutlu bir yuva istiyorsanız eş adayınızın anne-babanın rızasını önemseyip önemsemediğine de muhakkak dikkat edin.

Müslüman gençler!

Daha ilk görüşmede anne-babanızla ilişkinizi kesmenizi ya da onlarla olan bağlarınızı zayıflatmanızı isteyen eş adaylarına karşı dikkatli olun! Başta anne-babanız olmak üzere akrabalarınızla bağınızın kesilmesi demek, kendi ellerinize bela ve musibetleri davet etmek demektir. Çünkü Efendimiz (S.A.S.) buyuruyor ki, “Âhirette cezasını ayrıca vermekle beraber, dünyada Allah’ın çabucak cezalandırmasını en fazla hak eden günahlar, zulüm ve akraba ile ilişkileri kesmektir.” (Ebû Dâvûd, Edeb 43)

Müslüman gençler!

Bu dünyada ne ederseniz onu bulacağınızı, ne ekerseniz onu biçeceğinizi asla unutmayın! Anne-babalarınıza hürmet ederseniz evlatlarınız da size hürmet eder. Eğer onlara hürmetsizlik ederseniz yaptığınızın aynısını siz de evlatlarınızdan çekersiniz. Bu durum hem sizin hem de eşinizin anne-babası için geçerlidir. Çünkü Efendimiz (S.A.S.) buyuruyor ki; Allah, yaşından ötürü bir ihtiyara saygı gösteren gence, yaşlılığında hizmet edecek kimseler lutfeder.” (Tirmizî, Birr 75)

Evet, kaynana ve kayınbabalarınız ya da kendi anne ve babalarınız İslam’ı bilmeyen, ahlakı olgunlaşmamış, kötü niyetli ya da adaletsizlik yapan insanlar olabilirler.

Size, eşinize, fikirlerinize ve evliliğinize saygı duymayabilirler. Ve hatta yuvanızın yıkılmasını isteyecek kadar cahil insanlar bile olabilirler.

Size düşen tüm bu imtihanlar esnasında Müslümanca duruşunuzu asla bozmamaktır. Çünkü Allah, kulunu kimi zaman rızkıyla, kimi zaman sağlığıyla imtihan ettiği gibi kimi zaman da kaynana ve kayınbabasıyla ya da kendi anne-babasıyla imtihan eder. Eğer Allah sizi bu konuda imtihan etmeyi murad etmişse ne yaparsanız yapın bu imtihanı yaşayacağınızı asla unutmayın!

İşte tüm bu imtihanlarınızın kolaylaşmasını istiyorsanız eş seçiminizde eş adayınızın anne-baba ya da kaynana-kayınbaba imtihanına karşı donanımlı olup olmadığına, bu imtihanları aşabilecek bir sabra, merhamete, özveriye, dirence, bilince ve ahlaka sahip olup olmadığına da muhakkak dikkat edin.

Dr. Abdülaziz Kıranşal.

İNTERNET RADYOMUZ. 24 SAAT YAYINDADIR.

RADYO  FANİDUNYA FM
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap

TÜM OKUYCULARIMIZI PAYLAŞIMA DAVET EDİYORUZ, DAVETLİSİNİZ.
10
Tevekkür Tevhid / Azim Tedbir ve Tevekkül
« Son İleti Gönderen: fanidunya NET Bugün, 06:53:03 ÖÖ »


Azim Tedbir ve Tevekkül

Müsteşriklerin biri yazmış: “Yeni bir atılım yapa­caklar, dikkat edin.” diye. Mehdi gelecek, o yapacak. Ta­mam, gelecek, yapacak ama ne zaman 10-20-100 sene onun için herkes kendisine mecazi manada Mehdi kabul edecek ve elinden geleni yapacak, hocam, ben ne yapabilirim?

Herkes üzerine düşeni yapacak, fabrikada önemsiz bir vida olmazsa fabrika duruyor. Bir dişli kırılsa motor çalışmı­yor.

Ben, vidayım. Vidalığımı yapacağım.

Sen motorsan, motorluğunu yapacaksın.

Tedbir olarak da gerekli olan her şey yapılacaktır.

Peygamberimiz, “Allah seni insan­lardan koruyacaktır.” (Maide, 67) buyuruyor.

Efendi­miz’i bazı olaylarda ashabı koruyordu. Ayet-i kerime na­zil olunca bunu yapmaz oldular ama Peygamberimiz, insan olarak tedbirini alıyordu.

Hicrette de önce inanmış insanların hicret etmesini sağlıyordu.

Günümüzde ise önce başkan kaçıyor cepheden.

Peygamberimiz, evvela hicret edilecek zemini hazırlıyor, sonra ashabını gönderip, kimse kalmayınca kendisi gidiyor.

Tedbir olarak Hazreti Ebu Bekir’e 2 deve hazırlamasını söylüyor.

“Ben peygamberim, Rabbim beni korur, uçar gide­rim.” demiyor. Deve hazırlatıyor.

Dinimize inanmayan ama iz­ciliği iyi bilen ve bölgeyi çok iyi tanıyan bir adamı kiralı­yorlar.

Develeri ona veriyorlar ve üç gün sonra mağaraya götürmesini söylüyorlar. Adam, ağzını tutacak tabii ki.

Peygamberimiz hicret gecesi Hz. Ali’yi yatağında yatırmak su­retiyle Hz. Ebu Bekir ile birlikte Sevr mağarasına ulaşıyorlar.

Üç gün orada gizleniyorlar. Bu arada ne yiyecekler?

Bir ço­banla anlaşıyorlar. Çoban sürüsünü her gün oraya getiri­yor, sürüyü sağıp sütünü içiyorlar.

Hz. Ebu Bekir’in (r.a.) oğlu her gün oraya geliyor. Günlük olayları onlara bil­diriyor. Gece orada kalıyor. Sabahleyin Mekke’ye dönü­yor.

Sürü de onun izinin peşinden gidiyor ve izi kaybolu­yor.

Hem gelişte hem de gidişte, Hz. Ebu Bekir’in oğlu yemek de getiriyor. Yani Peygamber Efendimiz’in bugünkü tabirle casusları vardı.

Peygamberimiz tüm tedbirleri al­dıktan sonra Rabbine yöneliyor.

Saklandıkları mağarada onları arayan Mekkeliler o kadar yaklaşıyorlar ki, sesleri duyuluyor; eğilseler göre­cekler.

Endişelenen Hz. Ebu Bekir’e Peygamberimiz:

“Eğer siz O’na (Rasül’e) yardım etmezseniz, Allah ona yardım etmişti. Hani ikinin ikincisi iken kâfirler onu çıkarmıştı. O ikisi mağarada iken arkadaşına (Ebu Bekir'e) "Üzülme, Allah bizimle beraberdir" demişti.

Allah da ona sekineyi (güveni) indirdi ve sizin görmediğiniz ordularla O’nu kuvvetlendirdi. Kâfirlerin (küfür) kelimesini alçalttı. Allah'ın kelimesi, işte o çok yücedir. Allah azizdir, hakimdir.” (Tevbe süresi ayet 9/40)

“Allah, bizimle beraberdir.”

 Peki madem ta baştan beraberdi de o kadar tedbire ne gerek vardı.

O zaman bize örnek olmazdı, bize olması gerekeni göstermiştir. Sen de tedbirini alacaksın; müşrikleri de kendi emrinde adaletle yönetmesini bileceksin.

Hicretten önce Mekkeliler Peygamberimiz hakkında bir toplantı yapıyorlar. Buna ne yapalım diye.

Rabbimiz, onların kendi aralarındaki tekliflerini peygamberine haber veriyor:

“Hani, o kâfirler seni hapsetmek, öldürmek veya çıkarmak için tuzak kuruyorlardı. Onlar tuzak kurarlar, Allah da tuzaklarını bozar. Allah, tuzak kuranlara karşılık verenlerin en hayırlısıdır.” (Enfal süresi ayet 8/30)

Teklifler arasından öldürme fikri kabul ediliyor.

Bunu her kabileden bir delikanlı katılacak ve hep beraber öldürecekler ve  böylece Kureyş kabilesi kan davası güdemeyecekti.

Pey­gamberimiz’in evini sarıyorlar. Fakat yatakta Hz. Ali’yi bu­luyorlar.

Allah’ü Teala’nın onların tuzaklarını boşa çıkar­ması için kulunun da gayret etmesi gerekiyor.

Gökyüzün­den melek indirip hiçbir zaman İslâm’ı savundurtmamıştır ama bir mümin çıksa onu desteklemiştir.

Peygamberimiz’i öldürüp gelene, yakalayıp gelene ödüller vaat ediyorlar; her türlü yıldırma planları, ateşe atma, ambargo, sürgün etme eskiden, o dönemden kalmış­tır.

Konulan ödülü almak isteyen bir sürü insan sağa sola koşuşturuyor.

Gönülleri evirip çeviren Allah celle celalühtür.

Süraka isimli Mekke’nin en güçlü ve cesur insanlarından biri,  Peygamberimiz’i buluyor ama Rabbimin bir mucizesi olarak atın birkaç defa tökezlen­mesi Süraka’da bir şeyler canlandırıyor.

“Bu bir peygam­berdir, öldürülmemesi gerekir” diyor.

Dünyasında bir deği­şiklik olmuş, hatta

Peygamberimiz’den bir berat bile almıştır.

Mekke’ye dönerken ödül avcılarına, “Bu tarafta yok” diyerek geri çevirir.

Ve yolculuğun sonunda Peygamberimiz sağ salim Medine’ye ulaşmış, büyük bir coşku içinde karşılanmıştır.

Bugün Efendimiz teniyle aramızda yok ama getirdiği Kur’an-ı Kerim ve  ha­dis-i şerifleri ile aramızda.

 İmam Malik Hazretleri, hadis okutacağında bembeyaz elbiselerini giyerdi, güzel kokular sürünür ve ders esna­sında da buhurdanlıklar yakılır, dershane buram buram çiçek kokusuyla dolar ve ondan sonra vakarla çıkar dersini verirdi.

Bu Efendimiz’i karşılama gibi bir şeydi bu; mümkün mertebe bunlara dikkat edilmesi gere­kir.

Mahmut Toptaş.

İNTERNET RADYOMUZ. 24 SAAT YAYINDADIR.

RADYO  FANİDUNYA FM
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap

TÜM OKUYCULARIMIZI PAYLAŞIMA DAVET EDİYORUZ, DAVETLİSİNİZ.
Sayfa: [1] 2 3 ... 10