Son İletiler

Sayfa: [1] 2 3 ... 10
1
ZİKİRLER / Ayetlerde Zikir Anmak
« Son İleti Gönderen: gurbetciyim Bugün, 08:58:48 ÖÖ »


Ayetlerde Zikir Anmak

Allah'ın mescidlerinde O'nun adının anılmasına engel olan ve onların harap olmasına çalışandan daha zalim kim vardır! Aslında bunların oralara ancak korkarak girmeleri gerekir. (Başka türlü girmeye hakları yoktur.) Bunlar için dünyada rezillik, ahirette de büyük azap vardır. (2/114)

Öyle ise siz beni (ibadetle) anın ki ben de sizi anayım. Bana şükredin; sakın bana nankörlük etmeyin! (2/152)

Hac ibadetlerinizi bitirince, babalarınızı andığınız gibi, hatta ondan daha kuvvetli bir şekilde Allah'ı anın. İnsanlardan öyleleri var ki: Ey Rabbimiz! Bize dünyada ver, derler. Böyle kimselerin ahiretten hiç nasibi yoktur. (2/200)

Eğer korkarsanız, yaya veya binekte iken kılın. Güvenliğe girdiğinizde ise, yine Allah'ı, bilmediğiniz şeyleri size öğrettiği gibi zikredin. (2/239)

(Zekeriya) "Rabbim, bana bir alamet (ayet) ver." dedi. "Sana alamet, işaretleşme dışında, insanlarla üç gün konuşmamandır. Rabbini çokça zikret ve akşam sabah O'nu tesbih et." dedi. (3/41)

Bunları biz sana ayetlerden ve hikmetli zikr'den (Kur'an'dan) okuyoruz. (3/58)

Göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün birbiri ardınca gelip gidişinde aklıselim sahipleri için gerçekten açık ibretler vardır. (3/190)

Onlar, ayakta iken, otururken, yan yatarken Allah'ı zikrederler ve göklerin ve yerin yaratılışı konusunda düşünürler. (Ve derler ki:) "Rabbimiz, sen bunu boşuna yaratmadın. Sen pek yücesin, bizi ateşin azabından koru." (3/191)

Namazı bitirdiğinizde, Allah'ı ayaktayken, otururken ve yan yatarken zikredin. Artık 'güvenliğe kavuşursanız' namazı dosdoğru kılın. Çünkü namaz, mü'minler üzerinde vakitleri belirlenmiş bir farzdır. (4/103)

Sizi uyarmak için aranızdan bir adam aracılığıyla Rabbinizden size bir zikr'in gelmesine mi şaşırdınız? (Allah'ın) Nuh kavminden sonra sizi halifeler kıldığını ve sizin yaratılışta gelişiminizi arttırdığını (veya üstün kıldığını) hatırlayın. Öyleyse Allah'ın nimetlerini hatırlayın, ki kurtuluş bulasınız." (7/69)

(Allah'tan) Sakınanlara şeytandan bir vesvese eriştiğinde (önce) iyice düşünürler (Allah'ı zikredip-anarlar), sonra hemen bakarsın ki görüp bilmişlerdir. (7/201)

Rabbini, sabah akşam, yüksek olmayan bir sesle, kendi kendine, ürpertiyle, yalvara yalvara ve için için zikret. Gaflete kapılanlardan olma. (7/205)

Kuşkusuz Rabbin katındakiler O'na kulluk etmekten kibirlenmezler, O'nu tesbih eder ve yalnız O'na secde ederler. (7/206)

Ey iman edenler, bir toplulukla karşı karşıya geldiğiniz zaman, dayanıklık gösterin ve Allah'ı çokca zikredin. Ki kurtuluş (felah) bulasınız. (8/45)

Bunlar, iman edenler ve kalpleri Allah'ın zikriyle mutmain olanlardır. Haberiniz olsun; kalbler yalnızca Allah'ın zikriyle mutmain olur. (13/28)

Hiç şüphesiz, zikri (Kur'an'ı) biz indirdik biz; onun koruyucuları da gerçekten biziz. (15/9)

Senden önce de, kendilerine vahyettiğimiz kişilerden başkasını peygamber olarak göndermedik. Eğer bilmiyorsanız, bilenlere sorun. (16/43)

(Onları) Apaçık deliller ve kitaplarla (gönderdik). Sana da zikri (Kur'an'ı) indirdik ki, insanlara kendileri için indirileni açıklayasın ve onlar da iyice düşünsünler, diye. (16/44)

Ancak: "Allah dilerse" (inşallah yapacağım de). Unuttuğun zaman Rabbini zikret ve de ki: "Umulur ki, Rabbim beni bundan daha yakın bir başarıya yöneltip-iletir." (18/24)

Sen de sabah akşam O'nun rızasını isteyerek Rablerine dua edenlerle birlikte sabret. Dünya hayatının (aldatıcı) süsünü isteyerek gözlerini onlardan kaydırma. Kalbini bizi zikretmekten gaflete düşürdüğümüz, kendi 'istek ve tutkularına (hevasına)' uyan ve işinde aşırılığa gidene itaat etme. (18/28)

Ki onlar, Beni zikretme (konusun)da gözleri bir perde içindeydi. (Kur'an'ı) dinlemeye katlanamazlardı. (18/101)

(Bu,) Rabbinin, kulu Zekeriya'ya rahmetinin zikridir. (19/2)

Kitap'ta Meryem'i de zikret. Hani o, ailesinden kopup doğu tarafında bir yere çekilmişti. (19/16)

Kitap'ta İbrahim'i de zikret. Gerçekten o, doğruyu-söyleyen bir peygamberdi. (19/41)

Kitap'ta Musa'yı da zikret. Çünkü o, ihlasa erdirilmiş ve gönderilmiş (Resul) bir peygamberdi. (19/51)

Kitap'ta İsmail'i de zikret. Çünkü o, va'dinde doğruydu ve gönderilmiş (Resul) bir peygamberdi. (19/54)

Kitap'ta İdris'i de zikret. Çünkü o, doğru olan bir peygamberdi. (19/56)

Gerçekten Ben, Ben Allah'ım, Ben'den başka ilah yoktur; şu halde Bana ibadet et ve beni zikretmek için dosdoğru namaz kıl." (20/14)

Ve seni çok zikredelim." (20/34)

Sen ve kardeşin ayetlerimle gidin ve beni zikretmede gevşek davranmayın. (20/42)

Firavun'a gidin. Çünkü o, iyiden iyiye azdı. (20/43)

Kim de benim zikrimden yüz çevirirse, artık onun için sıkıntılı bir geçim vardır ve biz onu kıyamet günü kör olarak haşredeceğiz." (20/124)

O: Rabbim! Beni niçin kör olarak haşrettin? Oysa ben, hakikaten görür idim!, der. (20/125)

(Resûlüm!) Sen, onların söylediklerine sabret. Güneşin doğmasından önce de batmasından önce de Rabbini övgü ile tesbih et; gecenin bir kısım saatleri ile gündüzün etrafında (iki ucunda) da tesbih et ki, sen, Allah'tan hoşnut olasın, (Allah da senden!). (20/130)

Biz, senden önce de, kendilerine vahiy verdiğimiz kişilerden başkasını peygamber olarak göndermedik. Eğer bilmiyorsanız bilenlerden sorunuz. (21/7)

Andolsun, size (bütün durumlarınızı kapsayan) zikrinizin içinde bulunduğu bir Kitap indirdik. Yine de akıllanmayacak mısınız? (21/10)

Yoksa O'ndan başka ilahlar mı edindiler? De ki: "Kesin-kanıt (burhan)ınızı getirin. İşte benimle birlikte olanların zikri (Kitabı) ve benden öncekilerin de zikri." Hayır, onların çoğu hakkı bilmiyorlar, bundan dolayı yüz çeviriyorlar. (21/24)

Siz onları alay konusu edinmiştiniz; öyle ki, size benim zikrimi unutturdular ve siz onlara gülüp duruyordunuz." (23/110)

(Bu nur,) Allah'ın, onların yüceltilmesine ve isminin zikredilmesine izin verdiği evlerdedir; onların içinde sabah akşam O'nu tesbih ederler. (24/36)

(Öyle) Adamlar ki, ne ticaret, ne alış-veriş onları Allah'ı zikretmekten, dosdoğru namazı kılmaktan ve zekatı vermekten 'tutkuya kaptırıp alıkoymaz'; onlar, kalplerin ve gözlerin inkılaba uğrayacağı (dehşetten allak bullak olacağı) günden korkarlar. (24/37)

Derler ki: "Sen yücesin; senin dışında başka veliler edinmemiz bize yakışmaz, ancak onları ve atalarını sen meta verip yararlandırdın, öyle ki (senin) zikri(ni) unuttular ve böylece yıkıma uğrayan bir kavim oldular." (25/18)

Ancak iman edenler, salih amellerde bulunanlar ve Allah'ı çokça zikredenler ile zulme uğratıldıktan sonra zafer kazananlar (veya öclerini alanlar) başka. Zulmetmekte olanlar, nasıl bir inkılaba uğrayıp devrileceklerini pek yakında bileceklerdir. (26/227)

Sana Kitap'tan vahyedileni oku ve namazı dosdoğru kıl. Gerçekten namaz, çirkin utanmazlıklar (fahşa)dan ve kötülüklerden alıkoyar. Allah'ı zikretmek ise muhakkak en büyük (ibadet)tür. Allah, yaptıklarınızı bilir. (29/45)

Andolsun, sizin için, Allah'ı ve ahiret gününü umanlar ve Allah'ı çokça zikredenler için Allah'ın Resûlü'nde güzel bir örnek vardır. (33/21)

Şüphesiz, Müslüman erkekler ve Müslüman kadınlar, mü'min erkekler ve mü'min kadınlar, gönülden (Allah'a) itaat eden erkekler ve gönülden (Allah'a) itaat eden kadınlar, sadık olan erkekler ve sadık olan kadınlar, sabreden erkekler ve sabreden kadınlar, saygıyla (Allah'tan) korkan erkekler ve saygıyla (Allah'tan) korkan kadınlar, sadaka veren erkekler ve sadaka veren kadınlar, oruç tutan erkekler ve oruç tutan kadınlar, ırzlarını koruyan erkekler ve (ırzlarını) koruyan kadınlar, Allah'ı çokca zikreden erkekler ve (Allah'ı çokca) zikreden kadınlar; (işte) bunlar için Allah bir bağışlanma ve büyük bir ecir hazırlamıştır. (33/35)

Ey iman edenler, Allah'ı çokça zikredin. (33/41)

Ve O'nu sabah-akşam tesbih edin. (33/42)

Sen ancak, zikre (Kur'an'a) uyan ve gayb ile Rahman olan (Allah')a (karşı) içi titreyerek korku duyan kimseyi uyarırsın. İşte böylesini, bir bağışlanma ve üstün bir ecirle müjdele. (36/11)

Ve o zikir okuyanlara, (37/3)

Zikir (Kur'an), içimizden ona mı indirildi?" Hayır, onlar Benim zikrimden bir kuşku içindedirler. Hayır, onlar henüz Benim azabımı tatmamışlardır. (38/8)

Biz, dağları onun emrine vermiştik.Akşam sabah onunla beraber tesbih ederlerdi. (38/18)

O da demişti ki: "Gerçekten ben, mal (veya at) sevgisini Rabbimi zikretmekten dolayı tercih ettim." Sonunda bu atlar (koştular ve toz) perdesinin arkasına saklandılar. (38/32)

Bu, bir zikr'dir. Şüphesiz muttakiler için, elbette varılacak güzel bir yer vardır. (38/49)

Allah, kimin göğsünü İslam'a açmışsa, artık o, Rabbinden bir nur üzerinedir, (öyle) değil mi? Fakat Allah'ın zikrinden (yana) kalpleri katılaşmış olanların vay haline. İşte onlar, apaçık bir sapıklık içindedirler. (39/22)

Allah, müteşabih (benzeşmeli), ikişerli bir kitap olarak sözün en güzelini indirdi. Rablerine karşı içleri titreyerek-korkanların O'ndan derileri ürperir. Sonra onların derileri ve kalpleri Allah'ın zikrine (karşı) yumuşar-yatışır. İşte bu, Allah'ın yol göstermesidir, onunla dilediğini hidayete erdirir. Allah, kimi saptırırsa, artık onun için de bir yol gösterici yoktur. (39/23)

Allah, tek olarak anıldığı zaman, ahirete inanmayanların içlerine sıkıntı basar. Ama Allah'tan başkası anıldığı zaman hemen yüzleri güler. (39/45)

(Resûlüm!) Şimdi sen sabret. Çünkü Allah'ın vâdi gerçektir. Günahının bağışlanmasını iste. Akşam-sabah Rabbini hamd ile tesbîh et. (40/55)

Siz ölçüyü taşıran bir kavimsiniz diye, şimdi o zikri (öğüt ve hatırlatma dolu Kur'an'ı) sizden (uzaklaştırıp) bir yana mı bırakalım? (43/5)

Onların sırtlarına binip-doğrulmanız, sonra doğrulduğunuz zaman, Rabbinizin nimetini zikretmeniz ve: "Bunlara bizim için boyun eğdiren (Allah) ne yücedir, yoksa biz bunu (kendi hizmetimize) yanaştıramazdık" demeniz için. (43/13)

Kim Rahman'ın zikrini görmezlikten gelirse, biz bir şeytana onun 'üzerini kabukla bağlattırırız'; artık bu, onun bir yakın dostudur. (43/36)

İman edenler, derler ki: "(Savaş izni için) Bir sûre indirilmeli değil miydi?" Fakat, içinde savaş (kıtal) zikri geçen muhkem bir sure indirildiği zaman, kalplerinde hastalık olanların, üzerine ölüm baygınlığı çökmüş olanların bakışı gibi sana baktıklarını gördün. Oysa onlara evla (olan): (47/20)

Şu halde sen, Bizim zikrimize sırt çeviren ve dünya hayatından başkasını istemeyenden yüz çevir. (53/29)

Andolsun Biz Kur'an'ı zikr (öğüt alıp düşünmek) için kolaylaştırdık. Fakat öğüt alıp-düşünen var mı? (54/17, 54/22, 54/32, 54/40)

Zikr (vahy) içimizden ona mı bırakıldı? Hayır, o çok yalan söyleyen, kendini beğenmiş bir şımarıktır." (54/25)

İman edenlerin, Allah'ın ve haktan inmiş olanın zikri için kalplerinin 'saygı ve korku ile yumuşaması' zamanı gelmedi mi? Onlar, bundan önce kendilerine kitap verilmiş, sonra üzerlerinden uzun bir süre geçmiş, böylece kalpleri de katılaşmış bulunanlar gibi olmasınlar. Onlardan çoğu fasık olanlardı. (57/16)

Bilin ki Allah, ölümünden sonra yeryüzünü canlandırıyor. Düşünesiniz diye gerçekten, size âyetleri açıkladık. (57/17)

Şeytan onları sarıp-kuşatmıştır; böylelikle onlara Allah'ın zikrini unutturmuştur. İşte onlar, şeytanın fırkasıdır. Dikkat edin; şüphesiz şeytanın fırkası, hüsrana uğrayanların ta kendileridir. (58/19)

Ey iman edenler, cuma günü namaz için çağrı yapıldığı zaman, hemen Allah'ı zikretmeye koşun ve alış-verişi bırakın. Eğer bilirseniz, bu sizin için daha hayırlıdır. (62/9)

Artık namazı kılınca, yeryüzünde dağılın. Allah'ın fazlını isteyip-arayın ve Allah'ı çokca zikredin; umulur ki felaha (kurtuluşa ve umduklarınıza) kavuşmuş olursunuz. (62/10)

Ey iman edenler, ne mallarınız, ne çocuklarınız sizi Allah'ı zikretmekten 'tutkuya kaptırarak-alıkoymasın'; kim böyle yaparsa, artık onlar hüsrana uğrayanların ta kendileridir. (63/9)

O inkâr edenler, zikri (Kur'an'ı) işittikleri zaman, seni neredeyse gözleriyle devireceklerdi. "O, gerçekten bir delidir" diyorlar. (68/51)

Oysa o (Kur'an), alemlere bir zikr (öğüt, hatırlatma, hüküm ve üstün bir şeref)den başka bir şey değildir. (68/52)

Ki, kendilerini bununla denemek için. Kim Rabbinin zikrinden yüz çevirirse, (Allah), onu 'gittikçe şiddeti artan' bir azaba sürükler. (72/17)

Mescidler şüphesiz Allah'ındır. O halde, Allah ile birlikte kimseye yalvarmayın (ve kulluk etmeyin). (72/18)

Rabbinin ismini zikret ve herşeyden kendini çekerek yalnızca O'na yönel. (73/8)

Ve sabah, akşam Rabbinin adını zikret. (76/25)

Zikr (vahy, öğüt) bırakanlara; (77/5)

Ve Rabbinin ismini zikredip namaz kılan. (87/15)

Senin zikrini (şanını) yüceltmedik mi? (94/4)

İNTERNET RADYOMUZ. 24 SAAT YAYINDADIR.

RADYO  FANİDUNYA FM
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap

TÜM OKUYCULARIMIZI PAYLAŞIMA DAVET EDİYORUZ, DAVETLİSİNİZ.
2
Ayet'i Kerimeler / 40 Ayette Müslümanın Kmliği
« Son İleti Gönderen: gurbetciyim Bugün, 08:41:16 ÖÖ »


40 Ayette Müslümanın Kmliği

Dünya'da herşeyin/ herkes'inbir kimliği olduğu gibi müslüman'ın da bir kimliği olmak zorundadır. Bu kimlik sayesinde Müslüman diğer insanlardan ayrılır,bu kimlik sayesinde öküz altında buzağı arayanların kalpleri ferahlayacak, çekebilirlerse bir oh diyebileceklerdir.Bakalım bir müslüman'ın kimliği nasıl olmalı.

1) Doğarken İslam fıtratı üzere doğup, adı ALLAH (Celle celaluhu) tarafından konulan, (hac / 79)

2) Yapacağı bütün işler,vazifeler Kur'an tarafından açıklanarak,ciddi bir Müslüman olduğu gösterilen, (nur / 62)

3) Peygamber'imizin (salllallahu aleyhi ve sellem) getirdiği her şeyi kabul edip,yasakladığu şeylerden kaçınan, (haşr / 7)

4) Sımsıkı tutulacak kulpun Kur'anı kerim olduğuna iman eden, ( al-i İmran / 103)

5) Nizalı, cekişmeli mes'elelerini, her türlü işlerini sadece ve sadece Kur'an ve sünnete götüren (nisa / 59)
Hareketli, dinamik ruhlu istikbale ümitle bakan bir ALLAH (Celle celaluhu) adamıdır.

6) Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem) den başka birini hakem olarak kabul etmeyen (nisa / 65)

7) Hakimiyet hakkının sadece ALLAH (Celle celaluhu) ait olduğunu kabul eden (Yusuf / 40)

8 ) Hiçbir cahiliyet hükmünü kabul etmeyip, itibar etmeyen (maide / 50)

9 ) Emredici olarak sadece ALLAH'ı (Celle celaluhu) tanıyan (a'raf / 54)

10 ) Kitabın tamamına iman edip bütününün hayata hakim kılınmasını Hakk emri kabul eden (bakara / 8 )
Temiz ruhlu, hoş kokulu ALLAH (Celle celaluhu) taraftarı olan biridir.

11 ) Siyonist güçleri, dost, emir, veli kabul etmeyen (maide / 51 )

12 ) Dinini oyuncak ve eğlence yerine koyanları reddeden (maide / 57 )

13 ) Tanrı ismini paravana edip o isim ile ALLAH'a (Celle celaluhu) dua etmeyen (a'raf / 180 )

14 ) Hastalandığında şifa'yı sadece ALLAH'tan (Celle celaluhu) bekleyen (isteyen) (şuara / 79 )

15 ) Tağuta kesinkes dua etmeyen (ra'd / 18 )
Hedefini tesbit etmiş,stratejisini çizmiş hedefe doğru yol alan bir ALLAH (Celle celaluhu) dostudur.

16 ) ALLAH (Celle celaluhu) yolundaki cihadı hiçbir şeye tercih etmeyen (tevbe / 24 )

17 ) Tağut'un önünde muhakeme olmayı reddeden (nisa / 60 )

18 ) Sadece ALLAH'tan (Celle celaluhu ) korkan (çekinen) (ahzab / 39 )

19 ) ALLAH'ın (Celle celaluhu) hükmünü dinleyince dinledik ve itaat ettik diyen (nur / 51 )

20 ) İslam'ın dışında kalmış bir yolla islam'a hizmet etmeyen ( al-i İmran / 85 )
Akıllı, nakle aklını teslim etmiş, vahyin gölgesinde yaşamak isteyen bir ALLAH (Celle celaluhu) kuludur.

21 ) ALLAH (Celle celaluhu) ve resulunün hükmüne itiraz etmeyi aklından bile geçirmeyen (ahzab / 36 )

22 ) İnandık demekle her türlü vazifesinin bittiğine inanmayan (ankebut / 2-3)

23 ) İmanını zulüm ve şirke bulaştırmayan (en'am / 82 )

24 ) Müslüman olmakla iftihar eden (fussilet / 33 )

25 ) ALLAH (Celle celaluhu) ve resulü ile harb ilan eden faiz belasından uzak duran ( bakara / 278 )
Cihad ruhlu, ibn-i erkam evinin muhtevasına aşık bir garib kuldur.

26 ) Dünya'ya gönderilişin gerçek sebebini ibadette bulan ( zariat / 56 )

27 ) Din tamamen ALLAH'ın (Celle celaluhu) oluncaya kadar küfürle savaş içerisinde olan (enfal / 30 )

28 ) İyilerin ve iyiliklerin yanında kalıp, münkere ve münker davetçilerine meydan okuyan (al-i İmran / 104 )

29 ) Cahil,müşrik ve kafirlerin peşine ve fikrine takılmayan (en'am / 116 )

30 ) Yetimin malını koruyan ( isra / 34 )
Beşinçi devrenin kapısının önünde bekleyen bir ALLAH (Celle celaluhu) askeridir.

31 ) Zan ve şüphe ile hareket etmeyen ( yunus / 36 )

32 ) Helal ve haram kılma yetkisinin sadece ALLAH'a (Celle celaluhu) ait olduğuna inanan ( tevbe / 31 )

33 ) Mü'minleri bırakıp da kafirlerle dostluk kurup, işbirliği yapmayan ( maide / 51 )

34 ) Bey'at bağı boynunda olduğu halde Müslüman oluşunun ve Müslüman kalışının mücadelesini veren ( nisa / 59 )

35 ) Tağutun yolunda savaşanlarla savaşan ( nisa / 76 )
Dar'un nedve mahiyetinde olan her şeye karşı çıkan bir mücahid'dir.

36 ) Dininden dönerek mürted olmayan ( maide / 54 )

37 ) ALLAH (Celle celaluhu) ve resulüne muhalefet eden hiçbir ferdi ve topluluğu sevmeyen ( mücadele / 22 )

38 ) Dost olarak ALLAH'ı (Celle celaluhu) resulünü (sallallahu aleyhi ve sellem) bir de ilahi emirleri ayırt etmeksizin hepsine boyun eğen mü'minleri seven ( maide / 55 )

39 ) Küfrü sevenlerden birini (velev küfrü seven babası dahi olsa) sezerse derhal irtibatı kesen ( tevbe / 23 )

40 ) Mü'min'lere karşı mütevazi, kafirlere karşı onurlu ve şiddetli olan ( maide / 54 )
Din, akıl, nesil, can, ve mal güvenliği sağlanmadıkça adalet ve huzurun gelemeyeceğine inanan bir ALLAH (Celle celaluhu) askeridir.

Özet ile, faaliyetleri ile, çevresi ve zemini ile bir Müslüman budur.Bizi böyle anlatan kitabımız KUR'AN'I KERİM'dir. Kimliğimizi tanıdığı halde bize fitne diyenler oluyorsa, uzatsınlar onların ellerini öpeceğiz!... Çünkü o ithamı alanlar ALLAH'a (Celle celaluhu) hamd etme makamında bulunurlar

İNTERNET RADYOMUZ. 24 SAAT YAYINDADIR.

RADYO  FANİDUNYA FM
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap

TÜM OKUYCULARIMIZI PAYLAŞIMA DAVET EDİYORUZ, DAVETLİSİNİZ.
 
3
Sağlık / C Vitamini Cilt Gençleştiriyor
« Son İleti Gönderen: gurbetciyim Bugün, 08:29:33 ÖÖ »


C Vitamini Cilt Gençleştiriyor

''Hangi yaşa gelirse gelsin kendini daima zinde hissetmek ve genç bir cilde sahip olmak herkesin hayalidir. Ancak zaman içinde kırışıklıklar, lekeler oluşur, yaş ilerledikçe gevşeme görülen cilt parlak, gergin ve dolgun görünümünü kaybeder.''dedi. Clinimed Dermatoloji Kliniği Uzmanı Dr. Elif Ebru Güner, cildi yaşlanma sürecine girmeden desteklemek, yaşlanma sürecini geciktirmek için antiaging uygulamalarına başvurulduğunu belirterek “Dört güçlü antiaging” ten söz ediyor. Çoğu içerik cildi değiştirebileceğini iddia eder ancak yaşlanma belirtilerine karşı ispatlanmış olan antiaging içerikler; Yeşil Çay, Retinol ve Retinoidler, Vitamin C, Reptidler ciddi savaşım gösterirler.

Kollagen deposu Vitamin C: Vitamindeki yüksek antioxidant, içerik kollejenin parçalanmasını engelleyerek serbest radikal hasarına karşı savaşır. Hatta E vitaminiyle birlikte kullanıldığında UV ışınlarına karşı korumayı artırdığı da bilinir. Soğuk algınlığına karşı tedavi edici olan Vitamin C, suda çözünen bir antioksidan olarak, kollajen formasyonu, dokunun büyümesi yani iyileşmesi ile sağlıklı kemikler ve dizler için de gereklidir.''diye konuştu.

SAYISIZ FAYDASI OLAN YEŞİL ÇAY

Dermatoloji Uzmanı Dr. Elif Ebru Güner daha sonra şunları kaydetti; “Yeşil çay içinde patent antioxidantlar bulunur ve primer yaşlanma belirtileri olan kırışıklıklar, güneş lekeleri, renk eşitsizlikleri ve elastikiyet kaybına karşı oksidatif hasarı nötralize ederek savaşır. Yeşil çay çok güçlü antiaging etkilerinin dışında, çok sayıda tıbbı amaç için de kullanılır.

Doktorların olmazsa olması Retinol ve Retinoidler: Retionoidler hücre “turn over” ını, dermal katmandaki ana proteinler olan kolajen ve elastin sentezini artırıp, derinin dolgunlaşmasını sağlayarak etki gösterir. Düzenli retinol kullanımı genişlemiş porların daralmasına, kırışıklığın derinliğinin azalmasına ve derideki renk eşitsizliğinin düzelmesine neden olur. Retinoidlerle elde edilen sonuçlar kümülatiftir. Yani ne kadar kullanırsanız deri daha da iyi gözükecektir.

Multi Fonksiyonlu Peptidler: Araştırmacılar bakır peptidlerinin deride kollajen üretimini artırırken ince çizgi ve kırışıklıkların görünümünü azalttığını da doğruluyor. Çoğu ürünün içinde de bu sebeple bulunuyor. Peptidlerin ayrıca iyileşmeyi hızlandırmak ve mimik çizgilerinin oluşumunu engellemek amacıyla kas kontralasyonunu azalttıkları biliniyor.”

Dr.Elif Ebru Güner.

İNTERNET RADYOMUZ. 24 SAAT YAYINDADIR.

RADYO  FANİDUNYA FM
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap

TÜM OKUYCULARIMIZI PAYLAŞIMA DAVET EDİYORUZ, DAVETLİSİNİZ.
4
2022 - Tacettin Çoban - Yüce Allah'ım  - Single320 Kbps + Flac
1 / 00:00:04:09 / 9,50 MB - 28,35 MB

Tacettin Çoban - Yüce Allah'ım (Single) 2022 - 320 Kbps - Flac (1 / 04:09)
-----------------------------------------------------------------------------------------------
Tacettin Çoban - Yüce Allah'ım  04:09



Tacettin Çoban - Dört Halife (Single) 2022 - 320 Kbps + Flac
1 / 00:00:04:59 / 11,43 MB - 33,22 MB

Tacettin Çoban - Dört Halife (Single) 2022 - 320 Kbps - Flac (1 / 04:59)
--------------------------------------------------------------------------------------------
Tacettin Çoban - Dört Halife  04:59



Tacettin Çoban - Mekke Mekke Canım Mekke (Single) 2022 - 320 Kbps + Flac
1 / 00:00:03:24 / 7,81 MB - 22,99 MB

Tacettin Çoban - Mekke Mekke Canım Mekke (Single) 2022 - 320 Kbps - Flac (1 / 03:24)
--------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Tacettin Çoban - Mekke Mekke Canım Mekke  03:24



Tacettin Çoban - Nasip Eyle Allah'ım (Single) 2022 - 320 Kbps + Flac
1 / 00:00:05:08 / 11,77 MB - 36,27 MB

Tacettin Çoban - Nasip Eyle Allah'ım (Single) 2022 - 320 Kbps - Flac (1 / 05:08)
----------------------------------------------------------------------------------------------------
Tacettin Çoban - Nasip Eyle Allah'ım  05:08



Tacettin Çoban - Hac İlahisi (Single) 2023 - 320 Kbps + Flac
2 / 00:00:11:04 / 25,35 MB - 72,12 MB

Tacettin Çoban - Hac İlahisi (Single) 2023 - 320 Kbps - Flac (2 / 11:04)
---------------------------------------------------------------------------------------
Tacettin Çoban - 01 Hac İlahisi  07:18
Tacettin Çoban - 02 Ramazan Ayı  03:45



Tacettin Çoban - Güzel Ravzaya (Single) 2023 - 320 Kbps + Flac
1 / 00:00:05:33 / 12,74 MB - 36,69 MB

Tacettin Çoban - Güzel Ravzaya (Single) 2023 - 320 Kbps - Flac (1 / 05:33)
-------------------------------------------------------------------------------------------------
Tacettin Çoban - Güzel Ravzaya  05:33



Tacettin Çoban - Ya Muhammed (Single) 2024 - 320 Kbps + Flac
1 / 00:00:05:44 / 13,13 MB - 39,57 MB

Tacettin Çoban - Ya Muhammed (Single) 2024 - 320 Kbps - Flac (1 / 05:44)
-----------------------------------------------------------------------------------------------
Tacettin Çoban - Ya Muhammed  05:44




Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap



Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap



İNTERNET RADYOMUZ. 24 SAAT YAYINDADIR.

RADYO  FANİDUNYA FM
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap

TÜM OKUYCULARIMIZI PAYLAŞIMA DAVET EDİYORUZ, DAVETLİSİNİZ.

5
Alaaddin Tan - Single Eserleri
2 / 00:00:08:27 / 9,86 MB

Alaaddin Tan - Bir Nazar (Single) 2024 - 192 Kbps (1 / 04:37)
-----------------------------------------------------------------------------------
Alaaddin Tan - Bir Nazar  04:37


Alaaddin Tan - Muhammed'i Kokunu Almaya Geldim (Single) 2024 (1 / 03:49)
----------------------------------------------------------------------------------------------
Alaaddin Tan - Muhammed'i Kokunu Almaya Geldim  03:49




Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap



İNTERNET RADYOMUZ. 24 SAAT YAYINDADIR.

RADYO  FANİDUNYA FM
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap

TÜM OKUYCULARIMIZI PAYLAŞIMA DAVET EDİYORUZ, DAVETLİSİNİZ.
6
Mehtap Kayaoğlu / Özgüven Takıntısı Sizi Özgüvensiz Yapmasın
« Son İleti Gönderen: fanidunya NET Bugün, 07:46:43 ÖÖ »


Özgüven Takıntısı Sizi Özgüvensiz Yapmasın

Son dönemlerin sıkıntı oluşturan takıntılarından birisi olmaya başladı özgüven. Farkında mısınız bilmiyorum ama özgüvenli olacağım diye özgüveni takıntı haline getirmeye başlayan kişilerde ciddi bir özgüven kaybı yaşanmaya başlandı.

Özgüveni öyle bir noktaya yerleştiriyor ki insanlar, sonra bir türlü ulaşamıyor. Kendisiyle veya yapabilecekleriyle ilgili beklentilerini öyle bir yükseltiyor ki ulaş ulaşabilirsen!

Özgüven; kendimiz ve yeteneklerimiz hakkında pozitif ve gerçekçi bir anlayışa sahip olduğumuz anlamına gelir. Kendisini olabildiğince gerçekçi bakış açısıyla görmeye çalışan, “kendisi kadar” olduğunu kabul eden ve yapabileceğinin fazlasını beklemeyen yapıdır.

Özgüvenin karşısında duran kelime tahmin edeceğiniz gibi güvensizlik veya özgüven eksikliği diye tabir edilen durumdur.

Özgüven sahibi kişi kendisine güvenirken, özgüven eksikliği olan kişi kendisine güvenmez. Kendisinden şüphe duyar, pasif davrandığını düşünür, çevresindeki kişilerin sürekli kendisini eleştirdiğini düşünür, mahcup ve utangaçtır. Duygusal olarak zayıftır. Aslında sahip olduğu kapasitenin farkında değildir. Hatta çevresindeki herkes onun başarılı olduğu yanlarını dile getirdiğinde kendisiyle dalga geçildiğini, daha olumlu şartlarda ise gönlünü almak için insanların onu abarttığını düşünür durur.

Son yıllarda psikolojik destek çalışmalarında dikkatimi çekmeye başladı. Özgüven sahibi olmayı takıntı haline getiren kişiler özgüven kazanmanın aksine, iyice içe kapalı ve çekingen olup çıkıyor. Özgüven sorunuyla merkezimize öyle çok kişi başvuruyor ki...

Özgüven, kendini eleştirmeden sevebilmek, duygusal sorunlarına karşı anlayışlı tavır koyabilmek, hatalarının olabileceğini kabul etmek ve kendisini geliştirecek yeniliklere açık olmak şeklinde tarif edilebilir. Eleştiriye açık olmak, bağımsız karar alabilmek de önemli tabi.

Genel anlamda umutsuzluk duygusunu çok yaşayan kişilerin özgüven sorunu yaşadığını düşünüyorum. Büyüdüğünüz ortamın anlayışlı olmaması, mükemmeliyetçi anne/baba, gereksiz beklentiler, aşırı eleştiri özgüven sorunu oluşturur. Hatta bazen aşırı koruyucu aile de özgüven sorunlu insanlar yetiştirir. İki uçlu bir süreç düşünün, çok korununca da çekingen oluyor kişi, aşırı baskıya maruz kalınca da. Dengenin hâkim olduğu, ılıman iklimli ailelerin çocukları güvenli kişiler olarak hayata karışıyor. Siz büyürken şartlar doğru oluşmamış olabilir; ancak herkes kendi şansını kendisi oluşturabilir ve sağlam yapı geliştirmek için çabalayabilir. Bu çabayı abartmak, yaptığı halde hiçbir işe yaramamış gibi duygulara kapılmak iyi değil sevgili okurlar.

Not: 29 Nisan Çarşamba günü saat: 19.00’da Ümraniye Necmettin Erbakan Kültür Merkezi’nde “Kalpler Nasıl Huzur Bulur?” konulu seminer vereceğim. Müsait olan herkesi beklerim. Tanışır sohbet ederiz...

Kendinizi ve yeteneklerinizi acımasız şekilde eleştirmeyin

Birilerine uysun veya uymasın, biricik ve özel olduğunuzu kabul edin. Her yaptığınız davranışın birileri tarafından beğenilmesi gerektiği düşüncesinden kurtulun. Mümkünse bu düşünceyi bir poşete koyun ve uzay boşluğuna fırlatın gitsin! İşinize yaramayan, sizi üzen, geriye götüren ve değersizlik duyguları oluşturan bu tür düşüncelerin sizi esir almasına izin vermeyin.

Özgüven sahibi olmak aslında zor değil. Kendinize karşı biraz insaflı olmanız yeterli. Gerisi kendiliğinden gelişir merak etmeyin. Atacağınız adımların sonuçlarını hep olumsuz olacakmış gibi hesaplamayın. Olası iyi halleri aklınıza getirmeye çalışın. Kimsenin sizden üstün olmadığını unutmayın. Gerçekçi olmayan değerlendirmelerinizle kendi kalbinizi kendi beyninizle kırmayın.

Dışarıdan bakıldığında gayet kendinden emin görünen insanların, iç dünyalarında kendine güvenmeyen/korkak hissetmesi ilginç değil mi? Herkes başkalarının özgüven sahibi olduğunu düşünüyor. Lütfen kendiniz hakkında olumlu düşünerek işe başlayın.

Gerçekçi olmayan beklentilerinizin altında ezilip durmayın. Herkesin her yaptığını yapmak zorunda olmadığınızı unutmayın.

Sürekli eleştirip durduğunuz yanlarınıza değil, sizi mutlu eden yanlarınızı düşünmeye gayret edin.

Yaptığınız başarılı işleri şansa bağlamayın!

O şansı bile sizin oluşturduğunuzu unutmayın.

Düşüncelerinizi sürekli birilerine beğendirmeye çalışmayın. Düşünce sizin ve size ait! Beğenen beğenir, beğenmeyen beğenmez. Her düşünce herkes tarafından beğenilecek diye bir kaide yok ki dünyada.

Reddedilme ve sevilmeme kaygınızı yenmeye çalışın. Seven sever zaten merak etmeyin, sevmeyecek olan kişi ağzınızla kuş tutsanız beğenmez nasılsa. Bu bilinci geliştirmeye gayret edin. Rahmet Peygamberi bile eleştiriliyorsa bu hayatta Ayşe’yi Ali’yi kim niye eleştirmesin!

Zamanla toparlanacağınıza dair inancınızı yitirmeyin. Herkesin her yaptığını yapmak zorunda olmadığınızı kendinize söyleyin.

Bazen, elimizde kalan tek seçenek aslında en kötü olanıdır! Yine de devam etme cesareti lazım!.. Hepimize biraz cesaret lazım...

Sevgiler...

Mehtap Kayaoğlu

İNTERNET RADYOMUZ. 24 SAAT YAYINDADIR.

RADYO  FANİDUNYA FM
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap
7
Fatma Tuncer / Kötülüğü Ortadan Kaldırmak Görevimiz
« Son İleti Gönderen: fanidunya NET Bugün, 07:41:43 ÖÖ »


Kötülüğü Ortadan Kaldırmak Görevimiz

İnsan kendi türüyle bir arada yaşama eğilimi içindedir. Fakat bir arada yaşamanın getirdiği bazı zorluklar vardır. Nitekim insanın doğasında kendinden zayıf olanı ezme ve tahakküm kurma eğilimi vardır. O yüzden birçok kere hak etmediğimizi düşündüğümüz olaylar yaşamış ve gücümüzü aşan yükün altında ezildiğimiz anlar olmuştur. Yaşadığımız haksızlıkların bir kısmını bertaraf etsek de bir kısmını ortadan kaldırmaya güç yetiremez eziliriz. Birini haksızlığa maruz bırakmak, haksızlığa uğramaktan daha vahim bir durumdur. Fakat bizler hep ezilen üzerine yorum yaparız.

Yaşana haksızlıklar iç dünyamızda birikerek öfkeye neden olabilir. Öfke iç dünyamızda büyük yaralar açar ve incindiğimizi hissederiz. Bu durum gündelik hayatta güvensizlik, strese uyku bozukluğu ve fiziki sorunlara neden olabilir.

Peki, ne yapabiliriz?

Öncelikle şunu kabul etmek zorundayız: İnsan gücü sever, kendinden zayıf olanı ezmek ister. Bu durumda sadece zayıfı korumakla kalmamalı, zulmü meşrulaştıran kişiye mani olmak ve bu kişileri topluma kazandırmak gerekir. Zira kötülüğü ortadan kaldırmak her Müslüman’ın görevidir.

AFFETMENİN GETİRDİĞİ HAFİFLİK

Affetmenin birçok faydaları var. Her şeyden önce, taşımakta zorlandığınız o yükü sırtınızdan atmanıza yardımcı olur. Çünkü affettiğinizde, incinme, öfke, kin, nefret gibi yaralayıcı duygulardan korunur ve yaşadığınız acıdan kurtulursunuz. Şunu unutmayın ki, affetmek haksızlığı kabullenmek değildir, aksine kötülük edenin elinden tutmak ve ona yardımcı olmaktır. Affetmekle geçmişi değiştiremezsiniz, fakat sırtınızdaki kamburdan kurtulmuş ve önünüzü açmış olursunuz. Bunu başardığınızda kabuk bağlayan yaranız tekrar tekrar kanamaz, bu davranışınızla sadece karşı tarafa değil kendinize de iyilik etmiş sayılırsınız.

Affetmek unutmak da değildir. Aksine olayı yeniden analiz edip, sağlıklı karar verebilmektir. Kendinize değer vermeniz ve öfke ile gelebilecek zarardan korunmanızdır. Bu yönüyle affetmek karşı taraftan daha çok sizin için faydalıdır. Çünkü bu takdirde siz kendinizi karşı taraftan bağımsız görür ve değerli hissedersiniz. Karşı tarafın hatalarını affeder ve bu davranışınızdan hoşnut olursunuz.

Bir kişi size haksızlık yapmışsa, affetme hakkına sahip olduğunuz gibi affetmeme hakkına da sahipsiniz. Fakat affetmek daha kazançlı ve daha erdemli bir davranış. O yüzden siz, siz olun daima kazançlı olanı seçiniz.

Fatma Tuncer.

İNTERNET RADYOMUZ. 24 SAAT YAYINDADIR.

RADYO  FANİDUNYA FM
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap
8
Sağlık / Sağlıklı Yaşamanın Sırları
« Son İleti Gönderen: fanidunya NET Bugün, 07:33:59 ÖÖ »


Sağlıklı Yaşamanın Sırları

Çok yemek, hastalıkların başı, perhiz ederek az yemek ilaçların başıdır. Tokluk, unutkanlık yapar. Kalbi kör eder...

 İslâm âlimleri, hasta olmamak ve hastalıktan kurtulmak için, şu dört şeye dikkat etmek lazımdır buyuruyor.

Bunlar da; 1- Fazla yememek.

2- Alkollü içkileri içmemek.

3- Üzülmemek, asabileşmemek, öfkelenmemek.

4- Vücudu, kullandığı eşyaları ve yiyecekleri temiz olmaktır.
 
Yaşlı bir âlime, çok yaşamasının sırrını sormuşlar. O da, (Biz iki günde üç defa yemek yeriz. Yemeği iyi pişiririz, iyice çiğnemeden de yutmayız, acıkmadan yemeyiz, henüz iştahımız varken sofradan kalkarız. Sabah kahvaltısını erken yaparız, akşam yemeğini geç yeriz, tok karnına uyumayız) demiştir.
 
Hastalığa sebep olan şu şeylerden çok sakınmalıdır:

Gece az, gündüz çok uyumak, tok iken yemek yemek, idrarını tutmak. Sık sık cinsî münasebette bulunmak. Şu zamanlarda su içmemelidir: Hamamdan çıkınca, uykudan uyanınca, cimadan sonra ve terli iken. Aç karnına su içmemelidir. Suyu yavaş yavaş emerek içmelidir. Suyun hepsini bir solukta içmemelidir. Üç nefeste içmelidir. Soluğu suya değil, bardağın dışına vermelidir. Çok soğuk içmemelidir. Gece uykudan uyanınca su içmek sağlığa zararlıdır. Ayakta ve yürürken yememelidir. Hadis-i şerifte, (İnsan kalbi, tarladaki ekin gibidir. Yemek, yağmur gibidir. Fazla su, ekini kuruttuğu gibi, fazla gıda kalbi öldürür) buyurdu. Çok yemek, hastalıkların başı, perhiz ederek az yemek ilaçların başıdır. Midenin üçte biri yemeklere, üçte biri içeceklere ayrılmalıdır. Üçte biri hava payı olarak ayrılmalıdır. Yemekten sonra dişleri misvak ile temizlemek sünnettir...
 
Müminin artığında ve cömerdin yemeğinde şifa vardır. Hadis-i şerifte buyuruldu ki: (Cömerdin yemeği şifa, cimrininki hastalıktır.) [Hatib]       
 
Tıbben vücuda zararlı olan şey, dinen de yasaktır. Kışın soğukta kalıp donmak, yazın güneş altında çok kalıp hastalanmak günahtır. Yoğun güneş ışığında kalmanın, bilhassa göz sağlığı için tehlikeli olduğu, kanserojen etkisi olan ultraviyole ışınlarının ozon tabakasından süzülmeden geldiği bildirilmiştir.
 
Hadis-i şerifte buyuruldu ki: (Güneşte fazla durmayın! Güneş elbiseyi eskitir, soldurur, hastalığa da sebebiyet verir.) [Hakim]
 
Asırlar önce yaşamış bir tabib diyor ki: Hasta olmadıkça ilaç kullanmamalıdır! Dalında olgunlaşmış meyveyi ve genç olan, körpe hayvan etini tercih etmelidir. Yemek iyi pişmiş olmalıdır. Yerken iyice çiğnenmelidir! Canının istediği yemeği yemelidir. Tokluk, unutkanlık yapar.

Kalbi kör eder. Yemek üzerine su içmemelidir.

Yemekten sonra bir saat geçmeyince su içme, vücuda iyi değildir. Küçük ve büyük abdesti bekletmemelidir!

İdrarı bekletmek, mecrası kapatılan nehrin, etrafını tahrip etmesi gibi, vücudu tahrip eder. Gündüz yemekten sonra biraz uyumalıdır. Akşam yemeğinden sonra az da olsa yürümeden uyumamalıdır! 
 
Sabah kahvaltısını yapmadan dışarı çıkmamalı! Çünkü kahvaltı sayesinde halim ve ağırbaşlı olunur, aynı zamanda çarşıda görülen her şeyi can çekmemiş olur.

Hasan Yavaş.

İNTERNET RADYOMUZ. 24 SAAT YAYINDADIR.

RADYO  FANİDUNYA FM
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap
9
Yetenekli Kalemler / Veren El Alandan Üstündür
« Son İleti Gönderen: fanidunya NET Bugün, 07:25:30 ÖÖ »


Veren El Alandan Üstündür

Hadis-i şerifte “insanların en hayırlısı insanlara yardımcı olandır” buyurulmuştur. İnsanlara yardımcı olmak bu anlamda bir meziyettir, üstünlüktür. Rızaya kavuşmaya sebep olur.

Veren el, yani veren kimse, hangi niyetle olursa olsun teşekkür edilen, takdir edilen, minnet duyulan eldir, teşekkür edilmesi gereken kimsedir…
 
Günümüzde insanlar bir şekilde öne çıkmak istemiyor mu? İşte burada da teşekkür edilen kimse olarak öne çıkma durumu vardır.
 
Bizim kültürümüz insanların Allah’ın rızasına kavuşmasını sağlamak için yardım eden, tasadduk eden, veren el, olmayı tavsiye etmiştir, önermiştir…
 
Almak, yardıma muhtaç olmak hâlidir… Kimse darda kalmak, yardıma muhtaç olmak istemez. Dolayısıyla insanlar veren el olmayı daha çok ister.

Davranışlarımıza yön veren ortak değerlerimizden birisi işte bu sebeple yardımlaşmadır. Allah rızasına kavuşmak için yardım etmek duygusudur. Bu duygu zekât vererek olur, sadaka vererek olur, bağış yaparak olur... Bizim ortak değerlerimizde ihtiyaç sahiplerine yardım etmek vardır. Bu düşünce davranışlarımıza yön veren değerlerimizden birisidir.
 
Bu güzel kültürümüze ne acı ki son zamanlarda istismar duygusu girmiştir. İhtiyacı olmadığı hâlde insanlara el açan dilenen, yardım isteyen, ihtiyacı varmış gibi davranan kimseler bu konuda istismarcıdır. Bunlar yıllar yılı insanların merhamet duygularını istismar ederek kendini fakir ve yardıma muhtaç göstererek yardım toplamıştır, dilenmiştir. Onların bu istismarı sebebiyle insanlar zaman içinde dilenene yardım etmemeye başlamışlardır. Çünkü bu şekilde dilenenlerin hemen hiçbiri aslında ihtiyaç sahibi değildir. Ve şöyle bir anlayış oluşmuştur. “Dilenciye para verilmez!” Dilencilerin yaptığı bu istismar insanların merhamet duygusunu köreltmiştir.
 
Allah cümlemizi karınca kararınca ve Allah razısı için en yakınından başlayıp insanlara yardım edebilen samimi müminlerden eylesin.
 
Taha Uğur.

İNTERNET RADYOMUZ. 24 SAAT YAYINDADIR.

RADYO  FANİDUNYA FM
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap
10
Vehbi Tülek / Mümine Eziyet Etme - Câhili Karşına Alma
« Son İleti Gönderen: fanidunya NET Bugün, 07:18:48 ÖÖ »


Mümine Eziyet Etme - Câhili Karşına Alma

"Allahü teâlâ, safâyı, güzelliği helâl yemede, helâl giymede; katılık ve sıkıntıyı da haramda kıldı."

Sadreddîn Rûzbehân hazretleri evliyânın büyüklerindendir. 1132 (H.527) de İran’da Şiraz’da doğdu. On beş yaşlarında iken Hızır aleyhisselâmla görüştü. Genç yaşından îtibâren ibâdet ve tâatle meşgûl oldu. Tasavvufta yetişmek için Irak, Kirman, Hicaz ve Şam’a seyâhat etti. Irak’ta Şeyh Câgir’e talebe olup ondan feyiz aldı. Bir müddet de Şeyh Ebû Muhammed el-Cevzâkî’nin dergâhında kaldı. 1209 (H.606) senesinde Şiraz’da vefât etti. Dostlarından Şeyh Ebû Bekr bin Tâhir şöyle anlatmıştır:
 
“Her seher vakti onunla nöbetleşe Kur’ân-ı kerîm okurduk. Biraz o okur ben dinlerdim, biraz da ben okurdum o dinlerdi. Vefât ettiği zaman çok üzüldüm.

Vefât ettiği günün gecesinde kalkıp seher vakti namaz kıldım. Sonra onun kabri başına oturup ondan ayrı düştüğüm için ağladım ve Kur’ân-ı kerîm okumaya başladım. Bir miktar okuyup durdum. Ben okumayı kesince Rûzbehân hazretlerinin kabrinden sesini duydum. Ben susunca o Kur’ân-ı kerîm okumaya başladı. Cemâat toplanana kadar okudu. Sonra ses kesildi. Bu hâl hayatta olduğu gibi vefâtından sonra da bir müddet devâm etti. Bir gün bu sırrı dostlarımdan birine söyledim. Söyledikten sonra bir daha sesini duyamaz oldum."
 
Bu mübarek zat buyurdu ki: “Kalb, şehvete batarsa, aklın almadığı kederler kendisine yüklenir.”
 
“Tövbe, nefse uymaktan dönmek, kalbin Hak yoluna girmesidir.”
 
“Allahü teâlâ, safâyı, güzelliği helâl yemede, helâl giymede; katılık ve sıkıntıyı da haramda kıldı.”
 
“Dünyâ ehlinden bir kimsenin hüznü, Müslümanın hüznünden daha fazla olamaz. Çünkü mümin, hayatta lâzım olacak nafakasını kazanmak hususunda, dünyâ ehlinin çektiği hüzün ve meşakkatlere katlanmaktadır.

Bir de onun, dünyâ ehlinden fazla olarak âhiretini kazanmak hüzün ve kederi vardır.”
 
“Bir kimsenin, dîninde sağlam bir bilgisi olmadan, Müslümanlardan uzakta kalması hiç doğru değildir. Dînî bilgileri öğren sonra uzlet et!”
 
“İnsanın beklediklerinde, ölümden daha hayırlısı yoktur.”
 
“Bir mezarlığa uğrayıp da, oradakilere duâ etmeyen ve kendini düşünmeyen kimse, hem kendine, hem de kabirdekilere ihânet etmiş sayılır.”
 
“Bütün namazlarımda, okuduğumdan başka bir şey düşünmem!”
 
“İnsanlar iki sınıftır: Bir kısmı mümindir. Ona eziyet etme! Bir kısmı da câhildir. Onu hiç karşına alma!”

Vehbi Tülek.

İNTERNET RADYOMUZ. 24 SAAT YAYINDADIR.

RADYO  FANİDUNYA FM
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap
Sayfa: [1] 2 3 ... 10